Konu Başlıkları: Eğitimde baba ve anne
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Ekim 2016, 21:58   Mesaj No:7

Lalü Aşk

Medineweb Usta Üyesi
Lalü Aşk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Lalü Aşk isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 32854
Üyelik T.: 30 Ekim 2013
Arkadaşları:7
Cinsiyet:
Mesaj: 250
Konular: 8
Beğenildi:121
Beğendi:95
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Şişştt… Amca Kızıyor…!" diye çocuk büyütülmez!

"Şişştt… Amca Kızıyor…!" diye çocuk büyütülmez!

Herkese sevgiler ve selamlar göndererek başlamak istiyorum yazıma.

Ailenin çocuk yetiştirme usulleri hakkında yazı yazmam istenince, ne yapılmaması gerekmiyorsa o konuda yazayım istedim ve geçtim bilgisayarımın başına. Çocuk yetiştirmek zor ama bilmeden yanlış yöntemler uyguluyorsanız daha da zor. Ki bizim amacımız iç denetim mekanizmasını kullanabilen, otokontrolü çalışan çocuklar yetiştirmek olmalı.
Ülkemizde amcalar, teyzeler, ablalar hiç bitmez… her yerde vardırlar… sürekli de kızarlar zaten…
Çünkü bir çocuk ne zaman yaramazlık yapsa, annesi veya babası, o kaçınılmaz cümleyi söyler:
“Şişşştttt… Dur yapma kızım… Bak amca kızıyor…”
Amcanın kızması bir şey değil de, keşke her şey sadece amcanın kızmasıyla sınırlı kalsa…!
Amca kızar… çocuk bildiğini okur…
Teyze kızar… çocuk bildiğini okur…
Abi kızar… çocuk yine bildiğini okur…
Peki bu kadar çok kızan insana rağmen, niçin çocuklarımız bir türlü istediğimiz gibi davranmaz?
Anne-babalar, çocuklarıyla baş etmek için üretmiş aslında bu yöntemi… ama tamamen yanlış bir uygulama…
Bir anne, çocuğuyla yolda yürürken, alışveriş yaparken, parkta oyun oynatırken, yapılan yanlışlığı durdurmak için, çevredeki insanlardan yardım almaya kalkınca, işler yolunda gitmiyor.
Çocuklarımızın kafasını karıştırıyoruz farkında olmadan sevgili anne ve babalar…
Misafirliğe gittiğimizde, oğlumuz koltuğa çıktığında:
“Şişşşt yapma yavrum… bak Fatma teyze kızar şimdi sana…” dediğinizde, aslında oğlunuza ne demiş oluyorsunuz biliyor musunuz…?
“Bak yavrum, koltuğa bastığında Fatma teyzen kızıyor… Fatma teyze yanımızdayken koltuğa basma… odadançıktığında veya onun görmeyeceği yerlerde koltuğa basabilirsin…”
Evet… aynen böyle anlıyor hem de…
Çocuğu vazgeçirtmek için söylediğimiz bu cümlenin sonuçlarını tek tek gözden geçirelim isterseniz…
Öncelikle bu cümle, çocuğun “otokontrol” mekanizmasını alt üst eder. Hani şu halk arasındaki söylemimizle “İrade” dediğimiz mekanizma. Çünkü çocuğa, Ayşe Teyze, Ahmet Amca gibi kişiler işaret edildiğinde, ister istemez kişilere göre hareket etmeye başlayacaktır.
Özdenetim, otokontrol, irade, kendini tutma…vb. gibi çeşitli isimlerle adlandırdığımız sistem çöküyor böylece… hatta adı ne olursa olsun fark etmez aslında… önemli olan çocuğun kişiye odaklı davranmayı huy edinmesidir.
Doğru,eşya ve nesne kullanımını işaret eden uyarılardır… yani:
