Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Mayıs 2015, 11:30   Mesaj No:6

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Atauzem felsefe tarihi özetleri 1-14

5.ÜNiTE

1. HELENİSTİK DÖNEM- ROMA FELSEFESi


Yunan felsefesinin mistik bir karaktere bürünmesine de yol açmış, böylece dini düşünceye tekrar yer verilir olmuştur. İşte bu farklı anlayışların bir araya gelmeleriyle oluşan felsefi akıma Helenizm denilmektedir. Bu kez filozoflar Roma İmparatorluğu tarafından takibe uğramış ve doğal olarak Roma‟nın uzak sınırlarına doğru itilmişlerdir. Bu uzak sınırlarda iskenderiye‟de, Antakya‟da, Cündişapur‟da, Harran‟da, Rodos‟ta, Bergama‟da, Tarsus‟ta… felsefe okulları açılmış ve Helenistik dönem filozofları buralarda felsefelerini geliştirmişlerdir. Hatta Aristoteles‟in bilim sınıflaması bu dönemde kendini göstermiş ve felsefeden ayrı olarak tabiat bilimleri, gök bilimi gibi ayrı bilim kolları da gelişmiştir. Diğer yandan Roma İmparatorluğu‟nun baskısı yüzünden mistik anlayışlar gelişmiş, dış dünyada mutluluğa ulaşamayan insan, kendi içine dönerek mutluluğu kendi iç dünyasında bulmaya çalışmıştır. Böylece Yunan felsefesinin son dönemdeki çabası yaşam bilgeliği üzerine yoğunlaşmıştır.

ahlakın bu dönemde önem kazanmasının nedeni: Bu dönemde insanın yaşamının amacı, yaşam karşısındaki tutumu, var oluş amacı ve ödevinin ne olduğu ele alınmıştır. Bir taraftan felsefi yöntem, diğer taraftan dini anlayışların etkili olması, kimi filozofların şüpheci bir tavır takınmalarına da neden olmuş ve bu dönemde şüpheci (septik) felsefeler de ortaya çıkmıştır. Bu döneme damgasını vuran bir başka anlayış da dindir. Özellikle Plotinus‟un dini ögelerden yararlanarak oluşturduğu felsefesi ortaçağ boyunca İslam Düşüncesi‟ni de etkilemiştir. Sonuç olarak Helenistik felsefeyi üç döneme ayırmak mümkündür: Ahlak felsefesi, septik felsefe ve din felsefesi.

1.2. Helenistik Dönem Ahlak Felsefesi

Bunlardan ilki sütunlu mekanlarda ders yaptıklarından dolayı Stoa diye isimlendirilen okul, ikincisi de kurucusunun adıyla tanınan Epiküros okuludur.Ortak görüşleri ise, bilge kişi idealini taşımaları ve insanı, hayatı anlama çabası içinde gören, birer hayat filozofu gibi değerlendirmeleridir. Stoalılara göre bilge kişi aşırı isteklerini yenmiş olan, hayat karşısında olduğu gibi ölüm karşısında da ilgisiz kalabilen
insandır. Epikürosçulara göre ise bilge kişi, ruhunu dinginliğe erdirmiş, hiçbir şey karşısında sarsılmayan insandır.

1.2.1. Stoa Okulu

Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan bu okul Helenistik dönemin önemli düşünce hareketlerinden birini temsil eder. Stoa Okulu, felsefenin görevinin insanı mutluluğa eriştirmek olduğu kanaatindedir. Mutluluğun dıştan gelen etkilerle veya kaderle ilgili olmayıp insanın kendi elinde olduğunu, insanın kendi kendini mutlu edebileceğini iddia eder. Stoa ahlakı erdem ve mutluluğu insanın iç huzuru ve hürriyetinde bulur. Stoa ahlak anlayışı idealist bir karaktere sahiptir. Bireyi hem kendine hem de içinde yaşadığı topluma karşı dürüst olmaya davet eden Stoa felsefesi, Eski Stoa (M. Ö. 300- 130), Orta Stoa (M. Ö. 130-50), Roma Stoası (M.Ö. 50- M. S. 3. yüzyıl) olmak üzere üç kısma ayrılmıştır.

1.2.1.1. Eski Stoa

İlk dil felsefesinin Zenon tarafından yapıldığı söylenebilir. Herakleitos gibi Logos‟un alemde içkin olduğunu belirten Zenon, evrende sürekli bir değişim olduğunu, insanın da evren aklı olan „logos‟a sahip yegane varlık olduğunu belirterek, insan aklının, logosla aynı yapıya sahip olduğunu, dolayısıyla da insanın evrene egemen olma düşüncesinin buradan ortaya çıktığını belirtmektedir. Onun bu düşüncelerinden hareket eden sonraki dönem Stoalıları Aristoteles‟in “pasif madde” ve “aktif prensip” anlayışlarını da kabul ederek yeni bir fizik anlayışı geliştirmişlerdir. Stoa mektebi de varlıkların temelinde birisi aktif prensip yani logos, diğeri de pasif ve vasıfsız madde olmak üzere iki ana güdü kabul ederler. Logos aynı
zamanda Tanrı‟dır. Gerçekliği bulunan her şeyin, maddi olduğunu iddia ettiklerinden dolayı Tanrı‟nın da çok ince ve görünmeyen bir madde olduğunu savunmuşlardır. Böylece Aristoteles‟in düalist anlayışının yerini materyalist bir monizm almıştır. Stoa Okulu Herakleitos gibi arke olarak ateşi kabul etmektedirler. Onlara göre her şey asli ateşten gelmiştir ve yine ona dönecektir.

Ancak Stoa Okulu reenkarnasyon anlayışını, Pytagoras‟tan farklı olarak, bu yeniden enkarne olmayı da düzenleyen logosa
bağlamaktadır. Bir başka ifadeyle, bu kısır döngüyü idare eden logostur.

1.2.1.2. Eski Stoa Okulunun Bilgi Görüşü

Stoa Okulu bir taraftan tecrübeye dayalı olmayan, doğuştan gelen kavramların varlığını, bir yandan da tecrübelerle elde edilen bilgileri kabul ederler.

1.2.1.3. Eski Stoa Okulunun Psikolojisi

Stoa‟nın ruh anlayışı da materyalisttir. Çünkü insan ruhu çok ince ve görünmez olan logostan bir parçadır ve logos saydam ve görünmez bir maddedir. Duyu organları ve konuşma gücü de ruhun bölümlerinden sayılmıştır. Ruhun asıl düşünen ve hüküm veren yönü “hegemonikon” adı verilen bölümdür.

1.2.1.4. Eski Stoa Okulunun Ahlak Anlayışı

Stoa ahlakı, İlkçağ felsefesi ahlak anlayışının genel karakterine uygun olarak mutluluk üzerine kurgulanmıştır. Erdem, bilge insanların elde edebileceği bir şeydir. Bilgisiz olanlar, erdeme asla ulaşamayacakları için, mutsuz olmaya mahkumdurlar. Bilge olabilmek ise, insanın, tabiatın bir parçası olduğunu bilmesi ve tabiatta var olan kanuna uygun yaşamasıdır. Yani bilge kişi, bütün aşırı istek ve tutkulardan arınmış, logosun (Tanrı‟nın) kendisi için takdir ettiği kaderi yaşayan kişidir.eski Stoa Okulu‟nun ahlak anlayışı, rasyonalist, eudaimonist ve individualisttir. Eski Stoa insanın tabiata uygun yaşaması gerektiğini, çünkü insanın, tabiatın bir parçası olması yüzünden tabiatla aynı yapıya sahip olduğunu, dolayısıyla insan ve tabiatın aynı kanuna (logos) bağlı olmaları nedeniyle, farklı bir iyi ya da kötü kabul etmemişler ve insanları, doğaya uygun yaşayan ve dolayısıyla mutluluğu elde edebilen akıllı ve bilgeler ve bunu başaramayan akılsız ve bilge olmayanlar diye ikiye ayırmışlardı.

Eski Stoa Okulu‟ nun Devlet Felsefesi

Düşünce tarihinde ilk defa sistematik olarak dünya vatandaşlığı anlayışını ortaya atan, Stoalılardır. Böylece Stoalılar, kozmopolit bir devlet teorisi ortaya atmışlar.stoa lılara göre insanlar yalnızca bilge olanlar ve olmayanlar diye sınıflandırılabilirler. Stoa‟ya göre gerçekten bir dünya devleti mümkündür.

1.3. Epikürizm

Epiküros‟un temel felsefesi, insanın başlı başına bir değer olduğunu, kendisi ile yetinebileceğini ve insanın kendini mutlu edebileceğini kabul etmesidir.

1.3.1. Epiküros‟ un Fizik Anlayışı

Epiküros doğa anlayışında Demokritos‟un atom teorisini kabul etmektedir. Yani atomlar ezeli ve ebedidirler. Varlık bakımından atomlar öncesiz ve sonrasız olduklarından dolayı, hareket bakımından da öncesiz ve sonrasızdırlar. Epiküros‟a göre atomların hepsi sürekli aynı hızla hareket ederler. Buna göre evrende mekanik bir zorunluluk vardır. Ancak bu zorunluluk mutlak değildir.

1.3.2. Epiküros‟ un Bilgi Teorisi

Epiküros, varlık anlayışında Demokritos‟a dayandığı için, bilgi anlayışında da maddeci bir tavır takınmıştır. Bu bakımdan o, duyumcu ve tecrübecidir.

1.3.3. Epiküros‟un Ahlak Anlayışı

Epiküros‟un ahlak felsefesi, İlkçağ‟ın karakteristik ahlak anlayışına uygun olarak eudaimonisttir. Epiküros‟a göre insanın dünyadaki tek amacı, dingin bir ruhla mutlu bir hayat sürmektir. Bu nedenle Epiküros‟a göre ne reenkarnasyon, ne de ölüm sonrası bir ölümsüzlük söz konusudur. Dolayısıyla „ben varken ölüm yok, ölüm varken de ben yokum‟ diyerek, ölümden korkmanın gereksiz olduğunu ifade etmektedir. Bu bağlamda Epiküros‟a göre insan, sonraları hedonizmin temel önermesi haline gelen, acıdan kaçan hazza yönelen bir varlıktır. ona göre Hazlar, tensel ve tinsel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. ona göre: kısa süreli hazlar, uzun süreli acılara neden olurlar. insan, her türlü hırstan ve aşırı hazdan kaçınmalıdır. Epiküros‟a göre insanı mutlu edecek en önemli haz, dostluktan doğmaktadır. bir materyalist olarak Epiküros, etik açıdan eudaimonist, rasyonalist ve individualisttir.

1.4. Orta Stoa

Orta Stoa dönemi felsefesinin en önemli şahsiyeti, Stoa felsefesine yeni bir ruh veren Rodoslu Panaitios‟dur

1.4.1. Panaitios‟ un Evren, insan ve Ruh Görüşü

Panaitios‟un evren görüşü Zenon‟un logos anlayışına dayanır. Buna göre logos bütün evreni idare eder ve bütün varlıkları şekillendirir. Panaitios‟a göre evren üstün bir düzene göre uyumlu bir bütünlük içerisinde noksansız olarak meydana gelmiştir. Evren belli zaman aralıkları içerisinde yok olup yeniden meydana gelen bir döngüde devam etmeyip, sonsuz bir yapıya sahiptir. Ne bedensiz bir ruh ne de ruhsuz bir beden düşünülebilir. nsan, kozmos ve Tanrı bilgisine de duyu organları ile ulaşır. Beden de ruhsuz düşünülemez.

PANAİTİOS, RUHUN BEDENDEN ÖNCE VAR OLMADIĞI GİBİ, BEDENİN YOK OLMASINDAN SONRA DA YAŞAMAYACAĞINI KABUL EDER. Bu düşüncesiyle Panaitios bütün Yunan düşünürleri arasında insan varlığını bir bütün olarak göz önünde tutan ilk filozof olmuştur. Bu bakımdan ilk bilinçli monisttir.Panaitios, akıl ile ruhun irrasyonel güçlerini birbirinden ayırmayı denemiştir. insan, ruhun aşırı istek ve zorlamalarını akıl ile yenmeyi bildiği sürece kendini yetiştirebilir ve ruh huzuruna erişip mutlu olabilir. Panaitios, insanın irade hürriyetini, tıpkı Platon ve Aristoteles gibi, kabul eder.

Tanrı hakkında bilgiye sahip olan tek varlık insandır görüşünü savunur.

1.4.2. Panaitios‟ un Ahlak Anlayışı

Panaitios‟a göre insan, birincisi kendisini insan yapan, yani diğer insanlarla aynı olan ve ikincisi de yalnızca kendine özgü olan iki yönlü özelliğe sahip bir varlıktır. her ferdin bir iç uyum ve ruh huzuruna ulaşmış olması gerekir der. Tabiat her insana ayrı bir yetenek vermiştir. İnsan çalışarak bu kendine özgü yeteneklerini geliştirebilir, hatta geliştirmek zorundadır.

1.4.3. Panaitios‟un Devlet Anlayışı

Yani Panaitios, kendi devleti olan Yunanistan‟ı da egemenliği altına almasına rağmen, Roma imparatorluğu‟nun bir dünya devleti olduğunu kabul etmektedir.


alıntıdır
Alıntı ile Cevapla