Cevap: HEVA EHLi ile EHLİ SÜNNETİN ARASINDAKİ FARK/Zülküf ARSLAN
vahiyden beslenen aklın yolu bir olsa da hevanın yolu kafa adedi kadar çeşitlidir. hevalar havalandı mı bunun sınırını kestirmek imkansız. hevasını din edinen, Hz. Ömer'e atfedilen bir söz " inandığınız gibi yaşamazsanız zamanla yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız." ne kadar da isabetli olduğu aşikar.
leyleğin sermayesi laklaktır,o laklaktan başka bir şey bilmez ki...sermayesi cehalet olan vahiyden sermayelenmeyen, akıl almayan, aklındakini vahye onaylatamayan her düşünce/fiil heva ile tarif edilir. Heva ile hareket de vahyin ret ettiği bir profil...
Ehli sünnet bunun için kabullenmiş, kendini vahye kabul ettirmiş, dinin asılları üzerinde herhangi bir aykırılık görülmesi mümkün olmamıştır. Ehli sünnetteki mezhepler asıl üzerinde değil aslın tatbikatında furuat üzerinde vahiyden anladıklarının farklı algılanması üzere doğmuştur. Bir başka değişle konu namazın farziyeti olmamış, farz olan namazın tatbikatındaki bazı teferruatların farklı algılanmasıdır. Bu algılarını da edillei şeriye dediğimiz dört tartışılmaz kaynağa dayandırılmıştır. Yani mezhep imamlarından kimse ben mezhep kuruyorum bu benim görüşümdür dememiş, benim nastan anladığım bu demiştir.
diğer taraftan yazarımızın dile getirdiği vahye dayanmayan sermayesizlerin asıllardaki ayrılıklar faciası İslam tarihinin kanayan yarası olup kanamaya da devam edecektir.
__________________ Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
|