Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Nisan 2017, 00:44   Mesaj No:3

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.545
Konular: 1328
Beğenildi:12678
Beğendi:9310
Takdirleri:28874
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

HADİS TARİHİ 4.HAFTA ÖZETİ
1)Hadislerin rivayetleri kaç şekilde olmuştur?

*Hadislerin Hz. Peygamber(SAV)’den duyuldukları gibi aynen alınıp nakledilmeleri en güzel şeklidir ve mümkün olduğunca böyle yapılmalıdır. Asıl olan budur.

*Ancak diğer taraftan aynen rivayet etme imkanı olmadığında hadislerin, mana bozulmamak şartıyla, Hz. Peygamber(SAV)’in kullandığı lafızların yerine benzerleri kullanılarak rivayet edildiklerini gösteren haberler de vardır. Çünkü uzun hadislerde metni aynen akılda tutma her zaman mümkün olmamış olabilir. Ama bu hadislerin de nakledilmeleri gerekir. Bu sebeple ortada bir mecburiyet bulunduğu için, aynen nakletme imkanı olmadığında hadislerin manalarıyla rivayet edilmeleri caiz görülmüştür. Nitekim Kur’ an-ı Kerim ile sünnette de bunun caizliğini gösteren deliller vardır. Ancak şu da vardır ki: bazı kelime veya cümlelerin farklılıklarının mutlaka mana ile rivayetten meydana geldiğini söylemek doğru olmaz. Çünkü Hz. Peygamber(SAV) aynı sözü 23 yıllık peygamberliği esnasında değişik yer ve zamanlarda farklı kelime veya cümlelerle söylemiş olabilir.

2)Hadislerin mana ile rivayetini caiz gören zatlar kimlerdir?

-Hz. Aişe, Abdullah b. Mes’ud, Ebu’d-Derda’ ve Enes b. Malik gibi sahabiler. Sonraki nesillerden ise Amir eş-Şa’bi, İbrahim en-Neha’i, Sufyan b. Uyeyne ve Yahya b. Sa’id el-Kattan gibi alimlerdir.

3)Hadisin mana ile rivayeti hangi durumda caiz değildir?

-Hadisin mana ile rivayeti caiz görülmekle beraber bunu herkes her zaman yapamaz. Mana ile rivayeti, Hz. Peygamber(SAV)’in kullanmış olduğu asıl lafzı bilmeyen kimse, dilin, manayı bozup bozmayacak inceliklerini biliyorsa, manayı bozmayacak şekilde yapabilir. Aksi halde mana ile rivayeti caiz değildir. Mana ile rivayetin caizliği, hadislerin kitaplara geçmesinden önce idi, ondan sonra da caiz değildir.

4)Hz. Peygamber (SAV) niçin hadis yazma yasağı koymuştur?

-Hz. Peygamber (SAV) zamanında yazı bilenlerin sayısı fazla değildi. Dolayısıyla yazı bilenlerin hemen hemen hepsi de vahiy katibi olarak çalıştığı için Peygamber Efendimiz (SAV) hadislerin yazılması yasağını koymuştur. Çünkü vahiy katipleri ayetleri yazıyorlardı hadisleri de yazmaları halinde karışma endişesi vardı. Bundan dolayı hadis yazımını yasaklamıştı. Sonra yazı bilenler çoğalınca bu endişe ortadan kalktı ve Hz. Peygamber(SAV) hadislerin yazılmasına müsaade etti.

5)Hadislerin yazıyla tespitinin caiz olup olmadığıyla ilgili görüşler nasıldır?

-Hadislerin yazıyla tespitinin caiz olup olmadığı ilk yılların tartışılan konularındandı. Bu konuda farklı haberler bulunmaktadır. Bunların bir kısmında hadislerin yazılması yasaklanmakta veya hoş karşılanmamaktadır. Bir kısmında ise hadislerin yazılabileceğini gösteren haberler vardır. Ayrıca birçok sahabinin hadisleri bizzat yazdıkları, yazdırdıkları veya yazılı hadis mecmualarına sahip oldukları da nakledilmektedir. Görüldüğü gibi hadislerin yazılıp yazılamayacağı konusunda birbirleriyle çelişen haberler bulunmaktadır. Hadis usulünde bu duruma ıhtilafu’l-hadis, ilgili hadislere de muhtelifu’l-hadis denir.

6)Birbirine zıt görünen hadislerde hangi ihtimaller söz konusudur?

-Bu durumda 4 ihtimal söz konusudur:

*Ya bu hadislerden bir kısmının hükmü sonradan kaldırılmıştır. Buna nesh denir. O zaman hükmü kaldırılmış yani mensuh olanlar bırakılır, hükmü baki ve geçerli yani nasih olanlar alınır.

*Yahut bunların bir kısmı sıhhat ve amel edilme bakımlarından diğerlerinden daha üstündür. O zaman da bu durumda daha üstün (racih) olanlar alınıp diğerleri yani mercuh olanlar bırakılır. Bu işe tercih denir.

*Veya bunlar farklı durum, kişi veya zamanlarla alakalıdırlar, dolayısıyla onlar, bu yönleri ortaya konularak yorumlanırlar ki buna da cem’, te’vil veya telfik denir.

*Birbirlerine zıt olan hadislerde bu durumlardan hiçbiri tespit edilemezse o zaman o hadisler tamamen bırakılır, onlarla amel edilmez. Bu duruma da tevakkuf veya tesakut denir.

7)Hz. Peygamber(SAV)’den sonra uzun yıllar hadis yazılamayacağı kanaatinin asıl sebepleri nelerdir?

-Bu kanaat Hz. Peygamber(SAV)’in yasağına dayanmamaktaydı. Sadece Zeyd b. Sabit bu konudaki kanaatini izhar ederken Hz. Peygamber(SAV)’in yasağını zikretmiştir ki, onun sebebi de bu yasağın Hz. Peygamber(SAV)’in vefatından sonra da devam ettiği kanaatidir. Asıl sebepler ise şunlardır:

*Bazı vahiy katiplerinin kendilerine katiplik yaptıkları sürece konmuş olan hadis yazma yasağını ömür boyu sürecek bir yasak olarak değerlendirmeleri ve bu doğrultuda kanaat belirtmeleri.

*Kur’ an-ı Kerim dışındaki şeylerle meşgul olunup Kur’ an-ı Kerim’in ihmal edileceği düşüncesi. Örn: Hz. Ömer ‘sünen’i yazmak için sahabenin tasvibini aldıktan sonra 1 süreyle istiharede bulunmuş, ancak söz konusu endişeyle bu teşebbüsünden vazgeçmişti.

*O günkü toplumun sahip olduğu ilim zihniyeti. O günkü toplumun yazılı bir kültürü yoktu. Her şey hafızalarda muhafaza edilmekte, satırlarda değil sadırlarda bulunan ilme önem verilmekteydi.

*Yazılanlara güvenilip ezberlemenin terkedileceği endişesi. Bazı kimselerin hadisler yazılırsa ezberlemeleri terk edilir endişesi taşıdıkları görülmüştür.

*Yazılan hadislerin ehli olmayan kimselerin eline ulaşıp onlarda yanlışlıklar, tahrifler, ekleme ve çıkarmalar yapacağı endişesi. Böylesi endişelerle ömürlerinin son demlerinde kitaplarını imha ettirenler/edenler görülmüştür.

Şu halde söz konusu kanaatte, Resulullah (SA)’in sarih bir emrinden ziyade bazı ferdi endişeler, ictimai ve kültürel şartlar etkili olmuştur.

8)Hz. Peygamber(SAV)hayattayken yazılanlar nelerdir?

*Bizzat Resulullah(SAV)’in emriyle yazılanlar:

-Medine sözleşmesi

-Nüfus sayımı tutanağı

-İmtiyaz belgeleri

-Yahudilerle yapılan yazışmalar

-Dine çağrı mektupları

-Görevlilere verilen/gönderilen talimatnameler

-Hz. Peygamber (SAV)’in Mekke’nin fethinde okuyup da Yemen’li Ebu Şah’ın isteği üzerine yazılıp bu sahabiye verilen hutbe.

