Merhamet sevgiye !
Bütün kirlerin üzerine yağan bembeyaz karlar gibi örtsün, yok etsin diye tüm kötülükleri... Çağlayarak aksın, ırmaklar gibi yıkayıp arındırsın bütün yeryüzünü kirlerinden.
Kalmasın sevginin başını okşamadığı bir yaralı yürek..
Merhamet nefse !
Yoluna çıkan dikenli tellere el uzatmasın, zehirli ballarla gıdalanmasın diye.
Haylaz bir çocuk gibi nice tehlikelere hiç düşünmeden atılmasın..
Merhamet ruha !
takılmasın diye küçük çakıltaşlarına.
Prangalarını bir vuruşta parçalayıp yükselsin doruklarına insanlığın.
Yıldızlara ulaşsın..başı meleklerle yarışsın .
Aşsın bütün engelleri, Yaradan aşkına ...
Merhamet gönle !
Değmeyenlere, bırakıp gidenlere adamasın sonsuz varlığını.
Ummanlar dururken oyalanmasın bir-iki kırıntıyla.
Ne için yaratıldıysa onun için yaşasın.
Köklerini iman toprağına salıp,
İlahi aşkla dolsun taşsın damarları.
Ve cümle yaratılmışa uzansın dalları meyveler uzatsın elleri...
Ve merhamet can suyu bulup içmişlerden,
çöllerde seraplarla avunan çatlamış yüreklere.
Merhamet; sonsuzlara uzanan yollarda yitip gidenlere
ayağı nefs ve şeytanın binbir engeline takılıp da yollarda kalanlara.
Merhamet;
gönüleri ve gözleri sevdayla parlayanlardan yalancı sahteliklerle çevrili dünyalarında, teneke kutuların renkli ışıklarında,
bir ömür tüketenlere.
Merhamet;
sonsuz saadetlere giden hakikat yolunun aşıklarından,
kıyıda köşede takılıp kalan şaşkın yüreklere.
Merhamet;
"Necisin ? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun? "
muhteşem sorularının cevaplarını araştırıp bulanlardan,
kafalarında bambaşka sorularla uğraşmaktan
buna vakit bulamayanlara...
Ve merhamet taşlara !
Yağmur olup yağmak gerek. ki.. taş bağırlılar yumuşasın.
Günün birinde gül bitiren toprak olsun diye...
Merhamet geçip giden zamana,
merhamet işte asıl bu asra,
ve merhamet hiç olmadığı kadar şimdi topyekün bütün insanlığa...
"Alıntı"