Hainler! – Dokuzlu Çete ve Karakter(siz)leri / MEVLÜT HÖNÜL
Bir ülkenin dini ve ekonomik yapısı şirk ve sömürü esası üzerine işlemeye başladığı an Allah'a meydan okuyan dokuzlu çete devrede demektir.
“Şehirde (ülkede) dokuzlu bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı.” (Neml, 48)
Yeryüzünde bozgunculuk çıkartan, ıslaha yanaşmayan dokuzlu çeteyi günümüz dünyasının diliyle ifade etmek gerekirse;
1– İktidarlar
2– Servetin aralarında dönüp dolaştığı zenginler
3– Silah ticareti yaparak kan dökenler
4– NATO
5– BM
6– Terör örgütleri
7– Medya organları
8– Din baronları (ilim adına hizmet ettiklerini iddia eden sefihler)
9– “Sanatçı” adı altındaki teşhirciler
Hâkim karakterler, İblis, Firavun, Nemrut, Ebu Leheb, Karun, Bel’am, Hâmân, Sâmiri ve Yezid’dir. Siyasîler, bürokratlar, örgüt liderleri, “cemaat” adı altındaki şebekeler, ideoloji ve din satanlar vesaire topluca ülkenin altını oyarlar. Her iş menfaat üzere döner.
Bunlar yeryüzünü ifsat ederler; hak ve hürriyet gasbında bulunurlar, dini istismar ederler, terörden medet umarlar, hainlik yaparlar, kardeşlerini satarlar, hırsızlığı örtbas ederler…
Sermaye sahipleri istedikleri gibi ekonomiye yön verirler, halkın cebini istedikleri gibi boşaltırlar, kendi zenginliklerini artırırlar. Silah ticareti yapanlar insanları birbirlerine düşman edebilmek için her türlü fitne ve fesada başvururlar, böylece istedikleri ülkeye ve örgüte satış yaparlar.
Medya organları yalan ve taraflı haberlerle, algı operasyonlarıyla halkı yanlış yerlere yönlendirip uyuturlar. Malcolm X’in dediği gibi, eğer dikkat etmezseniz, gazeteler mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olurlar! Ülkemizdeki satılık kalemleri basın-yayın organlarını demagoji, hakikatin üzerini örtme, insanları uyuşturma gibi adi amaçlar için kullanmaktadırlar. Görevleri zalimleri haklı göstermektir.
Kirli siyasetin emri altındaki yazar-çizer takımının bir kısmı dokuzlu çeteye hizmet ettiklerinin farkında bile değildir. Yani bunlardan bazıları halis muhlis aptaldır!
Din baronları kendi kişisel menfaatleri için hakikatin üzerini örterler, toplumu uyuşturmakla kalmaz aynı zamanda insanları duygusal olarak sömürür, düşünmekten alıkoyarlar. Şekilcilik ve bağnazlık, dinden olmayan şeyleri dinden imiş gibi göstermek onların işidir. Bunlar, Allah'ı, Kitabı, Peygamber’i kullanarak servet yaparlar.
Hak ve hürriyet gaspı, adaleti gözetmeleri gerekirken siyasetin emrine giren hukukçuların eliyle gerçekleşir. “Hukukun üstünlüğü” ve benzeri söylemler tam olarak sahtekârlıktır, zira bu tür söylemlerin pratikte hiçbir karşılığı yoktur. Kim iktidarı elinde bulunduruyorsa onun “hukuku” geçerlidir, mesele bu kadar basittir. Makama ve mevkiye, ekonomik duruma, siyasî düşünceye göre karar vermek İslam'ın adalet anlayışıyla taban tabana zıttır.
Örgütsel yapılanmalarla ülke ekonomisini çökertmeye çalışanların, Batılı güçlere maşalık edenlerin, kendi ülkelerinin topraklarını emperyalist güç odakları namına kana bulayanların insan olarak anılmamaları icap eder.
Öte yandan NATO şemsiyesi altında ülke topraklarını işgalci güçlere açanların terörden şikâyet etmeye hakları yoktur, zira terör bir NATO organizasyonudur.
Ülke içerisinde hiç yoktan kaos yaratmak, silah tüccarlarına uşaklık etmek, bunun yanında yoksulların evlatlarını öne sürüp kendi çocuklarını okumaları için Batı ülkelerine göndermek hiç tartışmasız hainlerin yapabileceği işlerdir.
İlim-bilim adına faaliyet gösteren kurumlarda genç nesillerin beyinlerini abuk sabuk bilgilerle dolduranların ne kendilerine ne devlete ne de millete faydaları vardır. Bunların bir kısmı kokuşmuş sistemin devamını sağlamak, diğer bir kısmı ise bu kokuşmuş sistemin yerine başka bir kokuşmuş sistemi ikame etmek için çalışan hainlerdir.
“Sanat” adı altında dini-ahlaki toplumsal değerlere meydan okuyan, Batılı ağababalarının ve onların yerli işbirlikçilerinin sağladığı finansmanla dizi ve film çeken, sergi açan, roman yazan ve sözde müzik yapanların, aile kurumuna kast edenlerin, cinsel sapkınlıkları “özgürlük” olarak empoze etmeye çalışanların hainlikte diğerlerinden aşağı kalır yoktur.
Dokuzlu çeteye mensup karakter(siz)ler, ellerinde bulundurdukları imkânlarla kitleleri bir nevi esir almakta, dini, milli ve insani duyguları dinamitlemekte, böylece görevlerini yerine getirmektedirler.
Dokuzlu çeteden ve bu çeteye mensup karakter(siz)lerden sakınabilmek için akletmek, tefakkuh, tezekkür, tefekkür ve tedebbür lazımdır. Fehmedemeyen vehmeder, vehmeden kendini tasalluttan kurtaramaz.
Dokuzlu çete, siyasal hâkimiyetini devam ettirmek için her tür hile ve yalana başvurmakta, insani değerleri hiçe saymakta, ahlaksızlığı “ahlak”, adaletsizliği “adalet”, hukuksuzluğu “hukuk” olarak sunmaktadır. Terörü “haklı” ve “meşru” göstermeye çalışanlar ise kiralık katillerin kiralık “siyasetçileri”dir.
Peki, bu halkın bilinçlenmesi için daha ne kadar yıkım ve ölüm gerekiyor?
İnsanları köle olarak kullanmanın “ilmini” bilen dokuzlu çete, insanın, toplumun zayıf noktalarına yönelmekte, şehvet ve mülkiyet putlarını parlatmakta, kiralık katilleri vasıtasıyla hem cinayet işlemekte hem de insanları birbirine kırdırmaktadır.
İnsan kendini kandırabilir ama Allah'ı kandıramaz. Hainlere şapka çıkartanlar da haindir, hiç şüpheniz olmasın!
MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]