Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.298 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Omü islam hukuku 1-7.ünite özetleri 4.ÜNİTE
MEŞHUR İSLAM HUKUK MEZHEPLERİ
Mezhep lügatte gidilecek yer, gidilecek yol, esas, asıl, görüş, çığır, doktrin ve akım gibi manalara gelmektedir. Terim karşılığı ise “bilginlerin kendi anlayış, görüş, yorum ve içtihatlarına uygun olarak benimsedikleri yol”dur. Mezheplerin Doğuş Sebepleri:Mezhep olgusu insan anlayış ve kavrayışına dayanan, insan aklının çalıştırılmasına değer veren her siyasi, sosyal, felsefî ve dinî akımların ortak olgusudur. (1) Hukukun Ana Kaynakları/Naslar ile İlgili Sebepler: (a) Nasların sübutu ile ilgili sebepler: Sünnet farklı derecelerde rivayet edildiğinden değişik açılardan ihtilaf konusu olmuştur. Bunlar:Bir hadisin bir müçtehide ulaşırken diğerine ulaşmaması, Bazı hadislerin ahad yolla gelmesi,Bazı hadislerin mürsel yolla gelmesi (b) Nasların anlaşılması ve yorumlanması ile ilgili sebepler:Nastaki bir kelimenin kimine hakikî anlamda, kiminde de mecazî anlamda kullanılmış gelmesi;Kiminde bir kelimeden, o alandaki bütün bireyleri kapsayacak şekilde umumilik kastedildiği, yani kelimenin âmm lafız olduğu, kiminde de yalnızca özel bir anlam kastedildiği, yani kelimenin hâss lafız olduğu kanaati oluşması,Müşterek lafzın nasıl anlaşılacağı konusundaki görüş ayrılıkları mezheplerin oluşmasını sağlayan ihtilaf sebeplerindendir. Sünnet bağlamında Bir konuda birbiriyle çatışır görünen (tearuz) birden çok hadisin bulunması,Konu ile ilgili olarak ileri sürülen hadisin mensuh olup olmadığı, Hadiste ravinin hatasının bulunduğu veya hadisi tahrif ettiği kuşkusu, Hadisin bir kısmının hatırlanmadığı veya rivayet edilirken bazı kelimelerin düşmesi
ihtimali; Hadisin sebeb-i vüruduna dikkat edilmeden, farklı alanlarda hadisin kaynak
gösterilmesi, Haber-i vahid şeklinde gelen bir hadisin, Kur’an’da yer almayan bir hüküm getirmesi, Haber-i vahidin meşhur hadise aykırı hüküm taşıması,Umum belva konusunda haber-i vahidin gelmesi, Haber-i vahidin şer’î naslardan çıkarılan genel ilkelere aykırı bir hüküm içermesi,gibi hususlar da farklı hukuk ekollerinin doğmasının amillerindendir. (2) Hukukçuların Şahsıyla İlgili Olan Sebepler: Fakihlerin yaratılıştan getirdikleri zeka ve hafıza gibi farklılıklar. Fıtrî eğilimlerindeki farklılıklar. Anlayış farklılıkları. İlmi seviyelerindeki farklılıklar. İlim dışındaki farklı meşguliyetleri. (3) Ortamla İlgili Olan Sebepler: Ortam ile ilgili farklılıkların görüş farklılıklarına yansımasına;(a) hadislerin bol bulunduğu Mekke ve Medine fakihlerinin ağırlıklı olarak hadisçi olmaları, daha az bulunan Irak fakihlerinin ise reyci ağırlıklı olmaları ile (b) İmam Şâfiî’nin Irak’ta iken sahip olduğu kimi görüşlerini Mısır’a hicret ettikten sonra değiştirmesini örnek vermek yeterli olacaktır.
Mezheplere Uymanın Hükmü: Bir mezhebe bağlanma konusu hicrî IV. asırdan itibaren tartışılmaya başlanmıştır.Mükellefleri üç grupta değerlendirmek mümkündür (1) Müçtehitler:
a-mutlak müçtehitler:Usul ve furuda bağımsız hareket eden.Mutlak müçtehit olanların diğer bir müçtehidi taklit etmesi haram görülmüştür. Çünkü bu şahsın kendisince en doğru olana uyma zorunluluğu mevcuttur. Ancak, herhangi bir meselenin hükmünü istinbat edecek kadar vakit bulamayan bir müçtehidin, böyle bir zaruret halinde, bir başka müçtehidi taklit etmesi caizdir.
b-mukayyet müçtehitler:Usulde bir başka müçtehide tabi olan.Mukayyet müçtehitlerin ise içtihatta bulunduğu konular dışında, başka bir müçtehidi taklit etmesi caiz görülmüştür.
(2) Müttebiler/Uzmanlar: Fıkıhta uzman kimseler ancak, müçtehitlerin görüşlerini dayandırdıkları delillerini inceleyip, görüşleri arasından tercih yapabilirler.Bir başkasının delilini bildiği halde, onun görüş ve içtihadıyla amel etmeye de “ittiba” denir.
(3) Avam/Mukallitler: Avam için, bir müçtehidi taklit etmek zaruridir ve bu nedenle onların taklit etmeleri vacip görülmüştür.
Taklidi caiz görenler, bu konuda bazı noktalara dikkat çekmişlerdir:
(1) Müçtehit ve âlimi, bizzat itaat ve taklide ehil olduğu için değil, tebliğ ederek hükmü öğrenmeye vasıta olduğu için, taklit etmek. Çünkü itaat bizzat, Allah ve Rasûlü’ne gösterilir.(2) Taklidin basit ve zannî de olsa bir tercihe dayanması. Başka bir ifadeyle bazı karine ve emarelerle taklit edilen şahsın âlim ve ehliyetli bir kişi olduğuna inanmak.(3) Taassuptan uzak bulunmak. Yani taklit edilen âlimin yanılabileceğini kabul edip,onun görüşüne muhalif sahih bir nas ile karşılaşınca, imamın görüşünü terk ederek nassı kabul edebilmek.(4) Taklit edilen konunun, iman konuları ve açıkça bilinen namaz, oruç gibi ibadetlerin farzlığı, zina, içki içmek gibi fiillerin haramlığı olmak üzere “zarurat-ı diniye” denilen konular dışında kalan ve taklidi caiz olan konulardan biri olması.
Mezheplerin Farklı Görüşlerini Birleştirmenin Hükmü: Fıkıh literatüründe aynı konuda, farklı mezheplerin hükümlerini birleştirerek, yeni bir şekil ortaya koymaya “telfik” denir. Bu şekildeki telfik hüküm itibariyle, “haram” ve “meşrû” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: (1) Telfik sonrasında ortaya çıkan yapı, teker teker olmak üzere, mezhep süzgecinden geçirildiğinde, hiçbir mezhebe göre onay alamadığında, bu telfik haram görülüp, böyle bir şeyle amel etmenin yasak olduğu kabul edilmektedir. SÜNNÎ MEZHEPLER: 1-Hanefî Mezhebi:Kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanîfe’dir. Asıl adı Numan b. Sâbit olup 80/699 yılında Kûfe’de doğmuş, 150/767 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir.Hocası Hammad b. Ebî Süleymandır.Ebu Hanife şiî mezhebi kurucuları Zeyd b. Ali ve Cafer-i Sâdık’tan da ders okumuştur. Bu mezhebin sistemleşmesinde ve yayılmasında Ebu Hanîfe’den sonra şu müçtehit talebelerinin etkisi büyük olmuştur: Ebu Yusuf Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî Züfer b. Hüzeyl Hasan b. Ziyâd. Hanefî mezhebi Irak’ta doğmuş ve Abbâsîler devrinde ülkenin başlıca fıkıh mezhebi olmuştur. Horasan ve Mâverâunnehir’de en büyük gelişmesini göstermiştir. Günümüzde Afganistan, Pakistan, Türkistan, Buhara, Semerkant gibi Orta Asya ülkelerinde Hanefîlik hâkimdir. Bugün Türkiye ve Balkan Türkleri”, Arnavutluk, Bosna-Hersek,Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya Müslümanları genel olarak Hanefî olduğu gibi, Hicaz, Suriye ile Yemen’in Aden bölgesindeki Müslümanların bir kısmı da Hanefîdir. İçtihat Metodu: Kur’ân, Sünnet, Sahabî Kavli, İcmâ, İçtihat(kıyas,istihsan ve örf ve âdet) Hanefî hukuk ekolü, akla daha çok yer vermesi, gerçekçi çözümler sunması, insan hürriyetine ve geleneklere önem vermesi, görüş ve hükümlerinin pratik hayatta uygulanma kolaylığı ile meşhurdur.