“Hiii… benim tatlı oğlum… koltuğa basılmaz… koltuktaoturulur… yerde yürünür… hadi hemen in aşağıya… koltuğa zarar vermeyelim oldu mu… aferin benim yakışıklı oğluma…” gibi bir ifade kullanmak…
Markettesiniz… yiyeceklere saldırıyor…
“Şişşttt… yapma kızım… bak görevli amca kızıyor… dokunma bakayım onlara…” değil…
“Tatlı kızım… dokunursan raftakiler dökülür… bak ne kadar güzel sıralamışlar… hem de bizim için… biz güzel görelim diye… şimdi dokunup dökersek üzülürler… yazıkolur… uzaktan bakalım oldu mu? Merak ettiklerini söyle, ben sana veririm… “ vb. gibi duruma uygun bir ifade ile…
Böylece evladımızın zihinsel süreçlerine önemli bir katkıda bulunmuş oluruz. Kişiye göre değil, nesneye göre hareket etmeyi öğretmiş oluruz. Muhakeme yeteneklerinin gelişmesini sağlamış oluruz. Benzer durumlarda, benzer sonuçlar çıkararak, kendiliklerinden zarar vermemeyi öğrenmelerine vesile olmuş oluruz.
Ayrıca…. Bence en önemlisi… BİZE GÜVENMEYİ ÖĞRENMİŞ olur çocuğumuz…
Siz sürekli amca kızar, teyze kızar dedikçe, kızınızın ve oğlunuzun size olan güvenini yitirdiğini biliyor muydunuz….?
Aynen şöyle düşünmeye başlıyorlar:
“Anneciğim, senin yanında olduğum halde herkes bana kızıyor… beni hiç korumuyorsun… kendimi yalnız ve korumasız hissediyorum…”
…ve böylece ya saldırgan bir yapı geliştiriyorlar… ya da içe kapanık bir yapı…
Çocuğun doğruyu/yanlışı öğrenme yetisi, kendi ruhsal bünyesinden yola çıkmalıdır. Yani kendinden yola çıkarak, iyi ve güzele ulaşmalıdır. Kendinden yola çıkmazsa, kendisi dışındaki nesnelere yönelirse, iç denetim mekanizması gelişmez. Sağlıklı bir yetişme süreci için, ebeveynin, çocuğunun iç denetim mekanizmasını harekete geçirmesi gerekir.
Karar verme, olayları değerlendirip sonuca varma iradesi, çocuğa ait olmalı… çocuk bir şeyin doğru mu/yanlış mı olduğunu, muhakeme yeteneğini kullanarak ayırt edebilmeli… aksi halde hep başkalarına endeksli bir yaşam sürmeye başlar.
Anneler ve babalar, biraz daha zaman harcayıp, biraz daha emek vermemek için, kestirme yöntemler kullanmayı seviyorlar. Ya da doğrunun ne olduğunu bilmeden de yapabiliyorlar…
Adına da ister tabiat kanunu deyin –ki ben bu duruma sünnetullah demeyi tercih ediyorum- ister kaçınılmaz son, gerekçeleriniz ne kadar insani ve sevgi dolu olursa olsun, psikolojik süreçler açısından zarar verici bir davranış uyguluyorsanız, çocuklarınızla iyi bir iletişim kurmakta zorlanacaksınız demektir.
…iyi bir birliktelik, iyi bir ruhsal/duygusal paylaşım sizden çok uzaklara gider böyle durumlarda…
…ve bir gün uzun uzun düşünmek zorunda kalırsınız.. “Ben nerede hata yaptım…” diye…
....
Çocuklarımız bize emanet ve bu emanete uygun olarak yetiştirmek zorundasınız. Elinizden geldiğince doğru yöntemlerle, karakter ve kişilik yapılarını güçlendirerek, adalet duygusu taşıyan, kaliteli insanlar olmasını istiyorsanız doğru yol ve yöntemler öğrenmenizde fayda var sevgili anne babalar!

Sevgiler...

Alıntı..
__________________
Beni almadan gidiyor ömrüm...
Alıntı ile Cevapla