Konu Başlıkları: İşte dünyanın en zor mesleği
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Kasım 2008, 22:39   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:50
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: İşte dünyanın en zor mesleği

Git dersen giderim ama sonra geç olur
Koordinatör Nükhet Çelik, torununu trafik kazasında kaybeden acılı babaanne ile yaptığı konuşmayı anlatıyor: "Geçen sene 16 yaşındaki bir genç kız karşıdan karşıya geçerken yaralandı, birkaç gün sonra beyin ölümü gerçekleşti. Babası ve halaları vardı bekleyen. Onlarla görüştüm, kızı babaannesinin büyüttüğünü, izni ancak onun verebileceğini söylediler. O da yaşlıydı ve evde yatıyordu. Onunla konuşmak için evine gitmek istediğimi söyledim. Uzun uzun konuştuk, torunun durumunun kötü olduğunu biliyordu, ancak kabullenemiyordu. Ne için geldiğimi söyledim, "Git dersen giderim. Ama sonra geç olur" dedim. Çok sevdiği torununun organlarını bağışlamayı kabul etti."
Nükhet Çelik sayesinde, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bu yıl 17 beyin ölümü vakasından 10 vakanın organları bağışlandı. 2 buçuk yıldır bu işin içinde. "Ailelerle bizi ölüm, acıları yakınlaştırıyor. Ölümü kabul etmek zaten zor, bizse tam da bu aşamada aileden organ istiyoruz. Yaşadıklarını yüreğimde hissediyorum, bazen ben de onlarla ağlıyorum. Organ bekleyen hastaların hallerini bilmesem bu işi yapmam çok zor olurdu" diyor.

Yaptığım en zor görüşme, anneleri ölen iki çocukla olandı
Bu sözlerin sahibi Yeliz Gül (27) çocuklarla konuşurken ağlamamak için kendini zor tuttu. Biri 16, öbürü 19 yaşında olan çocukların babaları hapishanedeydi ve yanlarında başka kimse de yoktu. Çocuklar omuzunda ağladılar. Ama "annemiz çok iyi bir insandı, başkalarını yaşatsın" diyerek organlarını bağışladılar. "Cenazeyi kaldırırken, mezar yeri ararkan bile yalnızlardı. Ben yardımcı oldum. Mezar yerlerini dahi aldım" diyor: "Ailelerle yaptığım hiçbir görüşmeyi unutmam mümkün değil, mutlaka bir iz kalıyor. Bu yıl yaptığım 8 beyin ölümü görüşmesinden 6’sı bağışlandı. Yalan yanlış yayınlar ailelerin kararları üzerinde çok etkili. Örneğin Antalya’da yerel bir gazetenin, Mazı Dağı’nda içi boşaltılmış 3 çocuğun bulunduğu yalan haberinden sonra bağıştan vazgeçenler oldu."

Çocuğu ölen babadan organ bağışı istediğimde masama silahını koydu
Levent Öztin koordinatörlükte bu tür garip olaylarla karşılaştıklarını söylüyor: "Silah önümdeydi. Çocuğunu kaybetmiş babaya, bağışta bulunmaması halinde kendi çocuğuyla birlikte, Türkiye’nin başka yerlerindeki 4-5 kişiyi daha toprağa vereceğimizi söyledim. Dinledi, anladı ve organları bağışladı. Bu konuda bana en büyük dersi verenlerden biri de Isparta’dan bir din adamı oldu. 13 yaşındaki tek oğlunda beyin ölümü gelişince organlarını bağışlamıştı. ’Yaradan onu benden çok erken aldı ama organlarıyla hayatı boyunca yapamayacağı sevaplarla benden ayırdı. Onun acısına ancak bu nedenle dayanabiliyorum’ dedi."
Alıntı ile Cevapla