Cevap: Anne-babaların dikkat etmesi gereken başlıca noktalar. 3-ONLARA DEĞER VERDİĞİNİZİ GÖSTERİN: Sadece sizin için önemli olan şeyleri "fark ettiğinizi" hiç düşündünüz mü? Bu nedenle, birisi bizi "fark ederse" bize karşı büyük iltifatta bulunmuş olur. Bize önemimizi kabul ettiğini göstermektedir. Bu durum, moralimizi büyük ölçüde yükseltir. Biz de daha dost, daha uyumlu olur ve daha çok çalışırız. "Her çocuk üzerinde görülmez bir levha taşır. Ne yazar bu levhada; "Ben önemliyim", "ben değerliğini", "beni kabul edin." Dikkat ettiyseniz küçük çocuklar dayanılmaz bir fark edilme arzusu duyar. "Bak anne, bak!" ve "baba , gel de bana bak!" tüm ana-babalara duyduğu aşina cümlelerdir. Ancak çocuklar fark edilmeyi genellikle daha dolambaçlı yollarla ararlar. Yemek yemeyi reddetme, kafasını duvara vurma, bir şeyleri kırıp-dökme, kardeşine vurma gibi. Eşlerin de en sık şikayet ettikleri konunu "fark edilmemektir". Pek çok koca, eşinin yeni elbisesini yada saç modelini fark etmediğinde neden kırıldığını anlayamaz. Ama bu davranışı; kadına göre kocasının onu dikkate değecek kadar önemli bulmadığı anlamını taşır. Ayrıca eve gelen misafirlerden de hep yemekler çok güzel olmuş, ellerinize sağlık sözü kadınların beklediği can alıcı iltifatlardan değil midir? Burada şu vardır ; o kadın misafirleri için inkar edilmez bir emek harcamıştır. Ve bunun fark edilmesini beklemektedir. Evdeki münakaşa ve tatsızlıklarda en çok duyduğumuz sözlerden biri de bunun için "Sana da ne yaptıysak yaranamadık" dır. “İnsanların değerini hissettirebileceğin fırsatları kaçırma” J.H. BROWN "Sadece insanlara değer verdiğinizde onlarla bağ kurup liderlik yapabilirsiniz" Jim DORNAN BAŞARININ ARKASINDA KABUL-ONAY VE DEĞER VERMEYİ BULURUZ. Eğitim araştırmacısı Benjamin Bloom Chicago Üniversitesindeki bir grup araştırma asistanı ile birlikte alanlarının en iyisi, en başarılısı olan 120 süper star üzerinde beş yıl süren bir araştırma yaptılar. Bu starlar arasında olimpik yüzücüler, tenisçiler, piyanistler, heykeltıraşlar, dünya çapında tanınmış olan matematikçiler ve bilim adamları vardı Sonuç çok şaşırtıcıydı. Eğitim araştırmacıları bu tip süper starların doğuştan böyle olmadıklarını fakat bu yönde eğitilip büyütüldüklerini saptadılar. Bu kişilerin yetenekleri bir birinden farklı olmasına rağmen, yaşadıkları çocukluk deneyimleri hemen hemen bir birbirinin aynıydı. Bu çocukların en önemli ortak özelliği dikkatli, uyanık ve çocuklarına "önem veren" anne-babalara sahip olmalarıdır. Böylelikle anne-babalar tarafından sahip olunan yetenek sinyalleri erkenden keşfedilmiş ve desteklenmişti. Örneğin; Beş yaşındaki bir kız çocuğu piyanonun tuşlarına oyun oynarcasına büyük bir heyecanla vurduğunda, Annesi;"Bu çok güzel" demiş. Bunun anlamı anne müziği seviyor ve kızının da müzikle ilgilenmesini uygun buluyor ve onaylıyor. Bir matematikçinin ebeveynleri, çocuğun matematik problemlerinin üstesinden tek başına gelmesini ödüllendirmiş. Görüldüğü gibi anne-babalar bir faaliyeti onaylarlar ve bir başkasını ihmal ederler ve çocuklar bu tepkilere karşılık verirler. Bu anne-babalar çocuklarının kabiliyetlerini işlemek için. çocuklarla iyi iletişim kuran, sıcakkanlı, arkadaş canlısı ve çocukları takdir etmeyi bilen öğretmenleri arayıp buldular. Bu anne babalar çocuklarının sahip oldukları yeteneklerden çok memnunlardı ve yardim etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Gördük ki cesaretleri kırıldığında anne-babaları onlara "yapamıyorsun. başaramayacaksın" yerine; "yapabileceklerine" inandırmış. Genç bir yüzücü bir üst yaş grubunda yarışmaya başladığında, kendisini katıldığı tüm yarışmaları kaybeder halde bulmuş ve bu işi bırakmayı istemiş. Ama babası ona; "Sadece bir kez kazanana kadar bu işe asıl. Kaybettiğin için sakın pes etme" demiş. Ve zamanla çocuk kazanmaya başlamış ve yeteneğini geliştirmeye devam etmiş. Bu anne-babalar çocukları yarışmayı kazanınca onları alkışladılar, kaybedince de onları rahatlattılar. Eğer bir çocuk, en son yaptığından daha çok şey başarır ve daha gayretli davranırsa bile bu bir zaferdir. Kaybedilen bir yarış ise neyin üzerinde daha çok çalışmak gerektiğini gösteren bir uyarı noktasıdır. Ama şu da bir gerçektir ki; bir yerden sonra her şey çocuğa bağlıdır. Bazı anne-babalar kendi çocuklarından daha yetenekli olan fakat bu derece çok ve ağır bir tempo ile çalışmak istemeyen çocuklar olduğunu hatırlarlar. Süper starlar bunun tam aksine, bir dizi seçim yaptılar. Ya okul faaliyetleri ile yaptıkları çalışmaları birlikte götüreceklerdi ya da "sağda solda sürterek vakitlerini boşa harcayacaklardı." Gençlik çağına girdiklerinde yetenekleri için haftada 25 saat harcamaya başladılar. Bu süre okul da dahil olmak üzere başka bir faaliyete harcadıkları zamanın çok üzerindeydi. Bu gözünüze çok gelebilir, oysa günümüzde bir çocuğun televizyon seyrederek harcadığı süre bundan çok daha fazladır. |