Cevap: Kuş tüyü öğütler
kuş tüyü öğütler...
Gözünü bu satirlardan bir an kaldir ve kus tüyünün
düsüsünü hayal et.. Hem havada asili kaliyor, hem iniyor
gibidir... Çok uzaktan geliyor gibi ama çok yakin gibi durur.
Gökten yere düstügü halde, düstügünü hissettirmez sana kus
tüyü... Belki de hiç düsmez kus tüyü. Hayir, hayir düsüyor
degildir. Belki de kendisi yere dogru inmeyi, yere konmayi tercih
ediyor gibidir. Hani yagmur gibi... Düsüyor degil indiriliyor.
Öyle ki, bir kus tüyünün inisini seyrederken, sayisiz
göklerden sayisiz tüylerin düstügü duygusuna kapilirsin,
kus tüyü yere indiginde henüz düsüsünü tamamlamadigini
hissedersin. Dogru; düsmez aslinda kus tüyü, "iner" gibidir,
"indirilir" ve "hep indirilir". Meleklerden kopmus gibi,
melekler gibi.. Simdi de uykun gelir mi kus tüyünü duyunca? Yoksa
uyanir misin tatli ve gerçek bir rüyaya? Iste sana kus tüyü
gibi hafifçe dokunan ögütler... Istersen birak düssün,
istersen havada öylece asili kalsin. Sen bilirsin.
Sevmeyi ögren: Sevdikçe varliginin kâinatla toplandigini
görürsün. Sevince, kendini kendinden öte tasirsin. Sevince
kalbine yeni ve sonsuz kanatlar takarsin. Sevince, mavi bir deniz olur
kalbin; hiç bilmedigin kiyilara varirsin.
Bagislamayi ögren: Bagisladikça dostlarinin sayisini
onla çarpmis olursun. Bagislamak kalbinin yükünü azaltir.
Bagislayinca, kalbine batan dikenler güle döner. Bagislayinca
önce kendini bagislamis gibi olursun, nefretin ve kinin yükünü
omzundan atarsin.
Pismanlik duymaktan korkma: Pismanligini itiraf ettikçe
hatalarinin küçük, anlasilir ve bagislanabilir parçalara
bölebildigini görürsün. Pismanlik sancisini göze aldigin
sürece, hatadan dönmenin lezzetini de yasamaya baslarsin.
Pismanlik içtenligin sinamasidir. Içtenligi olmayanlar
pisman olamazlar. Pisman olmayanlar içtenlik kazanamazlar.
Hatirlamayi ögren: Hatirladikça, sevgilerinin kare kökünü
bulup, onlardan hüznü çikardigini fark edersin. Hele de
çocuklugunu çok hatirla ki, hiç endisesiz mutlu oldugun anlari
yeniden yasa. Mutlu olmayi beceremeyen biz büyüklere içimizdeki
çocuk mutlulugun sadelik ve hirssizlikla ilgili oldugunu
fisildar. Dur ve dinle çocugunu.
Deger vermesini ögren: Deger verdikçe sevgilerin küpünü bulup,
onlari mutlulukla çarpabildigini görürsün. Deger vermeden
geçirdigin günün günesi hiç dogmamis gibidir. Degerini
bilmedigin esyaya hiç sahip olmamis gibisindir. Degerini
bilmedigin dostlarin sana göre hiç yasamamis gibidir. Deger
vermesini ögrendiginde, hayatin sahihlestigini fark edersin. Daha
yavas yürürsün ama adimlarini yere siki basarsin.
Iltifat etmesini ögren: Iltifat ettikçe, insanlarla arandaki en
kisa mesafenin bir tebessümün resmettigi egri bir çizgi oldugunu
görürsün. Iltifat etmek yalan konusmak demek degildir. Iltifat,
muhatabinin görmek istedigin yere ulasmasi ve oradan öte
geçmesi için temennide bulunmaktir.
Özür dilemesini ögren: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin
sonsuza bölündügünü, böylece darginliklarin limit sifira
giderken yok oldugunu fark edersin. Ayrica bak: "Pismanlik
duymaktan korkma" ögüdü.
Aşktan korkma: Böylece bir üçgenin iç açilarinin toplaminin
180 dereceyi asip, bütün yamuklari kendi içinde
barindirabildigini görürsün. Ask pürüzleri yok eder; dikenleri
gül eder, acilari haz eyler.
Ara sira hüzünlen: Hüznün kalbine dokunmasina izin ver. Böylece
bütün mutluluklarin ve zevklerin sonunda ayrilik çizgisine teget
geçip geri döndügünü görürsün. Hepimiz ayriliklarin
kusattigi bir adada simdilik yasayan fanileriz. Hüzün,
faniligin ince sizisini kalbine hissettirdigi için, seni
ebediyete komsu eder. Hüznünü öldürürsen ölümü
anlayamadigin gibi hayati da anlayamazsin.
Ve bir gün ölecegini bil: Kesinlikle öleceksin ve öldügün gün
anlayacaksin ki, yasadigin hayat, paydasi sonsuzluk olan basit
bir kesirden ibaretmis. Kesrin payinda ne olursa olsun, ne kadar çok
sey biriktirmis olursan ol, hepsi son islemde sifira esitlenir.
Kesrin üzerine, yani bu dünyaya, sonsuzluk cinsinden bir seyler
koyman gerekiyor. Yoksa "elde var sifir"
Her gün yeniden uyan: Uyanmayi sadece gözünü açmak olarak bilen
için, bir safak vakti ne kadar da siradandir. Hayranlik duygusunu
her gece iki göz kapaginin ardina sakladigi gözleri gibi her
daim uykuda birakan için, bir gün dogumu "sabahin körü"
olasica karanliktir. Kulluk heyecanini avucunda tutamadigi bir
kor gibi savurup söndüren için, bir seher vakti egreti ve
tanimsiz bir vakitsizliktir. Haydi aç gözlerini... Aç
gönlünü... Simdi ve burada var oldugunu fark et. Var edildigini
fark et. Buraya, bu sabaha bir insan olarak gönderildigini bil. Bu
sabahin senin için, sana özel olarak yaratildigini fark et.
Uyan... Günes senin için doguyor...
Senai Demirci
__________________
Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |