Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.298 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
| Cevap: şeytan insana nasıl yaklaşır îbni Abbas (R.A.) den naklen Muaz bin Cebel rivayet ediyor;
Bir gün Resulullah (S.A.V.) Efendimiz Hz. Eyyüb El-Ensarî' nin evinde
ashabı ile sohbet ederlerken, dışarıdan:
- Ya Rasülullah! Görülecek, halledilecek bir işim var. Halli için içeriye
girmeme müsaade buyurur musunuz? diye bir ses geldi. Bu sesi işiten
Rasulüllah (S.A.V.) Efendimiz ashaba dönerek:
- Bu sesin sahibinin kim olduğunu biliyor musunuz
- ALLAH ve Rasülü en iyi bilendir. Sesin sahibinin kim olduğunu
bilmiyoruz ya Rasûlullah! dediler. Efendimiz:
- O, melûn îblîs' tir ALLAH' ın laneti O' nun üzerine olsun, buyurunca
Hz. Ömer (R.A.) hemen yerinden fırlayarak:
Ya Rasûlullah! izin veriniz. O' nu hemen öldüreyim, dedi.
- Dur ya Ömer! Bilmez misin ki
O' na belli hır vakte kadar mühlet verilmiştir. Buna kimse muktedir
değildir. Öldürmeyi aklından çıkar, dedikten sonra şöyle buyurdu:
- Kapıyı açın, gelsin. O, buraya gelmek için emir almıştır. Söyleyeceği
sözleri iyice anlamaya çalışınız' .
Rasûlüllah' ın izni üzerine açılan kapıdan melun îblîs içeri girdi.
Gözleri yukarı doğru açılmış, kafası büyük bir fil kafası gibi. şaşı, köse
bir ihtiyar görünümünde. îblîs:
- Selam sana ya Muhammedi Selam size ey Peygamber ashabı! diye
selam verdi. İblîs' in selamını kimse almadı. Peygamber (S.A.V.)
Efendimiz:
- Selam ALLAH' ındır ey mel' un! buyurarak, bize niçin geldin ya laîn?
diye sordu.
İblis:
- Ben de buraya gelmekten çok rahatsız oldum. ALLAH-u Teala' nın,
bir melekle; "Habibim Muhammed' e (S.A.V.) zeliline bir şekilde
gidecek ve insanları nasıl aldattığını anlatacaksın. Sana ne sorulursa
doğru cevap vereceksin şeklindeki emri üzerine buraya geldim." dedi.
Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz.
- Ya mel' un! Söyle bakalım. insanlar arasında en çok sevmediğin
kimdir? diye sordu, îblîs:
- Sensin ya Muhammedi diye cevap verdi. Rasülüllah:
- Benden sonra en çok kimleri sevmezsin? diye sordu, îblîs:
- Adil devlet reislerini, ilmiyle amel eden alimi,
Varlığım yoluna adayan müttakî genci.
Sabırlı olan fakiri ki, ihtiyacım üç gün üst üste hiç kimseye anlatmaz,
halinden kimseye şikayet etmez.
Şükreden zengini ki, kazancı helal yoldandır ve rızası için harcar ,fakir
ve yetimleri korur.
Kur' ân-ı hıfzederek onunla amel edeni ve beş vakit ALLAH (c.c.)
rızası için ezan okuyan .müezzini, Dinine bağlı, daima abdestli olan
zahidi ve kendini haramdan sakınan merhametli kalb sahi-bini; Helal
yiyip cömert olan kişiyi ve Hakk için tevazu edip, ahlakı güzel olanı;
Herkes uyurken gece kalkıp namaz kılanı; ALLAH (c.c.) için sevişen
iki genci, Cemaatle namaz kılmaya çok istek ve dikkatli mü' mini
kalbinde bir şey olmaksızın arkadaşlarına nasihat verip, ALLAH' ın
(c.c.) tekeffül ettiğini tasdik edeni; İhlaslı ve tesettüre riayet eden
kadınlara yardımcı olan kimseyi; ölüm her an gelecekmiş gibi hazırlık
yapan müslümanı hiç sevmem. Bunlar benim can düşmanlarımdır,
diye cevap verdi.
Resülullah (S,A.V.) Efendimiz ile îblis arasında şu konuşma geçti:
- Ümmetim tadil-i erkan üzere namazını eda etse nasıl olursun?
