Durumu: Medine No : 19457 Üyelik T.:
19Haziran 2012 Arkadaşları:24 Cinsiyet:byn Memleket:Kubbetü`l–İslâm Yaş:28 Mesaj:
378 Konular:
84 Beğenildi:146 Beğendi:141 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: **Bir Kitap Önerisi* "Bir Deliyle Evlendim"...*Hekimoğluismail** Vazoda iki karanfil, biri beyaz, biri kırmızı… ” Neden böyle?” diye sordum. “İkimiz… ” demez mi? Hangisi sen?… renkler önemli değil, ikisi de karanfil. Biz de, ikimiz de insan… İnsanın olduğu yerde problem vardır, önemli olan problemleri büyütmemek ve çok çok şükretmek…. Benimle evli olduğuna şükrediyor musun? Hem de çok… Yuva yıkan o kadar kadın var ki… Yuva yıkan pekçok erkek de var deyip, karşısına dikilemezdim, onun şükrüne ben de teşekkür ettim…. Hiç kimseye benzemeyen bu adama deli denmez mi?(Arka Kapak)
***
Gözlerimi açtığımda uykunun zerresi yoktu. Saate baktım, beşi geçiyordu; güneş daha doğmamış… Gece lambasının pembe ışığı odamı doldurmuş… Buzdolabının sesine canım sıkıldı, saatin tık tıkları neyse… Kalktım, perdeyi açıp cama dayandım, masmavi gökte geceden kalan birkaç yıldız… Çok, ama çok hafif bir meltem… Ya çiçekler… Renk renk çiçekler, minnacık yapraklar, hepsi dünyaya gözünü yeni açmış… Ben de dünyaya gözümü açtım; uyanmasaydım, gitmiştim.
Şehir öylesine sessiz, evlerin pencereleri kör, yollar donmuş ırmaklar gibi, arabaların canı çıkmış… Keşke bir kedi yahut köpek görünseydi… Keşke, evet keşke demeye kalmadan kuşlar imdadıma yetişti. Kuş olmayı ne kadar çok isterdim, uçup gitsem, ama nereye ? Yine cevapsız sorular beynimi tırmalıyor. Ne kadar güzel bir sabah ve ne kadar huysuz sorular…
Sabaha çıkmak, gecenin karanlığından, günün aydınlığına… Ciğerlerimi şişirebildiğim kadar şişirdim, derin bir nefes aldım: “Oh ne kadar güzel!”
Acaba karanlıkla ışığın kavgasımı var? Yoksa gecenin karanlığı, ağaran saçlarını yolmak mı istiyor?
Yine mi sorular? Sorusu olmayan bir dünyada yaşamak isterdim.
Kendime geldim, ben şu dünyada yaşıyorum… Dünyayı ve kainatı bildiğim kadarıyla hayal ettim, çok büyük bir âlemde çok küçüğüm…
Hayata bir mana veremiyorum, pencereyi o âlemin yüzüne kapattım, perdemi güneşe açtım, şimdi bir çay içmeliyim, belki iki lokma kek, yanan yüreğime bir bardak su… Ben neyim? Aynalar siz söyleyin bana, ben kimim?
1978 yılının mayıs ayına yeni girmiştik, takvimleri tüketerek bugüne geldik, bir yaprak daha kopardım: “Ömrümün bir günü daha gitti” diye mırıldandım. Takvim yaprağına baktım, baktım, okumadım; onu yırtmak istedim, geçen günlerim gibi çöpe atmak istedim, çöpe atılan yıllarımı hatırladım, içim sıkıldı. Ben bir şeyler istiyordum, ne istediğimi bilmiyordum. Ben bir şeyler olmak istiyordum, ne olacağımı bilmiyordum. Ben, bir bedende yaşayan iki ruh muydum? Beni herkes tanıyor ve biliyor; bir ben de var ki, onu sadece ben biliyorum. Birdenbire irkildim. Bildiğim beni, aslında ben de bilmiyorum. Sadece onun varlığından haberdarım. Ellerimle tutamıyorum, gözlerimle göremiyorum. Uyku, dünyaya çekilen perde; rüyalar, bir başka dünyanın kapısını açar. Demek ki iki türlü dünyada yaşıyorum…
__________________ "İslâm; huzur ve güven" |