Konu Başlıkları: AMELİ KESİR NEDİR?/ Medineweb
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Mayıs 2017, 14:53   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.498
Konular: 1317
Beğenildi:12597
Beğendi:9288
Takdirleri:28824
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

AMELİ KESİR KELİMESİNE ÖRNEK

Kalb ve vücûdun birlikte namaz hâlinde olup matlub olan huşû mevzûunda ulemâ titizlik göstermiş ve dikkat edilmesi gereken noktalara temas ederken hulâsa olarak namazdaki durumlarına göre mecâzen sınıflandırılan şu üç kişinin namazlarının makbul olmayacağını ifâde etmişlerdir:

Avcı
Hamal
Tüccâr
Burada avcıdan maksad, gözleriyle namaz esnâsında etrafı kolaçan eden ve diğer uzuvlarıyla başka işlerde, amel-i kesîrde bulunan kişi; hamaldan maksad, darlandığı hâlde abdest tazelemeden namaz kılan kişi; tüccardan maksad, namaz esnâsında zihin ve kalbini dünyâ ticâretinden çekmeyen kişidir. Bu üç kişi, namazda matlûb olan huşû ve huzûr hâline eremeyeceklerinden kendilerini ibâdetlerine veremezler ve “yasak savar” cinsinden namaz kılmış olurlar ki, bu hâl, Allâh indinde aslâ makbûl değildir. Zîrâ vücûdun ve âzâlarının da namaza hazır ve dâhil olması, namazın şartlarındandır. Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in, namaz kılan bir şahsın elleriyle sakalını karıştırdığını görünce:

“–Eğer bunun kalbinde huşû olsaydı, vücûdunun her uzvunda hareketsizlik olurdu.” (Tirmizî) buyurması, kalb ile vücûdun namazdaki müşterekliğinin zarûretini ifâde etmektedir.

Şu hadîs-i şerîfler de bu hakîkate mebnîdir:

“Sizden biri namaza kalkınca bütün vücûdu hareketsiz kalsın! Yahûdîler gibi sallanıp durmasın. Çünkü vücûdun namazda hareketsiz durması, namazın tamam olmasından bir parçadır.” (Tirmizî)

“Namazda şunlar şeytandandır (yâni şeytanın sevdiği hususlardandır): Uyuklamak, vesvese, esnemek, kaşınmak, sağa-sola bakmak ve herhangi bir şey ile oynamak…” (Tirmizî)

Bu hâller, namazın mânevî yapısını akâmete uğratır.

Diğer taraftan dış görünüş huşûlu, fakat iç âlem huşûdan uzak bir hâlde ise, buna münâfıkça huşû denir ki, böyle bir duruma düşmekten kalbi muhâfaza etmelidir.

Huşû bahsinde söylenecek son söz, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’de bizlere güzel bir misâl teşkîl etmesi için beyân buyurduğu Hazret-i İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın şu duâsıdır:

“Ey Rabbim! Beni gereği üzere (ihlâs ve huşû ile) namaza devam edenlerden kıl! Zürriyetimden de böyle insanlar yarat! Ey Rabbimiz! Duâmı kabûl eyle!” (İbrâhîm, 40)
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla