Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: İNUZEM felsefe tarihi özetleri (tüm haftalar)
II: İLK ÇAĞ FELSEFESİ
A. Doğu Felsefesi
1. Hint Felsefesi :
Bu örnek Hint felsefesinden olacak. Eski bir Hint dini olan "Brahma" dininin kuralları "veda" denilen kitaplarda toplanmıştır, Veda'lar, farklı zamanlarda yazılmış olan çeşitli eserlerden oluşan bir çeşit ansiklopedidir. Bu din kitabının daha eskiye ait bölümleri birtakım ilâhilerden ve beyitlerden oluşur. Daha yenİ bölümleri ise bu ilâhi ve beyitlerin felsefi yorum ve açıklamalarıdır.
Fakat "Rigveda" denilen en eski bölümlerinde bile bazı felsefi düşüncelere rastlanır. Söz gelişi bu en eski bölümlerde bulunan ünlü bir beyitte "Tanrılar vs insanlar henüz yokken hu evrende acaba ne vardı?" sorusu sorulur. Tanrıların da içinde bulunduğu bu evrenin elbette bir başlangıcı olacaktır. Acaba ilk sebep nedir? Bu soruyu Rigveda'nın yazarı, açık olmayan bulanık birtakım fikirler öne sürerek, şöyle cevaplar: "Evren var olmazdan önce ne var olan ve ne de yok olan, yani varlık ile yokluk arasında bir şeyin bulunması gerekir. Bu ne var ve ne de yok olan şeyin yaratıcı bir güç olman gerekir. " Yazar bu gücü doğanın yaratıcı gücü ile karşılaştırdıktan sonra beyit şöyle son bulur; "Herhalde evrenin ne olduğunu bilen bir kimse vardır. Yoksa bunu bilen biri yok mu?.."
İlk kez Veda'larda belirsiz ve bulanık bir biçimde ortaya çıkan bu anlayış, ilk felsefe anlayışıdır denilerbilir. Felsefi düşünce her yerde dinin inanç ve mitlerindcn, tıpkı Veda’larda karşılaşıldığı biçimde, ayrılmaya başlar.
2. Mısır ve Mezopotamya'da Felsefe:
Bizim kültür çevremizin tarihi milâttan aşağı yukarı 4-5 bin yıl önce Mezopotamya'daki Dicle ve Fırat nehirleri boyunca, öteki de Mısır'da Nil nehri vadisinde kurulmuş olan Sümer ve Mısır devletleri ile başlar, Kültür tarihimizin başlangıcında bulunan bu iki devlet, ekonomik, siyasal ve bilimsel bakımdan çok önemli şeyler yapmıştır.
* Bu iki devletin ekonomik alanda en büyük başarılan, kıyılarında yaşadıktan nehirleri iyileştirmeleri, büyük bir kanal sistemi ile bataklıkları kurutmaları, böylelikle daha çok ürün alarak daha çok nüfusu beslemek olanağına kavuşmuş olmalarıdır.
*Siyasal alanda ise bunlar, tamamen kapalı ve tekdüze olan tutarlı bir devlet sistemi kurmuşlardır. Bu tutarlı sistem, her şeyden ünce, başta hükümdarın bulunduğu bir bürokrat sınıfına dayanıyordu. Bu iki devletin ekonomik alandaki başarıları bu güçlü birliğe dayalı devlet yapısıyla mümkün olmuştur.
Matematik, geometri ve astronomi bilimleri bu devletlerde oluşmuştur. İlk kez bu devletlerde görülen rasyonelleşmiş tarımın, sözünü ettiğimiz bilimler yardımıyla oluştuğunu söyleyebiliriz. Yıldızların gözlemlenmesi takvim açısından önemlidir. Takvim ise tarımda çok önemlidir. Sümerlerin ve Babillilerin tapınakları aynı zamanda birer gözlem evi (rasathane) idi. Bu tapınaklarda ilk kez güneş ve ay tutulmalarının çizelgeleri düzenlenmiştir. Buradaki astronomi henüz din ile sıkı bir bağlılık içindedir ve daha çok astroloji niteliği taşır.