*Ferdi gayretlerle yazılanlar:

-Abdullah b. Amr İbni’l-As’ın Hz. Peygamber(SAV)’den izin alarak hadis yazdığı meşhurdur. es-Sahifetu’s-Sadıka isimli sahifesi.

-Enes b. Malik, Resulullah(SAV)’den duyup yazdığı, sonra da huzurunda okuduğu bazı kitaplara yani evraka sahipti.

-Hafızasının zayıflığından şikayet eden bir sahabiye Hz. Peygamber(SAV)’in yapmış olduğu:’’hafızana sağ elinle yardım iste(yani yaz)’’ tavsiyesi üzerine, yazı yazmayı bildiği anlaşılan bu sahabi hadis yazmış olmalıdır.

-Mısır kökenli bir sahabi ve Hz. Peygamber(SAV)’in azadlısı olan Ebu Rafi’ de Hz. Peygamber(SAV)’den hadis yazımı için izin istemiş ve kendisine izin verilmişti.

9)Hz. Peygamber(SAV)’in vefatından sonara sahabe döneminde yazılan hadisler nelerdir?

-Hz. Ebu Bekr’in 500 kadar hadis yazdığı fakat sonra aslına uygun yazamamış olma endişesiyle bunları imha ettiği nakledilmektedir.

-Hz. Ömer’in de hadis yazma teşebbüsü olmuştu. Ancak o, bir ay süreyle yaptığı istişara ve istiharelerden sonra, önceki ümmetlerin, Allah’ın Kitabı yanında başka kitaplar edinerek saptıklarını söyleyerek ‘’sünen’’i yazmaktan vazgeçti.

-Hz. Ali’nin içinde bazı hadislerin yazılı olduğu bir sahifesi vardı ve bunu kılıcına takılı olarak yanında taşırdı.

-Ebu Hureyre’nin de hadis sahifeleri vardı. Bu sahabinin pek çok yazılı hadis malzemesine sahip olduğu nakledilmektedir.

-Abdullah b. Abbas eline yazı malzemeleri alarak sahabileri kapı kapı dolaşmış ve onlardan duyduğu hadisleri yazmıştı. O böylece diğer sahabilerden duyup yazdığı hadislerle birçok hadis sahifesi meydana getirmişti. İbn Abbas’ın, bir deve yükü kadar olduğu nakledilen kitapları oğlu Ali’ye, ondan da hadisçilere intikal etmişti.

-Semure b. Cundeb’in de içinde pek çok ilim bulunan bir sahifesi vardı.

-Cabir b. Abdillah’ın da hacla ilgili bir kitabının olduğu nakledilmektedir. Bu kitabın da katibi kesin olarak belli değildir.

-Abdullah b. Ömer’in de hadis sahifelerinin olduğu ve evinden çıkmadan önce onlara göz attığı nakledilmektedir.

Bütün bunlar gösteriyor ki sahabe döneminde hadisler muhafazaya alınırken hızlı ve yaygın bir şekilde de yazı kullanılmaya başlanmıştır.

10)Hadisin değeri hakkındaki tartışmalar nelerdir?

-Sahabe içinde hadisin dindeki yerini ve değerini tartışan, onu kabul etmeme eğiliminde bulunan hiç kimse görülmemiştir. Ancak sahabeden sonra gelen Müslümanların arasında, nadiren de olsa, hadisin önemini kavrayamayanlar görülmeye başlandı. Bunlardan olan hariciler, Kur’ an’da hüküm koyma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğunu belirten bazı ayetlere bakarak Kur’ an’da yer almayan hükümler taşıyan hadisleri kabul etmemeye kalkışmışlardır. Bu Kur’ an’ı bir bütün olarak ele almamaktan kaynaklanan yanlış bir düşüncedir. Çünkü bizzat Kur’ an-ı Kerim Hz. Peygamber(SAV)’e hüküm koyma yetkisi vermiştir.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla