01 Kasım 2014, 20:45
|
Mesaj No:79 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:Karaman Mesaj:
164 Konular:
25 Beğenildi:76 Beğendi:68 Takdirleri:340 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Oku/Ali Parlak OKU KİTABINI... NASIL MI? BUYRUN BİR DE BÖYLE DENEYİN "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter." (İsra Suresi 14) ''Oku. Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı.'' (Alak Suresi 1-2) Peki, neyi okuyacağız? Elbette ki kendi kitabımızı okuyacağız. Ahiret günü gelmeden kendi kitabımızı okuyabilir miyiz ki? Tabiki de okuyabiliriz. Nasıl mı? Kendi hayatımıza bakarak. Çünkü yaşadığımız hayat, bizim kendi kitabımızın ta kendisi… Kendi kitabımızın sağ elimizden verilmesi için ne yapacağız? Yaşayan bir Kur’an olarak veya olmaya çalışarak hayat süreceğiz… Çünkü bize ahirette ancak Kur’an şefaat edebilir. Eğer biz Kur’an olabilirsek, kurtulduk demektir. Peygamber efendimizin şefaatini soruyorsanız hemen söyleyim; o yaşayan bir Kur’an’dı zaten. E biz ne dedik? Bize ancak Kur’an şefaat edebilir… Bu konuyu biraz daha açalım… O gün herkese kendi kitabı verilir. Kitabı sağından verilenlere ne mutlu. Kitabı solundan verilenlere ise ne yazık. Aslında herkesin kendi hayatı, ahirette eline tutuşturulacak kendi kitabıdır. O gün okuyacağız, doğru mu yaptık yanlış mı diye. Peki, o günkü kitabın doğruluğunu şimdi bilemez miyiz? Elbette ki bilebiliriz. Kendi kitabımızı o gün gelmeden okuyabiliriz. Çünkü kalem biziz. Ve kendi kitabımızı, kendi ellerimizle, kendimiz yazıyoruz. Hayatımız. Her insan bir film senaristidir. Başrolünü kendimizin oynadığı bu filmin senaryosunu yine kendimiz yazıyoruz. Bu senaryoyu ve çevirdiğimiz filmi ahirette tekrar seyredeceğiz. Melekler, ahiret gününde kendi senaryomuzu elimize tutuşturduklarında, ‘’oku kitabını’’ diyecekler. ‘’Bunu sen yazdın ve sen oynadın, sonuçlarına katlanmak da sana düşer.''diyecekler. Nasıl mı? Yaptığımız seçimlerimizle. Yaşadığımız hayatla. Çünkü bu hayat bizim kendi ellerimizle işlediklerimizdir. Kalem biziz. Kaderi kendimiz yazıyoruz. Onun için kimseyi suçlayamayız. Biz yazıyoruz ve bizim için yaratılıyor. O gün gelmeden de insan kendi kitabını okuyabilir. Bakın hayatınıza yeter. Ahiret günü gelip te kitabımız elimize tutuşturulmadan, daha dünyadayken okumalıyız bu kitabı. Çünkü ancak bu dünyada iken değiştirme imkanımız var. Ahirete gidince değiştiremeyiz. Kalem bu bedendir. Ölüm ile ruhun bedenden çıktığı gün bu kalemi kaybederiz. Artık geri dönüş te olmaz. Hataları düzeltmek için elimize çok güzel bir TÖVBE SİLGİSİ verilmiş. Lütfen bu silgiyi bol bol kullanalım. Gelmiş ve gelecek tüm günahları affedildiği halde Peygamber efendimiz(sav) bile bu silgiyi günde 70 kez kullanıyordu. Okuyalım hayatımızı. Eğer düzgün okuyabilirsek, yanlış giden yerleri tövbe silgisiyle düzeltebiliriz ve senaryomuzu değiştirme imkanımız olabilir. Kitabımızı okumadan, akıbetimize bir çeki düzen(Kur’an’a göre) veremezsek, o gün geldiğinde ah vahlar içinde kalırız. Ve deriz ki, ‘’Ey Rabbim, bizi dünyaya geri gönder de iyilerden olalım.’’ Neden mi? Çünkü; ‘’İnsana kendi elleriyle işlediklerinden başkası yoktur.’’ O halde şu anda kendi ellerimizle işlediğimiz hayata Kur’an çizgisinde yön verelim. Çünkü bu kitap, ahirette elimize tutuşturulacak olan bizim kendi kitabımızdır. Doğumdan itibaren kendi hayatınızı gözden geçirin. Sonra da o hayatın Kur’an-ı Kerim ile uyumuna bir bakın. Eğer Kur’an’a paralel bir hayatsa, hayatınız yaşayan bir Kur’an olduysa, ne mutlu sizlere. Kendi kitabınız sağ elinize tutuşturulur. Ve ahiret günü de yüzünüz ak bir şekilde, utanılmayacak bir hayat sürdüğünüz(yani güzel bir kitap yazdığınız) için de, huzur içinde kendi kitabınızı okursunuz. İşte Kur’an-ı Kerim bunun için var. Bunun için gönderildi bize. Kendi kitabımız ona(Kur’an’a) benzesin diye… Belki tam bilemeyebiliriz diye de yaşayan bir örnek gönderildi. Peygamber efendimiz(sav). Hz. Ayşe annemize, peygamber efendimiz(sav) nasıl birisiydi diye sorduklarında: ‘’O yürüyen bir Kur’an’dı’’ cevabını vermişti. İşte biz de kendi kitabımızın sağ elimizden verilmesini istiyorsak, ahiret günü kendi kitabımızı okurken şekilden şekile girmek istemiyorsak, yürüyen bir Kur’an olmalıyız. Çünkü o gün ‘’oku kitabını’’ diye elimize tutuşturdukları, bizim bu dünya hayatımızdan başkası değildir. Rabbimiz bize ’’İşte bunun gibi olun’’ diye Kur’an-ı Kerim’i gönderdi. O gün yüzler ancak Kur’an okuyunca parlar. Eğer kendi hayatınızı Kur’an çizgisiyle yazmışsanız, ne mutlu size… Hz. Ali(ra) efendimiz, ‘’Kur’an ve insan iki ikizdir.’’ diye buyurmuştur. Demek ki Kur’an bizim ikizimizdir. İkizler arasında farklılıklar olsa da, dışarıdan bakınca aynı görülür. İkizler birbirine genellikle karıştırılır. İşte, birisi size baktığı zaman Allah’ı hatırlıyorsa, Kur’an’ı hatırlıyorsa, demek ki Kur’an’la ikiz olmanın hakkını veriyorsunuz demektir. Sahi sizin ikizinizle aranız nasıl? Rabbim hayatımızı Kur’an’a göre yön verenlerden eylesin. Çünkü Kur’an’la bir olmak, ahirette okuyacağımız kendi kitabımızdan utanmayacağımız anlamına gelir. Allah yardımcımız olsun. Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
| |