- Beni bir sıtma tutar, tir tir titrerim. Kul ALLAH için secde ettikçe bir
derece yükselir.
- Peki, oruç tuttukları zaman?
- Elim, ayağım bağlanır. Ta onla iftar edinceye kadar.
- Kur' an okudukları zaman?
- Eririm. Suda eriyen tuz, ' Ateşte eriyen kurşun gibi.
- Hacc etseler?
- Boynuma bir zincir vurulur.
- Sadaka verdikleri zaman nasıl olursun?
- İste o zaman halim çok kötü olur. Sanki sadaka veren başımdan
aşağıya beni ikiye böler.
Zira sadakada şu hasletler vardır;
Sadaka verenin malı bereketlenir. ALLAH-u Teala sadakalarım
cehennemle arasında perde yapar, her türlü belâ sıkıntı ve üzüntüleri
ondan giderir, duaları makbul olur, Kıyamet günü hayırları mizanda
ağır gelir.
İblîs' in bu sözlerinden sonra Resülüllah (S.A.V.) Efendimiz, ona sıra
ile şu sorulan sordu.
- Ya mel' un! Beraber oturduğun arkadaşın kimlerdir?
- Faiz yiyenler.
- Dostların kimlerdir?
- Zina edenler, yalan söyleyenler.
- Yatak arkadaşların ve hizmetçilerin kimlerdir?
- İçki içenler, sarhoşlar.
- Misafirlerin kimlerdir?
- Hırsızlar.
- Elçîn ve habercilerin kimlerdir?
- Sihirbazlar. .
- Gözünün nuru nedir?
- Talak' a (Karısını boşamak için) yemin edenler.
- Sevgililerin kimlerdir?
- Cuma namazını terkedenler.
- Hazinedarın?
- Zekat vermeyenler.
- Peki, ya lain, senin kalbini ne kırar?
- ALLAH rızası için cihada giden atların kişnemesi.
- Senin cismim ne eritir?
- Günahlarına tövbe edenlerin tövbesi.
- Ciğerini parçalayan nedir?
- Gece ve gündüz ALLAH' a çokça yapılan istiğfar.
- Peki, yüzünü ne kara eder?
- Gizlice verilen sadaka.
- Gözünü kör eden?
- Teheccüd (gece) namazı.
- Başını eğdiren?
- Çokça cemaatle kılınan namaz ve sana devamlı getirilen salavat.
- Sana göre insanların en sevimli-si kimdir?
- Namazlarını bilerek kasden bırakanlar.
- Sana göre insanların en şakîsi kimdir?
- Cömertler.
- Seni işinden ne alıkoyar?
- Alimlerin meclisleri.
- Ebu Bekir için ne dersin?
- Cahiliyyet devrinde bile bana itaat etmeyen O. İslam' a girdikten
sonra mı itaat edip yalan söyleyecek?
- Peki Ömer için ne dersin?
- Her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
- Peki Osman için?
- O' ndan pek çok utanırım.
- Peki ya Ali için ne dersin?
- O' nunla başa çıkamam! Beni kendi başıma bıraksa. Ben de O' nu
bıraksam. Ama O beni bırakmaz.
Resülüllah (S.A.V.) İblîs' in bu sözlerinden sonra söyle buyurdu.
- ALLAH' a hamdolsun. Ey şakî Ümmetimin saadete kavuşması için
ahiretine hazırlanmasını sağladın.
Bunun üzerine İblîs de şöyle dedi:
- Ya Muhammedi Ümmetinin saadeti için nasıl ferah durursun? Ben o
belli vakte kadar sağ kald?kça, onların kan damarlarında dolaşır,
vesvese veririm. Beni yaratan ALLAH' a yemin ederim, ki, onların alim
ve cahillerim, abid ve tacirlerini velhasıl hepsini azdırırım. Yalnız
ALLAH' ın salih kulları müstesna. İşte onları azdıramam.
Rasülüllah (S.A.V.) Efendimiz:
- Sana göre bu salih kullar kimlerdir. Ya Lain? diye sorunca İblîs;
- O salih kul ki mal ve parayı sevmez, medhedilmekten hoşlanmaz,
hemen onu bırakır, kaçarım. Bir kimse ki malı, parayı ve övülmeyi
sever, kalbi dünya arzularına bağlıdır. İşte o benim en itaatkar
dostumdur.
Sonra benim yetmişbin tane çocuğum vardır. Onların her birini bir yere
tayin etmişimdir. Her çocuğumun da yetmişbin tane şeytanı vardır.
Onların bir kısmını ülemaya, bir kısmım meşayiha, bir kısmım ihtiyar
kadınlara musallat etdim. Bir kısmını gençlere ve çocuklara
gönderdim. Gençlerle aramız gayet iyidir. Çocuklarla da bizimkilerin
istedikleri gibi oynarlar. Bir kısmını da âbid ve zahidlere yolladım. Her
taraflarından hücum ederler. Öyle bir hale gelirler ki, başlarlar, çeşitli
sebeplerden herhangi birine sövmeye. İşte böylece ihlasları gider.
Yaptıkları ibadetleri ihlassız olur. Fakat bu durumlarının farkında
olamazlar.
Rasûlallah (S.A.V.) ile iblis arasındaki konuşma şöyle devam etti:
- Rabbinden neler taleb ettin?
- On şey taleb ettim.
- Nedir o taleb ettiklerin ey mel' ün?
- Şunlardır: Birincisi, ALLAH' tan beni, Adem oğullarının malına ve
evladına ortak etmesini, diledim. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki
bu (Onların mallarına ve çocuklarına ortak ol. Onlara vaad et. Halbuki
şeytan onlara aldatıştan başka ne vaad eder "îsra: 64") ayet-i celîlesi
ile sabittir.
Besmelesiz kesilen her hayvanın etinden, faiz ve haram karışan her
yemekten yerim.
Şeytandan, ALLAH' a sığınılmayan malın da ortağıyım. Öyle ki, cinsî
münasebet anında besmele çekmeyip şeytandan ALLAH' a sığınmayan
kimse ile birlikte, hanımı ile birleşirim. Ve o birleşmeden hâsıl olan
çocuk bize itaat eder, sözümüzü dinler.
Her kim hayvana (veya vasıtaya) binerken haram yola gitmeyi
isteyerek binerse ben de onunla beraber binerim. Ona yol arkadaşı
olurum. Bu da ayet ile sabittir. ALLAH-u Teala bana şu emri verdi:
"Onlar üzerine suvalilerinle, piyadelerinle yaygara çıkart. -îsra: 64-"
Kendime kardeşler istedim. Bana mallarım israf edenlerle, ma' siyet
yoluna para harcayanları verdi.
Bu da şu ayet-i celîle ile sabittir. "Çünkü (mallarını) saçıp savuranlar
şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) çok
nankördür.")
Ben Adem oğullarını görebileyim, fakat onlar beni görmesinler diye,
diledim. kabul etti.
Bunun üzerine Resülülah (S.A.V.) şöyle buyurdu.
- Eğer bu söylediklerini ALLAH' ın (c.c.) Kitabındaki ayetlerle isbat
etmeseydin seni tasdiklemezdim.
Ya Muhammedi Ben hiç kimseyi azdırmaya, delalete düşürmeye kadir
değilim. Ancak vesvese vererek kötü bir şeyi güzel gösterebilirim.
Eğer delalete düşürmeye imkanım olsaydı, dünyada ALLAH' a ve
Peygamberlerine inanan hiç bir insan bırakmaz, hepsini delalete ve
küfre sürüklerdim.
Nasıl ki, sen de, hidayete kadir değilsin. Zira Sen ancak ALLAH' ın
Rasülüsün ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı
yeryüzünde tek kafir bırakmazdın.
Sen, ALLAH' ın mü' min kulları için bir hüccetsin... Ben de, kendisi
için ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Hidayet de, dalalet de ancak ALLAH' tandır.
- o -
Şeytan onlara vaad eder, olmayacak kuruntulara ve ümidlere düşürür.
Fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder?
İşte onların (aldananların) varacakları yer cehennemdir. Oradan
kaçacak bir yer de bulamayacaklardır.
Nisa Süresi Ayet: 120-21
Kur' an okuduğun vakit, o kovulmuş şeytandan ALLAH' a sığın.
Hakikat şu ki iman edipte Rableri-ne tevekkül edenler üzerinde o
şeytanın herhangibir hakimiyeti yoktur.
Onun hakimiyeti ancak, kendisini dost edinenlere ve ALLAH' a ortak
koşanlaradır.
Nahl Süresi: Ayet 98-99-100 alıntıdır |