Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 Arkadaşları:15 Cinsiyet:Anne Memleket:MEDİNEWEB Yaş:44 Mesaj:
12.571 Konular:
1328 Beğenildi:12708 Beğendi:9335 Takdirleri:29036 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ÜNİTE -2
TÜRKİYE’DE REFORM ARAYIŞLARI (1839-1908)
TANZİMAT FERMANI VE GETİRDİKLERİ
II. Mahmut döneminde hazırlanıp Sultan Abdülmecit döneminde ilan edilen Tanzimat Fermanı ya da Gülhane Parkı’nda okunmasından dolayı Gülhane Hatt-ı Hümayunu, 3 Kasım 1839 tarihi ile Osmanlıda yeni bir devrin başlangıcını temsil etmektedir. Tanzimat Dönemi Meclisleri*
*Osmanlı Devleti’nin yeni kanun tasarılarını hazırlamak, önemli devlet memurlarını yargılamak gibi temel görevleri yerine getirmek amacıyla 1838 Yılında Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye kurulmuştur.*** **************
Meclis 1854 Yılında ikiye ayrıldı. Yargı işlerine bakmak üzere Meclis-i Ahkâm-ı Adliye kurulurken, yasama işleri için de Meclis-i Ali-i Tanzimat ya da kısaca Meclis-i Tanzimat kuruldu. Padişah Abdülaziz tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Temmuz 1861 tarihinde iki meclisi Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye adı altında yeniden birleştirmiştir. Danıştay’ın başlangıcı sayılan şurayı Devlet ise 1868 Yılı’nda kurulmuştur.**** *******
**Görevlerinden Bazıları şunlardı:*Her türlü kanun ve tüzük tasarılarını incelemek ve hazırlamak, kanun ve tüzük gereği görevli olduğu işleri tetkik ve karara bağlamak, her türlü mesele hakkında istenildiğinde görüş bildirmek, memurları yargılamak, devletle fertler arasındaki davalara bakmak. Kırım Savaşı ve Dış Borçlanma
*Tanzimat Dönemi’nin bir ileri merhalesinde Islahat Fermanı yer almaktadır. “Kutsal yerler sorunu” seklinde başlayan Rus isteklerinin reddi üzerine 1853 Yılı’nda savaşa dönüşmüştür. Bu savaşta Rus istekleri ile çıkarları çatışan Avrupa devletleri Osmanlı safında yer almıştır. 1853-1856 yılları arasında yaşanan Kırım Savaşı Osmanlı Devleti’nde birçok ilkin başlangıcını da oluşturmaktadır. ilk defa geniş çaplı Avrupa ittifakını savaşta yanına alan Osmanlı Devleti bunun bedelini bir bakıma ilk dış borçlanma ve Islahat Fermanı’nın ilanı ile ödemek zorunda kalmıştır. Kırım Savaşı esnasında 1854 Yılı’nda başlayan dış borçlanmanın boyutları zamanla artarak devam etmiş, 1875 Yılı’nda devletin bir manada mali açıdan iflası, 1881 yılında da Duyun-i Umumiye İdaresi’nin kurulması ile farklı bir boyut kazanmıştır. Dış borçların ödenmesinin Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’nde 1954 Yalına kadar devam ettiği düşünüldüğünde borçlanmanın etkilerinin ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Fermana Tepkiler*
Islahat Fermanı Batı’nın zorlamasıyla ilan edilmiş, Paris Anlaşması’nda yer alarak her ne kadar iç işlerine karışılmayacağı belirtilmesine rağmen, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmak için bir bahane teşkil etmiştir. Islahat Fermanı’na tepkiler gecikmemiş, bu tepkiler 1858 Yılında Cidde’de yaşanan olaylarla şiddete dönüşmüştür. Cidde’de hac mevsiminde bazı tahrikler sonrası harekete geçen Müslümanlar Hristiyan tüccarlara saldırmış, karışıklıkta Fransız ve İngiliz konsolosları da hayatını kaybetmiştir. Bu olay üzerine İngiliz ve Fransız gemileri Cidde’ye asker çıkartmış ve suçlu gördüklerini idam etmiştir. Benzer olaylar Lübnan ve Suriye’de de yaşanmış, bu olaylarda Fransız müdahalesi güçlükle önlenmiştir. Rumeli’de de huzursuzluk baş göstermiş, Sırbistan’da, Karadağ’da, Bosna’da yer yer çatışmalar yaşanmıştır.
*Islahat Fermanı’na bir tepki de 1859 yılı içinde İstanbul’da ortaya çıkmıştır. Tarihe*“Kuleli Vakası” diye geçen olayın başlangıcını teşkil eden “Müdafaa-i şeriat” cemiyeti, Sultan Abdülmecit’in tahtan indirilerek eski düzenin yeniden kurulmasını amaçlamaktaydı. Halkın Yönetime Katılmasında Bir Başka Adım: Vilayet Meclisleri
Vilayet Meclisi üyeleri, tabii üyeler ile seçimle belirlenen dört kişiden oluşmaktaydı. Mülki amir ve memurlar ile ruhani reisler tabii üyelerdi. Seçimle belirlenen dört üyenin ise ikisi Müslüman ikisi de gayrimüslimdi.
**Bu yıllarda Basiret Gazetesi’nde hükûmet şekillerinin Halkın eğitim seviyesine göre belirleneceğine dair ilginç bir yazı çıkmıştır. Halkın cahiliyeti hâlinde katı mutlakıyet, biraz bilgililer varsa ılımlı mutlakiyet söz konusu olacağını belirten gazete, “Aydınlardaki anlayış ve bilginin halka inmesi durumunda” Meşrutiyet idaresinin kurulacağını ifade etmiştir.
*Basiret Gazetesi “tüm halkın bilgili ve cesur olması hâlinde cumhuriyetin kendiliğinden kurulacağına” dikkat çekmektedir. Tanzimat Devri Batılılaşma Uygulamaları***1843 Yılında ilan edilen bir yasayla askerlik yaşı 20, askerlik süresi de 5 yıl olarak belirlenmiştir. 5 yıllık süreyi doldurup terhis olanlar, 7 yıllık bir süre redif askerî olarak yedek askerlikle yükümlü hâle getirilmiştir. ************ ***1845 Yılında ordu merkezlerinde birer askerî lise, “idadi” açılmıştır. II. Mahmut Dönemi’nden itibaren başlayan ilköğretimin zorunluluğu ilkesi ülke çapında yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. 1846 Yılı’nda Meclis-i Maarif-i Umumiye kurulmuş, Bahriye, Harbiye ve Tıbbiye dışındaki okullar buraya bağlanmıştır. 1848 Yılı’nda İstanbul’da öğretmen yetiştirmek amacıyla öğretmen okulu “Darülmuallimin”*açılmıştır.
Ortaöğretim seviyesinde olan Rüştiyelerin açılmasına hız verilmiş, 1858 Yılı’nda ilk kız rüştiyesi açılmıştır. 1859 Yılı’nda Mekteb-i Mülkiye kurulmuş, Fransızca eğitim veren Galatasaray Sultanisi 1868’de eğitime başlamıştır.*
*Mali alanda ise köklü bir ıslahata gidilmiştir. Tanzimat Ferman› gereğince iltizam usulü kaldırıldı.
*Tanzimat Fermanı’nın ilanından 7 ay sonra 1840 Yılı’nda Ceza Kanunnamesi yayınlandı. Bu kanun 1851’de Kanun-i Cedit’in yayınlanmasına kadar yürürlükte kaldı.
*Ticaret alanında karma “muhtelit” ticaret mahkemeleri kuruldu. 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu 1849 Yılı’nda tercüme edilerek 1850’de Kanunname-i Ticaret adıyla kanunlaştı. EKONOMİK KRİZ VE SONUÇLARI
Kırım Savaşı esnasında başlayan dış borçlanma zaman içinde artarak devam etmiştir. Bir süre sonra Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemez duruma gelmiş, borçlanma yoluyla borç ödenmeye çalışılmıştır. Bu durum öyle bir hâl almıştır ki bir süre sonra Devlet, borçlanma yoluyla da borcunu ödeyemez duruma düşmüştür.
*Dönemin Sadrazamı Mahmut Nedim Paşa, açığı kapatmak amacıyla bir formül geliştirmiştir. Buna göre yılda ödenmekte olan on dört milyon liralık faiz yarıya indirilecek, geriye kalan miktarın beşi bütçe açığında ikisi ise ordunun ihtiyacında kullanılacaktır. Bu plan kabul edilerek 6 Ekim 1875 tarihinde bir kararname ile alacaklılara duyurulmuştur. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı - Rus Harbi)
Paris Anlaşması ile Karadeniz’e çıkması engellenen Rusya, Avrupa’nın içinde bulunduğu karışık durumdan yararlanarak 1871 tarihinde bu maddeyi tanımadığını ilan etmiştir.
