Hayatı namazla yoğrulan bir büyük âlimin, Bediüzzaman Said Nursî'nin dediği gibi, kâinatta 'imandan sonra en yüksek hakikat'tır namaz. Öyledir; çünkü hem iman ağacının bir meyvesidir, hem de bir çekirdek gibi İslâm'ın bütün şartlarını içinde barındıran küllî bir ibadet niteliğindedir.
Bir annenin kucağını bütün yavrularına açıp hepsini bağrına basmasına benzer şekilde, namazın nasıl da bütün ibadetleri özünde taşıdığını gösteriyor. Abdestten tekbire, kıyamdan sücuda, tahiyyattan selama, namazın her rüknü ana kucaģına benzer...
"Namaz, anne kucağıdır. Anne nasıl çocuklarının hepsini koşulsuz sever, onları kucağına alır, göğsüne bastırırsa; namaz da bütün ibadetleri kucağına alır, göğsüne şefkatle bastırır. Namaz kocaman bir kalp gibidir. Bütün ibadetleri içine alır. (...) Namaz, hayat ve disiplin programı olarak, bulunduğumuz anı ve bütün bir hayatı düzenliyor."