Cevap: Atauzem fıkıh usulü dersi (özet) 5.ÜNİTE
İSTİHSAN VE İSTİSLAH A- İSTİHSAN 1) Tarifi ve Kapsamı : İstihsan delili, taşıdığı mana itibariyle uygulaması sahabe döneminden beri var ise de, bu isim altında delil olarak ilk kullanan Ebu Hanife ve öğrencileri olmuştur.
Lugatda bir şeyi güzel görmek ve güzel bulmak anlamına gelmektedir.
Terim olarak, “Kolaylık için zorluğu terk etmektir.” Dinde de asıl olan budur. 2) İstihsanın Çeşitleri : istihsan altı çeşitdir: a) Nas Sebebiyle İstihsan : Bir meselede hususi bir nas bulunuyor, bu nas yerleşik genel kuralın aksine bir hüküm ihtiva ediyorsa, bu çeşit bir istihsan ortaya çıkar. Orucun bozulması konusunda genel hüküm bir şey yenilip içildiğinde orucun bozulmasıdır. Ancak unutularak yenildiğinde orucun bozulmayacağına dair bir hadis bulunduğu için bu durum yerleşik kuraldan istisna edilmiştir. b) İcma Sebebiyle İstihsan : Genel kurala aykırı olarak verilen bir hükümde müçtehidlerin ittifak edip ses çıkarmamalarıdır. Hamamlardan belli bir ücretle girilip isifade edilmesi bu çeşit istihsana bir örnek teşkil eder. c) Örf Sebebiyle İstihsan : İnsanların yerleşik kurala aykırı düşen bir uygulamayı örf haline getirmeleri bu çeşit bir istihsan ortaya çıkarır. Taşınabilen menkul mallar vakfedildiğinde, ebedilik vasfını taşımadığı için genel hüküm olarak vakfına cevaz verilmemiştir. Ancak halkın kitap ve benzeri bazı malları vakfetmeyi örf haline getirdiğinden, istihsanen yani genel kurala aykırı olarak cevaz verilmiştir. d) Maslahat Sebebiyle İstihsan : Bir maslahat, genel hükümden istisna yapmayı gerektiriyorsa bu çeşit bir istihsan şekli ortaya çıkar. e) Zaruret Sebebiyle İstihsan : Kaçınılması mümkün olmayan zaruret halinde, genel kuralın terk edilip kolay olanın alınması zaruretle istihsandır. Yırtıcı kuşlar havadan gelip suyu kirlettikleri ve dolayısıyla onlardan kaçınma imkanı olmadığı için zaruretden dolayı necis sayılmamıştır. f) Kapalı Kıyas Sebebiyle İstihsan : Bu çeşit istihsan, biri açık diğeri kapalı birbiri ile çatışan iki çeşit kıyasın olduğu meselelerdir.
3- İstihsanın Delil Değeri : Aslında istihsan, müctehidin bir hükmü daha kuvvetli bir delile dayandığı kanaatine vardığı bir başka hüküm sebebiyle terk etmesidir.
Bu bakımdan en çok Hanefi ve Malikilerin kullandığı istihsan delilini, Hanbelî ve Şafiiler de kullanmışlardır. B- İSTİSLAH (MESALİH-İ MÜRSELE) 1) Tarifi ve Kapsamı : Maslahat, “bir yararı sağlama ve bir zararı defetme” anlamına gelmektedir. Nitekim “Def‟i mefasid celb-i menafi‟den evladır” (Mecelle, md. 30) şeklinde Mecelle‟nin başında bulunan küllî kaidelerin içinde yer almaktadır.
Dinî hükümler, kulların dünyevi ve uhrevi menfaatlerini sağlama, onları dünya ve ahrette zarardan koruma gayesiyle konmuştur. Ancak Kur‟an ve Sünnet‟te tüm olayların hükmü, özel olarak belirlenmediği, bazen icma ve kıyasta da çözüm bulunmadığı zaman, yeni meselelerin hükmü naslardan çıkarılan genel ilkelere göre verilir. İşte bu hükmü vermede esas alınan maslahata “mesalih-i mürsele”, bu yönteme de “istislah” denilmektedir. İslam hukukunda maslahatlar üç kısımda değerlendirilir: a) Muteber Maslahatlar : Bunlar, Şâri‟/Kanun koyucu‟nun meşru kılarak muteber saydığı ve buna açıkça belirttiği maslahatlardır. Din, Can, Akıl, Mal ve Irzın korunması, bütün hukukî sistemlerde kabul edilen maslahatlardır. b) Mülgâ Maslahatlar : Kanun koyucunun sarih bir şekilde muteber sayılmayacağını açıkladığı ve geçersiz saydığı maslahatlardır. Bu hükümler tercih edilemeyeceği gibi, bunlara kıyas ta yapılamaz. Böyle hükümlerde ilk anda bir menfaat görülse de sonuçtaki zararı daha fazla olduğu için geçersiz sayılmıştır. Dolayısıyla faiz yoluyla malın arttırılması meşru bir yol olarak kabul edilmemiştir. c) Mürsel Maslahatlar : İtibar ve ilgasına dair bir delil bulunmayan, alimlerin ictihadına bırakılmış maslahatlardır. Hz. Ebu Bekir‟in halifeliği döneminde Kur‟an‟ın bir kitapta toplanması gibi. 2) Mesalih-i Mürselenin Kaynak Değeri : Mesalih-i mürseleyi, daha çok Malikilerin kullandığı bilinmekdir. Fer‟î bir delil olarak özellikle İmam Malik kullanmıştır. Ondan sonra en çok kullanan ise Ahmed b. Hanbel‟dir.
İbadetler ile ilgili konularda maslahatın delil olarak kullanılamayacağı hususunda, mezhepler arasında ittifak vardır. Çünkü ibadetler, ictihad ve re‟yin cereyan etmediği, ancak vahiy yoluyla anlaşılabilecek hususlardır. 3) Mesalih-i Mürsele İle Hüküm Vermenin Şartları : Mesalih-i mürsele ile hüküm vermenin şartlarını şöyle özetleyebiliriz:
a) Maslahat, şer’î bir delil tarafından geçersiz sayılmamalı.
b) Maslahatın varlığından emin olunmalı.
c) Maslahat genel olmalı.
d) Maslahat mahiyet itibariyle ma’kul, yani anlaşılabilir olmalı.
e) Maslahat, zaruri bir esasın korunması veya bir güçlüğün kaldırılmasını temin etmeli.
Özet
İstihsan, nas, icma, maslahat, örf ve zaruret sebebiyle genel hükümden yapılan bir istisnadır. alıntıdır |