Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29 Mart 2016, 02:18   Mesaj No:2

AlimOğlu

Medineweb Usta Üyesi
AlimOğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AlimOğlu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15399
Üyelik T.: 24 Aralık 2011
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Mesaj: 264
Konular: 59
Beğenildi:189
Beğendi:36
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Anne-babaların dikkat etmesi gereken başlıca noktalar.

2- ÇOCUĞUNUZU ELDE EDİN.
İŞTE BUNUN SIRRI; ( KABUL-ONAY-DEĞERİNİN BİLİNMESİ )
Kabul-Onay ve değerinin başkalarınca bilinmesi insanın içini kemiren açlıkların, susuzlukların en şiddetlisidir. İnsanların bu açlığını ve susuzluğunu tatmin etmeyi bilen çok ender insanlar, başkalarını avuçlarının içinde tutarlar.
İnsanları en son moda elbise giymeye, en yeni otomobili kullanmaya. çocuklarından övünerek söz etmeye sevk eden, bu duygu ve isteklerdir. yazarlara ölmez yapıtların, yazdıran, Bill 6ates, Rockefeller, Koç ve Sabancı’ları zengin olmaya teşvik eden neden de aynıdır
Bir takım delikanlıları, gangster olmaya yönelten de bu duygu ve isteklerden başka bir şey değildir.
Eğer size değer verir ve sizi yüceltirsem ben, daha çok sever ve yaptıklarımı onaylarsınız. Hatta size değer verdiğim için bana minnettar kalırsınız. Bir insanın kendisini değersiz hissetmesine neden olursanız, çok büyük bir çöküntüye uğramasına yol açarsınız. Bir insana yapılan kaba davranışlar, onun benlik duygusunun incinmesine ve kendini. Değersiz hissetmesine neden olur.

Eğer bu üç davranış durumunu (Kabul-Onay ve Değerinin başkalarınca bilinmesi) hayatımızda uygulayabilsek, hayatta neler elde edebileceğimize şaşarız.

1-KABUL
Kabul bir vitamindir. Hepimiz, olduğumuz gibi kabul edilmeye açlık duyarız. Birlikte olduğumuzda gevşeyebileceğimiz birini isteriz. Pek azımız genel olarak dış dünyayla ilişkilerimizde tamamen "kendimiz" olma cesaretini gösteririz. Ancak yanındayken kendimiz alabileceğimiz, birlikteyken kendimiz olmayı göze alabileceğimiz birini isteriz, zira onun bizi kabul edeceğini biliriz.
Gariptir başkalarını kabul eden ve onları oldukları gibi beğenenler, başkaların davranışlarını iyi yönde değiştirmede en başarılı olanlardır.
Başka insanların nasıl davranmaları gerektiği üzerine katı kişisel kurallar oluşturmayınız. Karşınızdakine "kendi olma hakkını" tanıyınız. Biraz tuhaf bir insansa, bırakın öyle olsun. Sizin her yaptığınızı yapmasını ve her beğendiğinizi beğenmesini beklemeyiniz. Sizin yanınızdayken rahatlamasını sağlayınız.
Bir psikologun ifade ettiği gibi, "Hiç kimse, bir diğerini yeniden biçimlendirme kudretine sahip değildir ancak, karşınızdakini olduğu gibi beğenmekle, ona kendisini değiştirme gücünü vermiş olursunuz. "
Psikanalistler insanların daha iyi olmalarına nasıl yardım ederler? Hasta kendisini olduğu gibi kabul edecek birisini bulmuştur. Yaşamında ilk kez; korkularını, utandığı şeyleri açığa çıkarır ve doktor da şaşkınlık, dehşet ve ahlaki yargılama göstermeksizin dinler. Tüm "utanç verici" özelliklerine ve kusurlarına rağmen onu kabul eden bir insanoğlu bulduğu için, kendisini kabul edilebilir görür ve yeniden daha iyi bir yaşama doğru yoluna devam eder.
Bir psikanalistin dediği gibi:"Eğer insanlar "kabul" konusunu gerçekten uygulasa, çok kısa sürede işimizden oluruz."
Herkesin açlığını duyduğu birinci sihirli şey kabuldür. Tüm dünyaya karsı duran, insanların en acımasızı dahi, kendisinin kabul görmesine gereksinim duyar, örneğin;
Mitler etrafına kendisini beğenmekte olan insanlardan ufak bir gurup toplar ve her gittiği yere onları da beraberinde götürürdü.
Gençlik çeteleri; toplumun başka kesimlerince yada ailelerince kabul görmeyen bu çocukların, çete üyelerince kabul görerek biraz kişisel önem, biraz da ait olma duygusu kazanmaları sonucu ortaya çıkmaktadır.
Çocuğunuzu olduğu gibi kabul ederseniz istediğiniz gibi olacaktır.

