Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: İNUZEM felsefe tarihi özetleri (tüm haftalar)
ARİSTOTELES (M.Ö. 384-322)
Yunan felsefesinin klâsik dönemindeki ilk büyük düşünür Eflâtun, İkinci büyük düşünür Aristo'dur. Aristo Eflâtun'un öğrencisidir.
Aristo doğayı "olduğu gibi", yani duyumlarımıza göründüğü biçimiyle bilmek ister.
Bu yönüyle Aristo, Eflâtun'dan tam anlamıyla ayrılır.
Aristo, ölümünden on İki yıl önce kendi okulunu kurdu. Bu okula, kurulduğu kentin adına saygı olarak "Lykeion" adı verilmiştir. Bugünkü 'Lise " kelimesinin kaynağıdır.
Bu eserler şöyle sıralanabilir:
1- Mantık veya Organon ismi altında birleştirilmiş eserleri ve Psikoloji, bilmek, bir ruh incelemesi v.s.
2- Fizik bilimleri: Fizik hakkında 8 Kitap, Bir Gök İncelemesi, Problemin 38 Bölümü, Hayvanlar Tarihi, Bir Bitkiler İncelemesi.
3- Metafizik: 14 kitap.
4- Ahlâkî bilimler: Nikomakhes’a Etik, Büyük Etik, Eudemos’a Etik, Politika veya Cumhuriyet, Ekonomi.
5- Edebiyat: Belağat İlmi (Réthorique) ve Şiir Sanatı (Poétique). Bunlar arasında en fazla şöhret bulan eser Organondur.
Aristoteles Felsefesi Genel Bir Bakış
Platon genel kavramların gerçekliklerini ileri sürerken Aristoteles, bunların gerçekliklerini kabul etmez. Aristoteles’e göre reel olan varlıklar, elimizle tuttuğumuz ve gözümüzle gördüğümüz varlıklardır.
Aristoteles aynı zamanda ilk felsefe tarihçisidir.
İlk Felsefe ismini verdiği kitabında evrenin ilk ve son nedenlerini araştırır. Bu eser sonradan Metafizik adını almıştır. Tanrı’nın kendisi nedenler nedeni olduğu için, Aristoteles’in Metafiziği, aynı zamanda Teoloji adını da almıştır.
Aristoteles’in Mantık Anlayışı
Antik Yunan dünyasında mantığı sistemleştiren Aristoteles olmuştur. Mantık düşüncenin formlarını ve yasalarını belirleyen bir temel bilgidir. Mantık düşüncenin formlarını ve yasalarını belirleyen bir temel bilgidir. Aristoteles’e göre düşünce, gerçeklik dünyasındaki varlıkların ve varlıklar arasındaki münasebetlerin, zihnimizdeki bir aksidir. Bundan dolayı düşünce eylemi gerçeklik dünyasına uygundur.
Aristoteles’e göre eşya kendini bize dikte ettirir. Aristoteles mantığının bel kemiği kıyastır. Basit kıyas şekillerinin antik Hint düşüncesinde de kullanılmıştır.
Aristoteles’te Bilgi Teorisi
Aristoteles Platon‟un “ideler nazariyesi” yoluyla getirmiş olduğu doğuştan bilgileri kısmen kabul etmektedir. Şöyle ki, Aristoteles idelerin Platon‟un iddia ettiği gibi ayrı bir alemde öğrenilen bilgiler olmadığını söylemektedir. Platon bilgiler doğuştandır derken Aristo bilgiler doğadan gelir doğuştan değildir ama şu üç şey doğuştan gelir. Özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü ihtimalin yokluğu ilkeleridir.(çıkabilir). Bu ilkeleri kullanarak akli çıkarımlar yapıp, mantıksal olarak yeni bilgilere ulaşırız.
*** Aristoteles‟e göre zihni ve akli bilgilere temel oluşturan asıl bilgileri duyular ve tecrübe yoluyla elde ederiz. Dış dünyada gördüğümüz nesneleri zihnimizde “kavramlar haline getirerek” düşünürüz. Öyleyse kavram oluşturmanın ilk adımını algılar teşkil etmektedir. Kavram ise zihnin işidir. Bu duruma göre bilgi, duyu-tecrübe ve zihin-akıl ortak çalışmasıyla elde edilmektedir.
