Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Ağustos 2015, 21:23   Mesaj No:7

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf İlahiyat 1. Sınıf İslam Sanatları Tarihi Ders Özetleri

7. Ünite

CİLT ve EBRU SANATI


En eski kitap malzemesi papirusdan sonra terbiye edilmiş deri (parşömen) ve nihayet kağıt kullanılmıştır. Kitabı parçalara ayrılmadan birarada tutmak, onu koruyup saklamak için her iki yüzüne birer kap geçirilmesi ve bunların bir sırt (dip) ile tutturulması gerekir.
Kitabın başladığı ve bittiği her iki tarafa geçirilen bu kaplar için malzeme olarak hayvan derisi kullanılmış, Arapça'da deri manasına gelen cilt kelimesi de el maharetine dayanan bu işlemin anahtar kelimesi olmuştur.
Tanıtılan sanatın uygulamasına teclid, mesleğe ciltçilik, bunu meslek edinenlere de mücellit denir.
Osmanlı Türklerinde kitabın başladığı sayfaların önündeki kaba üstkap, bittiği yerdekine alt kap denir. Üst ve alt kaplara Arapça'da '' deffeteyn '' denilmektedir.

Kap üstlerine kalıp yardımıyla basılan bölümler şunlardır :
Ortadaki beyzi ( yumurtamsı) şekilli bölüme şemse denir.
Eski devrin kitapları kare şeklindeydi. Kitapta altta ve üstte kalan boşlukları doldurmak için buralara eklenen parçalara salbek (selbek) adı verilir.
Dört köşeyi bağlayıcı nitelikte yer alan bölümlere köşebend denir. Kitabın diğer bölümlerinin adları, dendan, zermürekkep ( küçük tığlar) kenar suyundaki desenler kesintisiz işlendiyse yekpare su, yuvarlak veya mekik biçimli şekillerle bölündüyse parçalı su (paftalı su) denir.
Desen yerine hat kullanıldığında buna da kitabeli su denir.

Kenar suyunun iki tarafındaki altın cetvellerle ,çekiçle zencerek demiri vurularak bunun ucundaki kabartma zencerek şeklinin kabın üstüne çerçeve şekliyle çıkması sağlanır.
Bir kap tasarlanırken alt ve üst boşluklar kaldıysa takoz denilen ek kenar suyu konularak kapatılır. Alt kaba bağlı olarak pek çok kitap kabında görülen beşgen şekilli kısım mıkleb denir. (Okunduğunda nerede kalındığının işaretini oluşturur)
Üst kabın üzerine kapatıldığı zaman çıkıntısı şemsenin tam ortasıyla buluşmalıdır.
Sertab, kitabın boğazını dış tesirlerden de korur. (Miklebi alt kaba bağlayan sertab'dır)
Bu kısmın rahat hareketlendirilmesini temin için her iki uzun kenarında bırakılan deriden ibaret yumuşak kısımlara dudak denir.

Doğu - Batı Kitap Kaplarındaki Belirgin Farklar :
Batı cildinde üst ve alt kaplarla sırt birlikte hazırlanır, kitap gövdesi yan kağıdı yardımıyla kap içine yapıştırılır. Doğuda üst ve alt kap ayrı ayrı tataslanıp sırt (dip) için geniş bırakılmış deri uzantıları muhat payı yapıştırılarak tutturulur. (Kuşatma payı manasına gelen muhat payı) Doğuda deri sırt kitap gövdesine yapışık ve düzdür. Batıda cildi sırta yapışmadan bombelidir.

Kitabın Ciltlenme Usulü :
İlk iş olarak sahtiyan (keçi derisi) , meşin ( koyun derisi) , hangi deri cinsi tercih edilecekse debbağhanede önceden temizlenip kahverengi, siyah , vişne çürüğü ve ördek başı yeşili ılık banyoda boyanmış olmalıdır.
Eskiden hazır mukavva bulunmadığı için kağıtların biir büyük ahşap levha üzerine usulüne göre üstüste yapıştırılması yoluna gidilir ve bu murakka germe işleminin sonunda mukavva elde edilir. Gömme şemse için kullanılan kalıpların hazırlanmasına tarrah denilen sanatkarlar tarafından desenler çizilir. Kitap sırtının üst ve altına çoğu zaman çift renkle dağılmayı önlemek için örülen şirazenin farklı isimlerle anılan çeşitleri vardır. Geçmeli tek baklava , çift baklava , sağ sol yolu , sıçan dişi, alafranga...Şiraze örülmeden önce her bir cüzün içinden bir ibrişim atılır. Bütün cüzler bitene kadar bu işlem sürdürülür. Son cüzün içinden geçirilip sırtta düğümlenir. Bundan sonra kitabın sırtına dip kösteği denilen deri yastık yapıştırılır buna dip tutmak denir.

Kitap Kalıpları Üzerindeki Tezyini Uygulamalar

1. Ezilip jelatinli suyla karıştırılarak elde edilen zermürekkep (altın-mürekkep) deriyle kaplanmış kabın üzerine fırçayla desenler işlenip parlatılır.Bunlara yazma kap veya yazma cilt denir.

a.Masif altınlanmış desenlerin üzerinde yekşah demiri yürütülerek çukurlaştırılan ince kanallar açılırsa buna yekşah kap denir.

b. Zermürekkeple kabın üstüne kafes tarzında geometrik çizgiler çizilip kesişen yerler nokta demiriyle çukurlaştırılırsa buna zilbahar kap denir.

c. Batı tarzı çiçeklerin yer aldığı yazma kaplara şukufe cilt veya kap denir.

2. Kalıbın belirli kısımlara oturtulacağı derinliğe sahip deriyle kaplanmış olan kitap kabına yapılan uygulama

a. Motifler altın sürülmeden deri rengindde bırakılırsa soğuk şemse denir

b. Kabartma olan desenler deri rengiyle bırakılırsa buna alttan ayırma şemse de denir.

c. Kabartma desenlere altın sürülüp, çökertilen kısımlar deri haliyle kalırsa buna üstten ayırma şemse denir.

d. Kalıpla basılmış desenlerin hem girintili hem çıkıntılı yerlerine fırça ile zermürekkep sürülüp parlatılırsa buna mülemma şemse denir.

e. Şemse kalıbını basmak yerine deri kabın üzerine gerekli yuvalar açılarak buralara yerleştirilip yapıştırılması

f. Kitap kabında deri renginden fazladan bir veya birkaç renk de yer alıyorsa buna mülevven şemse denir.

g. Desenler mukavvaya henüz yapıştırılmamış olan deri üzerine altın iplikle işlendiyse zerdüz, gümüş iplikle işlendiyse simdüz kap denir.

h. Desenler kabın bütününü kaplıyorsa bunun adı sıvama veya yekparedir.

i. Kabın üstünde desenin belirli noktalarına çakma yoluyla kıymetli taşlar yer alıyorsa murassa kap denir.

j. Oygu şekliyle işlenmiş boya ile renklendirilmiş olan mukavva üzerine yapıştırıldıysa buna müşebbek şemse denir.

k. Ortası ebru kağıdıyla kaplanmışsa ebru kap denir.

l. Kullanılan kumaş zerduva denilen hayvanın kürküne benzediği için buna zerduva kap denilmiştir.

m. Rugani kap yapılmak istenirse etrafı ince deri, üstü kağıt ile kaplanmış kabın zeminine üstübeçle astar çekilir. Rugani kapa ayrıca Edirne'de yaygın olduğu için Edirnekari kap denir.

Sırt yüksekliği az, sayfa genişliği çok olan kitaplara conk ve sığır dili denir.
Ciltlenmiş kitabın dış tesirlerden muhafazasını temin için kutu görünümünde yanda kapağı bulunan mahfazalar yapılmıştır.

Cilt Sanatının Tarihi Seyri

1. İslamiyete giriş öncesi, Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerinden kalma bazı eserlerde sanki sonradan geliştirilen ciltleme tekniğinin ilkel şeklini hatırlatan izlere rastlanmıştır.

