Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Ağustos 2015, 15:55   Mesaj No:3

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.547
Konular: 1328
Beğenildi:12686
Beğendi:9315
Takdirleri:28874
Takdir Et:
Standart Cevap: Surelerin İniş Sebebini Bilmenin Önemi

Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Muhayyerlik Vehmine Mâni Olur

Sebeb-i nüzûl bilinmediğinde, ortaya çıkması muhtemel bir başka yanlış anlama da Bakara Sûresi'nin 158. âyeti hakkında vârid olmuştur. Nitekim bu âyette Safa ve Merve'yi tavaf etmenin günah olmadığı ifade edilmektedir. Hâlbuki gerek hacda ve gerekse umrede bu iki tepeyi tavaf etmek, aralarında sa'y etmek yerine getirilmesi gereken önemli vazifelerden biridir. Acaba yapılması gereken bir vazifeden söz edilirken neden "Safa ve Merve'yi tavaf etmenizde günah yoktur." denmektedir?

Bu âyetle ilgili benzer bir anlama problemi Hz. Aişe (ra) Validemiz'in yeğeni Urve b. Zübeyr'in başına gelmiştir. Hz. Urve bu müşkülünü teyzesine sormuş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir:

"Teyze biliyorsun ki, Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللّٰهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا "Şüphesiz Safa ile Merve Allah'ın şeâirindendir (nişanelerindendir). Onun için kim hac ya da umre niye¬tiyle Beyt'i ziyaret ederse, bu ikisini tavaf etmesinde ona bir günah yoktur." Bu yüzden ben Safa ile Merve'yi tavaf etmemekten dolayı kimsenin günahkâr ola¬cağını sanmıyorum diyerek sorusunu yöneltmiştir.

Hz. Aişe (ra) ise, yeğenine şöyle cevap vermiştir:

Hayır asla! Şayet âyetin hükmü senin dediğin gibi olsaydı, âyet "onları tavaf etmemesinde bir günah yoktur" şeklinde olurdu. Oysa ayette "onları tavaf etmesinde bir günah yoktur" denilmektedir. Ancak bu âyet, Ensâr hakkında nazil olmuştur. Müslüman olmadan önce onlar Menât adlı putu tavaf ederdi. Safa ile Merve arasında tavaf etmekten de bu sebep¬le rahatsızlık ve sıkıntı duyuyorlardı. İslâmiyet gelince bu durumu Resûlullah'a sordular. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti inzal buyurdu."10

Görüldüğü gibi nüzûl sebebi dikkate alınmadan anlaşılması durumunda âyetin zâhiri, yani "ona bir günah yoktur" sözü, muhayyerliği, daha sarih bir deyişle Safa ve Merve'yi tavaf edip etmeme cevazını ifade etmektedir. Yani bu ifade Hz. Urve'nin anladığı gibi anlamayı tecviz etmekte, Safa ve Merve tavaf edilmese bile bunun günah olmayacağı ifade edilmektedir. Ancak âyetin iniş sebebi dikkate alındığında, bu ifadenin muhayyerlik getirmediği, aksine o dönemde sahip olunan bir düşünceye cevap verilerek tereddütleri ortadan kaldırdığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de siyerin bize bildirdiğine göre cahiliye devrinde Safâ üzerinde "İsâf" adında bir put, Merve üzerinde de "Nâile" adında diğer bir put vardı. Cahiliye müşrikleri bu putlar arasında tavaf eder ve bunlara ellerini sürerlerdi. İslâm gelip putları kırdıktan sonra Müslümanlar, Safâ ile Merve arasında tavaf etmekten çekinmişler ve artık bu tavafın günah olacağını düşünmüşlerdir. Bunun üzerine bu âyet inmiş ve "Korkmayın, bunda günah yoktur, bilakis Safa ile Merve Allah'ın şiârlarındandır." denilerek bu tavafa devam etmeye Müslümanları teşvik etmiştir. Nitekim merhum müfessir Elmalılı'nın da dediği gibi hattâ bu teşvikin bir çeşit vücub ifade ettiği hadîslerle de açıklanmıştır.11

Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Hakîkî Maksadı Öğretir

Bilindiği gibi Bakara Sûresi'nin 195. âyeti وَلَا تُلْقُوا بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın." demekte ve âyetin bu cümlesi pek çok alanda sık sık atıf da almaktadır. Ne var ki bu âyet, Allah yolunda mallarını infak etmekten kaçınanlar ve dünyaya tamah edenler hakkında nazil olmuştur. Başka bir deyişle bu âyet, Allah yolunda harb ve çarpışmadan ve o uğurda mal harcamadan kaçınmanın bir tehlike olduğunu hatırlatmak için gelmiştir. Âyet içi siyak bütünlüğü bu mânâyı vermekle birlikte, Tirmizi ve Ebu Davud'da rivayet edilen sebeb-i nüzûl haberi daha da açıklayıcı bir zemin sunmaktadır. Bilindiği üzere Emeviler devrinde Abdurrahman b. Velid kumandasında bir İslâm ordusu, Kostantiniyye şehrine yani İstanbul'a gaza etmiştir. İstanbul'un mânevî önderi ve misafiri Ebû Eyyûb el-Ensarî Hazretleri de bu askerler arasındadır. O sırada Müslümanlardan bir zât, şehrin surları içinde emniyet ve güven içinde bulunan Rumlar üzerine açıktan hücum etmiş, bunu gören Müslümanlar: "Ne yapıyor bu adam, olmaz böyle şey sübhânallâh, (yukarıdaki âyete işaret ederek) kendi eliyle kendini tehlikeye atıyor." demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî: "Ey Müslümanlar! Siz bu âyeti, yapılması gereken tevili dışında yorumladınız. Çünkü bu âyet biz Ensar topluluğu hakkında nazil olmuştur. Allah Teâlâ, Peygamberine yardım edip İslâmiyet'i galip ve muzaffer kıldığında biz artık mallarımızın başında durup onların ıslahı ile meşgul olalım, bu zamana kadar kaybolan mallarımızı yeniden kazanalım demiştik. Allah Teâlâ ise ‘Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.' âyetini indirdi. Âdeta bu âyetle Allah Teâlâ, insanların kendilerini elleriyle tehlikeye atmasını, mallarının başında durup onları çoğaltmakla uğraşarak cihadı terk etmek olarak izah buyurmuştur." Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî bunun üzerine hiç durmayıp Allah yolunda cihada girişmiş ve pîr-i fânî sayılan bir yaşta çıktığı bu seferde şehit düşüp İstanbul'da defnolunmuştur.12

Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Yanlış Anlayışa Mâni Olur

Bakara Sûresi'nin 189. âyetinde "Evlere arkalarından girmek üstün iyilik değildir. Asıl takvalı olanın yaptığı üstün iyiliktir. Siz evlere kapılarından girin." mânâsında وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا buyrulmaktadır. Âyetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hattâ bunun mecazî bir deyim olduğu düşünebilir. Oysa bu âyet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur. Ayrıca âyet, böyle riyakâr davranışların gerçek iyilik olamayacağı, ancak takvalı davranışların iyilik olabileceği mesajını da vermiştir.13


10. Bkz. Mâlik b. Enes, el-Muvatta', Hac, Bâbu Câmii's-Sa'y, thk. Muhammed Mustafa el-A'zamî, 2004, Müessesetü Zâyid b. Sultân, III, 546, hadis no: 1381 ; Vâhidî, 24.

11. Bkz. Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Neşr., I, 555-556.

12. Vâhidî, 30-31.

13. Vâhidî, 37.

ALINTIDIR..
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla