İslami, gruplar birbirlerine karşı önyargılı olmaktan uzak durmalı, kendine tanıdığı hakları ve biçtiği İslami değer ve vasıfları, diğerlerine de tanımalıdırlar. Ayrıca hak ve
hakikatin yalnızca kendilerinde olduğu şeklindeki yanlış düşüncelerden uzaklaşmalıdırlar. Örneğin İmam Hasan el Benna’nın, yalnızca ihvanu’l Müslimin’i tek cemaat olarak kabul ettiğine ve diğer İslami cemaatleri reddettiğine rastlanmamıştır. Üstad Mevdudi de hiçbir zaman, Cemmat-i islamiyye dışındaki cemaatlere karşı cephe
almamıştır. Yine Üstad Bediuzzaman için de aynı şey söz konusudur. Bu zatlar, böyle yapmak yerine, kendi cemaatlerinin tek İslami cemaat olmadığını ve ümmet bağlamındaki İslam cemaatinin bir parçası olduğunu vurgulamışlardır.(24) Üstad Mevdudi şöyle diyor:
“Partimizin Allah Resulü’nün kurduğu cemaat ile özdeş olmadığı hususu, sizler için açık olmalıdır. O halde partimizin tüm üyelerinin, partinin ve kendi liderinin statüsünü abartmaktan kaçınmaları gerekir. Her hal ü karda, İslam dinini, bir mezhebe dönüştürmemeli ve İslam’a verilen zararla hedefimizi yok etmemeliyiz. Cemaatten ayrılmak, kuşkusuz, kişinin, sırtını İslam’a dönmesi demek değildir.” (25)
''Şahadetü’l Hakk'' adlı eserinde de şöyle diyor: “Benim cemaatimden çıkan bir kimse kafir olmaz, kendisi başka bir cemaate katılabileceği gibi, ayrı bir cemaat de kura* bilir.” (26)
Bediuzzaman Said-i Nursi de, ‘Nur cemaati’nin Hizbullah olan Hizbu’l Kur’an’nın hizbi olduğunu, ancak ma’nay-i külliyyenin (genel ma’nanın) bir cüz’iyyesi (parçası)
olduğu’nu vurguluyor. Yani, ‘Risale-i Nur şakirdlerinin de, sınırsız Hizbullah topluluğunun hususi parçaları olduğu’nu söylüyor.(27)
Bediuzzaman, tevhid inancına inanan, iman sahibi olan herkesi, Hizbullah olan Hizbu’l Kur’an’dan saymakta ve Nur Cemaati’ni de Hizbullah’ın ehemmiyetli bir parçası olduğunu vurgulamak istemektedir. ‘Nur Cemaati Hizbullah’tır, diğer cemaatler hizbuşşeytandır’ şeklinde düşünmemektedir. Şehid Hasan el Benna da, kendi Cemaatine İhvanü’l Müslimin derken, diğerlerini İhvanu’ş-Şeyatin olarak kabul etmemektedir. Yine Mevdudi’nin kurduğu cemaat, Cemaat-i İslami olarak isimlendirilirken, diğer cemaatler Cemaatler Cemaatü’l Kafirin veya Cemaatü’l Fasikin
olarak isimlendirilmemişlerdir.
[Molla Masur GÜZELSOY]