Mezhepte Kullanılan Bazı Terimler: İmâm, Hanefî mezhebinin kurucusu Ebu Hanîfe için kullanılmaktadır.İmâmeyn, Ebu Hanîfe’nin talebeleri Ebu Yusuf ile Muhammed için kullanılmaktadır. Sâhibeyn, Bu terim de Ebu Yusuf ve Muhammed hakkında kullanılır.Şeyhayn, Ebû Hanîfe ile Ebu Yusuf’u ifade etmek için kullanılır.
Tarafeyn, Ebû Hanîfe ile Muhammed için kullanılmaktadır.Mütekaddimûn, önceki Hanefî hukukçular demektir ve Şemsü’l-Eimme el-Hulvânî’den önce yaşayan âlimleri ifade
eder.Müteahhirûn, sonraki hukukçular demektir ve Hulvanî’den Hâfızuddîn el-Buharî’ye kadar olan hukukçuları ifade eder. Buna göre Ebu Zeyd ed-Debûsî, Pezdevî, Serahsî ve Kâsânî bunlar arasındadır.
Furû Kitapları ve Dereceleri: Ebu Hanîfe’nin talebesi Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî tarafından kaleme alınan kitaplardır.İmam Muhammed, kendi görüşü de dâhil olmak üzere, Ebû Hanîfe’nin ve Ebû Yusuf’un görüşlerini toplamıştır.
eş-Şeybânî tarafından yazılan bu eserler şunlardır:
(1) “el-Asl” (el-Mebsut): Ebu Hanife’nin sabit ve ittifaklı görüşlerini ele almakla birlikte,ihtilaf bulunduğunda Ebu Yusuf ve eser sahibi Muhammed’in görüşlerini de alır.
(2) “el-Câmi‘u’l-Kebîr”: Rey ehlinin fıkhî görüşleri anlatılır.
(3) “el-Câmi‘u’s-Sağîr”: Mezhep imamlarının görüşlerini tanıtır.
(4) “es-Siyeru’l-Kebîr”: Devletler umumi hukukuna ait ilk eserdir.
(5) “es-Siyerü’s-Sağir”: Yine devletler umumi hukukuyla ilgilidir.
(6) “ez-Ziyâdât”: Bu eser yukarıdaki eserlerde bulunmayan görüşleri ele alır.
Bu altı eser, İmam Muhammed’den tevatür veya şöhret yoluyla nakledildiği için,“Zâhiru’r-Rivâye” (el-Usûl) olarak anılmaktadır. Bu altı kitap, Hâkim eş-Şehîd tarafından özetlenerek “el-Kâfî” adıyla bir araya getirilmiştir. Şemsü’l-Eimme es-Serahsî de bunu “el-Mebsût” adıyla şerh etmiştir. el-Mebsût, Hanefî fıkhının temellendirildiği, bu mezhebe ait görüşlerin delillerinin açıklandığı ve sistemli bir tahlilinin yapıldığı ilk ve en hacimli eserdir. “el-Emâlî”: Ebu Yusuf’un eseridir.“el-Mücerred” Hasan b. Ziyâd’ın eseridir. Bunlar, önceki kitaplar kadar kuvvetli rivayetlerle nakledilememişlerdir. Bu sebeple bu eserlere, “Nâdiru’r-Rivâye” veya “Nevâdir Eserleri” denir. Hükümleri, mezhebin, yukarıda sayılan kitaplarında yer almayıp sonraki fukaha tarafından içtihat veya tahriç yoluyla ortaya konan meseleleri ihtiva eden eserler de vardır. Bunlara da “Vâkı‘ât”, “Nevâzil” veya “Fetâvâ” adı verilir. Bunlar arasında Ebu’l-Leys es- Semerkandî’nin “Nevâzil” adlı eseri meşhurdur.
Hanefî ekolüne ait meşhur eserlerden bazıları ise şunlardır: Ebû Cafer et-Tahâvî el-Muhtasar;Kudûrî el-Muhtasar, Ebû Bekir el-Kâsânî, Bedâiu’s-sanai’ fî tertibi’ş-şerâi’;
Burhaneddin el-Merğınani, el-Hidaye, Kemaleddin b. Hümam es-Sivasî, Fethu’l-Kadir;Abdullah el-Mevsıli, el-Muhtâr ve şerhi el-İhtiyar li ta’lili’l-Muhtâr; Molla Hüsrev, Düreru’l-hukkâm fi şerhi Ğureri’l-ahkâm, İbrahim el-Halebî, Multeka’l-ebhur;
Muhammed Emin b. Âbidin, Reddü’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr Şerhu Tenviri’l-ebsar. Mâlikî Mezhebi:Kurucusu Mâlik b. Enes olup, 95/713 yılında Medîne’de doğmuş,
179/795 yılında yine aynı şehirde vefat etmiştir.Hicaz veya Medine ekolü diye bilinen bu mezhep, esas itibariyle Hz. Ömer, Zeyd b.Sabit, Abdullah b. Abbas, Hz. Âişe gibi sahabiler ile Saîd b. el-Müseyyeb, Urve b.ez-Zübeyr , Kâsım b. Muhammed, Ebu Bekr b. Abdirrahman,Süleyman b. Yesâr, Rabîatu’r-Re’y ve Hârice b. Zeyd gibi
tabiilerin içtihat ve fetvâlarına dayanmaktadır.Bu ekolün gelişmesi ve yayılmasında katkısı bulunan Maliki imamlarının önde gelenleri şunlardır:Abdurrahman b. el-Kasım; Abdullah b. Vehb:Eşheb b. Abdilazi: Asbağ b. el-Ferec el-Emevî.
Malikî Mezhebi, Endülüs’te de en çok müntesibi bulunan mezheptir. Malikîliği Endülüs’e ilk getiren kimse, İmam Malik’in seçkin öğrencilerinden biri olan, Ziyad b. Abdurrahman olmuştur. Endülüs Emevî Devletinin Abbasilerle olan kötü ilişkileri onların Malikî mezhebini devletlerine hâkim kılmasına sebep olmuştur. Günümüzde Libya, Trablus, Tunus, Cezayir, Fas, Merakeş, Sudan, Afrika sahilleri ekseriyetle Malikidir. Irak, Suriye, Hicaz ve yukarı Mısır’da da Malikiler bulunmaktadır. İçtihat Metotları: Kur’ân, Sünnet, İcmâ, Medine’lilerin amel ve uygulamaları, Sahâbî kavli, Re’y, Kıyas, mürsel maslahat,sedd-i zerai, istihsan,örf ve âdeti
Mezhepte Kullanılan Bazı Terimler: Rivayet, mezhebin kurucu imamı olan Mâlik b. Enes’in görüşlerini ifade eder.Kavl/Akvâl, Mâlik’in talebelerini ve onlardan sonra gelen tahriç ehli müçtehitlerin görüşlerini ifade etmek için kullanılır.Vech/Evcüh, mezhep müçtehitlerinin, mezhep usulüne göre tahriç ettikleri görüşlerini ifade eder.
İttifak tabiri, genel olarak mezhep alimlerinin ittifakını gösterir.Fukahâ terimi ise, Medîneli meşhur yedi fakih için kullanılmıştır. Meşhur Eserleri: Malik b. Enes, el-Muvatta; Sahnun/Abdüsselam et-Tenûhî, el-Müdevvenetü’l-Kübra;Abdullah b. Habîb, el-Vâdıha; Kurtubî el-Utbî, el-Utbiyye; İbnü’l-Mevvâz, el-Mevvâziyye; Esed b. el-Furat, el-Esediyye; İbn Rüşd el-Cedd, el-Mukaddemât; İbn Rüşd el-Hafîd, Bidayetü’l-müçtehid ve Nihayetü’l-muktesıd;İbn Cüzeyy (Ebu’l-Kasım b. Cizzi), el-Kavaninü’l-Fıkhıyye fi telhisi Mezhebi’l-Malikiyye;