*Özellikle Mısır geometriyi yaratan ülkedir. Nil'in her yıl su taşımalarına sebep olması Su taşkınlarından sonra bataklık haline gelen tarım alanlarım yeni baştan düzenlemek zorunluluğu, Mısır'da geometrinin ortaya çıkmasının başlıca nedeni sayılır.
3. İran'da Felsefe
Zerdüşt dini doğmuştur. Bu din, sürekli bir çelişki içinde bulunduğu varsayılan iyi ile kötünün çatışmasına dayanır.
B. Yunan ve Greko-Romen Felsefesi
Yunanların İran’ı yenmesi ile kültür çevremizin tarihinde yeni bir ulus olarak Yunanlılar sahneye çıkmış oldu. Sürekli olarak dağınık bir yaşam sergilemiştir, Yunanlılar tarihlerinin hiçbir döneminde sistemli ve bütüncül bir devlet kuramamışlardır. Yunanda her kent bağımsız bir devletti.
Yunanistan'da zamanla rahipler sınıfının yerini düşünürler topluluğu almıştır, Yunan dinini rahipler değil şairler yaratmıştır. Bu dinin babasının Homer olduğunu söyleyebilirizEski Yunanlılar üç büyük kabileden oluşmuştur; Köy kökenlilerin oluşturduğu Eolia’lılar, güneyde oturan ve asker kökenlilerin oluşturduğu Doria'lılar (Ispartalılar bu boydandır), tüccar ve denizci kökenlilerin oluşturduğu İonia'lılar. (sayfa 11 de kaldık)
Sokrates-Öncesi Yunan Felsefesi, şu şekilde şema tize edilebilir:
Felsefe-Öncesi Dönem: Henüz felsefî düşüncenin oluşmamış olduğu bu dönem, M.Ö. X. asır ilâ VII. asır arasına tarihlenmektedir. Bu dönemin en tanınmış siması, Hesiodos’tur.
1.2. MİLET (İYONYA) OKULU (Thales; Anaximandros; Anaximenes)
Genel Bilgi
Bu okul mensupları, ilk tabiat âlimlerinden olan, fizikçi-filozoflardır. Kendilerinden önce Yunan’da mevcut olan “Teolojik Antropomorfizm”e karşı çıkmışlar
Teolojik Antropomorfizm: Tanrıyı insan suretinde düşünmek anlamına gelir.
*Âlem’i, değişmeyen esaslarla, rasyonel olarak izah etmeye teşebbüs etmişlerdir. Bu sûretle gerçek felsefî düşüncenin bir anlamda ilk kurucusu olmuşlardır. Milet Okulu için ana problem Fizik-Dünya olup onlar Fizik’ten Metafizik’e geçerler. Fizik’teki en temelli problem alanı da “Arche” ve “Cosmogoni”, yani varlığın mebdei ve menşei konularıdır.
*Milet Okulu, Varlık’dan ziyade Oluş üzerinde durmuş, Oluş’u yüceltmiştir. Onlar için asıl olan, Madde ve Hareket’tir. Yani onlar, Kozmos’u ‘dinamik’ bir tarzda tefsir ve tasvir etmişlerdir. Bu okulun en tanınmış düşünürleri Thales, Anaximandros ve Aneximenes’tir.
1.2.1. THALES (M.Ö. 624-545)
Sokrat öncesi felsefeyi başlatan ilk kişidir. Eski Yunan’ın “Yedi Bilge”sinden birisi olarak kabul edilen Thales, Antik Yunan’daki ilk geometrici, astronom ve fizikçi olarak bilinir.
*** 1.GÖRÜŞÜ= Deniz, yani “büyük miktarlarda su” ile yakından ve sıkça temasları veya bütün varlıkların bir şekilde “su” ile yakın ilgisinin bulunmasına dair gözlemleri, onda, her şeyin aslının, yani, “İlk Prensip”in (“Arke”nin) “su” olduğu fikrini doğurmuştur.
Thales’in bu fikirlerinin ne kadar orijinal olduğu tartışmalıdır. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, Grek düşüncesinin Şark’tan büyük ölçüde etkilenmiş olduğunu göstermektedir.
