Konu Başlıkları: Tefsir Usülüne Giriş
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2008, 18:56   Mesaj No:16

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Tefsir Usülüne Giriş

5. Kur’ân'ın Yazılması ve Toplanması
Kur’ân'ın yazılış ve toplanmasının üç aşaması vardır:
Birinci aşama: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem dönemindedir. Bu aşamada yazmaktan çok ezberlemeye dayanıldığını görüyoruz. Çünkü hafıza güçlü, ezberleme hızlı idi. Yazıcılar ve yazma araçları da azdı. Bundan dolayı onun döneminde Kur’ân bir mushaf halinde toplanmamıştır. Bunun yerine bir âyet duyan bir kimse onu ezberler yahutta bulabildiği hurma yaprakları, deri parçaları, düz taşlar ve kürek kemikleri üzerine yazardı. Kur’ân'ı ezberleyenlerin sayısı pek çoktu.
Sahih-i Buhârî'de,[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Enes b. Mâlik Radıyallahu anh'dan gelen rivayete göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem kendilerine "kurra" denilen (ve Kur’ân'ı ezbere bilip öğrenen) yetmiş kişi göndermişti. Süleym oğullarından Ri’l ve Zekvân diye bilinen iki kola mensup kimseler, Bir-i Maune denilen yerde karşılarına çıktı ve onları öldürdüler.
Ashab-ı Kiram arasında onlar gibi pekçok kimse de vardı. Dört halife, Abdullah b. Mesud, Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Sâlim, Ubey b. Ka’b, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu'd-Derdâ Radıyallahu anhum gibi.
İkinci aşama: Ebu Bekir Radıyallahu anh döneminde hicretin onikinci yılında gerçekleşmiştir. Sebebi de Yemame vakasında aralarında Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in Kur’ân'ın kendilerinden öğrenilmesini emrettiği bir kişi olan Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Salim'in de bulunduğu çok sayıda Kur’ân okuyucusu şehid edilmiştir.
Bunun üzerine Ebu Bekir Radıyallahu anh Kur’ân kaybolmasın diye toplanmasını emretmiştir. Sahih-i Buhârî'deki[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] rivayete göre Ömer b. el-Hattab, Ebu Bekir (Allah ikisinden de razı olsun)'e Yemame vakasından sonra Kur’ân'ın toplanmasını teklif etmiştir. Ebu Bekir ise bunu yapmaya yanaşmamıştır. Ömer teklifinde ısrar edip durdu. Sonunda Allah Ebu Bekir'in kalbine bu hususta genişlik verdi. Zeyd b. Sabit'e haber gönderdi. Ömer yanında iken Zeyd de geldi. Ebu Bekir ona dedi ki: Sen aklı başında bir genç adamsın. Herhangi bir hususta tarafımızdan itham edilmiyorsun. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'a da vahy yazıyordun. O bakımdan sen Kur’ân olarak neyi tespit edersen onu biraraya getirip topla. Zeyd dedi ki: Ben de Kur’ân'ı hurma yapraklarından, taş parçalarından ve ezbere bilenlerin kalplerinden derleyip toplamaya başladım. Bu şekilde meydana gelen sahifeler vefatına kadar Ebu Bekr Radıyallahu anh'ın yanında kaldı. Daha sonra da hayatı boyunca Ömer'in yanında, daha sonra da Ömer Radıyallahu anh'ın kızı Hafsa'nın yanında kaldı.
Bunu Buhârî uzunca rivayet etmiştir. Müslümanlar da bu hususta Ebu Bekr Radıyallahu anh'a muvafakat etmiş ve bunu onun yaptığı iyilikler arasında saymışlardır. O kadar ki Ali Radıyallahu anh şöyle demiştir: Mushaflar hususunda insanlar arasında ecir ve mükâfatı en büyük kişi Ebu Bekir'dir. Allah'ın rahmeti Ebu Bekir'in üzerine olsun. O Allah'ın kitabını derleyip toplayan ilk kişidir.
Üçüncü aşama mü'minlerin emiri Osman b. Affan Radıyallahu anh döneminde hicretin yirmibeşinci yılında gerçekleşmiştir. Bunun sebebi ise, ashab Radıyallahu anhum'ın ellerinde bulunan sahifelerin farklılıklarına göre insanların da farklı okuyuşları olmuştur. Bu sebeple fitnenin başgöstermesinden korkulmuştur. Bunun üzerine Osman Radıyallahu anh bu sahifelerin tek bir mushaf halinde toplanmasını emretmiştir. Böylelikle insanların Allah'ın kitabı hakkında anlaşmazlığa düşerek çekişmelerinin ve tefrikaya düşmelerinin önü alınmak istenmiştir.
Sahih-i Buhârî'de[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] belirtildiğine göre Huzeyfe b. el-Yeman, Ermenistan ve Azerbaycan fethinden sonra Osman Radıyallahu anh'ın yanına gelmişti. Askerlerin Kur’ân okumaları hususundaki ihtilâflarından korkmuştu. Ey mü'minlerin emiri, demişti. Yahudi ve hristiyanların ayrılığa düştükleri gibi Kur’ân hakkında bu ümmet de ihtilâfa düşmeden bu ümmete yetiş.
Bunun üzerine Osman, Hafsa Radıyallahu anha'ya: Bizlere sahifeleri gönder de onları mushaflar halinde çoğaltalım, sonra aynı sahifeleri sana geri gönderelim, diye haber saldı. O da Osman'ın istediğini yaptı. Osman, Zeyd b. Sabit ile Abdullah b. ez-Zübeyr, Said b. el-Âs, Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam'a emir verdi, onlar da bu sahifeleri mushaflar halinde istinsâh ettiler (kopya edip, çoğalttılar). Zeyd b. Sabit ensardan, diğer üç kişi ise Kureyş'ten idi. Osman Kureyşli üç kişiye şunları demişti: Sizler ile Zeyd b. Sabit Kur’ân kelimelerinden herhangi birisi hakkında ihtilâf edecek olursanız onu Kureyş lehçesiyle yazınız. Çünkü Kur’ân onların lehçesiyle inmiştir. Onlar da dediklerini yaptılar. Nihayet sahifeleri mushaflar halinde istinsah etmelerinden sonra Osman o sahifeleri Hafsa'ya geri gönderdi ve herbir bölgeye istinsah ettikleri bir mushaf gönderdi ve bunun dışında Kur’ân diye yazılı ne kadar sahife ya da mushaf varsa yakılmasını emretti. Osman Radıyallahu anh bu işi ashab-ı kiram ile istişare ettikten sonra yapmıştı. Çünkü İbn Ebi Davud'un rivayetine göre[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ali Radıyallahu anh'dan şöyle demiştir: Allah'a yemin olsun ki, mushaflara yaptığını ancak bizden ileri gelenlerin görüşüne dayanarak yapmıştır. O şöyle dedi: Ben insanları tek bir mushaf etrafında toplamayı öngörüyorum. Böylelikle tefrika olmasın, görüş ayrılığı ortaya çıkmasın. Biz de: Senin bu görüşün çok isabetlidir, dedik.
Mus'ab b. Sad da[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] dedi ki: Ben Osman Radıyallahu anh'ın mushafların yakılmasını emrettiğinde insanların huzurunda pek kalabalık bir halde bulunduklarını da gördüm. Bu iş onların da beğenisini kazanmıştı. Ya da şöyle demiştir: Onlardan hiç kimse onun bu yaptığına karşı çıkmamıştı. İşte bu da mü'minlerin emiri Osman Radıyallahu anh'ın müslümanlar tarafından uygun görülen güzel işlerindendir. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in halifesi Ebu Bekir Radıyallahu anh'ın toplama işini tamamlayıcı idi.
Onun toplaması ile Ebu Bekir Radıyallahu anh'ın toplaması arasındaki fark da şudur: Ebu Bekir Radıyallahu anh döneminde Kur’ân'ın toplanmasından maksat, Kur’ân-ı Kerim'in bütünüyle tek bir mushafta toplu olarak yazılıp kaydedilmesi idi. Böylelikle Kur’ân'dan herhangi bir şeyin kaybolmaması sağlanmak istenmiş, fakat insanların bir tek mushaf etrafında ittifak etmeleri için emir yoluna gidilmemişti. Zira onları tek bir mushaf etrafında toplanmaya mecbur etmeyi gerektirecek türden kıraatlerinde herhangi bir ihtilâf izi ortaya çıkmamıştı.
Osman Radıyallahu anh döneminde Kur’ân'ın toplanmasından maksat ise, Kur’ân-ı Kerim'in tamamının bir tek mushafta, bir arada toplu olarak kaydedilmesi ve bununla birlikte insanın onun etrafında birleşmeye mecbur edilmesi idi. Çünkü okuyuş farklılıkları dolayısıyla korkmayı gerektirecek etkenler ortaya çıkmaya başlamıştı.
Böyle bir toplamanın sonuçları daha sonra ortaya çıktı ve ümmetin biraraya gelmesi, söz birliklerinin sağlanması, aralarında kaynaşmanın başgöstermesi gibi müslümanlar lehine pek büyük menfaatler gerçekleşmişti. Diğer taraftan ümmetin dağılması, söz birliklerinin ayrılığa dönüşmesi, kin ve düşmanlığın yaygınlık kazanması gibi pek büyük bir kötülük de bertaraf edilmiş oluyordu. Kur’ân ilk hali üzre bugüne kadar devam etmiştir. Müslümanlar arasında bu hali üzerinde ittifak sağlanmış, aralarında tevatür yoluyla nakledilegelmiştir. Küçük büyükten onu böylece öğrenegelmiştir. Bozguncuların elleri ona bir değişiklik sokamamış, sapkınların hevâları onun herhangi bir bölümünü gizlemeye yetmemiştir. Göklerin, yerin ve âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun.
Alıntı ile Cevapla