Şöyle ki: Önce zihne gelen bilgiler pasif akıl tarafından algılanmakta(duyu organları ile) ve korunmakta daha sonra ise zihindeki bu izdüşümler aktif akıl tarafından işlenip düzene sokulmaktadır. Bilgi, pasif aklın izlenimlerini aldıktan sonra bunları aktif aklın kategorileri yardımıyla işlemesi, düzenlemesi ve sözcükler aracılığıyla ifade etmesi sonucu oluşur.
Platon‟a göre bilgi doğuştandı. Çünkü ruh ideler evreninden geçerken oradaki, bu evrende var olan her şeyin aslının bulunduğu ideleri görüyor ve öğreniyordu. Bilgi ise daha önceden ideler evreninde bilinenin burada hatırlanmasından ibaretti.
Hâlbuki Aristoteles’e göre her şey bu evrende olmaktadır. İdeler evreni diye reel bir evren mevcut değildir. Dolayısıyla bilgi de bu evrendeki tecrübelerden kaynağını almakta ve zihinde nesnenin ne olduğunu ifade eden kavramlarla birleştirilerek açığa çıkarılmaktadır.
Aristoteles düşüncesinde kavramsallaştırma önemlidir. Burada iki yol takip edilir.
1. Aristoteles her nesne grubunun bir kavram etrafında şekillendiğini savunmaktadır. Sözgelimi dünyada bulunan çam, kavak, çınar, selvi, söğüt, kauçuk… gibi değişik nesnelerin hepsine birden “ağaç” denmektedir. Bu nesnelerin ortak noktası ağaç olmalarıdır. Hatta ağaçlık kavramı bu nesnelerin kendilerinde bulunmaktadır ki biz bu nesneleri gördüğümüz zaman onlara ağaç demekteyiz.
2. Ancak bu ağaçlara çam, kavak, çınar vb. diyebilmemiz için bunlardan her birini diğerlerinden ayıran özel yönlerini de dikkate almak durumundayız. Biz nesneleri önce belli kavramlar altında topluyor ve esas bilgiyi bu kavramlardan hareketle elde ediyoruz. Fakat burada önemli olan tek tek nesneleri tanırken ya da bilmeye çalışırken doğru kavramlar altına sokabilmektedir. Dolayısıyla bir nesneyi bilmek, onu önce bir kavram altında toplayıp daha sonra ise o nesnenin tikel özelliklerini tanımaktır.
Aristoteles’in Varlık Anlayışı
Aristoteles‟e göre bir objeyi bilmek için öncelikle onu genel bir kavram altında toplamak gerekmektedir. Aristoteles‟e göre objeler dünyasından bağımsız bir özler dünyası bulunmamaktadır. Yani varlığın dışında, kendi başına var olan bir tümel bulunmamaktadır. Nesnelerin kavram olarak bilinen varlığıyla gerçekliği aynıdır. Bütün nesnelerin varlığı bu özün gerçekleşmesidir.
Varlık bir nesnenin değişmeyen halidir. Oluş nesnenin değişen halidir.
Aristoteles‟e göre oluşun gerçekleşmesi için, biri nesnenin genel özelliklerini belirleyen ve değişmesi söz konusu olmayan şekil (form, suret) ve diğeri de varlığı zorunlu fakat değişebilen ve dış tesirlerle belirlenen, imkân dâhilinde bulunan madde gereklidir.
Oluş, imkândan (potansiyelden) realiteye bir çıkıştır. Bir nesnedeki, şekil veren ve şekil kazanan iki yön yalnızca zihinde ayrılabilir. Bu iki gücün birbirinden ayrılması demek, nesnenin yokluğu demektir.
Örnek: ruh ve beden nasıl ki canlılık söz konusu olduğu sürece, birbirlerinden asla ayrılamazlar; ama zihnimizde ruh ile bedeni birbirinden her zaman için ayrı düşünebiliriz. Reel dünyada bu ikisinin birbirinden ayrılması durumunda, insan ortadan kalkmış olur.
Aristoteles dış dünyadaki gerçekliğin sürekli bir değişim halinde olduğunu gördüğü için, evrende sürekli bir oluş hali bulunduğunu da kabul etmiştir. Ancak bu değişime konu olan varlıkların, kendiliklerinden var olmaları mümkün değildir.
Aristoteles, “başlangıcı olmayan, yani ezeli ve ebedi şekilsiz bir maddeden” söz etmektedir. Her oluşun temelini bu ham madde oluşturur. Empirik dünyada görülen varlıklar ise artık şekil kazanmış durumdadırlar.
Madde ve şekilde kendiliklerinden bu oluşu gerçekleştirebilecek bir güç bulunmadığına göre, oluşun sebebi nedir? Aristoteles‟e göre alemdeki oluşu ilk defa harekete geçiren kuvvet, Tanrı’dır. Madde ve şekil ise ezelidir, yaratılmamıştır, bir aradadır ama onlardan yeni varlıkların ortaya çıkmasına neden olan güç, Tanrı‟dır.
Aristoteles‟e göre bütün varlıklara ilk hareketi vermesinden dolayı Tanrı “ilk muharrik”tir, ancak bu ilk muharrikin kendisi hareket etmez.
Aristoteles‟in Ruh Anlayışı
Aristoteles‟e göre canlı olan tüm organizmalarda ruh bulunmaktadır. Ruh, varlığı şekillendiren ilkedir.
Varlıkları basamaklaştırdığı gibi ruhu da basamaklaştırır.
Bitkisel ruh, organik hayatın en alt basamağını meydana getirir.
Hayvani Ruhtur. Hayvani ruh, bitkisel ruhun özelliklerini taşıdığı gibi ilave olarak hareket ve algı niteliklerini de barındırır. Hayvan bu iki özellik sayesinde bir yerden bir yere gidebilir veya tehlikeyi algılayabilir.
Ruhun en yüksek formu insanda bulunanıdır. Bu ruh hayvani ruha nispetle şekil konumundadır. Bitkisel ve hayvani ruhlarda bulunan nitelikler insan ruhunda da bulunur. Çünkü insan ruhu ve buna bağlı olan aklı, bedenden bağımsız ve sonsuzdur.
Ahlâk Görüşü
Özellikle Sokratla birlikte bu felsefenin merkezine konmuş ve öğrencileri de bunu kurdukları okullarla yaygınlaştırmışlardı. Yunan düşüncesinde “mutluluğun ne olduğu” soruşturulurken ahlâk problemi de ortaya çıkmıştır.
Mutluluk konulu felsefi tartışmalarda temelde şu üç görüş ileri sürülmüştür:
1. Hayatın hedefi haz, zevktir.
2. Hayatın hedefine fazileti koyar. Faziletli bir hayat yaşamayı hayatın hedefi görür.
3. Üçüncü anlayış ise, hayatın hedefini gözlem ve araştırmada bulur. Aristoteles bu üçüncü görüşü savunur.
Aristoteles, ahlâk felsefesinde de Platonculuğa karşıdır. Aristoteles, İyi idesini, sonsuz değişmez bir idealin bilgisini elde etmeye yönelmez. O, insan için ulaşılması mümkün iyiyi araştırır.
Erdem akla uygun harekettir. Aristoteles’e göre ahlâkı tüm diğer ilimlerden ayıran husus, teorik bilginin değil, eylemin şart olmasıdır. Erdemi kendi şahsında gerçekleştiren insan mutlu insandır.
Aristoteles‟in Devlet Anlayışı
Aristoteles’in ahlâk görüşü ile siyaset görüşü arasında çok net ilişki vardır. Ona göre ahlaki erdeme ancak devlet sayesinde ulaşılır. Devlet, vatandaşların yalnızca maddî varlıklarının değil, ahlâkî hayatlarının da korunmasını hedefler.
Aristoteles Platon’un tersine bireylere önem verir. Aristoteles için Devlet, hür ve eşit insanların bir birliğidir.
Aristoteles’e göre devlet içindeki yurttaşlar kendi aralarında üç sınıfa ayrılırlar: Fakirler, zenginler ve orta sınıf. Devlet adamları, geçim kaygısı çekmeyen mal-mülk sahibi kimseler arasından yetişebilir.
Aristoteles’e göre, sosyal ve tarihî şartlar incelendiğinde üç çeşit anayasa şekliyle karşılaşılır. Bunlar monarşi, aristokrasi ve demokrasidir. Bunların tümü ona göre yanlıştır ancak daha az kötüyü ifade etmeyi uygun görür. Aristoteles’e göre devletin iyi veya kötülüğü anayasa şekillerine değil, yöneticinin tutum ve davranışlarına bağlıdır. İyi bir devlet şekli, yurttaşların mutluluğunu ve genelin iyiliğini ön plana alan devlet şeklidir.
Bundan dolayı herhangi bir devletin, iyi bir devlet şekli olabilmesi için, anayasanın şekli değil, bu anayasanın ne şekilde uygulandığı önemlidir.
|