Durumu: Medine No : 56332 Üyelik T.:
11 Aralık 2016 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
1 Konular:
0 Beğenildi:1 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
|
TÜRKİYE’DE REFORM ARAYIŞLARI
19.Yüzyıl başlarında yaşanan gelişmeler Osmanlı Devlet adamlarını daha köklü yenilikler yapmaya zorlamıştır. Tanzimat Fermanı bu gelişmelerin bir sonucu olarak ilan edilmiştir. Tanzimat Fermanı ve Getirdikleri:
II. Mahmut döneminde hazırlanıp Sultan Abdülmecit döneminde ilan edilen Tanzimat Fermanı ya da Gülhane Parkı’nda okunmasından dolayı Gülhane Hatt-ı Hümayunu, (3 Kasım 1839) Osmanlıda yeni bir devri başlatmıştır. Bu fermanla;
-Osmanlı Devleti artık bütün tebaasına “vatandaş” statüsü tanımakta, herkesi can, mal ve namus
noktasında devletin koruması altına almaktadır.
-Devlet’in geri kalmasının sebebi olarak 150 yıldan beri kanunlara uyulmaması gösterilmektedir.
-Devletin ve ülkenin iyi idare edilmesi, eski gücüne kavuşması için yeni kanunların yapılması gerekli ve önemlidir.
-Fermanla yapılmak istenen, eskiyi “bütün bütün” ortadan kaldırmak ve değiştirmektir.Bu fermanla halkın devlet için değil, devletin halk için var olduğu düşüncesi getirilmekteydi.
-Tanzimat Fermanı’nın yeni idare tarzı bakımından en dikkate değer özelliği, yeni kanunlara ihtiyaç duyulduğunun ifade edilmesi ile meclisler eliyle karar alma ve idare etme tercihine sahip olmasıdır.
-Padişah’ın onayı ile tek taraflı olarak ilan edilen Ferman’ın mahkemelerde tescil edilip ruhuna aykırı uygulamaların yasaklanması ona bir çeşit Anayasa havası vermektedir.
-Osmanlı’da ilk defa hukukun üstünlüğü ilkesi bu fermanla kabul edilmiştir. NOT:Görev yerlerinde kontrolsüzlüğe ve keyfiliğe alışmış idareciler arasında ise Tanzimat Fermanı olumsuz karşılandı. Tanzimat Dönemi Meclisleri
Devletin merkezî örgütünün çeşitli alanlarında ayrı ayrı kurullar oluşturulmuştur. Bu kurullar “meclis” adını taşımakla birlikte bunlar seçilmiş kurullar değil, birer uzmanlık komisyonlarıdır.
1838 yılında kurulan Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ikiye ayrıldı. Meclis-i Ahkâm-ı Adliye: Yargı işlerine bakar
Meclis-i Ali-i Tanzimat (Meclis-i Tanzimat): Yasama işlerine bakar. halkı ilgilendiren konulardaki reformları saptamak” ve “devletteki refah düzeyini yükseltmek” için çalışacaktır. NOT:Osmanlı Devleti’nde ilk kez, yasama ile yürütme görevleri birbirinden ayrılmış yasama organına yürütme organını denetleme ve kontrol etme gücü verilmiştir. NOT: Padişah Abdülaziz tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Temmuz 1861 tarihinde iki meclisi Meclis-i Vâlâ-y› Ahkâm-› Adliye adı altında yeniden birleştirmiştir.
Şura-yı Devlet: Danıştay’ın başlangıcı sayılır (1868 de kuruldu).Yasalar hazırlayacak. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye:Günümüz Yargıtay’ının ilk şeklidir.Yargı görevini yapacak. Muhassıllık Meclisleri: 1840 yılında sancak merkezlerinde kurulan Muhassıllık Meclislerinin görevi, sancaktan alınacak vergilerin miktarını saptamak ve onların düzenli toplanmasını sağlamaktı.Bu meclislere muhassılın yanında yer alan memurlarından başka, sancağın hâkimi, müftüsü, zabiti, ruhani reisleri ve sancağın ileri gelenlerinden altı kişi katılacaktı.Bu kişiler seçimle belirlenecekti. NOT: Osmanlı Devleti tarihinde ilk defa halkın temsilcilerinin seçimle belirlenmiş olması, demokrasi yolunda önemli bir adımdır. Kırım Savaşı ve Dış Borçlanma:
Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan bu savaşta Osmanlı ,Avrupalı devletlerin yardımı ile savaşı kazandı.Ancak bunun bedelini Islahat Fermanı ile ödemek zorunda kaldı. NOT:Osmanlı devleti ilk defa bu savaş esnasında İngiltere’den dış borç aldı.
Paris Anlaşması(1856):Rusya ile imzalanan bu anlaşma ile;
-Rusya’nın güneye inmesi engellendi
-Karadeniz’in tarafsızlığı maddesi ile Osmanlı yenik devlet muamelesi gördü
-Osmanlı ilk defa bir Avrupalı devlet sayıldı NOT:Osmanlı Paris konferansında Avrupalıların desteğini almak ve iç işlerimize karışmalarını engellemek amacıyla Islahat Fermanını ilan etti(1856) Islahat Fermanı(1856):
Sultan Abdülmecit tarafından yayınlanan bu fermanla sadece Gayr-i Müslimlere yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu ferman;
-Müslüman olmayanlara askerî ve sivil bütün okullara girme hakkını vermiş, devlet memurluklarında görev almalarının önünü açmıştır.