• Seyyidi Halil, el-Muhtasar. el-Müdevvene, Mâlikî fıkhının en muteber temel kaynağı kabul edilmektedir. Müdevvene ile birlikte el-Utbiyye, el-Vâdıha ve el-Mevvâziyye Mâlikî mezhebinin dört ana kaynağını oluşturur. Şâfiî Mezhebi:Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî 150/767 yılında Gazze’de doğmuş, 204/820 yılında da Mısır’da vefat etmiştir. İmam Şâfiî’nin fıkhı Medine’de İmam Malik’ten, Bağdat’ta Ebu hanife’nin talebesi İmam Muhammed’den, Mekke’de ise Süfyan b. Uyeyne’den aldığı bilgilere dayanmaktadır. Bu sebeple onun mezhebi Irak ve Hicaz ehlinin fıkhının sistematik bir şekilde birleştirilmesinden oluşmuştur. Irak ve Hicaz’daki fıkhî görüşlerine “kavl-i kadîm”denir. Mısır’daki kanaatlerini değiştirerek ulaştığı yeni görüşlere ise“kavl-i cedîd” denir. Bu mezhebin sistemleşmesinde ve yayılmasında Şâfiî’nin şu talebelerinin katkıları büyük olmuştur.Ebû Bekir el-Humeydî Yusuf b. Yahyâ el-Büveytî, İsmâil b. Yahyâ el-Müzenî, Rabî’ b. Süleyman el-Cizz, Rebî’ b. Süleymân el-Murâdî
Günümüzde Anadolu’nun doğu kesiminde, Kafkasya, Azerbaycan, Hindistan, Filistin,
Seylan ve Malaya Müslümanları arasında Şafiî mezhebine mensup olanlar bir hayli fazladır.Endonezya adalarında ise hâkim olan tek mezhep Şâfiî mezhebidir. Şâfiî mezhebi İran’a da girmiştir. Günümüzde Şiî ekolü ile yan yana bulunmaktadır. Ayrıca Yemen, Aden, Irak, Hit ve Doğu Anadolu’da da Şafiîler bulunmaktadır. İçtihat Metodu: Kur’ân ve Sünnet(Âhad hadislerle büyük ölçüde amel etmişlerdir), İcmâ, Sahabî Kavli, İçtihat/Kıyas, Örf ve âdet. Şafii hukuk ekolünde, daha çok objektif nazariye takip edildiğinden, bir miktar zahiriciliğe kaçılmıştır.
Mezhepte Kullanılan Bazı Terimler: Kavl/Akvâl, İmam Şâfiî’ye aidiyetinde ittifak bulunan görüşler için kullanılır. Vech/Vücûh, Şâfiî mezhebindeki müçtehitlerin, mezhebin usulüne uygun olarak, tahriç yoluyla çıkardıkları görüşler için kullanılır.
Tarîk/Turuk, İmam Şâfiî’ye ve diğer imamlara aidiyetinde ihtilaf bulunan görüşleri ifade eder. Meşhur Eserleri: İmam Şâfii, el-Ümm, er-Risale (ilk fıkıh usulü eseri);el-Maverdi, el-Havi’l-Kebir; Ebû İshak eş-Şirâzî, el-Mühezzeb ;Gazzali, el-Vasît,, el-Veciz;Nevevî , Minhâcü’t-talibin, el-Mecmu’ (el-Mühezzeb’in şerhi); Şirbînî, Muğni’l-muhtâc. Hanbelî Mezhebi: Ebû Abdillah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî 164/780 yılında Bağdat’ta doğmuş, 241/855 yılında yine aynı şehirde vefat etmiştir.Ahmed b. Hanbel Hicaz’da Süfyan b. Uyeyne’den, Bağdat’ta Şâfiî ve Ebu Yusuf’tan fıkıh dersleri okumuş ve daha çok Süfyan b. Uyeyne’nin etkisinde kalmıştır.Bu mezhebin gelişmesinde ve yayılmasında etkili onlalar şunlardır:Ahmed b. Hanbel’in başta oğlu Sâlih.Ebû Bekir Ahmed b. Hanî el-Esrem.Ahmed b. Muhammed el-Mervezî ve İbrâhim b. İshâk el-Harbî’nin. Necid ile Suud ailesi Hicaz bölgesine hâkim olduktan sonra Arabistan yarımadasında Hanbelî mezhebi oldukça güçlenmiştir.
