Nüzûl Sebeplerini Bilmenin Faydaları
Nüzûl sebeplerinin bilinmesi oldukça önemlidir. Çünkü bunun pekçok faydası vardır. Bazıları şunlardır:
1. Kur’ân-ı Kerim'in yüce Allah tarafından indirilmiş olduğunu açıklamak:
Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'e herhangi bir hususa dair soru soruluyor; o kimi zaman vahiy nâzil oluncaya kadar cevap vermeden bekliyordu. Yahut meydana gelen işten bizzat haberdar olmadığından vahiy nâzil oluyor ve ona durumu açıklıyordu.
Birincisine örnek, yüce Allah'ın şu buyruğudur:
"Bir de sana ruhu soruyorlar. De ki: 'Ruh, Rabbinin emrindendir. Size bilgiden ancak pek az bir şey verilmiştir.'" (el-İsrâ, 17/85)
Sahih-i Buhârî'de
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] yer alan rivayete göre Abdullah b. Mesud Radıyallahu anh şöyle demiştir: Yahudilerden bir adam: Ya Ebe'l-Kasım ruh nedir? diye sordu. Rasûlullah sustu. -Bir lafzında: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem karşılık vermeyip, onlara hiçbir şekilde cevap vermedi.- Ben ona vahyolunmakta olduğunu anladım. Olduğum yerde ayakta kaldım. Vahyin nüzûlü tamamlanınca şöyle buyurdu:
"Bir de sana ruhu soruyorlar. De ki: 'Ruh Rabbinin emrindendir...'" (el-İsrâ, 17/85)
İkincisine örnek de yüce Allah'ın şu buyruğudur:
"Derler ki: 'Eğer Medine'ye dönersek elbetteki en şerefli ve kuvvetli olan, en aşağılık olanı oradan mutlaka çıkartacaktır.'" (el-Münafikun, 63/8)
Sahih-i Buhârî'deki
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] rivayete göre Zeyd b. Erkam Radıyallahu anh münafıkların elebaşısı Abdullah b. Ubeyy'i bu sözleri söylerken duymuş. Bu sözleriyle kendisinin aziz (şerefli ve kuvvetli) Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in ve ashabının ise "en aşağılık olanlar" olduklarını kastediyordu. Zeyd bu sözleri amcasına bildirince, amcası da aynı sözleri Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'e bildirdi. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Zeyd'i çağırdı. O da duyduklarını ona bildirdi. Daha sonra Abdullah b. Ubeyy'e ve arkadaşlarına haber gönderdi (çağırttı). Onlar (gelip) bu sözleri söylemediklerine dair yemin ettiler. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem onların doğru söylediklerine inandı. Bunun üzerine yüce Allah Zeyd'in doğru söylediğini belirten buyrukları indirdi. Böylelikle Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem gerçeği açık seçik bir şekilde öğrenmiş oldu.
2. Yüce Allah'ın Rasûlünü savunmak noktasında ona gösterdiği itinayı açıklaması:
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in şu buyrukları buna örnektir:
"Kâfirler dediler ki: 'Ona bu Kur’ân topluca birden indirilmeli değil miydi?' Biz onunla kalbine sebat verelim diye böyle yaptık ve onu ağır ağır okuduk." (el-Furkan, 25/32)
İfk (Âişe validemize atılan iftira) ile ilgili âyetler de aynı şekilde Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in namusunu savunmak ve iftiracıların ona bulaştırmak istedikleri lekeyi temizlemek üzere inmişti.
3. Yüce Allah'ın sıkıntılarını açmak, kederlerini ortadan kaldırmak suretiyle kullarına verdiği önemi ortaya koymak.
Teyemmüm âyeti (bk. en-Nisa, 4/43 ve el-Mâide, 5/6) buna örnektir. Sahih-i Buhârî'deki
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] rivayete göre Âişe Radıyallahu anha, Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte bulunduğu seferlerden birisinde gerdanlığını kaybetti. Onu aramak üzere Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem yoluna devam etmeyip konakladığı yerde kaldı. Beraberlerinde bulunanlar da öylece kaldı. Bulundukları yerde su yoktu. Durumdan Ebu Bekir Radıyallahu anh'a şikayet ettiler.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hadisin geri kalan bölümünü zikretti. Bu hadisteki ifadelere göre yüce Allah teyemmüm âyetini indirdi. Yolculukta bulunanlar teyemmüm yaptılar. Esid b. Hudayr dedi ki: Ey Ebu Bekr'in ailesi! Bu sizden gördüğümüz ilk bereket değildir. Hadis Buhârî'de uzun uzadıya kaydedilmiştir.
4. Âyeti doğru bir şekilde anlamak
Yüce Allah'ın şu buyrukları buna örnektir:
"Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah'ın alâmetlerindendir. Her kim Beyt’i hacceder veya umre yaparsa onları güzelce tavaf etmesinde onun için bir sakınca yoktur." (el-Bakara, 2/158)
Buradaki tavaftan kasıt aralarında sa’y etmektir. Yüce Allah'ın: "Onun için bir sakınca yoktur." buyruğunun zahirinden anlaşıldığına göre, Safa ile Merve arasında sa’y etme emri, nihayet mübahlık ifade eder. Fakat Sahih-i Buhârî'de
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] yer alan rivayete göre Âsım b. Süleyman şöyle demiştir: Enes b. Malik Radıyallahu anh'a Safa ile Merve hakkında sordum. Şöyle dedi: Biz ikisinin de cahiliye dönemi işlerinden olduğu görüşünde idik. İslam gelince aralarında sa’y etmedik. Bunun üzerine yüce Allah: "Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah'ın alâmetlerindendir. Her kim Beyt’i hacceder veya umre yaparsa onları güzelce tavaf etmesinde onun için bir sakınca yoktur." buyruğunu indirdi.
Bununla anlaşıldı ki, günahın sözkonusu edilmemesinden maksat, aralarında sa’yin esas hükmünü açıklamak değildir. Asıl maksat, onların sa’y etmeyi terketmekten sakınmalarını reddetmektir. Çünkü onlar aralarında sa’y etmenin cahiliye dönemi işlerinden olduğu görüşüne sahiptiler. Sa’y etmenin esas hükmü de yüce Allah'ın: "Allah'ın alâmetlerindendir" buyruğu ile açıklık kazanmış olmaktadır.