Cvp: Tefsir Usülüne Giriş Kur’ân Tercümesinin Hükmü
Kur’ân-ı Kerim'in harfî tercümesi çoğu ilim adamına göre imkânsız bir şeydir. Çünkü bu tür tercümede gerçekleşmesine imkân bulunmayan birtakım şartlar aranır. Sözkonusu şartlar şunlardır:
a- Kur’ân'ın tercüme edileceği dilde kendisinden tercüme edildiği dilin karşılığında harfiyyen kelimelerin varlığı.
b- Tercüme edilecek dilde kendisinden tercüme yapılan dil olan Arapçaya benzer edatların manalarını karşılayacak edatların varlığı.
c- Kendisinden tercüme edilen dil ile tercüme yapılacak dilin kelime sıralanışı itibariyle cümle, sıfat ve izafetlerde benzerlik arzetmesi.
Kimi ilim adamının görüşüne göre harfî tercümenin, bir âyetin bir bölümünde ya da ona benzer buyruklarda tahakkuku mümkündür. Fakat bu kadarında bile tahakkuku mümkün ise yine haramdır. Çünkü anlamın tamamını ifade etmesine imkân olmadığı gibi, Arapça ve herşeyi beyan eden Kur’ân'ın ruhlara yaptığı tesiri yapmasına da imkân yoktur. Ayrıca böyle bir tercümeyi gerektiren bir zorunluluk da bulunmamaktadır. Çünkü mana yoluyla tercüme ona ihtiyaç bırakmamaktadır.
Buna göre harfî tercüme, fiilen bazı kelimelerde mümkün olsa bile, şer'an kabul edilmemiştir. Ancak özel bir kelime, terkibin tamamı tercüme edilmeksizin muhatabın anlaması için muhatabın dili ile tercüme edilmesi hali müstesnâdır. Bunda bir sakınca olmaz.
Mana yoluyla Kur’ân'ın tercümesi ise, esas itibariyle caizdir. Çünkü bunda bir sakınca yoktur. Hatta arapça konuşmayan kimselere Kur’ân ve İslâmın ulaştırılmasına araç olacaksa vacip dahi olabilir. Çünkü bunların ulaştırılıp, tebliğ edilmesi vaciptir. Kendisi olmadan vacibin yerine getirilmesi mümkün olmayan herbir iş de vaciptir.
Fakat bunun caiz olabilmesi için bazı şartlar aranır:
1. Bu tercüme, Kur’ân'a ihtiyaç duyulmayacak şekilde alternatif haline sokulmamalıdır. Buna göre bu tercümenin yanıbaşında Kur’ân'ın arapça olarak yazılması da gerekir. Böylelikle bu tercüme Kur’ân'a tefsir gibi olur.
2. Tercümeyi yapan kimsenin her iki dildeki lafızların medlûlleri ve anlatım bağlamında neleri gerektirdiğini bilen kimse olması.
3. Kur’ân-ı Kerim'deki şer'î lafızların anlamını bilen bir kişi olması.
Kur’ân-ı Kerim tercümesi ancak bu hususta kendisine güven duyulan bir kişi tarafından yapılmışsa kabul olunur. Bu tercümeyi yapacak kimsenin dininde istikamet sahibi bir müslüman olması gerekir.
|