Aslında 1815 Viyana Kongresi’nde gündeme gelen “hasta adam”*artık yaşatılacak mı yaşatılmayacak mı sorusu cevabını bulmak üzeredir. Bu sorunun cevabı 93 Harbi ile verilecektir. Rusya, Osmanlı toprağı olan Balkanlar’da ortaya çıkan ayrılıkçı hareketleri desteklemiş, Kırım Savaşı sonrası uygulamaya koyduğu Panslavizm politikasına hız vermiştir. Bu politika gereği Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan bölgelerinde isyanları desteklemiş, Osmanlı yönetimi bunları bastırmakta sıkıntı yaşamıştır. Rusya’nın devreye girmesi ile Balkan sorunu iç sorun olmaktan çıkmış, İngiltere’nin de yer almasıyla dış sorun hâline gelmiştir.
*23 Aralık 1876*tarihinde İstanbul’da Haliç Tersanesi’nde toplanan “Tersane Konferans›” Balkan sorununu barışçı yoldan çözmeye çalışılmıştır. Aslında Konferans sonrası alınan kararlara bakıldığında sorunun ne kadar barışçı yoldan çözümlendiği ya da çözümlenmek istendiği ortaya çıkmaktadır. Karar gereği Sırbistan, Karadağ ve Romanya’ya bağımsızlık verilecek, Bulgaristan özerk hâle gelecek, Osmanlı bu kararları kabul etmezse zorlamayla bu kararlar hayata geçirilecektir.
Osmanlı Devleti’nin Tersane Konferansı kararlarını kabul etmemesi üzerine başlayan 93 Harbi, ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştır. Rusya, Balkan ve Kafkasya üzerinden harekete geçmiş, Balkanlar’dan hızla ilerleyerek İstanbul Yeşilköy’e kadar gelmiştir. Doğu’da ise Erzurum Rus işgaline uğramış, destanlaşan Nene Hatun direnişi sayesinde bu şehir Rus işgalinden kurtarılmıştır. Bu durum karşısında çaresiz kalan Osmanlı Devleti, Rusya ile Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır.
Anlaşma gereğince Sırbistan, Karadağ, Romanya ve Bulgaristan bağımsız olacak; Kars, Ardahan, Artvin ve Doğu Beyazıt Rus egemenliğinde kalacaktır. Berlin Antlaşmasıı ile Ayastefanos Antlaşması rafa kaldırılmış, Bulgaristan hariç, bağımsız devletlerle ilgili maddeleri aynen kalmıştır. Bulgaristan, Osmanlı’ya bağlı bir prenslik hâline getirilmiş, Doğu Rumeli ve Makedonya Osmanlı’ya bırakılmıştır. Doğu’da ise Doğu Beyazıt Osmanlı’ya verilmiş, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Rus işgalinde kalmıştır. Ermeni sorununun ilk defa gündeme geldiği geçerli anlaşma olan Berlin Anlaşması ile Osmanlı Devleti savaş tazminatı olarak Ayastefanos’ta ödeyeceğinin iki katı bir meblağı ödemek zorunda bırakılmıştır. Duyun-i Umumiye İdaresi’nin Kurulması*
Osmanlı Devleti dış müdahaleye meydan vermemek için alacaklıların vekillerini görüşmeye çağırmıştır. İstanbul’da yapılan görüşmeler sonucunda alacaklılar ile bir anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşma 20 Aralık 1881*tarihli (28 Muharrem 1299)*bir kararname ile ilan edilmiştir. “Muharrem Kararnamesi”*adı verilen bu anlaşma gereğince İstanbul’da “Duyun-i Umumiye idaresi”*kurulacaktır.
*Bu komisyonda alacaklıları temsilen birer İngiliz, Fransız, Alman, Avusturya, İtalyan ve Galata bankerlerinin temsilcisi yer alacak, Osmanlı temsilcisi ile birlikte 7 üyeden oluşacaktır.
Duyun-i Umumiye İdaresi’nin gelir kaynakları, tuz, tütün, ispirto, balık, ipek, pul ve damga, Bulgaristan vergisi, Kıbrıs vergisi, Doğu Rumeli vergisi gibi geliri çok olan vergilerdir.
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |