Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ekim 2017, 22:04   Mesaj No:3

Allahın kulu_

Medineweb Emekdarı
Allahın kulu_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Allahın kulu_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 33478
Üyelik T.: 09 Kasım 2013
Arkadaşları:29
Cinsiyet:
Memleket:sıratı mustakım
Yaş:48
Mesaj: 2.632
Konular: 164
Beğenildi:1155
Beğendi:1570
Takdirleri:5244
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Çocuk ve İslami Eğitim-3: Allah Sevgisi




Bir önceki yazımızda Allah korkusundan bahsetmiştik hatırlarsanız. Çocukları Allah ile korkutmanın yanlışlığından, bunun müjdeleyin, nefret ettirmeyin hadisine ne derece zıt düştüğünden ve onları dini duygulardan soğutabileceğimizden dem vurmuştuk. Esasen Allah korkusu bir kalpte yer etmeli elbette, zaten Kuranın birçok ayetinde de Allah, zatından korkulması gerektiğini vurguluyor. Fakat burada ebeveynin yaptığının yanlış olduğunu gösteren iki cihet var:

Birincisi, ebeveyn bunu kendi çıkarı için kullanıyor.Sözünü geçiremediği yerde, anneye karşı geleni Allah yakar, kardeşine vuranı Allah çarpar
İkincisi, çocuklarda soyut düşünme tam olarak şekillenmediği gibi, vicdan denen olgu da belirmemiştir. Ve Mehmet Emin Ayın Çocuklarımıza Allahı Nasıl Anlatalım kitabında belirttiği gibi, Allah korkusu yerleştirmek için vicdanın oturması lazım ki bu da 10-12 yaşlarına tekabül ediyormuş. Şu da var ki, çocukları Allah ile korkutmak aynı zamanda hadis gereğince doğru değil. Kendisinden kalemin kaldırıldığı üç kişiden birisi buluğ çağına ermemiş çocuktur*.Yani sizin ona günah dediğiniz, Allahın cezası noktasında korkuttuğunuz konulardan o sorumlu değil zaten.


Allah korkusu yerine çocuklarımıza Allah sevgisi aşılamamız gerektiğinden bahsetmiştik, ama içeriğini de bu yazıya bırakmıştık. Peki öyleyse bunu nasıl yapacağız? Çocuklarımıza Allahı nasıl sevdireceğiz? Farkındaysanız, çcouklarımıza Peygamberi sevdirme konusunda daha dikkatliyiz, bunu bir gereklilik, farziyet addediyoruz. Piyasada çocuklara yönelik bu konuda çok fazla kitap var (bakınız: Peygamberimizin Çocuk Arkadaşları, 365 günde Sevgili Peygamberim vs.). Ama Allah sevgisini aşılama konusunda bu kadar çok kitap yok. Nedeni de çocuklara soyut kavramları anlatmanın güçlüğünü anlayan insanların bu konuya el atmamaları sanırım.

Oysa bizim, kendi ebeveynimizi taklit ederek çocuklara öğretmeye çalıştığımız Allah inancında bazı yanlışlık yapılıyor ve malesef farkına varılmıyor. Bunun en bariz örneği de Sezercik filmlerinde gördüğümüz, elleri açıp “Allah baba†diye dua eden çocuk figürü. Resmen Hıristiyanlıktaki teslis inancından zihinlere girmiş ve maalesef bizim çoluk çocuğumuza da etkilemiştir.

Çocuklar 4 yaşından itibaren, etrafta sürekli duydukları Allah kavramına yönelip, ona dair sorular sormaya başlıyorlar. Bu dönemde Allaha ait farkındalıkları artmaya başlayınca, bunu lehe çevirip, Allahı çocuklarımıza sevdirmeye başlayabiliriz. Öncelikli olarak dua konusu geliyor esasında. Dua ettiğimizde her nerede olursak olalım, bizi duyabilen, görebilen bir varlığa iman etmek, insanı manevi anlamda rahatlatır.

Hele ki çocuklarda bu hat safhadadır. Çünkü çocuklarda psikolojik olarak bağlanma ve sığınma ihtiyacı vardır. Bebekliğinden itibaren her başı sıkıştığında canı yandığında sığındığı annesini, başlarda çok güçlü ve asla yenilmez olarak görebilir. Öyle ya, anne her ihtiyacını giderebilmekte, her an yanında olabilmektedir. Ona sığınır her zaman ve bu ikisi arasında bağlanma oluşturur. Ama biraz daha büyüdüğünde, annesinin de acziyetini fark etmeye başlayacak(babalar çocukların gözünde genelde daha güçlüdürler, çünkü ağır işleri onlar yapar).