*** 2. GÖRÜŞÜ= Hiçbir şey ‘hiçbir şey’den meydana gelmez. Yoklukla meydana gelmez. Bu görüşüyle SUDUR NAZARİYYESİNE öncülük etmiştir.
Thales, bütün mükevvenât için bir “iptidâ” (başlangıç, orijin) ve bütün nesneler için de bir “ana madde” (arke) tasarlamaktadır. Başlangıçta, Kaos (düzensizlik, kargaşa) değil, düzenli ve müsbet bir varlık olan “Su” mevcuttur. Diğer bütün cisimler Su’dan meydana gelmiştir. Su, Okyanus (Okeanos) olarak sonsuza uzanmaktadır. Düz bir levha şeklinde olan Arz, bu suyun üstünde yüzmektedir. Kozmos’un menşei olan bu madde (Su) canlı’dır.
1.2.2. ANAXİMANDROS(M.Ö. 620-547)
*Thales’in talebesidir. Kâinatın arkesi olarak “Apeiron”u alır. Bu kelime, “belirsiz, hudutsuz” anlamındadır: Hava mı, su mu veya başka bir şey mi olduğu belirsizdir.
*Anaximandros’un tasarlamış olduğu evren tablosu, Geosantrik (Yer-Merkezcil) bir evrendir. Dünya, Kâinat’ın merkezi konumundadır. Yalnız, Arz, kürevî değil silindiriktir. Yüksekliği genişliğinin 1/3’ü kadardır. Üst yüzünde insanlar yaşarlar.
* Canlı hayatın başlangıç ve gelişmesinde evrim, tekâmül hâkimdir. Bütün Arz başlangıçta sularla kaplı olduğundan ilk olarak zuhur eden canlılar, Balıklar (deniz hayvanları)dır. Onlardan da diğer hayvanlar ve insan hâsıl olmuştur.
* Anaximandros’un kozmogonisine göre, Evren’i oluşturan ana unsur (arke) Apeiron yanında bir de “ezelî iki zıtlık ilkesi” vardır: “Sıcak-soğuk”, “kuru-yaş” zotlıkları. Sonsuz ilke (Apeiron)’dan sıcak-soğuk, kuru-yaş antitezleri “ilk akışkan”ı hâsıl eder. Bundan da Dört Unsur (Toprak, Su, Hava, Ateş) meydana gelir. Bu dört unsurdan ise, evrendeki, canlı ve cansız bütün varlıklar meydana gelir.
1.2.3. ANAXİMENES (M.Ö. 588-524)
Anaximenes de Evren’in kökeni (mebde’i) meselesi üzerinde durmuştur. O da orijin olarak diğerleri gibi Kaos’u kabul etmiş, arke olarak “Hava”yı önermiştir.
***Güneş bir yaprak gibi yassıdır; Ay, ışığını güneşten alır; Yeryüzü ise tepsi gibi düz olup, yassılığı sebebiyle havanın üzerinde durmaktadır. Aneximenes, aynı zamanda, Ay Tutulması’nı ilk defa açıklayan fizikçi olarak da kabul edilmektedir.
1.3. ELÉA OKULU
Xénophanes; Parmenides; Eléalı Xénon; Gorgias (Leontium’lu) (Sofist)
İyonyalılar’ın (Milet Okulu’nun) Oluş’u yüceltmelerine karşılık Eléa’lılar Oluş’u reddedip Varlık’ı yüceltmişlerdir. Milet okulunun materyalist fizikçiliğine karşılık Eléa Okulu idealist bir metafizikçiliğe yönelmiştir.
XÉNOPHANES (M. Ö. 570-475)
Yunanî mitolojinin radikal bir hasmıdır. İlkel bir “monoteizm” inacına sahiptir. Antik Yunan dinî itikatlarınca insan şeklinde tasavvur edilen (Antropomorfizm) fikrini reddeder. göre: “Eğer Allah en kudretli olan ise tek olması lâzım gelir. Zira, iki veya daha ziyade olsa idi en kudretli olamazdı. Çünkü her dilediğini yapamazdı”.
