Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: İNUZEM islam ahlak felsefesi der özeti(tüm haftalar)
2.NORMATİF ETİK KURAMLAR
Normatif etik kuramlar, doğru ve yanlış davranışı düzenleyen ahlaki normlara/ kriterlere ulaşmaya ve doğru davranışı meleke haline getirmiş bir karakter özelliğine ulaşmaya çalışır.Normatif ahlak/etik kuramında kriter, karakter, ilke ve erdem gibi kavramlar farklı versiyonlarında sık sık kullanılan kavramlardır. Normatif etiğin altın kuralı, “başkalarının bize yapmasını istediğimiz şeyleri, biz de onlara yapmalıyız”dır.
Batı ahlakında daha yaygın olarak şu üç normatif etik kuramı irdelenmektedir.
1-Erdem etiği (Aksiyolojik etik,)
2-Ödev etiği (deontolojik etik.)
3-Faydacı etik (teleolojik etik)
1-Erdem Etiği (Aksiyolojik etik,)
Erdem etikçileri dürüstlük ve yardım severlik gibi iyi nitelikleri geliştirmenin önemini vurgularlar. Erdem etiğinde önemli olan, karakterin geliştirilmesiyle güzel davranış sahibi olmaktır.
Eflatun, temel erdemler olarak nitelendirilen dört büyük erdeme vurgu yapar: Bilgelik, cesaret, itidal ve adalet. Bu erdemler aksiyolojik etik içerisinde yer alır. ( FİNAL S:3 )
Aristo, erdemlerin edindiğimiz iyi alışkanlıklar olduğunu ve bunların kazanılıp geliştirilebileceğini savunmaktadır.
Ortaçağın ünlü Hıristiyan ilahiyatçısı Thomas Aquinas, yukarıda belirttiğimiz Eflatun’a ait dört büyük erdeme, üç tanede teolojik erdem (iman, umut, sevgi) eklemiş ve böylece Hıristiyan düşüncesinden yedi erdemden oluşan bir liste hazırlamıştır. Dinlerin ve özellikle İslam’ın ahlak anlayışı, öteki ahlak kuramlarını dışarıda bırakmamakla birlikte, esas itibariyle erdem etiğini öne çıkarmaktadır.
2-Ödev Etiği (deontolojik etik.)
Ödev etiği ya da deontolojik teoriler ahlakı, çocuklarımıza bakmak, yalan söylememek, cinayet işlememek gibi belli bazı temel yükümlülüklere ya da ödev/görev ilkelerine dayandırırlar. Sonuçsalcı olmayan teoriler olarak da nitelendirilirler. Batı ahlak felsefesinde ödev etiği söz konusu olduğunda akla ilk olarak ünlü filozof Kant gelmektedir. Ancak Kant’tan önce de 17. Yüzyıl Alman düşünürü S. Pufendorf, insanın yapması gereken çeşitli görevlerinden bahseder. Bu görevlerden bazıları, -kendimize karşı görevlerimiz, -başkalarına karşı görevlerimiz, -Tanrı’ya karşı görevlerimiz.
Kant daha genel bir görev ilkesinin olduğunu ve bunun daha özel görevleri kapsadığını iddia eder. Bu ilkenin birkaç versiyonu olmasının yanında en önemli olanı şudur: “öyle bir ilkeye dayanarak eylemde bulun ki, bu ilkeye dayanarak isteye bileceğin şey, aynı zamanda genel bir yasa olsun”. Bir başka buyruk/ilke ise, “insanlara asla bir amacın aracı olarak değil, başlı başına bir amaç olarak davran” buyruğudur.
Kant’ın ahlak kuramının detaylandırılmasında emir, buyruk, yasa kavramlarının önemi ve anlaşılması çok büyüktür. Kant’ın ifadesiyle söyleyecek olursak, “isteme için zorlayıcı olduğu ölçüde nesnel bir ilkenin tasarımına emir (aklın emri), bu emrin formüle edilmiş haline de buyruk denir”.Kant felsefesinde buyruk terimi kendi içinde iki kısma ayrılır: koşullu (hipotetik) buyruklar ve kesin buyruklar (kategorik imperativ). Koşullu buyruklar, insanın ulaşmak istediği bir şeye araç olarak bir eylemin zorunluluğunu ortaya koyarlar. Kesin buyruklar ise, bir eylemi kendisi için, başka herhangi bir amaçla ilgi kurmadan, zorunlu olarak sunan buyruktur. Örneğin mutluluk amacını gerçekleştirmeye araç olacak eylemlere yönelik buyruklar, koşullu
buyruklardır.
Kant düşüncesinde, genel ödev buruğu da dediği kesin buyruk, bir tanedir, o da şudur: “Eyleminin özü sanki senin istemenle genel bir doğa yasası olacakmış gibi eylemde bulun”.
3-Faydacı Etiği (teleolojik etik)
Faydacı etiğin ait olduğu daha üst başlık gurubu, sonuçsalcı ve teleolojik denilen normatif ahlak teorileridir. Sonuçsalcı normatif teorilere göre, eylemlerimizin ahlaki olup olmadığına, eylemlerimizin sonuçlarını tartarak karar verebiliriz. Bir eylemin sonuçlarının faydası/olumlu yanları, zararından/olumsuz yanlarından daha fazla ise, o eylemi yapmak ahlaki olarak doğrudur.
Jeremy Benthan ve J. Stuart Mill gibi filozoflarca savunulur. Yararcı kuramlarda yarar ilkesi şöylece belirlenir: bir insanın eylemi, o insan için mümkün olan pek çok eylem biçimi arasında en yararlısını seçtiği ölçüde ahlaksal bir değer taşır.
Çağdaş İslam ahlakçılarının, İslam toplumun için faydacılığı İslam ahlakına oldukça aykırı gördüğü anlaşılmaktadır. Ancak bize öyle geliyor ki faydacılık, yukarıda da belirtildiği gibi, salt bireysel çıkarcılık ve menfaatçilik olarak algılanmamalıdır. Batı’daki faydacılık kavramı, en azından bazı yönleriyle faydalılık olarak, öteki insanlara faydalı olmak olarak anlaşılabilirse, bunu da İslam dininde ve ahlakında önemli bir yeri olduğunu düşünülebilir. Nitekim İslam hukukunda fayda veya ona yakın bir kavram olan maslahat ilkesinin bir hayli merkezi bir kavram olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Dolayısıyla faydacı ahlak kuramı ile İslam ahlakı arasındaki ilişki e nazından bizim açımızdan hemen eleştirilmeden önce, üzerinde daha ayrıntılı bir düşünmeyi gerektirmektedir. Çünkü faydacılık değilse bile, faydalılığın ahlaken çok önemli bir kavram olduğunu kabul etmeliyiz. ( 2012 FİNAL S: 18 )
|