2. İslamiyet doğduğu zaman dericilik ilerlememiştir. Kitap kaplarında kullanılışı Mısırlı Hıristiyan Koptlarla başlamıştır. Asya kıtasında cilt sanatı denilince Timurluların bıraktığı Herat ciltleri önemli örneklerdir.
İran'daki Safevi devri de Şiraz, Tebriz ve İsfahan merkezlerinde kalıpla basılarak yapılan kitap kapları rugani göz alıcıdır.
Anadolu Selçukluları devrinde geometrik desenlere rastlanmaz. Kalıp basmak yerine yürütme demiriyle tezyini unsurlara yer verilmiştir.
Osmanlı mücellidleri şemse , salbek, köşebend ve kenar suyu bölümlerinin yer aldığı kapları tercih etmişler farklı bol desenli kitaplar kullanmışlardır. Bu devirde rugani kaplarda dikkat çeker. Asrın sonlarına doğru tezhip sanatına hakim olanBatı tarzı desenler kitap kaplarında kendini gösterir. İşin kolayı olan yazma kap tarzı yaygınlaşır. 1936'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisine bağlı Türk Tezyini Sanatları klasik tarzdaki kitap kaplarını yeniden tanınması için gayret göstermiştir.

Türk Tarihindeki Meşhur Mücellitler

Cemaati Mücellidan-ı Hassa ( Padişaha mahsus mücellitler topluluğu) adıyla anılan mücellitler , şakirtleri (çırakları) ile sanatlarını icra ederlerdi. Aralarında sermücellit , serbölük , seroda , serkethüda , kethüda ünvanlarıyla rütbelenmişlerdir.

Sermücellit (mücellitbaşı) bazıları : Yedikuleli Alaeddin , Mehmet Çelebi , Süleyman Çelebi, KaraMehmet , Abdi, Mehmet Yadigar, Pir Davut, Cafer Eyyubi, Ali Yusuf , Hasan Mehmed Halife , Hatif Ali

Rugani Kap Yapanlar : Yusuf Mısri, Ali Üsküdari , Ahmed Hazine Çakeri

Osmanlı Mücellitleri: Solak Süleyman, Hüseyin Çelebi, Mustafa Çelebi, Hacı Said , Aşık Osman, Kasımpaşalı Hafız, Tosun Salih, Hacı Ahmet , Tevfik , Hidayet , Nurettin , Kadri... Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde öğreten Bahaddin Tokatlıoğlu ,Necmettin Okyay , Sacid Okyay'dır.

EBRU..

Ebru, kitreli su üzerine serpilen boyalarla bezenmiş kağıt ve bunu hazırlama sanatıdır.
Ebru sanatına VIII. asırdan itibaren Çin'de liu-şa-şien, XII. asırdan itibaren Japonya'da suminagaşi adıyla sulu vasatta yapılan çalışmalar bilinmektedir. Ebru kelimesi Farsça'da KAŞ manasına gelmektedir. İran'daki ismi ise EBRBAD'dır.
Alet ve Malzeme: Ebruculukta tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilen ve toprak boya denilen boya kullanılır bunlar suda erimez ve yağ barındırmaz. Mermer üstünde biraz su ilavesiyle dış bükey bir el taşı (desteseng) ile inceltilerek bu boyaların zerrelerine ayrılmaları sağlanır.
Klasik ebruculukta kullanılan renkler; Sarı renk için zırnık, mavi renk için Pakistan'ın Lahor şehrinden gelen Lahor çividi, siyah renk için balmumu isi, lacivert renk için Afganistan'dan gelen lacivert taşı (lapislazuli), beyaz renk için isfidaç, tuğla kırmızısı renk için gülbahar , morumsu renk için lök, tütün rengi için Çamlıca toprağı...

Ebru teknesi, kullanılacak kağıdın en ve boyuna uygun ölçüde 6 cm. derinliğinde çinko ve galvanizden hazırlanmış, dikdörtgen şeklinde bir teknedir.
Kitre, teknenin içine konulacak suya kıvam vermek böylece serpilen boyaların çökmesini önlemek için kullanılan ve geven isimli bir maddedir. Bir tekne kitreli suda 600 ebru kağıdı çıkartılabilir.
Diğer malzemeler, öd, fırça , tarak ve tel çubuktur.

EBRU KAĞIDININ YAPILMASI

Tekneye konulan kitreli suyun üstüne öd ilave edilmiş olan boyalar fırça yardımıyla her yere sıklıkla serpilir. Her yeni atılan renk itip sıkıştırarak kendisine yer açar. Bu ebruya Battal Ebru denir.
Aynı tarzın somaki mermerini hatırlatan renkle yapılan cinsine Somaki Ebrusu denilir.
Tel çubuk yukarıya , aşağıya , sağa , sola keskin ve muntazam hareketlerle yürütülürse buna da Tarama (gelgit) Ebrusu denir.
Tel çubuğun hareketleri düzensiz ve dairemsi olursa Şal Örneği..
Çubuk yardımıyla kenardan merkeze doğru helezoni hareketler yapılırsa Bülbül Yuvası ebrular elde edilir.
Teknedeki kitreli su, kirlendikçe serpilen renkler kum gibi noktalanmaya başlar buna da Kumlu Ebru denir. Bu noktalar v gibi şeklinde olursa o zaman Kılçıklı Ebru denir.
Kağıtlar yazının rahat yazılabilmesi için kağıdın üzerine kestirilmiş yumurta akından bir cila tabakası sürülür. Buna Aharlanmak denir.
Bir ebru çeşidi vardır ki Osmanlı devrinin tanınmış ebrucularından Ayasofya camii hatibi Mehmet Efendi'nin buluşu olduğu için Hatip Ebrusu denir.
Teknede battal ebrusunun üzerinden tarak aleti geçirilerek Taraklı Ebru ortaya çıkar.
Osmanlı devletinin son yıllarında ilk defa hattat Necmettin Okyay çiçekli ebruların , lale , gül, menekşe , karanfil , kasımpatı, sümbül görüntülü ebrular yapılarak başarı sağlanmıştır.
Okyay'ın öğrencisi Mustafa Düzman bu çiek çeşitlerine papatyayı da katmıştır. Çiçekli ebru sanatına Necmeddin Ebrusu denilir.

EBRUNUN KAĞIDA GEÇİRİLMESİ

İstenilen tarzda hazırlanan ebru, teknenin üstüne sağ veya soldan yavaşça yatırılan ve 15 saniye kadar bekletilen kağıda bütün güzelliği ile geçer. Ebruyu yapan tarafa iki köşeden tutulup kaldırılan kağıt öne doğru çekilir. Uzun çıtalar üstüne serilerek gölgede kurutulur. Her ebru kopya edilemeyecek bir sanat eseridir.
Yine Necmeddin Okyay'ın buluşu olan (XX. yüzyılın) Yazılı Ebrular vardır. Bir hat eseri Arap zamkı eriyiği ile kağıda yazıldıktan ve kurutulduktan sonra ebru teknesine yatırılırsa, zzamklı yerler ebruyu almaz ve yazılı kısım kağıdın rengiyle kalır. Necmeddin Okyay Hindistan'da uygulanan bu ebruyu bilmediği halde hafif ebrulu kağıdın ortasına Arap zamkı eriyiği sürüp, koyuca renklerle ikinci defa tekneye yatırdığında iki ayrı ebrulu Akkaseli Ebru ortaya çıkar.

TARİHDEKİ EBRU SANATKARLARI

Osmanlı devri sanatkarlarından Şebek Mehmet Efendi, Hatib Mehmet Efendi, hatib ebrusu onun lakabıyla anılmaktadır.
Şeyh Sadık Efendi, Hazerfen İbrahim Ethem Efendi talebeleri, Sami Efendi , Aziz Efendi ; abdülkadir Şeker diğer talebesi Necmeddin Okyay onun oğulları Sami , Sacid ve yeğeni Mustafa Düzman ayrıca Bekir Efendi adında ebrucu da bilinmektedir.
Ebru kağıdı, yazma kitaplarının ciltlenmesinde ve yan kağıdı olarak kıt'a ve levhaların iç ve dış pervazlarında ayrıca koltuk denilen kısımlarında kullanılmıştır.
Kitap kabının kısımları, şemse, kenarsuyu , köşebend , mikleb ..
şiraze örme çeşitleri , geçmeli tek baklava , sağ sol yolu , alafaranga...
kitap kabı çeşitleri, soğuk şemse , yazma kap , ebrulu kap , murassa kap
Ebru çeşitleri, Battal ebru, şal örneği, hatib ebru , bülbül yuvası





Bu hizmet medineweb.net ailesine mahsustur.alıntı yapılması halinde kaynak verilmesi zorunludur...
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla