Cevap: Medineweb Tıbbı Nebevi tavsiyeleri
Yenilenlerin Karıştırılması
Sağlığımızın bozulması, çok yememizle ve yediğimiz gıdaları aynı öğünde karıştırmamızla çok ilintilidir. Değişik şekillerde sindirim vardır. Nişastalı yiyecekler (pirinç, ekmek gibi) ağızda oluşan pityalin enzimiyle sindirilir ve bu enzim alkali bir ortam oluşturur. Proteinli yiyecekler ise (et, süt ürünleri gibi) hidroklorik asit ve pepsin enzimiyle sindirilir. İki değişik gıdanın aynı öğünde alınması enzimlerin birbirlerini nötralize etmesine sebep olur ve sindirim bozulur. Bu gıdaların karıştırılmasıyla midede mayalanma oluşur. Asit ortam ve mayalanmanın neticesinde alınan gıdalar kanın koyulaşmasına, dolaşımın bozulmasına yol açar. Bu tarz beslenme, uzun yıllar yapılmaya devam edildiğinde bedende birçok kronik hastalık kendiliğinden ortaya çıkar.
İnsanlar, genellikle aynı öğünde birçok değişik gıdanın tadına bakmak isterler. Özellikle Ramazan ayında bu istek daha belirgindir. Gün boyu aç kalan insan, yemek zamanı geldiğinde sofrada her şeyin bulunmasını arzular. Bulunan tüm besinlerin tadına bakmak onun için neredeyse normal bir beslenme alışkanlığına dönüşmüştür. Oysaki sağlıklı beslenmek için en önemli şartlardan biri yemek sırasında çeşit miktarını olabildiğince az tutmaya çalışmaktır. Tek bir yemek çeşidi yenilerek kalkılan öğünlerde, insanlar, bir sonraki öğüne kadar çok rahat ederler.
Mide ve hazım sorunu olanlara bu yönde beslenmeleri tavsiye edildiğinde hazımsızlıklarında, mide ve bağırsak şikâyetlerinde belirgin bir rahatlama olur. Bu yöntemi tavsiye ettiğim yüzlerce hasta bu uygulamanın faydasını belirgin derecede fark etti. Mide ağrısı çekenler, kabızlığı bulunanlar ve gaz sorunu olanlar kendilerini daha iyi hissettiler.
Az Yemenin Önemi
Peygamberimiz (a.s.m.) “İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfidir. Mutlaka yemesi gerekirse midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes alıp vermeye (havaya) bırakmalıdır” (Tirmizi, Zühd, hadis no: 2380) buyurmuşlardır.
Yine hadislerinde “Birçok hastalığın gerçek sebebi çok yemedir” (Camiü’s-Sağir, 1/36) ve “Allah’a en sevgili olanınız az yiyenleriniz, vücut bakımından da hafif olanlarınızdır” (Kenzü’l-Ummal, 3/7084) buyurmuşlardır.
Bu hadislerden anlaşılacağı gibi az yemenin beslenmemizdeki önemine dikkat çekilmiştir. Günümüzde de beslenme uzmanları, di*yetisyenler, hekimler ve konuyla ilgili ilgisiz herkesin ortak noktada buluştukları en önemli nokta az yenilmesi gerektiği fikridir. (Bu konu, dergimizin ilerleyen sayfalarında “Açlık” başlığı altında müstakilen işlenmiştir.)
Kan Vermek
Tıbb-ı Nebevi’de kan aldırma işlemi alınan kanın başka bir hastaya verilmesi ile değil, tamamen sağlık amaçlı olarak yapılmaktadır. Kan aldırma işlemine hacamat denir. Kan vücuttan çıktığında yerine plazma adı verilen bir vücut sıvısı geçecek ve kanın sulanması sağlanmış olacaktır. Akışkanlığı artan kanın aynı zamanda çevredeki, beyin ve karaciğerdeki dolaşımı da düzelmiş olacaktır. (bu konu hakkında ileride açıklama yapağız inşALLAH)
Masaj
El ve bazı yardımcı aletlerle vücudun değişik bölgelerinin basınca maruz bırakılmasıdır. Tıbbî açıdan masajın yararları oldukça fazladır. Dokularda birikmiş toksinlerin atılmasını kolaylaştırır. Kan ve lenf dolaşımının düzenlenmesini sağlar. Eklem ve adale ağrılarının giderilmesinde, zihnin ve ruhsal gücün durağanlaştığı dönemlerde çok faydalıdır.
Peygamberimiz zaman zaman sahabilerinden kendisine masaj yapmalarını istemiştir. “Ey Ebu Zeyd! Yakın gel, sırtıma masaj yap” (İ. Sünni vr. 34 b; E. Nuaym vr. 74) buyurmuşlardır. Ayrıca yorgunluk ve bazı hastalık hallerinde masaj yaptırılmasını tavsiye etmişlerdir.
Ortam Değişiminin Önemi
Yaşamın değişik zamanlarında her insanın ortam değişimi yaparak rahatlamaya farklı bir ruhsal ve zihinsel arınmayı yaşamaya ihtiyacı vardır. Çalışanların senelik izinleri, mahkûmların ve askerlerin ev izinleri, hastaların senator*yum*lara alınarak orada bol oksijenli bir ortamda tedavi edilmelerinin temel mantığında hep ortam değişiminin faydalarından yararlanma düşüncesi vardır. Bu yüzden Peygamberimiz “Seyahat ediniz ki sıhhat bulasınız” (Müsned, 2/380; Camiü’s-Sağir, 2/25) buyurmuşlardır.
Peygamberimiz “Yaylaya çıkınız! Mevsim rüzgârlarını (güzel havalarını) koklayıp teneffüs ediniz! Kuytu ve güzel yerlerinde konaklayınız!” (Müsned, 4/55, 3/361; Tabakat-ü İbn-i Sad, 4/306) buyurmuşlardır. Sahabilerinden hasta olanlara özellikle zaman zaman yaylalara çıkarak dinlenmelerini tavsiye etmişlerdir. Kendi uygulamalarında da yaşamının özellikle sıkıntılı dönemlerinde yalnız başına kalarak bu yöntemi tecrübe ettiğine dair birçok örnekle karşılaşmak mümkündür.
Öğle Saati Uykusu
Peygamberimizin öğle saatlerinde uyumayı bir alışkanlık haline getirdiği çok yaygın olarak bilinir. Bunun sağlığa faydaları olduğunu çoğumuz duymuşuzdur. Öğle saatlerinde bir saat kadar uyumanın veya hafifçe kestirmenin adına “kaylule uykusu” denilmiştir. Bu uykunun ne kadar değerli olduğunu modern tıp yeni anlamıştır.
alıntı
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım...
Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |