Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.079 Konular:
315 Beğenildi:49 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
| Cvp: Fizilalil Kuran Rahman Suresi Tefsiri 61- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 62- Bu iki cennet konutunda ali düzeyde iki cennet konutu daha vardır. 63- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 64- Bu konutların renkleri koyu yeşildir. 65- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 66- İki konutta sürekli kaynayan iki pınar vardır: 67- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 68- İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır. 69- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 70- O konutlarda iyi huylu, güzel kadınlar vardır. 71- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 72- O kadınlar ceylan gözlüdürler ve çadırlarının dışına hiç çıkmazlar. 73- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 74- Daha önce onlara ne cin ne insan kökenli hiçbir erkeğin eli değmemiştir. 75- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz 76- Bu konutlarda ağırlananlar yeşil yastıklara ve güzel işlemeli minderlere yaslanırlar. 77- Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? 78- Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir! "Rabbinin huzuruna çıkacağı andan korkanlara cennette bir konut verilecektir." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" İncelediğimiz Kur'an surelerinde ilk kez "iki cennet" deyimi ile karşılaşıyoruz. Bu iki cennetin, bildiğimiz büyük cennetin bölümleri olması en yakın ihtimaldir. Fakat özel olarak anılmaları, düzeylerinin yüksekliği yüzünden olabilir. Vakıa suresini incelerken cennetliklerin başlıca iki gruptan oluştuklarını, bu grupların "öncüler" ile "amel defterleri sağ ellerine verilenler" olduklarını göreceğiz. Bu iki gruba sunulacak nimetler birbirinden farklı olacaktır. Burada sözü edilen iki cennetin yüksek mertebeli bir gruba ayrıldığını düşünebiliriz. Bu yüksek mertebeli grup, Vakıa suresinde sözü edilen "öncüler" grubu olabilir. İlerdeki ayetlerde iki başka cennetten daha söz edildiğini göreceğiz. Bu cennetlerin de bu öncü" grubu izleyen cennetliklere ayrıldığını düşünüyoruz. Bu grup "amel defterleri sağ ellerine verilen"lerin grubu olabilir. Her neyse. Şimdi bu ilk iki cenneti görelim. Birkaç saniyeliğine içlerinde yaşayalım: "Bu cennet konutlarının bahçeleri sık dallı ağaçlarla kaplıdır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu konutların bahçeleri küçük dallı, serinletici ağaçlarla kaplıdır. Bu konutlar sulak ·ve yeşillikli bahçeler üzerinde kurulmuştur. ``Bu iki konutta birer pınar akmaktadır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu konutların bahçelerinin suyu boldur. Kullanılması kolay ve konforludur. "Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda her meyvanın iki çeşidi vardır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu konutların bahçelerinin meyvaları çeşit çeşit ve boldur. Peki bu cennet konutlarının sakinlerinin durumları nasıldır? Şimdi onlara bakalım: "Bu konutlarda ağırlananlar astarları yaldızlı atlastan minderlere yaslanırlar. Her iki konutun bahçelerindeki ağaçların meyvaları yere yakındır, kolayca devşirilebilirler." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu konutlardaki minderlerin astarları, yaldızlı ipektendir ve kabarıktır. Minderlerin astarları böyle olunca, kim bilir yüzleri ne kadar alımlıdır. Ayrıca ağaçlarının dalları yere yakındır. Meyvaları zorluk çekilmeden devşirilebilir. Bu cennet konutlarının nimetleri ve konforu bu kadarla da bitmiyor. Bu nimetlerin son derece iç açıcı başka bir örneği daha vardır. Okuyoruz: "Bu konutlarda gözleri erkeklerinden başkasını görmeyen, daha önce ne insan ve ne de cin kökenli bir erkeğin, el değdirmediği eşler vardır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu eşlerin duyguları da, bakışları da temizdir, iffetlidir. Eşlerinden başkasına bakmazlar. Üzerlerine ne insan ve ne de cin eli değmemiştir, tam anlamı ile lekesizdirler. Bunların yanısıra gözalıcı ve parlak tenlidirler: "O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu saydıklarımız, Rabbinin karşısına çıkacakları anın korkusunu kalplerinde taşıyanların ödülüdür. Böyle bir kul yüce Allah'ı hep görüyor gibi davranır. Rabbinin kendisini gördüğünün bilincinde olur. Böylece Peygamberimizin tanımı ile "ihsan" mertebesine erer. Sonunda da "Rahman" sıfatlı Allah'ın lütfu olarak bu "ihsan"ın ödülünü alır. Okuyoruz: "İyiliğin, iyilikten başka bir karşılığı olabilir mi?" Bu nimet ve ihsan gösterisi sırasında bu surede alışageldiğimiz ayeti her nimet ayının sonunda tam yerini buluyor: "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Şimdi de öbür iki cennetin konuklarını izleyelim: "Bu iki cennet konutunda alt düzeyde iki cennet konutu daha vardır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu iki cennet konutu, önceki iki cennet konutundan daha alt düzeydedir. Bunlar; "Bu konutların renkleri koyu yeşildir." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Bu cennetlerin bahçeleri içlerindeki otlardan ötürü koyu yeşildir. Ayrıca; "İki konutta sürekli kaynayan iki pınar vardır." "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Buradaki pınarlar kaynıyor. "Kaynama", "akma"dan önce gelen bir harekettir. " "İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır. "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Oysa önceki iki cennetin bahçelerindeki ağaçlarda her tür meyvenin iki çeşidi vardı. "O konutlarda iyi huylu, güzel kadınlar vardır." "Peki Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Ayetin orjinalindeki "ha" "ye" ve "ra" harflerinden oluşan sözcük "hayrat" biçiminde de okunabilir, "hayyırat" biçiminde de okunabilir. Öyle de okunsa, böyle de okunsa, taşıdığı anlam aşağıdaki ayette açıklanıyor: "O kadınlar ceylan gözlüdürler ve çadırlarının dışına hiç çıkmazlar. "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Çadır" sözcüğü, çöl hayatını; çağrıştırır. O çöl hayatına ilişkin bir konfordur, ya da çölde yaşayan insanların isteklerinin sembolik bir ifadesidir. Bu cennetlerdeki çadırların dışına hiç çıkmazlar. Oysa daha önceki iki cennetin kadınları "erkeklerinden başkasına bakmazlar" diye tanımlanmışlardı. "Daha önce onlara ne cin ne insan kökenli hiçbir erkeğin eli değmemiştir. "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Görülüyor ki, iffet temizliği, her iki cennet gurubundaki kadınların ortak niteliğidir. Şimdi de bu iki cennet konutunda ağırlananları izleyelim: "Bu konutlarda ağırlananlar yeşil yastıklara ve güzel işlemeli minderlere yaslanırlar: Ayetin orjinalindeki "refref" sözcüğü "minder" anlamındadır ve Akbar yapımı gibi tanımlanıyor. Amaç minderin üstün kaliteli olduğunu arapların daha kolay anlamasını sağlamaktır. Çünkü araplar bütün enteresan nesneleri ve eşyayı cinde bir vadinin adı olan "Akbar"a malederlerdi. Fakat önceki iki cennetin minderlerinin astarları yaldızlı atlastandı ve orman bahçelerindeki ağaçların dalları kolayca devşirtilmeyi sağlayacak biçimde yere yakındı. Görülüyor ki, o iki cennet konutu ile bu iki cennet konutu arasında düzey farkı vardır. Her iki tür cennetin nimetlerinin tanıtılmasından sonra aynı değerlendirme ayeti ile yüzyüze geliyoruz: "Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" Yüce Allah'ın evrendeki, yaratıklar üzerindeki ve ahiretteki nimetlerini gözler önüne seren bu surenin bitiminde son çarpıcı mesajla yüzyüze geliyoruz. Bu mesaj, kerem sahibi yüce Allah'ın adını saygı ile anıyor. O ki, tüm canlılar ölüp yok olduktan sonra onun keremli varlığı sürekliliğini devam ettiriyor. "Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir!" Tam da "Rahman" suresine uygun bir bitiştir bu. RAHMAN SURESİNİN SONU |