Kıble hakkında güzel bir Batıni yazı. Biz de bu mevzuyu Zahiri olarak ele alalım.
Hz. Nuh Hz. İbrahim öncesinde gelmişti. Yani tufan olup her yer yerle bir olduktan sonra Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Kabe'yi ve daha sonra Hz. Süleyman Beytül Makdis'i (tapınak) inşa ediyor.
Bu iki mabedin 40 sene aralıkla inşa edildiği ve hatta tufandan evvel inşa edildiği bir hadis ile sabit.
Yani bu iki mabet (Allah'ın Evi) inşa ediliyor. Tufan oluyor. Yerle bir oluyorlar. Hz. İbrahim İsmail ile Kabe'nin eski yerini tespit edip inşa ediyor. Hz. Musa halkı ile Kudüs'e yerleştikten çok sonra da Yahudi krallığı kuruluyor Hz. Davut tarafından. Davut oğlu Hz. Süleyman da babasının da tespit ettiği Beytül Makdis'in eski yerini tespit ediyor ve Allah'ın Evi'ni (beyt) tekrar o noktadan inşa ediyor.
Hz. Süleyman'ın inşa ettiği tapınak bir savaşta yıkılıyor, sonra tekrar inşa ediliyor, sonra İsa'dan sonra 70'e kadar ayakta duruyor ve tekrardan 70'te Roma İmparatoru Titus tarafından yıkılıyor.
Mekke tarihine baktığımızda Hz. İsmail babası Hz. İbrahim ile Kabe'yi inşa ediyor. O tarihten beri de İsmail soyundan gelen ve İsmail takipçileri İbrahimi hanifler burayı kıble biliyorlar. Hz. Muhammed efendimizin de bir hanif olduğunu biliyoruz. Nitekim Hz. İbrahim'in inşa ettiği Allah Evi'nin kıble olmasını istediğini biliyoruz fakat Allah'tan emir gelene kadar Kabe'yi araya alarak Kudüs'e yönelerek namaz kılmıştır.
Buradan şöyle bir sonuç çıkarıyorum. İki Allah Evi de aynı devirlerde mevcut ve ikisi de ibadet merkezi. Kuzeydeki İshak çevresindekiler Kudüs'e, güneydeki İsmail çevresindekiler de Mekke'ye yöneliyor. Yani belki de iki kıble vardı.
Çok sonraları da Hz. Ömer Mescid-i Aksa'yı Beytül Makdis'in oraya inşa ediyor yani Kudüs tapınak tepesine ve daha da sonra Emeviler Hz. Süleyman'ın devrindeki Beytül Makdis'ten kalma bir taşın (ki tam oradan Hz. Muhammed miraç etmiştir) tam üzerine Kubbet-üs-Sahra'yı inşa eder.
Aşağıya görsel olarak meşhur Kudüs tapınak tepesinin fotoğrafını koyuyorum. Altın kubbeli olan Kubbet-üs-Sahra, karşısında Hz. Ömer'in inşa ettiği daha ufak olan Mescid-i Aksa. İki caminin bulunduğu alan, tepe eskiden Hz. Süleyman'ın Beytül Makdis'inin bulunduğu yer. Tepe yamacında da Ağlama Duvarı var. Ağlama Duvarı Hz. Süleyman'ın inşa ettiği tapınaktan sağlam kalan bir duvar.
M.Ö. 538'de Persler (İranlılar) Kudüs'ü alınca Yahudilerin buraya dönmelerine müsaade ediyor. Yahudiler dönünce Mabed-i Süleyman'ın yıkıntılarını ağlaşarak yad ediyorlar. O günden beri bu ağlama geleneği sürüyor. Tekrar inşa edilse de (2. kez) M.S. 70'de tekrar yıkılıyor.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]