9. Ünite
HZ. OSMAN DÖNEMİ
Hz. Ömer'in vefatından sonra şura tarafından halife seçilen Hz. Osman on iki yıl halifelik yapmıştır. Halifelik döneminin birinci altı yıl ülkede huzur ve sükunun hakim olduğu, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin devam ettiği '' Sükunet Dönemi'' . ikinci altı yıl da Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle sonuçlanan ve olumsuz etkilerini daha sonra da devam ettiren iç karışıklığının yaşandığı '' Karışıklık Dönemi '' olarak tarihe geçmiştir.
Hulefa-yi Raşidin'in üçüncüsü olan Hz. Osman (ra) 576 yılında doğdu. Kureyş'in en önemli iki kolundan biri olan Beni Ümeyye'ye mensuptur. Babası Affan b. Ebü'l-As Kurey'in en zengin tüccarlarından biriydi. Cahiliye döneminde öldü. Annesi Erva bint Küreyz , Hz. Peygamberin halası Beyza'nın kızıdır.
Hz. Osman Resulullahın iki kızıyla ayrı zamanlarda evlenmiş olduğu için, iki nur sahibi anlamına gelen
''zü'n-nureyn'' lakabıyla anılmıştır. Babası vefat ettikten sonra ticaret yaparak kumaş ve elbise satımıyla meşgul olmuştur.
Hz. Ebu BEkir aracılığıyla Resulullaha giderek Müslüman oldu. Onun ilk on Müslüman arasında yer aldığı bilinmektedir
Amcası Hakem b. Ebül b. As yeğenini Müslümanlıktan vazgeçirmek için onu iple bağlayarak eve hapsetmiştir. Hz. Osman'ın asla İslam dininden dönmeyeceğini anladığında serbest bırakmıştır. Hz. Osman'ın Cahiliye döneminde Mahiye adında biriyle evlendiği ondan Amr adında çocuğunun olduğu bildirilmiştir.
Hz. Osman Müslüman olduktan kısa süre sonra Hz. Rukıyye ile evlendi. Daha sonrada Mekkelilerin zülmünden Habeşistan'a eşiyle birlikte hicret etmişlerdir.
Medine'ye dönen Hz. Osman'ın eşi Hz Rukıyye kısa süre sonra hastalanmış ve Bedir Svaşına katılamamıştır. Bedir zaferi müjdesinin Medine'ye ulaştığı gün vefat etmiştir.
Hz. Rukıyye'den olan oğlu Abdullah altı yaşındayken bir horozun gözünü gagalaması yüzünden hastalanıp vefat etmiştir. OğlunaEbu Abdullah denmiştir.
Resulullahın kızı Ümmü Gülsüm, ile evlenmiştir.Ümmü Gülsüm'de evliliğinden altı yıl sonra hicretin dokuzuncu yılında Tebük Gazvesinden dönüldüğü günlerde vefat etmiştir.
Hz. Osman Hz. Peygamberin vahiy katiplerinden idi. Zatürrika ve Züemer gazveleri sırasında Medine'de vekil olarak bırakıldı.
Hz. Osman Hz. Ümmü Gülsüm'ün vefatından sonra altı evlilik yapmıştır. Fahite bint Gazvan adlı eşinden Abdullah adında oğlu olmuştur. Daha sonra da Ümmü Amr bint Cündeb ile evlenmiş, Amr , Eban , Ömer ve Halid adında dört oğlu Meryem adında da bir kızı olmuştur.
Hz. Osman'ın Eban adlı oğlu Peygamber Efendimizin hayatına dair bilgi toplayan ilk siyer alimlerindendir.
Emevi halifesi Abdülmelik döneminde yedi yıl Medine valiliği yapmıştır. Mahzum kabilesinden Velid b. Muğire'nin kızı Fatıma ile evlenmiş ondan da Velid ve Said adında iki oğlu, Ümmü Said adında da bir kızı olmuştur.
Hz. Ömer'in aralarından birini üç gün içinde halife seçmek üzere görevlendirdiği altı kişilik şura heyeti ,ilk toplantısını onun ölümünden önce (Talha b. Ubeydullah Medine dışındayken) beş kişi olarak yaptı.
Abdurrahman b. Avf hakemlik yaparak , şura üyeleriyle görüştü. Dördüncü günün sonunda Mescid-i Nebevi'yi dolduran cemaatin önüne çıkarak Hz. Ali'yi ve Hz. Osman'ı çağırıp ikisinden de halife seçildikleri takdirde ''Allah'ın Kitabı'na ve Resulünün sünnetine uyma ayrıca önceki iki halifenin siyasetlerini takip etme'' hususunda söz vermelerini istedi.
Hz. Ali '' gücümün ve bilgimin yettiği kadar bunu yapmaya çalışırım'' şeklinde çekinceli ve şartlı cevap verdi. Hz. Osman onun sorusuna herhangi şart ve çekince göstermeden ''Evet'' diye cevapladı.
Bunun üzerine Abdullah b. Avf Hz. Osman'ı halife seçtiğini açıklayıp ona biat etti. Ardından Hz. Ali ve diğer mescidde bulunanlar Hz. Osman'a biat ettiler.
Kararın açıklanmasından önce Hz. Osman'ın yakınlarıyla Hz. Ali'nin yakınları arasında bir tartışma yaşanmış olsa da seçim kararının açıklanmasından sonra herhangi bir ihtilaf ve tartışma çıkmadı.
Hicri 23 yılının sonlarında (644) halife seçilen Hz. Osman'ın halifeliği on iki yıl sürmüştür. Halifeliğinin son iki yılına kadar bazı zaferler kazanıldı.
İran , Azerbaycan ve Horasan Fetihleri
Hz. Osman zamanında da İslam orduları İran içlerine doğru ilerlemeye devam etti. İsfahan , Hemedan ve Kirman alınarak İran fethi büyük ölçüde tamamlandı.
İran'a yapılan seferler Bahreyn üzerinden deniz yoluyla da sürdürüldü. Merv'e çekilmek zorunda kalan Sasanilerin son hükümdarı III. Yezdecird (651) yılında kendi adamları tarafından öldürüldü. Bu sırada İran'ın tamamı İslam hakimiyetine girmiş bulunuyordu. Horasan'a etkili ve sürekli akınlar Hz. Osman zamanında başladı. Diğer tarafda Ermenistan , Gürcistan , Dağıstan , Azerbaycan , Arran bölgesi ve Tiflis fethedildi.
Kuzey Afrika ve Nube Bölgesindeki Fetihler
Hz. Osman döneminde Kuzey Afrika fetihlerine devam edildi. Bizanslılar vali Amr b. As'ın Medine'de bulunduğu bir sırada çıkarma yaparak İskenderiye'yi işgal etmişlerdi. Amr , emrindeki birliklerle İskenderiye'yi kuşatıp Bizans kuvvetlerini oradan çıkardı.
Amr b. As'dan sonra Mısır'a vali olarak atanan Abdullah b. Sa'd Ebu Serh Trablusgarb'dan Ifrikıye'ye kadar ilerledi ve bölgenin önemli merkezlerinden Sübeytıla civarında yapılan savaşta 20.000 kişilik ordusuyla Bizans'tan bağımsızlığını ilan eden Gregorios'un 120.000 kişilik ordusuna karşı büyük bir zafer kazandı. Adı Abdullah olan yedi sahabinin katılması sebebiyle '' Gazvetü'l-Abadile / Abdullahlar Savaşı '' (654-655). denmiştir.
Kıbrıs'ın Fethi
Hz. Osman zamanında güçlü deniz donanması önemli deniz zaferleri kazanılmıştır. Hz. Osman zamanında Suriye genel valiliğine atanan Muaviye yeni halifeden izin alarak yalnız gönüllülerin katılmasıyla Kıbrıs fethini gerçekleştirmişlerdir. Bu sefere katılan gönüllüler arasında Ubade b. Samit ve hanımı Ümmü Haram'da bulunmaktaydı.
Müslüman filosu 649 yılı ilkbaharında 1700 gemiyle Akka'dan denize açıldı, kuşatma sonunda 7200 altın vergi ödenmesi ve Müslümanlara saldırılmaması şartıyla anlaşma sağlandı.
Karaya çıkıldığı sırada Ümmü Haram (Peygamber Efendimizin halası) bindiği hayvandan düşüp vefat etti ve burada defnedildi. Hala Sultan Tekkesi Larnaka sınırları arasındadır (654)
Zatü's-Savari Savaşı
652 yılında Sicilya ve Rodos üzerinden seferler düzenlendi. İskenderiye'ye çıkartma yapmak isteyen Bizans ordusu geri püskürtüldü. 200 gemilik İslam ordusu İskenderiye açıklarında II. Konstans kumandasındaki 500 parçalık Bizans donanmasına karşı büyük zafer kazandı. Yelken direklerinin çokluğu sebebiyle '' Zatü's-savari'' adı vverilen bu zaferle Bizans'ın Doğu Akdenizdeki hakimiyeti sona erdi.
Ayrıca bu dönemin en büyük deniz savaşıdır.
Kur'anı Kerim'in İstinsahı : Kur'anı Kerim Hz. Ebu Bekir döneminde mushaf haline getirilmiştir. Sahabilerde kendi nüshalarına ve ezberlerine göre okuyuşlarını sürdürüyorlardı. İslam coğrafyası Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde genişlemeye başlamıştır. Fethedilen bölgelerdeki Müslümanlar Kur'anı kendi bölgelerinde meşhur olan sahabinin mushaf ve kıraatiyle öğrenip okuyorlardı.
Azerbaycan ve Ermenistan fethine katılan ordunun kumandanı Huzeyfe b. Yeman Suriyeli ve Iraklı askerler arasındaki kıraat ihtilafını ve karşılıklı ağır ithamları görünce endişeye kapıldı. Hz. Osman'ın yanına Medine'ye gelerek konuya çözüm bulmasını teklif etti.
Hz. Ebu Beki'in kızı Hz. Hafsa'ya teslim edilmiş mushafı çoğaltarak merkezlere göndermeye başlayan Hz. Osman , İstinsah ve çoğaltma için Zeyd b. Sabit başkanlığında Abdullah b. Zübeyr , Said b. As ve Abdurrahman b. Haris b. Hişam'dan oluşan bir heyeti görevlendirdi.
Kıraat farklılıkları yüzünden ortaya çıkan tartışmalara son vermek için bir kelimenin yazılış şeklinde ihtilafa düştüklerinde Kureyş lehçesini esas almalarını emretti.
Çoğaltılan Kur'anı Kerim'ler Mekke , Kufe , Basra , Şam, Yemen ve Bahreyn'e gönderildi.
İlk altı yılda ganimet gelirlerinin bol olduğu lüks ve refahın arttığı bu yıllarda halkın önemli kısmı Hz. Osman'ın yönetiminden memnundu. Ancak 650 yılında başlayan Karışıklık Döneminde Müslümanlar arasında ihtilaflar ortaya çıktı.
Hz. Osman ve valilerin bir takım icraatları şikayet konusu yapıldı ve eleştirildi. Bu şikayetler giderek arttı ve İslam alimlerinin Müslümanların içine düştüğü ilk büyük fitne olarak kabul ettiği etkilerini günümüze kadar sürdüren kanlı fitne hareketi yaşandı. Fitneyi körükleyen gizli bir el olan Abdullah b. Sebe Müslümanları bölmeye çalışmıştır.
Hz. Osman'ın valiliklere ve diğer önemli devlet görevlerine sadece akrabalarını tayin etmesi, onlara ve diğer akrabalarına devlet hazinesinden büyük miktarda bağışlarda bulunması. Bu bağışlarda bulunmasını eleştiren Ebu Zer el- Gifari gibi ileri gelen sahabileri cezalandırması , muhacirlerden Kureyş ileri gelenlerinin Medine'den ayrılıp fethedilen bölgelerdeki şehirlere yerleşmelerine izin vermesi, oralarda çok miktarda mal-mülk edinmelerine göz yumması vb. uygulamaları gelir.
Hz. Osman'ın idarede birlik ve beraberliği daha kolay sağlama arzusuyla başvurduğu bu uygulama Hz. Ali ve diğer sahabiler tarafından da eleştirilmiştir. Hz. Osman (650) yılında Hz. Peygamber'den intikal eden ve üzerinde ''Muhammed Rasülullah'' yazan hilafet mührünü Eris Kuyusuna düşürmüştü.
Kuyunun suyu boşaltılmış çıkarılan çamur üç gün boyunca didik didik aranmış fakat yüzük bulunamamıştı. Hz. Osman çok üzülmüştü ancak mühürün bu şekilde gayri ihtiyari düşürülmesi de onun aleyhinde propaganda maksadıyla kullanmışlardır.Ancak karışıklıkların yaşanması ve isyanda fetihlerin durmasıyla ortaya çıkan ekonomik kriz, Hz. Osman'ın temsil ettiği Kureyş hakimiyetine karşı başlatılan kabilecilik hareketi ve bu karışıklıklardan istifade edip Müslümanları birbirine düşürmeye çalışan Abdullah b. Sebe'dir. Bu kişi yahudi asıllıdır ve Kufe'de ilk fitnesini yaymaya başlamıştır.
Hz. Osman'a karşı yürütülen muhalefetin ana merkezi Mısır olmuştur.
Hz. Osman bu karışıklıkların vilayetlerdeki durumu öğrenmek için müfettişler gönderdi. Mısır'a Ammar b. Yasir gönderildi. Daha sonra Hz. Osman valileriye toplantı yaptı ve valilerini dinleyen halifefitne elebaşlarının askere alınması, Kufe'deki bazı şahısların maaşlarının kesilmesini emretti. Olaylara Allah'ın emirleri çerçevesinde çözüm arayacağını , onlara haklarını eksiksiz vermelerini ve halka karşı itidalli davranmalarını tavsiye etti.
Ayrıca Hz. Peygamber'den intikal eden hilafet mührünü Eris Kuyusuna düşürmesi de Müslümanları rahatsız etmişti.
Bu uygulamalarla ilgili konuların açıklaması şöyledir;
Hz. Osman amcasının oğlu Mervan b. Hakem'i devlet katibi tayin etmiş, Muaviye'yi Suriye genel valisi yapmış, Humus , Kinnesrin ve Filistin vilayetlerini de ona bağlayarak yetkilerini genişletmiştir.Beytülmal emini Abdullah b. Mesud ile aralarında yaşanan olaylar sebebiyle görevden aldığı Kufe valisi Sa'd b. Ebu Vakkas'ın yerine önce anne bir kardeşi Velid b. Ukbe b. Ebu Muayt'ı onun ardından yine akrabalarından Said b. As'ı getirmiştir. Mısır valiliğine Amr b. As'ın yerine sütkardeşi Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh'i , Basra valiliğine ise Ebu Musa el- Eş'ari'nin yerine dayısının oğlu Abdullah b. Amir'i getirmişti. Bu tayinler neticesinde devletin bütün idari kademeleri Ümeyye oğullarının eline geçmiş oluyordu.
Bazı rivayetlere göre Abdullah b. Sebe vesayet inancını gündeme getirdi. Hz. Ali'nin Hz. Peygamberin (sav) vasisi olduğunu dolayısıyla ondan sonra halifelik hakkının Hz. Ali'ye geçtiğini iddia etti. Onun hakkını gasbeden Hz. Osman'ın halifelikten uzaklaştırılıp yerine Hz. Ali'nin geçilmesi gerektiğini ileri sürdü.
İsyan ve Hz. Osman'ın Şehit Edilmesi
İsyancılar ilk ciddi eylemlerini Hz. Osman'la yaptıkları toplantıdan sonra valilerin vilayetlerine dönüşleri sırasında Kufe'de gerçekleştirdiler. Kufe'ye dönmekte olan vali Sa'd b. As'ın yolunu kestiler.Hz. Osman'dan Kufe valiliğine Ebu Musa el-Eş'ari'yi tayin etmesini istediler.Hz. Osman (ra) olayları yatıştırmak için isteklerini kabul etti.
Yönetimin kontrolden çıkmasını fırsat bilen diğer merkezdeki muhaliflerde cesaret alarak Mısır , Kufe ve Basra'daki gruplar Hz. Osman'ın valilerini açıktan eleştirmeye başladılar ve haksız isnatlarda bulunmaktanda çekinmediler.
Ayrıca Hz. Ali, Hz. Aişe . Hz. Zübeyr, Hz. Talha başta olmak üzere bazı sahabilerin ağzından mektuplar yazarak onları da bu işin içinde göstermeye çalıştılar. Bu mektuplar Medine'de de etkisini gösterdi ve muhaliflerin sayısını arttırdı.
Mısır'ın yanısıra Basra ve Kufe'den sayıları 600-1000 arasında üç grup hac kafileleri arasına karışarak bölgeye geldi. Yapmış oldukları plana göre , önce Medine'ye yöneldiler ve şehrin üç ayrı yerinde konakladılar.
Temsilci göndererek halifeyle görüşmek istediler. Asıl amaçları, Medine'de kendilerine karşı koyabilecek askeri birliğin bulunup bulunmadığını öğrenmekti.
Bu sırada onların durumundan endişelenen Hz. Ali halife Hz. Osman'ı durumdan haberdar etti ve oğlu Hz. Hasan'ı halifeyi korumak üzere gönderdi. Aynı günlerde ashabın diğer büyükleri de halifeyi korumak için oğullarını Hz. Osman'ın evine gönderdiler.
İsyancılar tekbir getirerek Hz. Osman'ını evini kuşattılar.
Hz. Osman tarafından Mısır'ın eski valisine yazılan ve yeni vali Muhammed b. Ebu Bekir ile bazı liderlerinin ölümle cezalandırılmasını emreden bir mektup ele geçirdiklerini söylediler . Hz. Osman böyle bir mektup yazmadığını yazmadığını dile getirdi. Onun sözlerine inanmayan asiler evin etrafında mevzilendiler. Bu arada tarafsız kalan ve müdahale etmeyen Medinelilere dokunmayacaklarını bildirdiler. Önceden hazırladıkları senaryonun bir parçası olduğu anlaşılan bu mektubun Hz. Osman'ın bilgisi dışında katibi Mervan tarafından yazılıp, hilafet mührüyle mühürlendiğini bildiren rivayetlerde bulunmaktadır.
Medinelilerin çoğu muhasaranın ilk günlerinden itibaren evlerine kapanıp mecbur kalmayınca dışarı çıkmadı. Bunun sebebi sadece isyancıların tehditleri değil, halifenin şehit edileceğini düşünememiş olmalarıydı.
Buarada köleler ve işsiz güçsüz bedevi takımlarıda isyancılara katılarak sayıları daha da arttı.
Hz. Osman isyancılarla defalarca konuşarak onları ikna etmeye başladığında katibi Mervan b. Hakem yönetim için büyük taviz olduğunu, isyancılara cesaret vereceğini, yönetime karşı daha cüretkar davranacaklarına yol açacağını ve Hz. Osman'ın dışarı çıkarak onlara karşı sert konuşmasını söyledi. Hz. Osman'ın hanımı Naile buna karşı çıkınca bu sert konuşmayı Mervan kendisi yapmak için izin istedi bu sert konuşmayı yapan Mervan ortalığı yeniden alevlendirdi.
İsyancılar Hz. Osman'ın halifeliği bırakmasını yoksa öldüreceklerini bildirdiler.
Hz. Osman evinin önünde bekleyen sahabilere zarar gelmesini istemiyordu.
Hz. Osman rüyasında Hz. Peygamber'in kendisine yarın birlikte iftar edeceklerini söylemesinden etkilenerek asilere boyun eğmmeyi rededip onuruyla ölmeyi göze aldığıda bildirilir.
Kuşatmanın son gününde evin önünde bekleyen genç sahabilerle isyancılar arasında çatışmalar yaşandı ve yaralananlar oldu. Akşam saatlerinde bir kaç Mısırlı bitişikteki evden Hz. Osman'ın evine girdi ve Kur'an okumakta olan Hz. Osman'ı şehit etti. Ona kalkan olmak isteyen hanımı Naile'ninde parmaklar kesildi.
beytülmalı yağmalayan asiler , Hz. Osman'ın defnedilmesini de engellediler.
Cenazesinde 3 - 17 erkek ve iki hanımı olduğu rivayet edilir.
Hz. Osman şehit edildiğinde 82 yaşındaydı. Cennetül -Baki mezarlığı bitişiğindeki Haşşü Kevkeb denilen yere defnedildi.
Hz. Osman'ın şehit edilmesi Medine'de büyük bir mateme sebep oldu. Hz. Osman'a yeterince sahip çıkamamanın pişmanlığını yaşadılar. Adete şoka giren Hz. Ali bu olaya büyük üzüntü ve acı hissetti.
Bu olaydan sonra İslam dünyası sıkıntıya maruz kaldı ve birlik , beraberlik kayboldu.
Hz. Osman takva sahibi bir insandı, gecelerini ibadetle , gündüzlerini oruçlu olarak geçirirdi. Kur'an okumaktan usanmazdı, hac zamanında Hacerülesved yanında bir rekatta Kur'anı hatmettiği rivayet edilir.
Son derece cömert, yardım etmeyi çok severdi.
Hicretten sonra yaşanılan su sıkıntısını gidermek için Rume kuyusunu bir yahudiden satın alarak Müslümanların istifadesine sunmuştur.
Hz. Osman Mescid-i Nebevi'yi genişletmişti. Bu inşaatlar sırasında kendi malından 10.000 dirhem harcadığıda bildirilmektedir.
Hz. Osman Peygamber Efendimizin (sav) vahiy katibiydi. Ayrıca bazı mektup ve anlaşma gibi vesikalarıda kaleme almıştır.
Hz. Peygamberimiz (sav) zamanında fetva veren bir kaç sahabi arasında sayılır. Ayrıca üstün bir haya duygusuna sahipti.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
hazırlayan nurşen35...