01 Şubat 2015, 11:33
|
Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:Karaman Mesaj:
164 Konular:
25 Beğenildi:76 Beğendi:68 Takdirleri:340 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Müzikle tedavi/ali parlak MÜZİKLE TEDAVİ Müzik ruhun gıdasıdır derler. Gerçekten müziğin insan ruhunda uyandırdığı etki inkar edilemez. Öyle müzikler vardır ki, bizi kendimizden alır, bambaşka dünyalara taşır. Dinlendirir. Bazıları ise gözlerinizden yaşlar boşaltır. Öyle müzikler de vardır ki, biraz dinleyince birilerini dövme hissi uyandırır. Bir çeşit hipnoz gibidir müzik. İnsanoğlunun müziği icadının tarihi nerelere kadar uzanır bilmem ama zannederim ki konuşmaya başlamasıyla başlamıştır. Ses tellerinin ahenginin fark edilmesiyle insanoğlundaki müzik sevdası uyanmış olabilir. Bir gece yarısı 3 aylıkken kızım bizi ağlayarak uyandırmıştı. Bir türlü susmuyordu. Ortamdan çıkış yolu ararken, parmağımla ağzını hızlı hızlı açıp kapamaya başladığımda, Kızılderililerin bağırışlarına benzer sesler çıkmaya başladı. Bunu far eden sevgili kızım bu sefer normal ağlamayı kesti ve kendince ezgiler çıkarmaya başladı. Bıraktım ağladı. Başladım, şarkıya devam etti. Bir bebek bile aradaki farkı fark edebiliyor yani. İnkar edilemez şekilde müziğin müthiş bir gücü var. Örneğin mehter takımını bir saat dinleyen, koşa koşa savaşa gider. Duygulu bir müzik dinleyen ağlamaya başlar. Öyle müzikler var ki, insana dinletsen katil edersin. Öyle müzikler de var ki, hastalara şifadır. Osmanlı Devleti zamanında 15.yüzyıldan bu yana çeşitli hastalıklar için müzikten faydalanılmış. Müziğin tıp alanında kullanılmaya başlanması 2. Beyazıt zamanında olmuş. Bu sihirli etkinin sebebi nedir bilmiyorum ama notaların mucizevi iyileştirme etkisinin olduğu muhakkak. Sultan 2. Beyazıt 1488 yılında Edirne’de bir Darüşşifa yaptırır. Darüşşifa’da bir Tıp Fakültesi ve akıl hastalarının tedavi gördüğü bir hastane vardır. Hastalar için, o zamana göre ileri ve çok yönlü tedavi yöntemleri uygulanıyordu. Bu yöntemler içinde, ilaç, meşguliyet verme, telkin ve su sesinin yanında müzik de vardı. Kubbeli ve ortasında da fıskiye havuzunun olduğu büyük odalar vardı. Su şırıltısı hiç eksik olmazdı. Evliya Çelebi şöyle anlatır burayı: ‘’Haftada 3 gün, 10 kişilik musiki grubu hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve defi’i sevda…’’ Bu amaçla geçilen fasıl ile hastalara şifa dağıtılırdı. Müziğin makam ve ritminin dinleyenler üzerindeki rahatlatıcı etkisi inkar edilemez. Bütün kainat bile bize şarkı söylerken, bunu duymamak ya da duymazdan gelmek gerçekten çok gariptir. Suyun çağlarken çıkardığı ezgi, rüzgarın eserken söylediği şarkı, kuşların şakımaları… Daha nice niceleri… Doğanın bizlere söylediği şarkılar ne muazzam ve sihirli ezgidir bir farkına varsak. Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
| |