*Hanbelîler önceleri, başkalarına karşı delil göstermekten çok, sert hareketlere başvuruyorlardı. Güçleri arttıkça, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma için insanlara baskı yapıyorlardı. Hanbelîlerin bu gibi davranışları yüzünden insanlar bu mezhepten ürkmüşlerdir. Bu sebeple Hanbelî mezhebi fazla taraftar bulamamıştır. Başta Hicaz olmak üzere, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır’da Hanbelîler bulunmaktadır. İçtihat Metodu:Ahmed b. Hanbel, rey ve içtihaddan ziyade, Kitab ve Sünnet’e göre fetva vermekle ün yapmıştır. Bu tavrı sebebiyle, onun hukukçu olmayıp, sadece hadisçi olduğunu iddia edenler bile vardır. Kitab,Sünnet, İcma, Sahabilerin ihtilaf halinde olmayan fetvaları,
sahabîlerin ihtilaf halindeki görüşleri,mürsel ve zayıf hadisler ve kıyas(ancak zaruret halinde kıyasa başvurulabileceğini ifade eder) Daha sonraki Hanbelîler, mürsel maslahat, istishab, istihsan ve sedd-i zerai gibi hüküm çıkarma metotlarını da, kendi anlayışları çerçevesinde, delil olarak kullanmışlardır. Mezhepte Kullanılan Bazı Terimler:İmam, mezhebin kurucu imamı Ahmed b. Hanbel’i ifade etmek için kullanılır.
Cemaat, Ebu Tâlib b. Humeyd, Hanbel b. İshâk b. Hanbel,Sâlih b. Ahmed b. Hanbel, Abdülmelik b. Abdilhamid b. Meymûn (ö. 274/887), Harb b. İsmail,İbrahim b. İshâk el-Harbî ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’den oluşan grubu ifade eder. Mütekaddimûn: Ahmed b. Hanbel’den, Kadı Ebu Ya‘lâ el-Ferrâ’ye kadar geçen devrede yaşamış bilginleri gösterir. Mütevassitûn:Kadı Ebu Yâ‘lâ’dan Burhanüddin İbrahim b. Muhammed b. Müflih’e
kadar geçen devrede yaşamış olan mezhep fakihlerini belirtir.
Müteahhirûn ise, Alâuddîn Ali b. Süleyman el-Merdâvî’den, Muhammed b. Abdillah Ali elÂmirî’ye kadar geçen dönemde yaşamış olan bilginler için kullanılır. Meşhur Eserleri:Ebu Bekir el-Hallal, Kitabü’l-Câmi’;Ebu’l-Kasım el-Hıraki, el-Muhtasar;Şemseddin ez-Zerkeşi, Şerhu Muhtasarı’l-Hıraki; İbn Kudame, el-Muğni, el-Umde, el-Mukni’;Alaeddin el-Merdavi, el-İnsaf fi ma’rifeti’r-racih mine’l-hılaf; Buhuti, el-İkna’, Keşşafi’l-kına’ ani’l-ikna’.
Yaşamayan Sünni Diğer Mezhepler:
(1) Abdullah b. Şübrüme
(2) Kufe Kadısı, Abdurrahman b. Ebi Leyla.
(3) Abdurrahman b. Amr el-Evzai.
(4) Süfyan es-Sevri.
(5) Leys b. Sa’d.
(6) Kadı Şüreyk b. Abdillah en-Nehai.
(7) Süfyan b. Uyeyne.
(8) İshak b. Rahuye.
(9) Davud. B. Ali el-Isfahani.
(10) Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-taberi. Zeyd b. Ali Zeynelâbidin olup, 80/699 yılında Medine’de doğmuş,122/746 yılında Kufe’de, Emevi Halifesi Hişam b. Melik’e karşı ayaklanması esnasında şehit edilmiştir.Zeynelâbidin Hz. Peygamber’in kızdan torunudur.Şia içerisinde, sünnî hukuk ekollerine en yakın olanıdır. Zeydî hukuk ekolünün gelişmesi ve yayılmasında katkısı bulunan imamlar:Ebu Halid Amr b. Halid el-Vasıtî,Ahmed b. İsa b. Zeyd,el-Kasım b. İbrahim er-Ressî,el-Hadi ile’l-hak Yahya b. Hüseyin b. el-Kasım.Zeydîler Yemen bölgesinde yerleşmiştir. Günümüzde de Yemen’in resmi mezhebi Zeydîliktir. Kitab, Sünnet, İcma, Kıyas, İstihsan, Mürsel maslahat ve akla başvurulur. Bu ekol içtihada büyük önem vermiş, içtihat kapısının kapanmadığını benimsemiştir. Daha çok, Hanefi hukuk ekolüne paralel hükümler bulundurmaktadır. Meşhur Eserleri: İmam Zeyd b. Ali, el-Mecmu’ fi’l-Fıkh;Ahmed b. İsa b. Zeyd, el-Emâlî;el-Hâdî, Kitabu Câmii’l-Fıkh,, el-Ahkâm fi’l-Helal ve’l Haram;Ahmed b. Yahya b. el-Murteza, el-Bahru’z-Zahhar Caferiye/İmamiye Mezhebi: İmamlara inanmayı imanın şartlarından gördükleri için İmamiye diye bilinen bu siyasi fırka, hukuk noktasında Şâfiîlere yakın bir hukuk ekolü sahibidirler. Bu fırkanın hukuk imamı Cafer es-Sadıktır. Bu fırkanın hukuk çizgisinde katkısı bulunan imamlardan bazıları şunlardır:Musa Kazım,Ali Rıza, Ebû Cafer Muhammed b. Hasan el-Kummi.Caferîler İran’da resmi mezheptir. Irak, Suriye, Azerbaycan’da oldukça çok, Hatay ve Kars’ta ise az miktarda bulunmaktadır. Hüküm çıkarmak için, sırasıyla; Kitab, Sünnet, İcma ve Akıl kaynaklarına müracaat ederler. Sadece, kendi masum imamlarının bir görüşü üzerindeki ittifak icma sayılmaktadır. İçtihat kapısının daima açık olduğunu benimsemekle birlikte, kıyas ve re’ye dayanan içtihadı kabul etmeyerek, bunu bidat olarak görürler.
Meşhur Eserleri:Musa Kazım, el-Helal ve’l-Haram;
•Ali Rıza, Fıkhu’r-rıda;• el-Kuleyni Ebû Cafer Muhammed b. Yakub, el-Kâfi;
• et-Tusî Şeyhu’t-Taife Ebû Cafer Muhanned b. Hasan, el-İstibsar,
• Tehzibü’l-ahkam;• Necmuddin Cafer b. el-Muhakkık el-Hılli, Şeraiu’l-ahkâm fi mesâili’l-Halal ve’l-Haram. ZÂHİRÎ MEZHEBİ:Kurucusu, Ebu Süleyman Davud b. Ali b. Halef el-İsfahani ez-Zahirîdir. Bu ekolün gelişmesi ve yayılmasında katkısı bulunan bazı âlimler şunlardır:
• Muhammed b. Davud b. Ali ez-Zahiri
• Abdullah b. Ahmed b. el-Muğalles
• Bu ekolün ikinci imamı olarak bilinen Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Hazmdır.Kitab ve Sünnet’e bakılır,Bu iki kaynaktaki nasların zahirine göre amel etmek esastır. Onlara göre değişik gerekçelerle, nasların mutlakını takyit, âmmını tahsis etmek, nasların zahirini bırakarak,naslar üzerinde gai yoruma girmek, doğru değildir. İcmâ: Ana kaynaklarda konu hakkında belirleyici bir nas bulunmazsa, icmaya başvurulur.
Bunlara göre icma, sahabîlerin ya da bütün ümmetin icması olduğundan, kaynak olarak kabul edilir. Bu ekolde, kıyas, istihsan ve rey ile içtihat reddedilmiştir. Bunlara göre,nasların hükmünü belirlediği konuda din adına söz söylemek mümkün iken, nasların sustuğu konularda İslâm adına hüküm vermek doğru değildir.Haram,helal, mekruh veya mendup olduğu naslarla bildirilmeyen ve hakkında icma bulunmayan şeyler mübahtır. Bu da usulde istıshab denilen delildir. Delil:Kıyası kabul etmemelerinin verdiği sıkıntıyla, kıyasla büyük ölçüde benzeşen bir kaynak olan “delil” kavramını oluşturmuşlardır.Delil adını verdikleri bu kaynak, lafzın delaleti veya mantıkçıların “kıyas-ı izmari/kıyas-ı matvî (dürülgen kıyas)” dedikleri şeydir. Meşhur Eserleri:İbn Hazm (ö. 456/1064), el-İhkâm fi usuli’l-ahkâm ve el-Muhalla bi’l-âsâr.
ALINTI |