Ankebût sûresi (29), 45
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Âyet-i kerîmenin tamamının anlamı şöyledir:
"Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl.
Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir."
Âyette hayasızlık ve kötülük diye tercüme edilen
"fahşâ" ve "münker" kelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır.
Fuhşiyat, açıktan ve alenî işlenilen bütün çirkinlikleri,
edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları ifade eden bir kelimedir.
Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği
bütün uygunsuz davranışları ve günahları ifade için kullanılır.
Öncelikle namaz içinde böyle şeyler yapılmaz,
onun gerektirdiği bütün edeplere uyularak namaz kılınır.
Gerçekten şuurla ve hakikatına erilerek, farkında olunarak,
ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz, namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten,
uygunsuz davranıştan, edep dışı hareketlerden alıkoyar.
Onun için Resûl-i Ekrem Efendimiz:
"Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa,
o namaz olsa olsa onun Allah'tan daha fazla uzaklaşmasını sağlar"
buyurmuştur (Münâvî, Feyzü'l-kadîr, VI, 221).