Onun da gücünün bir sınırı olduğunu, her ihtiyacı karşılayacak kudrette olmadığını fark edecek. Bu durumda, fıtri olarak çocuk, daha güçlü, daha büyük ve Kadir-i Mutlak bir zata sığınma ihtiyacı duyacak. İşte bu durumda çocuğa Allah anlatılmalı, onun sonsuz kudretinden, her söyleneni işittiğinden ve her hareketi gördüğünden bahsedilmelidir. Hastalığında Allaha dua etmesi istenmeli, gece yatarken onun anlayabileceği basit cümlelerde dua etmesi öğretmeli. Burada dikkat edilmesi gereken husus şu ki, çocuk dua ettiğinde anında gerçekleşeceğini düşünecektir.
Mesela, ben bir bisiklet istiyorum Allahım dediğinde, bizim ona öğrettiğimiz bilgiler ışığında bisikletin bir anda gözünün önünde belireceğini sanabilir. Çocuğumuza duada istenilen şey yerine gelmiyorsa bu Allahın duymadığından değil, o an için vermek istememiş olabileceğinden, ya da onun için hayırlı görmemiş olabileceğinden bahsedilebilir.

Teşbihte hata olmasın, mesela çocuğun anlayacağı dilden şöyle anlatılabilir: Bizden bir şey istediğinde seni duyuyoruz ama bazen hemen yapmıyoruz. Mesela sen çikolata istediğinde, seni duyuyoruz, ama senin için zararlı olduğunu düşündüğümüz için almıyoruz gibi açıklamalar yapılabilir. Çocuğun kafasını fazla karıştırmamak, açıklama yaparken çok detaya inmemek gerekir. Biraz da çizgi filmlerin etkisi olduğunu düşünüyorum malesef.

Hani orada sihirli değnekler vs gibi şeylerle, her istediğinin anında önüne geldğini görüyorlar ya, dua ettiklerinde de böyle bir figürle karşılacaklarını hayal ediyor olabilirler. Kısaca, dua etmeyi öğretmek, çocukla Allah arasında sığınma-bağlanma noktasında bir bağ kurmaya yarayacak ve onu Allaha yaklaştıracaktır.

Allah çocukları sever, onlara çok değer verir gibi cümleler sıklıkla tekrarlanmalı; çocuk kendisini sürekli görüp gözeten bu zatın onu sevdiğini bilmeli ki o da Onu sevebilsin. İnsan biri tarafından sevildiğini biliyorsa, kendisini sevene karşı içten bir bağlılık ve yakınlık hissetmeye başlar. Çocuk şöyle der zamanla†biliyor musunuz ben Allahı çok seviyorum; çünkü O, çocukları çok seviyor. Onlara hiç kızmıyor, onlara değer veriyor

Kuran ve hadisler ışığında baktığımızda zaten gerçekten de çocuklara ne kadar değer verildiğini görebiliriz. Bunu çocuğumuza da, onun anlayabildiği bir dilde anlatmalıyız. Cennet kavramından bahsetmeli, cennetin özelliklerinden, ve Allahın çocukları cennetine alacağından bahsedebiliriz.

Çocuklarımızı Allahtan korkutarak değil, ona yaklaştırarak sevdirerek yetiştirmeliyiz. Böylece kişi, sevdiğini kırmaktan nasıl korkuyorsa, Allaha karşı gelmekten de o derecede korkmaya başlayacaktır. Zamanla, soyut kavramlar şekillenmeye başlayıp, vicdan olgusu yerleştiğinde cehennemden, azaptan, Allah korkusundan bahsetmenin zamanı gelmiş demektir.

Çocuklarımız Allah nerede, ne yer ne içer, nasıl bir şekli var gibi soruları sıklıkla soracaklardır. Bunlara nasıl cevap vermemiz gerektiği de 4. yazımızın Allahı Nasıl Anlatalım başlıklı konusu olsun. (Aynı başlıklı Mehmet Emin Ayın kitabını da bitirdim, en kısa zamanda inşaAllah özetleyeceğim).

*Ali (r.a.)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kalem üç kişiden kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklî dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden.(İbn Mâce, Talak: 15)
__________________

Vakit namazinizi kildiniz mi?
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:
Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz.
Alıntı ile Cevapla