Hz. Peygamber' in hayatına baktığımızda çocuklara karşı tam bir "KABUL davranışı" gösterdiğini görürüz; Hz. Enes, çocukken 10 sene Hz. Peygamberin yanında bulunmuştur. Fakat Hz. Peygamber bırakın ona vurmayı, bir kere bile "of be" dememiştir. Hatta Enes, onun hoşlanmadığı davranışlar sergilediğinde "ne kötü yaptın" diye bir söz dahi söylememiştir. Hz. Enes 'in anlattığına göre, birisi "keşke şöyle yapsaydın" diyecek olsa Hz. Peygamber: "Bırakın çocuğu O Allah'ın murad ettiğinden başka bir şey yapmamıştır" demiştir.
Evet çocuğu yetiştirmede ince hüner; onu dövmeden, azarlamadan, hareketlerini sınırlamadan ve bazı hürriyetlerini almadan büyütmektir. Görüldüğü gibi Hz. Peygamber bura da tam bir "KABUL mesajı" sergilemektedir.
Çocuğunuz da dahil olmak üzere herkes anlaşılmayı, kabul görmeyi ve kendini önemli hissetmeyi ister. Zig Zİ6LAR


Çocuklarınızı oldukları gibi kabul ederseniz onlar sizden su beş mesajı almış olurlar:
1-Ben varım.
2-Ben doğalım
3-Seviliyorum
4-Değerliğim.
5-Güvenebilirim.

Eğer oldukları gibi kabul etmezseniz bunların tersini algılarlar.
1-Ben yokum
2-Ben doğal değilim.
3-Sevilmiyorum.
4-Değerli değilim.
5-6üvenemem.

Çocuklarınızı oldukları gibi kabul edin. Kendileri olmalarına izin verin. Sizin kendisini beğenmeniz için kusursuz olmasında ısrarcı olmayın, inandığınız doğruları yasaması adına ona baskı ve diretme uygulamayın. Aynını yapmasını beklemeyin.
Her şeyden önemlisi kabul konusunda pazarlığa girmeyin. Asla söyle demeyin "Bunu veya sunu yaparsan veya bana uyacak biçimde bazı yönlerini değiştirirsen, sana kabul gösteririm." Bu göstermemiz gereken ilgi ve sevgiyi bazı şartlara bağlamaktır. Ailelerin çoğu maalesef bunun çocuk üzerindeki etkisini görememekte ve "koşullu sevgi" göstermektedir.

Mesela: "Taktir alırsan benim oğlumsun."
" Ben tembel çocuk istemem."
" şımarıklık yapma yoksa annen olmam."
Ayrıca "kıyaslama" da kabul edilmemenin göstergesidir. Kıyaslanan kişi değersiz olduğunu, varlığından memnuniyet duyulmadığını ve sevilmediğini hisseder.
"Ali kadar kafan çalışmıyor." ( Çocuk söyle düşünür; Ali gibi olmadığım için beni sevmiyorlar.)

Seminerlerimde farkına varsak da varmasak da her gün 3000-3500 adet mesaj alış verisinde bulunduğumuzu ve bu mesajlarımızla ya birilerinin kalbini kazandığımızı yada kaybettiğimizi dile getiririm ve "Acaba biz çevremize, dostlarımıza, esimize, çocuklarımıza ne mesajı veriyoruz?" diye sorarım. Ve bu mesajları nasıl dile getirdiğimizi söyle anlatırım.

KABUL MESAJI; Baba çocuğunun elinden tutmuş parkta gezdiriyor. Bu sırada çocuk ayağını bir yere çarpıyor ve ağlamaya başlıyor. Kabul davranışı gösteren Baba; Çocuğunun göz hizasına kadar eğilir ve sorar "Neresi açıyor oğlum, çok mu acıyor ?" ve çocuğun acıyan yerini öper . Çocuk artık acı falan hissetmiyordur neden? Çünkü baba Oğlum seni seviyorum, sen benim için değerlisin, ben senin acının farkındayım, ben de senin acını paylaşıyorum. Mesajı vermektedir.

REDDETME MESAJI; Reddetme davranışı gösteren Baba; "Sus bakayım “erkek adam ağlamaz" diyor ve çocuğun kafasına vuruyor. Senin duygu ve düşüncelerin benim için önemli değil, ben senin acını duymuyorum ve acını paylaşmıyorum. Mesajı vermektedir

UMURSAMAMA MESAJI; Umursamama davranışı gösteren baba; çocuk ağlamasına rağmen kocaman-kocaman adımlarla yürür, çevresinde gördüğü dost ve arkadaşlarıyla çocuğunun ağlamasına aldırış etmeden onlarla konuşmaya devam eder. Sanki çocuk gezdirmiyor elinde paket taşıyor gibidir. Bura da baba şu mesajı veriyor; Sen yoksun, benim için hiçbir değer taşımıyorsun. Senin varlığını bile kabul etmiyorum. Seni insan yerine koymuyorum.
İnsanı en çok deliye döndüren mesaj umursama mesajıdır. Bu mesajı bir resmi dairede bizi görmesine rağmen yüzümüze bile bakmayan bir memurdan, sırada olmamıza rağmen "biz orda yokmuşuz" gibi önümüze geçen birisinden değişik zaman ve mekanlarda almışızdır. Ve sinirlenmiş, deliye dönmüşüzdür.

Yeniden soruyorum; "Acaba biz çevremize, dostlarımıza, eşimize, çocuklarımıza ne mesajı veriyoruz?"
Verdiğimiz mesajlarımızı düzeltmeden, ilişkilerimizi düzeltmemiz mümkün değildir.
Alıntı ile Cevapla