Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:Karaman Mesaj:
164 Konular:
25 Beğenildi:76 Beğendi:68 Takdirleri:340 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak ZÜMRÜDÜ ANKA EFSANESİ “Her ne istiyorsan kendinde ara. Senin içinde bir can var, o canı ara. Senin dağının içinde hazine var, o hazineyi ara. Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; Onu senden dışarıda değil, Kendi nefsinde ara!” Mevlana Mevlana’mızın bu sözüyle kendi nefsimize doğru bir yolculuğa çıkalım. Çünkü “Gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.” Yalnız konumuzun taaa başından beri süregelen paylaşımlarımız, Aşk’ı Aşk’ta arayanlar içindir. Gayrıları için zehir olabilir bu dereye girmesinler. Çünkü bu dere yokluk deresidir, giren yok olur. Çünkü Aşk, kendisine yöneleni yok eder… Mistik bir kuştur Zümrüd-ü Anka. Ya da diğer ismiyle Simurg. Çeşitli mitolojilerde çeşitli şekillerde resmedilir. Pençeleri olan, insan yüzlü vb... Çeşitli milletlerde ise farklı şekillerde isim alır. Örneğin: İbranicede Anak, Yunancada Fonix, Türkçede Tuğrul, Arapçada Anka, Farsçada Simurg, Eski Mısır’da Bern Bern, Batı kültürlerinde Phoenix, Doğu mitolojilerinde Şirenk, Hüma Kuşu, Anka’yı Mugrip, Zümrüt gibi isimler alır. Her ne ismi alırsa alsın, ortak bir noktada buluşurlar. Kaf dağında yaşayan efsanevi hükümdar. Zümrüd-ü Anka kuşların efendisidir. Kaf dağında yaşar. Her hayvandan iz taşır. Sesi güzeldir. Rengarenk tüyleri vardır. Tektir. Eşsizdir. Ömrünün sonuna gelince yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar. İnsan yüzlüdür. Yaşadığı yer fazlasıyla sulaktır. Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardır. Ölümsüzdür. Bilgi ağacında bir yuvası vardır. İran efsanesine göre dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm zamanların bilgisine sahiptir. Persler, dünya ile gök arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Tüyleri bakır rengindedir. İyiliksever bir doğası vardır. Uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer ve her bitkinin tohumlarının dökülmesine yol açar. Bunun sayesinde de tüm hastalıkları tedavi eder. Yani bir kanat dokunuşu ile tüm yara ve hastalıklara şifa veren bir kuştur. Bu kuşun gözyaşları da şifalıdır. Bilgi Ağacının dallarında yaşadığı için de her şeyi bilir. Tüm kuşlar ona inanır ve onun kendilerini bir gün kurtaracağına inanır. Kuşlar mutlu mesut yaşarlarken, işler her ters gittiğinde, Zümrüd-ü Anka’yı bekler ve onu arar dururlar. Ne var ki Zümrüd-ü Anka hiç görünmez. Sonunda kuşlar Zümrüd-ü Anka’nın varlığından şüphelenmeye başlarlar. En sonunda da umutlarını keserler. Derken bir gün uzak ülkelerden birinde Zümrüd-ü Anka’ya ait bir tüy bulunur. Zümrüd-ü Anka’nın var olduğunu sonunda anlayan kuşlar, hep birlikte onun huzuruna çıkmaya karar verirler. Bütün kuşlar toplanır ve aralarında en bilge kuş olan Hüdhüd’den yardım isterler. Hüdhüd kuşlara, ‘’Sizin padişahınız Zümrüd-ü Anka’dır. Kaf dağının ardında yaşar. Ancak binlerce nur ve zulmet perdelerinin ardında gizlidir. O, bize bizden yakın, biz ise O’nda uzağız. Ona ulaşmak için 7 dehşetli, dipsiz ve çok çetin vadilerden geçmek gerek. Eğer ona ulaşmak isterseniz size kılavuzluk edebilirim.’’ der. Karar verirler ve tüm kuşlar Hüdhüd başkanlığında yola çıkarlar. Önlerinde 7 dipsiz ve tehlikeli, aşılması çok zor vadiler vardır. Bu vadiler sırasıyla şöyledir: 1. Vadi: İstek Vadisi 2. Vadi: Aşk Vadisi 3. Vadi: Marifet Vadisi 4. Vadi: İstiğna(ihtiyaçsızlık) Vadisi 5. Vadi: Tevhid/Vahdet Vadisi 6. Vadi: Hayret Vadisi 7. Vadi: Yokluk Vadisi (Fena ve Beka) Kuşlar hep beraber yola çıkarlar çıkmasına da, daha birinci vadiye gelmeden pek çoğu vazgeçer ve geri döner. Bunlar, isteği az olanlar ve sebat edemeyenlerdir. Hepsi de Zümrüd-ü Anka’yı görmek istemelerine rağmen, kendilerince mazeretler bularak yolculuktan birer birer vazgeçerler. Çünkü gönüllerinde yatan daha basit ve kolay olan dünyevi şeylerdir. Örneğin: Bülbül’ün isteği gül, dudu kuşunun arzuladığı abı-hayat, tavus kuşunun amacı cennet, kazın mazereti su, kekliğin aradığı mücevher, hümanın istediği nefsi kibir ve gurur, doğan mevki ve iktidara sevdalı, üveyik ihtirasla denizi arzular, baykuş viranelerdeki defineleri, kuyruksalanın zafiyeti kuyudaki Yusuf, mazeretler mazeretler… Özürler bahaneler… Sahi sizin bahaneniz nedir? Hüdhüd bütün mazeretlerin hepsine doğru ve inandırıcı cevaplar verir. Hüdhüdü dinleyelim: Zümrüd-ü Anka hiç olmasaydı eğer, Ez Zahir olarak hiç gölgesi olur muydu? Zümrüd-ü Anka’yı göremiyorsanız eğer, gönül aynanız temiz değil demektir. O’nun güzelliğinden bizim takatimiz kalmadı. O önceleri görünmezdi. O görünmek için lütfedip bir ayna icat etti. Varlığını yine kendisi O aynada seyretti. İşte o ayna sizin gönlünüzdür. Gönlünüze bakın da O’nu görün orada. Ama mazeret arayanlar dinlemedi Hüdhüd’ü. Ayrıldılar birer birer… Önce Bülbül ayrıldı. Güle olan aşkını ve özlemini hatırlayarak. Baykuş viranelerini özledi. Balıkçıl bataklığının hasretine dayanamadı… Ayrılık vadisi, hırs ovası, kıskançlık gölü derken birer birer döküldüler. Her kuş kendine uygun bir tepeye indi ve yolculuktan vazgeçti. Kimi aşk denizinde kaldı, kimi ayrılık vadisinde... Kimi hırsını yenemeyip hırs ovasına düştü. Kiminin kıskançlığı depreşti ve kıskançlık gölüne düştü… Herkes kendi fıtratına göre bir yere saplanıp kaldı. Heyhat… Yol çok uzun ve zahmetli. Menzil uzak… Hastalananlar mı dersin, bitkin düşenler mi? Nefsani arzular, servet istekleri, mal mülk biriktirme arzusu, ayrıldığı evini-köşkünü özleyenler, geride bıraktığı sevgilisini özleyenler, ölümden korkanlar, ümitsizlik, endişe, küskünlük, kibir, kararsızlık gibi bir sürü bahaneler bahaneler… Hepsi de yolculuğu bırakıp geri döndü… Ancak Hüdhüd’ün açıklamalarına ikna olanlar onunla beraber, yola devam ettiler. Sırayla bütün vadileri birer birer geçtiler. 7. Vadiye geldiklerinde yokluk onları hiçliğe gömer. Yok oluş ile bütün kuşları bir gariplik kaplar. Artık hepsi gariptir. Yok olmuştur. Hiçliği yaşarlar. Bütün ümitler, istekler, arzular bitmiştir. Hiçbir emelleri kalmamıştır. Sonunda Kaf dağına varırlar. Geriye 30 kuş kalmıştır. Meğer ‘’Si’’ 30 demekmiş. ‘’Murg’’ ise kuş demekmiş. 30 Kuş… Zümrüd-ü Anka’yı sorarlar. Bir müddet beklemeden sonra, Zümrüd-ü Anka tarafından bir görevli gelir ve her bir kuşa başlarından geçenleri anlatan bir kitap verir. Her bir kuş işte orada kendi kitabını okur. İşte o anda Zümrüd-ü Anka tecelli eder. O an anlarlar ki, Simurg da aradıkları Sultan da kendileridir. Tam o sırada Zümrüd-ü Anka’dan ses gelir: '' Siz buraya 30 kuş geldiniz. Eğer daha fazla gelseydiniz, o kadar görünürdünüz. Çünkü burası bir aynadır. Ne kadar bakarsanız o kadar görürsünüz. '' Bu şaşkınlık ve yok oluşla kendi küllerinden yeniden doğarlar. İşte bu 30 kuş, kendilerine doğru bir yolculuk yapmışlardır. Zaten gerçek yolculuk da insanın kendine doğru yaptığı yolculuktur. Kıssadan Hisseler: 1. Hiç kimse, Zümrüd-ü Anka’yı aramayı göze almadıkça, kendi bataklığından kurtulamaz. 2. Neyi arıyorsan osun sen. (Mevlana) 3. Sen O’nu O’nunla tanı. O’nu kendinle tanımaya kalkarsan çamura saplanırsın ve çıkamazsın işin içinden. O’na gidilecek yolun kılavuzu akıldan gelmez. O’ndan gelir. 4. İnsanlar her iki alemde de O’nu arar. Bulduğunu sananlar vardır. Ama şunu bil ki, hiçbir şey O değildir. Çünkü hiçbir şey O’nun eşi veya benzeri olamaz. İşte O’nu buldum dediğin şey O değildir, senin tasavvurundur. 5. İçindeki hazineyi bulmak istiyorsan, yık evini. Belki altında kalırsın ama hazine de ortaya çıkar. 6. Zümrüd-ü Anka olduğunu anlayanlar için artık ortada ne yolcu kalır, ne yol, ne de kılavuz. Çünkü hepsi birdir. 7. Can sevgiliye vermek içindir. Canı sevgiliye kurban vermek gerekir. 8. Hüdhüd aslında peygamber tasviridir. Bu sözleri sanma her insan anlar, Kuş dilidir bunu Süleyman anlar. Bu sırrı müphemi arifan anlar, Çünkü cahillerden pinhan eyledik. Edip Harabi Aşkı arayan her kuş, aslında bir Anka kuşudur. Zümrüd-ü Anka’nızı bulana kadar pes etmeyin. Sizin için bir Hüdhüd gönderilmiş. Kılavuz olarak da Kur’an’ı Kerim. Bir elinize Kur’an-ı Kerim’i alın, diğerine de Sünneti… Bir ayağınız şeriatten ayrılmasın. Diğer ayağınızla da alemleri dolanın. Sakın pes etmeyin. Samimi olun. Peygamber efendimiz buyurmuş: Din samimiyettir, din samimiyettir, din samimiyettir. Gerçek keramet istikamet üzere olmaktır. Bu yola baş koyduysanız asla ümitsizliğe kapılmayın. Bütün kötü huylarınızı gerilerde bırakın ve onları bir daha da özlemeyin. Zamanı geldiğinde, O(cc) sizi elinizden tutacaktır. Kaynak: (Mantık-üt Tayr – Feridüddin-i Attar) Ali PARLAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |