Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:8 Cinsiyet:Erkek Yaş:50 Mesaj:
3.030 Konular:
340 Beğenildi:1411 Beğendi:471 Takdirleri:10310 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Türk dil ve edebiyatı/ ÜNİTE 2: OSMANLI TÜRKÇESİ Türkler, İslâmiyet’in kabulü ile birlikte, daha önce kullandıkları alfabeleri bırakıp, Kur’an’ın yazılmakta olduğu Arap alfabesini kullanmaya başlamışlardır. Bu durum tarih boyunca kesintisiz olarak, 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde, Latin alfabesi temeline dayanan bugünkü Türk alfabesinin kabulüne kadar, aynen bu şekilde devam etmiştir. Asırlar boyu kullanılan bu Arap harfli alfabe, daha çok Osmanlı döneminin yazısı olduğundan zamanla “Osmanlı Türkçesi” şeklinde telaffuz edilmiştir. Elif : اء, Be : ب, Pe : پ, Te : ت, Se : ث, Cim : ج, Çim : چ, Hâ : ح, Hı : خ, Dal : د, Zel : ,ذ Ra : ر, Ze : ز, Je : ژ, Sin : س, Şın : ش, Sad : ص, Dad : ض, Tâ : ط, Zâ : ظ, Ayın : ,ع Gayın : غ, Fe : ف, Kaf : ق, Kef : گ, Gef : , Sağır kef : ڭ, Lam : ل, Mim : م, Nun : ن, Vav : و, He : ه, Ye : .ى Bunlardan “hemze ( ء), se ( ث), ha ( ح), zel ( ذ), sad ( ص), dad ( ض), tâ ( ط), zâ ( (ظ ve ayn ( ع) harfleri, Arapça’ya ait sesleri ifade eden harflerdir. Sad ve Tâ harfleri dışındakiler, içinde bu harflerden biri bulunup da dilimize girmiş olan Arapça kökenli kelimelerde yer alırlar. Sad ve Tâ harfleri de aynı olmasına rağmen, bu iki harf, kalın ünlülerden oluşan bazı Türkçe kelimelerin baş taraflarında kullanılmıştır. “Je :ژ Türkçe’de olmayan bir sestir. Arap alfabesine İranlılar tarafından ilave edilmiştir. Türkçe’ye Farsça ve batı dillerinden geçmiş kelimelerde bulunur. “Hı :خ Arapça ve Farsça kelimelerde yer alan bir harftir. Pe : پ - Çim : چ- Gef :گharfleri de Arap alfabesine İranlılar tarafından geçmiştir. Sağır kef : ڭ, Türkçeye mahsus olan, genizden gelen ve “ne” sesini andıran bir sesi temsil eder. Ha-i Resmiye: Türkçe kelimelerin sonunda “e” ve eklerin sonunda “a” ve “e” sesi veren “he” lere denir. Ha-i resmiyeler okunmaz ve kendisinden sonra gelen başka bir harfle birleşmez. **Türk alfabesindeki B,C,F,L,M,R,Ş,V ve Y (BaCıMYaVaŞFıRLaR) harflerinin temsil ettiği ünsüz sesler Arapça, Farsça ve Türkçede ortak seslerdir. Hâ : ح:Bu ses Arapça dışında başka bir dilde yoktur ve içinde bu harfin bulunduğu bir kelime mutlaka Arapçadır. N : ن: Türkçeye mahsus olan, genizden gelen ve “ne” sesini andıran ses ise ڭile gösterilir. Arapça ve Farsça’da ünlüler kısa ve uzun olmak üzere iki çeşittir. Kısa ünlüler yazıda görülmez. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça orijinal metni ile Arapça’yı yeni öğrenenler için hazırlanan metinlerde, kısa “a” ve “e”, harfin üzerine konulan fetha/üstün ( -َ); kısa “ı” ve “i”, harfin altına konulan kesre/esre ( -ِ); kısa ve “u” ve “ü” damme/ötre ( -ُ) işaretleri ile gösterilir. Arapça ve Farsça’da bazı ünlüler uzun okunur. Uzun ünlüler harf ile belirtilir. Uzun “â” “elif - ا”,; uzun “î”, “ye - ى” ve uzun “û”, “vav - و” harfleri ile gösterilir. O zaman bu harflere (ا-و-ى) “hurûf-ı med/med harfleri” (uzatma harfleri) denir. Türkçe’deki ünlü seslerin (sesli harflerin) Osmanlı Türkçesi metinlerindeki karşılıkları, yerleşik usûle göre, aşağıdaki şekildedir: - A : Türkçe kelimelerin başındaki A’lar (آ) şeklinde yazılır; At: ت آ - Ak: ق آ Hece ortasında gelen A’lar, ( ا) ile yazılır; Ayak- آ Kelimelerin sonundaki A’lar genellikle ( ا) ile gösterilir; Baba ; Bazan hâ-i resmiye yazıldığı da olur; Ada ; ط آ - E : Türkçe kelimelerin başındaki E’ler (ا) ile gösterilir; Et-ت ا, kelimelerdeki hecelerin ortasındaki E’ler için herhangi bir harf veya işâret kullanılmaz. Türkçe kelimelerin sonundaki E’ler hâ-i resmiye ( ه) ile gösterilir. Etek:گا - I ve İ : Bunların yazılışları arasında fark yoktur. I ve İ Türkçe kelimenin başında olduğu zaman اى) ) ile, İç (چ) - ırmak ( ق ا) kelimenin ortasındaki ve sonundaki I ve İ ( ى) ile yazılır. Arı: ىر آ -- Gelir ( ) - O vy Ö: O ve Ö Türkçe kelimenin başında olduğu zaman ( او) ile,(oba و) kelimenin ortasındaki ve sonundaki O ve Ö (و) ile yazılır.(döner و د) - U ve Ü : U ve Ü Türkçe kelimenin başında olduğu zaman (او) ile,(uçak:و) kelimenin ortasındaki ve sonundaki U ve Ü (و) ile yazılır. ,(okul:ل وو) Bu izahlardan, Türkçe kelimelerde yer alan ünlü seslerin gösterilişi için Osmanlı Türkçesi metinlerinde ( ه ،ى،و،ا) harflerinin kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. İşte bu harflere topluca “hurûf-ı hareke – hareke harfleri” veya “hurûf-ı imlâ” denir. Türkçe kelimelerin sonuna gelen eklerin yazılışları ile ilgili genel kurallar şunlardır: Osmanlı Türkçesi’nde eklerin yazılışlarında en temel ilke, aynı fonksiyonu yerine getiren eklerin, telaffuzu nasıl olursa olsun tek şekilde yazılmasıdır. Osmanlı Türkçesinde ekler önemlidir, onların doğru yazılması, metnin doğru okunmasını, doğru okunması doğru anlaşılmasını sağlar. 1-Şimdiki zaman ve geniş zaman dışında, eklerin ortasındaki ünlü sesler için hurûf-ı hareke/hurûf-ı imlâ kullanılmaz. Dır, dir,dur,dür,tır,tir,tur,tür: ر د, Lar,ler :mış,miş ; 2-Eklerin sonundaki ünlüler hurûf-ı harekeden “ye - ى” ve “hâ-i resmiye - ه” ile yazılır. Buna göre eklerin sonundaki A ve E’ler “hâ-i resmiye - ه” ile, eklerin sonundaki I, İ, U ve Ü’ler “ye - ى” ile yazılır. - yı,yi,yu,yü : ي -d,di,du,dü ىد 3-Eklerde yer alan bütün C ve Ç’ler, “cim - ج” ile . 4-Eklerdeki bütün D ve T’ler “dal - د” ile yızılır. 5-Eklerdeki kalın Ğ’ler “gayın - غ” yazılır. 6-Eklerdeki ince Ğ’ler de “gef - گ” ile yazılır. 7-Eklerdeki kalın K’lar “kaf : ق” yazılır. 