-Ferman, Müslüman olmayan Osmanlı vatandaşlarına da askerlik zorunluluğu getirmiş ancak “bedel” vermek koşuluyla askerlikten muaf olabilme imkânını da tanımıştır.
-Müslüman olmayan vatandaşların mülki memurluklarda görev almasını, küçük düşürücü sıfatların yasaklanmasını öngörmektedir.
-Yabancı devlet vatandaşlarına Osmanlı ülkesinde gayrimenkul alma hakkını da tanımıştır. Fermana Tepkiler
-Cidde ,Suriye ve Lübnan’da gayr-i Müslimlere yönelik saldırılar olmuş bu saldırılar İngiltere ve Fransa’nın müdahalesine zemin hazırlamıştır.
-Kuleli Vakası:Abdülmecit’i tahttan indirmek için başlatılan bir harekettir. Başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Fermanın Uygulanması:
1858 Arazi Kanunnamesi, ile devlete ait toprakların %70’i özelleştirilmiş, 1867’de yapılan bir düzenleme ile yabancılara şehirlerde gayrimenkul edinme hakkı verilmiştir
1864 Vilayet Nizamnamesi: ülke idaresini vilayet, sancak, kaza ve köy idari birimlerine ayırmakta, Ayrıca belediye meclisi üyelerinin seçimle gelecekleri hükmünü getirmektedir .Seçimle gelen üyelerin Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında eşit paylaştırıldı. Tanzimat Devri Batılılaşma Uygulamaları
Bu dönemde Osmanlı ülkesinde kişi hak ve hürriyetlerinde gelişme olduğu gibi, askerî, mali, eğitim ve hukuk gibi pek çok alanda da Batılılaşma çabaları oldu. Askeri alanda;
-Askerlik süresi 5 yıl ile sınırlandı.
-Ordu merkezlerinde birer askeri lise (idadi) açıldı.
-Abdülaziz döneminde dünyanın üçüncü büyük donanması oluşturuldu. Eğitim alanında;
-İlköğretim zorunluluğu uygulanmaya çalışıldı
-Rüştiyelerin sayısı artırıldı kız rüştiyeleri açıldı.
-Diplomat yetiştirmek amacıyla Mülkiye mektebi açıldı.
-Galatasaray Sultanisi açıldı.
-Maarif-i Umumiye nizamnamesi (MEB temel kanunu) hazırlandı.
-Maarif Vekaleti(Eğitim Bakanlığı ) kuruldu. Mali Alanda;
-İltizam usulü kaldırıldı
-1847 yılında ilk modern bütçeye geçildi
-Muhassıllık meclislerinden istenilen verim alınamadı
-Bütçe açığı dış borçlanma ile kapatılmaya çalışıdı.
-Kaime (banknot) ve Mecidiye (bozuk para) basıldı
-Bankalar kuruldu Hukuk Alanında;
-Ceza kanunnamesi yayınlandı
-Yetersiz kalınca Fransız Ceza kanunu tercüme edilerek alındı.(ilk defa Avrupa hukukundan yararlanıldı)
-1840 yılından itibaren ceza ve ticaret davalarına bakmak üzere laik ilkelere göre çalışan karma Nizamiye Mahkemeleri kuruldu.
-Karma ticaret mahkemeleri kuruldu. EKONOMİK KRİZ VE SONUÇLARI
Devlet borçlanma yoluyla da borçlarını ödeyemez hale geldi.Bütçe açığını gidermek ve borçların yeniden yapılandırılması için Mahmut Nedim Paşa’nın yaptığı çalışmalar alacaklılar tarafından tepki ile karşılandı.Avrupa kamuoyunu Osmanlı aleyhine çevirmiştir. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı – Rus Harbi)
Tersane Konferansı (1876):Balkan ulusları sorunu görüşmek için toplanan bu konferanstan ,Osmanlının bazı balkan milletlerinin bağımsızlığını tanıması yönünde kararlar çıkması ve Osmanlının da bunları kabul etmemesi 93 harbine neden olmuştur. NOT:Osmanlı bu konferans esnasında Avrupalı devletleri yanına çekmek ve azınlık meselesini kullanmalarını engellemek amacıyla Kanun-u Esasiyi yürürlüğe koymuş ve I.Meşrutiyeti ilan etmiştir.
Osmanlı savaşı kaybetti ve Ruslar Yeşilköy’e kadar ilerlediler. Ayestefanos (Yeşilköy) Anlaşması (1878):
Osmanlı ile Rusya arasında imzalanan bu anlaşma ile Rusya ,Bosna-Hersek,Balkanlar ve Doğu Anadolu üzerinden Akdenize inme imkanını elde etti.Ancak Avrupalı devletler bu anlaşmayı kabul etmediler ve yerine Berlin Anlaşmasını imzaladılar. Berlin Anlaşması(1878) ile;
-Sırbistan,Karadağ,Romanya bağımsız oldu
-Ermenilerle ilgili ıslahat yapılması kararlaştırıldı(ilk defa Ermeni sorunu ortaya çıktı)
-Kars ,Ardahan, Artvin Rusya’ya Doğu Bayezit ise Osmanlıya bırakıldı. Duyun-u Umumiye (genel borçlar) İdaresi’nin Kurulması(1881)
Osmanlı Devletinin dış borçlarının faizini bile ödeyemeyecek duruma düşmesi üzerine Muharrem Kararnamesi (1881)ile iflasını açıklaması sonucu alacaklı devletler Duyun-u Umumiye idaresini kurarak bir çok önemli gelire el koymuşlar ve dış borçlar üzerinde bir yabancı denetimi kurmuşlardır. NOT:Duyun-u Umumiye Lozan anlaşması ile kaldırılmış (1923) ve Osmanlı borçları yeniden yapılandırılmıştır. Yeni Osmanlı Düşüncesi ve I. Meşrutiyet
Batıda yetişmiş Osmanlı aydınları meşruti bir sistemin Osmanlıyı kurtaracağını düşünmüşler ve Kanun-u Esasi(anayasa) yi hazırlayarak Sultan Abdülaziz’e baskı yapmışlar ancak onun bunu kabul etmemesi üzerine onu tahttan indirerek yerine II.Abdülhamit’i geçirmişlerdir. Yeni Osmanlıar:
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi gibi yazar ve şairlerdi. Bu kişiler, ilerlemenin hür kurumlara dayandığını, hür kurumların ise ancak kamuoyunun desteği ile ayakta kalabileceğini, bu nedenle halkın eğitilmesi gerektiğini savunuyorlardı. Halka en kolay ulaşmanın yolunun da gazete olduğu bilinciyle, gazete çıkarmışlardır. Meşrutiye:Padişahın yanında halkın da yönetime katılması sistemidir. I.Meşrutiyet(1876-1878):
Padişah:II.Abdülhamit
Etkin Güç:Genç Osmanlılar
Etkin Olay:Tersane Konferansı I.Meşrutiyet;
-Halkın yönetime katılmasının sağlamak,
-Azınlıkları devlete bağlamak,
-Avrupalıların iç işlerimize karışmasını önlemek
-Devletin bütünlüğünü korumak
amacıyla yayınlandı. Kanun-u Esasi (Anayasa-1876):
28 kişiden oluşan bu komisyon 1831 Belçika, 1859 Prusya anayasalarıyla birlikte yirmiye yakın tasarıyı incelemiştir.Bunlara ek olarak Mithat Paşa ve Sait paşalar da bazı taslaklar hazırladılar. Nihayet tarihteki ilk Türk Anayasası “Kanun-i Esasi” 23 Aral›k 1876 tarihinde ilan edilmiştir. 1876 Kanun-i Esasisi’nin Özellikleri
-Egemenlik padişaha aittir
-Meclisi açma kapama yetkisi padişaha aittir.
-Padişaha yaptıkları işlerden “sorumlu olmama” hakkı verilmiştir
-Padişah; para basılması, hutbelerde adının okunması, yabancı devletlerle anlaşmalar yapılması, harp ve barış ilanı, kara ve deniz kuvvetlerinin kumandası, askerî harekât yapılması, Şer’i hükümlerin uygulanması, cezalar›n hafifletilmesi veya affı, memurlara rütbe ve nişan verilmesi gibi yetkilere sahiptir.
-Padişah aynı zamanda yürütme kuvvetinin de başıdır
-Hükûmet meclise karflı değil, padişaha karşı sorumludur
-Anayasaya göre meclis;, adına Meclis-i Umumi denilen “Heyet-i Âyân”(üyelerini padişah seçer) ve “Heyet- i Mebusan”(üyelerini halk seçer) ismini taşıyan iki ayrı meclisten oluşmaktaydı. NOT: 1876 Anayasası padişahın yetkilerinde bir kısıtlama yapmadığı gibi aksine, yetkilerini kanun güvencesi altına almıştır. Bu nedenle 1876 Anayasası ile kurulan siyasi sisteme, parlamentonun varlığı ile desteklenmiş “meşruti monarşi” diyebiliriz.
Seçimler
Birinci mecliste 69’u Müslüman, 46’sı gayrimüslim olmak üzere toplam 115 mebus bulunuyordu.
Müslümanlarla gayrimüslim mebusların oranına baktığımızda %56’ya %44 oranı ortaya çıkmaktadır. Bu oran Müslim ve gayrimüslim mebuslar›n neredeyse
eşit oranda temsil edildiklerini göstermektedir.
II.Abdülhamit Osmanlı-Rus savaşı sonrası başlayan barış görüşmeleri esnasında böyle bir meclisin devletin bekasına hizmet edemeyeceği gerekçesi ile anayasanın kendisine verilen yetkiye dayanarak meclisi feshetti.Böylece I.Meşrutiyet dönemi kısa sürede sona erdi. hazırlayan=terakki[/SIZE][/QUOTE]
|