Pantheism: Xénophanes, bir yandan “vahdaniyet” (monoteizm; tek-tanrıcılık) ve diğer yandan da “vahdet” (birlik; monizm) inancına sahiptir. Vahdaniyet’e göre, sadece “bir adet tanrı” vardır, Vahdet’e göre ise, Varlık, yani, Âlem, tekil’dir, bir bütündür. O, bu ikisini birleştirmek sûretiyle, “pantheism”e ulaşmıştır. Buna göre, Allah ve Âlem bir ve aynı şeydir. Bu, “Allah’tan başka var-olan yoktur” demektir ki bu fikir, yani Panteizm, bazı İslâmî Tasavvuf fırkalarının “Lâ mewcûde ill’Allah” ilkesinin ilk şeklidir.
Daha sonra çıkacak olan VAHDETİ VUCUT gibi fikirlere öncelik etmiştir.
Kozmogoni ve Kozmoloji: Her şey “Su” ve “Toprak”tan meydana gelir ve yine ona döner. Sonsuz evrenler vardır ve daimî sûrette değişmeler içindedirler. Bulutlar, Güneş’in tesiriyle oluşan su buharlarının havaya toplanmasından hâsıl olur. Yıldızlar, ateşten bulutlardır. Fosiller, “herşeyin balçık haline geldiği zaman”dan kalma izlerdir.
PARMENİDES (M.Ö. 530-444)
Mantık’ın ve Diyalektik’in ilk kurucusudur. Âlem hakkındaki fikirlerini önceki filozofların aksine, Gözlem ve Deney’den değil, Akıl’dan çıkarmaya çalışmıştır. Diyalektik iki kavramı zıtlıkları ile düşünüp 3. Bir kavrana geçmiştir.
Değişme ve Hareket mevcut olmadığına göre, bizim değişme ve hareket olarak müşahade ettiğimiz şey, bir vehim (doxa) duyularımızın bir yanılgısından başka bir şey değildir.
Kozmoloji: Parmenides’e göre, Dünya yuvarlak olup Kâinat’ın merkezindedir
ELÉALI XÉNON (M.Ö. 490-432)
Parmenides’in talebesidir. Aristo’ya göre “mantığın babası”dır. Xénon her türlü değişmeyi ve hareketi, yani, Oluş’u radikal bir şekilde reddetmekte, “değişmez mutlak varlığı savunmaktadır. Yani, Kozmos’ta ne Hareket vardır, ne de Atom. Var olan tek şey “Varlıktır ve bu varlık ‘değişmezdir, ‘bölünmezdir, ‘bir’dir ve bütün’dür. Xénon, Xénophanes ve Parmenedis’ten aldığı “panteizm”i çok ileri bir boyuta götürmüştür. O, Evren’i çok katı bir panteizm şeklinde yorumlamaktadır.
1.4. HERAKLEITOS VE OKULU
Heraclaitos (M.Ö. 535-470 veya 540-480)
Fikirlerinin müphem ve zor anlaşılır olması sebebiyle “Karanlık Herakleitos” olarak anılır. Herakleitos bir “idealist diyalektikçi”dir. Fakat oldukça garip bir idealisttir.
Şöyle ki: Âlem’in ana unsuru, aslî kaynağı (arkesi, mebdei) Ateş olup, bütün Kozmos, Ateş’in seyrekleşmesi veya yoğunlaşması ile teşekkül etmiştir. Ateş, ‘ilk’tir (orijin) ve ‘esas’tır (arke). Âlem ondan çıkmıştır ve sürekli değişerek, tekâmül ederek kozmos halinde varlığını kazanmıştır.
Buradan, Herakleitos’un, Zaman ve Mekân’ı ‘sonsuz’ ve ‘mutlak’ kabul ettiği sonucuna ulaşılabilir. Herakleitos’a göre, “Varlık hiçbir şeydir, Oluş her şeydir.” Bütün Oluş’un temeli, “zıtların birliği ve mücâdelesi”dir. Mücadele, herşeyin temelidir. Logos”tur. Logos, “tanrısal akıl”dır ve “Zıtların Birliği ve Mücadelesi Kanunu” Logos’un dili’dir. Bu tenakuz prensibi, Âlem’deki genel-geçerli ilke olan “Kutupsallık”tır: Âlem, zıt kutupların mücadelesinden ibarettir. Diyalektik’in ilk kurucusu olma unvanını kazandırmıştır.
|