8-Eklerdeki ince K’lar da “kef - ك” ile yazılır 9-Eklerdeki bütün S’ler “sin - س” ile yazılır. 10-Eklerdeki bütün Z’ler “ze - ز” ile yazılır. ** Fiillerin kiplerini belirten ekler, birden fazla heceden oluşsa da tek bir ek olarak kabul edilir ve ortasında hurûf-ı hareke/hurûf-ı imlâ kullanımaz. ** Birden fazla ek arka arkaya geldiklerinde her ek, tam olarak, tek başına yazıldığı haldeki gibi yazılır. ** Fiil kökü ile ek arasında, kaynaştırma için gelen -e ve -a, ( ه); -ye ve ya, ( يه) şeklinde yazılır. Ancak ünsüzle biten fiil kökü ve kelime ile ek arasında kaynaştırma için gelen -ı-, -i-, - u- ve -ü- yazıya geçmez. ** Kelimenin son harfi ile, o kelimenin sonuna gelen ekin ilk harfi aynı olduğu zaman, aynı harf iki kere yazılır.( ي) ** Fillerin hangisinin geniş zaman ekinin nasıl geleceğine dair bir kural yoktur. Hemen hemen her fiilin geniş zaman eki kulaktan duymak suretiyle yerleşmiştir. Osmanlı Türkçesi’nde en çok kullanılan Farsça unsur, kelimelerdir. Dilimize girmiş ve bugün de kullanmaya devam ettiğimiz kelimeler, genellikle isimler ve sıfatlardır. Bu kelimelerin çoğu basit ve yalın olarak dilimize girmiş ve kullanılmışsa da, bileşik kelimelerden oluşan isim ve sıfatlar da vardır. ** Dilimize Farsça’dan bu kadar çok kelime geçmesinin başlıca sebebi, onun köklü bir edebiyat dili olmasıdır. Arapça İslâmî ilimlerin, Farsça da edebiyat dili olarak Türkçe’yi etkilemiştir. ** Farsça’dan dilimize geçmiş, kelimeler dışında şekil unsurlarından en çok kullanılanları isim ve sıfat tamlamalarıdır. ** Arapça, Türkler arasında ilim dili olarak kullanılmıştır. özellikle dînî ilimlerle ilgili kitapların birçokları Arapça yazılmış, Türk medreselerinde Arapça bilim dili olarak okutulmuştur. ** Arapça’da kelimeler, erkek (müzekker) ve dişil (müennes) şeklinde ayrılır. Müzekker kelimeler, genellikle kelimenin yalın halidir. Müennes kelimeler ise genellikle sonlarındaki yuvarlak te ( ة) ile ayrılır; buna “tâ-i te’nîs” veya “tâ-i merbûta” denir. Arapça’da üç türlü çoğul vardır : 1. Müzekker sâlim çoğul. 2. Müennes sâlim çoğul. 3. Mükesser çoğul. Bunların hepsi Osmanlı Türkçesi metinlerinde kullanılmıştır. ** Osmanlı Türkçesi metinlerinde Arapça isim tamlaması, daha çok Arapça şekliyle değil, onun yerine o kelimelerle, Farsça isim tamlaması şekline getirilerek kullanılmıştır. Transkripsiyon; Bir alfabe ile yazılmış bir metnin, ilk yazıldığı alfabedeki fonetik özellikleri de yansıtacak şekilde, başka bir alfabe ile, yeniden yazılmasına transkripsiyon denir. Bu, metnin çevrildiği yeni yazıda, ilk yazısındaki bir takım sesleri tam olarak karşılayacak harfler yoksa, bazı işâretler kullanılarak o sesin yansıtılmaya çalışılması demektir. Yazılışları kalıplaşmış kelimeler 1- Soru sıfatları Ne Nerede Nasıl Niçin نه نره ده ناصل نيجون Ne Zaman Nice Ne Kadar Kim نه زمان نيجه نه قدر كيم “Ebced”, eski Sâmî alfabesi sırasına göre düzenlenmiş hurûf-ı hecâiyyeden farklı olarak “hurûf-ı ebcediyye = ebced harfleri” diye isimlendirilen alfabe harflerini sekiz ayrı gruba ayırıp ve her grubu bir kelime gibi telaffuz etmek suretiyle meydana getirilen kelimelerin ilkidir. Bu kelimeler şunlardır: Ebced( ابجد), hevvez( هوز), huttî( حطى), kelemen( آلمن), se’fas( سعفص), kareşet( ,(قرشت sehhaz( ثخذ), dazığ( ضظغ). Bunlardan “ebced”, bu sekiz kelimeden ilki olduğu gibi, bu alfabenin de adı olmuştur. “ebced hesâbı” Bu sekiz kelimeyi oluşturan harflerin rakam değerleri şöyledir : ابجد هوزحطىآلمنسعفصقرشتثخذ ضظغ 1 = ا5 = ه8 = ح 20 = ك 60 = س 100 = ق 500 = ث 800 = ض 2 = ب6 = و9 = ط 30 = ل 70 = ع 200 = ر 600 = خ 900 = ظ 3 = ج7 = ز 10 = ى 40 = م 80 = ف 300 = ش 700 = ذ 1000 =غ 4 = د 50 = ن 90 = ص 400 = ت Ebced alfabesine göre her harfin bir sayı değerinin olması dolayısıyla, bir olayın tarihini belirtmek üzere, toplandığında gerçekleştiği tarihi verecek şekilde bir söz söylenmek suretiyle o olayın tarihi belirtilmiş olur. Bu söz bir kelime olabileceği gibi, birden fazla kelimeden oluşan anlamlı bir cümle, bir mısra, hatta bir beyit de olabilir. Buna “tarih söyleme” veya “tarih düşürme” denir. Osmanlı Türkçesi metinlerinde sık sık tarih ibâreleri geçmektedir. Ayrıca o döneme ait yapıların kitâbelerinde, mezar taşlarında ve değişik yerlerde sık sık tarih ibâreleriyle karşılaşılmaktadır. Bunlarda belirtilen tarihler Hicrî tarihlerdir. Tanzîmat döneminde Rûmî tarihe; Cumhuriyet döneminde de Mîlâdî tarihe göre söylenmiş tarih örnekleri varsa da, çoğunluk Hicrî tarihtir. 1-Ebcedle düşülen tarihler çeşitlidir. Eğer tarih ibâresinin bütün harfleri hesaba dahil ediliyorsa “tam” tarihtir. 2-Noktalı Harflerle yapılan tarih; Genellikle beyit halindeki tarihlerde görülür, birinci mısrada; cevher, mücevher, cevherin, gevher, Güher, gevherin, mu’cem, menkut, huruf-ı menkut, noktalı harfler gibi sözlerle belirtilir. 3-Noktasız harflerle yapılan tarih; birinci mısrada, sade, hurf-ı sade, mühmel,bi-nukat, bi-nukut, gayr-i menkut gibi sözlerle belirtiler. 4-Katmerli Tarihler; En yaygın olanı tarihin iki kez verilmiş olanıdır ki bunlara duta tarih de denir Taymiyeli tarihler : Bir olayın tarihi tespit etmek için söylenen söz, bazen kasdedilen tarihi tam olarak vermez, bunun bir şekilde düzeltilmesi lazımdır, 1-Eksik Tamiyeli Tarih; Bu eksiğin belirtilmesi için, genellikle “gelmek” fiili kullanılır. 2-Fazla Tamiyeli tarihler: gitmek, düşmek veya bu anlama yakın başka fiiller kullanılır. 3-Muammal (bilmeceli)tamiyeli tarihler; Burada fark, eksiğin nasıl tamamlanacağını veya fazlanın nasıl çıkarılacağının sayı ile değil de, kelime ile belirtilmesidir.
__________________ Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
|