Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Nisan 2015, 18:54   Mesaj No:5

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Hz. Muhammed Döneminde Yönetim Olgusu/Ali Duman

b) Resulullah’ın İstişare Etmesi

Kimi durumlarda Peygamberin görüşlerini, toplumun diğer üyeleriyle istişare halinde alması da sahabe-peygamber ilişkisinin mahiyetini gösteren örnekler olarak kabul edilebilir. Bedir harbinde ordunun konaklayacağı yer konusunda Hubab el-Münzîr’in itirazı, Bedir esirlerine uygulanacak muamele, Uhud harbi önce-sinde Mekkeli müşriklerle karşılaşmanın nerede yapılacağı konusundaki sahabîler ile Peygamber arasında geçen münazaralar, Hendek harbi öncesinde peygamberin yahudilerle anlaşma akdedip, sonrasında Medine’nin yerlileri olan ensarla istişaresi neticesinde bu anlaşmadan vazgeçmesi, Mekkelilerle Hudeybiye barışını akdetmesinden önce nasıl bir tutum belirleyeceklerine dair sahabe büyüklerine danışmak gibi örnekler, Hz. Muhammed’in, toplumun genelini ilgilendiren savaş hali, barış anlaşması imzalanması durumlarında, toplumu temsil eden kesimlerle birlikte hareket ederek bir hükme vardığını göstergeleridir.

Öte yandan Hz. Muhammed’in taşıdığı misyonun, kendi ifadesiyle “Güzel ahlakı tamamlamak”, toplumsal barış, fırsat eşitliği, hukuk önünde eşitlik, adalet idealinin gerçekleştirilmesi gibi, bugün modern toplumsal yaşamın kaçınılmazları olarak kabul edilen temel ilkelerin tamamını kapsadığı ve Hz. Peygamber dönemi yönetiminin fert ve toplumla ilişkilerinin de bu düzlemlerde düşünülmesi gerekliliği söylenilebilir. Nitekim, o dönemin bütün toplumlarında hakim olan köle edinme ve köleye insanlık dışı muameleleri reva görme gibi şeylerin ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlemelerden, kadının da birey olarak toplumda bir yeri olduğunu ortaya koyan ilkesel düzenlemelere, hatta hayvan ve çevre haklarına varıncaya kadar toplumu uzaktan yakından ilgilendiren her alana yönelik olarak ortaya konulmuş olan Vahyî Peygamberî uygulamalar, bu düşüncenin doğruluğunu kanıtlar niteliktedir.

Bu bakımdan sahabe-peygamber ilişkilerinde bulunan ikili boyutun, ufak tefek farklılıklar olmasına rağmen, son tahlilde birbiriyle tamamen irtibatsız ve kopuk olduğu iddia edilemez. Zira gerek Enfal suresinde ve gerekse Tevbe suresinde açıkça gördüğümüz gibi, Hz. Muhammed’in beşerî tasarrufları tamamen vahyin kontrolü dışında değildir. Zaten kendi içinde tutarlı olmayan, tebliğcisinin bile kendisiyle çelişkiye düşebildiği bir sistemin, başkaları için bağlayıcılığı bulunmayacağından dolayı; Hz. Muhammed bilfiil kendisine vahy olunanın hem tebliğcisi hem de ilk uygulayıcısı olmuş, boşluk olan alanlarda da vahiy tecrübesi ve ışığı doğrultusunda hareket etmiştir. Ona karşı, inanç düzleminin dışında, büyük bir muhalefet bulunmaması bu yüzdendir. Aksi olmuş olsaydı, beşeri, siyasî faaliyetlerde daha büyük muhalefetlerle karşılaşması olasılığı çok fazladır.
Alıntı ile Cevapla