Konu Başlıkları: Arapça Sözlük
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Kasım 2008, 23:26   Mesaj No:8

sakafi

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sakafi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 3898
Üyelik T.: 18 Eylül 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 93
Konular: 13
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Arapça Sözlük

E

eâmm: pek umumi, en genel.
eâzım: büyükler.
eb: baba.
ebâbil: bir kuş türü.
ebâd: boyutlar, uzaklıklar.
ebâtıl: boş inanışlar.
ebced: Arap harflerinin diziliş sırası, bu harflerin rakam olarak değerlerinden yola çıkılarak yapılan hesap.
ebcedî: ebcedle ilgili.
ebdâ: en güzel, en bedi.
ebed: sonsuz gelecek zaman.
ebeden: sonsuza dek.
ebedî: sonsuzla ilgili.
ebediyet: sonsuzluk.
ebediyyen: sonsuza kadar.
ebedperest: sonsuzluğu sevip arzulayan.
ebedülâbâd: sonsuzlar sonsuzu.
ebeveyn: ana ile baba.
ebkem: dilsiz.
eblağ: yerinde adamına göre güzel söz söylemenin en üstünü.
ebleh: alık, budala.
eblehâne: alıkça, budalaca.
ebnâ: oğullar.
ebnâyıcins: aynı türden olanlar.
ebrâr: hayırlılar, iyiler.
Ebrehe: Kâbeyi yıkmak isteyen kumandan.
ebrû: kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme sanatı.
ebsâr: gözler.
ebter: güdük, kesik.
ebû: baba, ata.
ebulâşey: hiçbir şeyi olmayan.
ebvâb: kapılar, bölümler.
ebyât: beyitler.
ebyâz: en beyaz, parlak.
ecânib: yabancılar.
ecdâd: atalar, dedeler.
ecel: ömrün sonu, vade.
ecell: en büyük.
echel: en cahil.
echeliyet: aşırı bilgisizlik.
ecinnî: tek cin.
ecir: ücret, karşılık.
ecîr: ücretle çalışan.
ecirnâ: bizi koru.
ecirnî: beni koru.
eclâ: en parlak.
ecliyet: sebeplik.
ecmâ: en toplu.
ecmâin: hepsi, cümlesi.
ecmel: en güzel.
ecnâs: cinsler, türler.
ecnebî: yabancı.
ecr: ücret, karşılık.
ecrâm: cansız varlıklar.
ecsâd: cesetler.
ecsâm: cisimler.
ecvibe: cevaplar.
eczâ: cüzler, parçalar, kimyevi madde.
eczâhâne: ilaç yapılıp satılan işyeri.
edâ: yapma, ödeme, davranış, anlatım yolu.
edat: "hem, için" gibi kendi başına mânâsı olmayan yardımcı kelime.
eddâî: belli bir duacı, duacınız.
edeb: terbiye, güzel ahlak, haya.
edebî: edeple ilgili, güzel söz ve yazı.
edebiyat: güzel ve etkili biçimde konuşma ve yazma sanatı.
edebiyyûn: edebiyatçılar.
edevât: âletler.
edîb: edebiyatçı, edepli, terbiyeli.
edîbâne: edebiyatçı gibi, edeplice, terbiyelice.
edille: deliller, kanıtlar.
ednâ: pek aşağı.
edvâr: devirler, dönemler.
edviye: devalar, ilaçlar.
edyân: dinler.
efâdıl: üstün nitelikli kimseler.
efâl: fiiller, işler.
efdal: daha üstün.
efendi: sahip, saygın, terbiyeli.
efgan: figanlar, inlemeler.
efhâm: anlamalar, en iyi anlayan.
efkâr: fikirler.
efkârıâmme: umumun fikirleri, halkın düşünceleri.
eflâk: gökler.
Eflâtun: eski bir filozof
efrâd: bireyler, insan tekleri.
efsah: daha düzgün anlatım.
efsâne: uydurulmuş hikâye, mitoloji.
efsûn: sihir, büyü.
efşan: "saçan" mânâsında son ek.
efzâ: "artıran" mânâsında son ek.
efzûn: fazla, çok.
ego: ben, ene.
eğerçi: gerçi.
eğlenceperest: eğlenceye pek düşkün.
Ehad: "bir, tek, benzersiz" olan ALLAH .
ehâdîs: Peygamberimizin sözleri.
ehadiyet: ALLAH ın her bir eserindeki birlik tecellisi.
ehaff: pek hafif.
ehak: en hak, daha gerçek.
ehass: en has.
ehbâr: âlimler.
ehemm: en önemli.
ehemmiyet: önem.
ehemmiyetkârâne: önem verircesine.
ehevât: kardeşler.
ehibbâ: ahbaplar, sevilenler.
ehil: dost, sahip, usta.
ehlen-sehlen: hoş geldiniz.
ehlî: alışık olan, evcil.
Ehlibeyt: Peygamberimizin neslinden olan.
ehlibidâ: dine aykırı olanı dine sokanlar.
ehlidalalet: islâmdan sapanlar, sapkınlar.
ehlidünyâ: dünya adamı, âhireti düşünmeyen.
ehlifelsefe: felsefeciler, felsefeye önem veren kimseler.
ehlifen: fen ilimleriyle uğraşanlar.
ehligaflet: gaflette olanlar, kul olduğunu hatırlamadan yaşayanlar.
ehlihak: hak yolda olan.
ehlihakîkat: hakikatı bulan kimseler.
ehlihâl: inandıkları mânâları hâlleriyle yaşayanlar.
ehlihidâyet: îman yoluna erenler, müminler.
ehliîman: îmanlılar.
ehliinsaf: insaflılar.
ehliislâm: müslümanlar.
ehlikalb: kalben ileri gidenler.
ehlikeşif: perdeli olanı bilen velî.
ehlikitab: ilâhî kitaplardan birine inanan.
ehlikubûr: kabirdeki ölüler.
ehliküfür: kâfirler.
ehlinecat: kurtulanlar.
ehlisefâhet: günahlara dalanlar.
ehlisuffa: Peygamberimizin mescidinde kalan sahabeler.
ehlisünnet: Peygamberimizin hak yolunda yürüyenler.
ehlişirk: ALLAH a ortak koşanlar.
ehlitakva: ALLAH tan korkup günahtan sakınan kimseler.
ehlitarik: tarikat adamı.
ehlitarikat: tarikata bağlı olan.
ehlitevhid: ALLAH ın birliğine inananlar.
ehlivelâyet: velîler, erenler, kalbi nurlanmış müminler.
ehlivukuf: iyi bilenler, bilirkişiler.
ehliyyet: yeterlik, ustalık, yetki.
ehlullah: ALLAH adamı, evliya, ermiş.
ehram: firavun mezarı.
Ehriman: ateşe tapanların kötülük tanrısı.
ehülacâib: acayip şeylerin kardeşi.
ehva: nefis arzuları, boş istekler.
ehvâl: korkular.
ehven: en zararsız, pek ucuz.
ehvenüşşerreyn: iki şerden daha az zararlı olanı.
ehya: ucuzluk, bolluk.
eimme: imamlar, öncüler.
ejder: büyük yılan.
ejderha: iri yılan.
ekâbir: büyükler.
ekall: en az.
ekalliyet: azlık, azınlık.
ekânim: asıllar, rükünler.
ekber: en büyük.
ekdâr: kederler, üzüntüler.
ekl: yeme.
ekmel: en mükemmel.
ekol: bir fikir üzerine kurulu okul, meslek.
Ekrad: Kürtler.
ekrem: daha kerim, en iyi.
ekser: daha çok.
ekserî: çoğunlukla.
ekseriya: ekseriyetle, çoğunlukla.
ekseriyet: çoğunluk.
ekseriyetle: çoğunlukla.
ekva: daha kuvvetli.
ekvan: yaratılanlar.
ekvanî: yaratılanlarla ilgili.
ekvator: dünyayı ikiye ayıran hayâlî çizgi.
el-amân: aman diliyorum!
elân: şimdi, hâlâ.
elâstik: esnek.
elbette: kesinlikle.
elcevab: cevabı şu.
elem: acı.
eleman: bir bütünün parçaları.
elemkârâne: acılı bir biçimde.
elemnâk: acı verici, acılı.
elf: bin sayısı.
elfâtiha: Fatiha sûresi.
elfaz: lafızlar, sözler.
elhak: hakikaten, doğrusu.
elhamdülillâh: ALLAH a hamdolsun.
elhannas: sinsice aldatan şeytan.
elhâsıl: kısacası, özetle.
elhubbulillâh: sevgi ALLAH içindir.
elhükmülilekser: hüküm eksere göre verilir.
elîf: alışan, alışkın.
elîm: acı veren, acılı.
elîmâne: acılı biçimde.
elîme: acılı hâl.
elîyâzübillâh: ALLAH a sığınırız.
elkab: lâkaplar.
elmas: değerli bir taş.
elsine: lisanlar, diller.
eltâf: lütuflar, en latîf, en hoş.
elvah: levhalar, tablolar.
elvan: renkler.
elvanıseba: yedi renk.
elvedâ: şu ayrılık!
elyak: daha lâyık.
elyevm: bugün.
elzem: daha gerekli.
elzemiyet: daha gereklilik.
emam: ön taraf.
eman: güven, güvenlik.
emânât: emanetler.
emânet: sonra alınmak üzere verilen şey.
emâneten: emanet olarak.
emâni: güvenlik.
emârât: emareler, belirtiler.
emâre: iz, belirti, bellik.
emâret: beylik.
emel: ümit, arzu.
Emevîler: bir islâm devleti.
emîn: güvenilir.
emîr: bey, başkan.
emirber: emir dinleyen.
emirnâme: emir yazısı.
emlâk: taşınmaz mallar.
emmâbâdü: bundan sonra.
emmâre: emreden, zorlayan.
emn: eminlik, güvenlik.
emniyet: güven, güvenlik.
emperyalizm: bir ülkenin sınırlarını genişletme politikası.
emr: emir, buyruk.
emrâz: marazlar, hastalıklar.
emsâl: misaller, eşler, benzerler.
emsile: misaller, örnekler.
emşac: nutfe, dağınık.
emtar: yağmurlar.
emvâc: dalgalar.
emvâl: mallar.
emvât: ölüler.
emzice: mizaçlar, huylar.
enam: yaratıklar, varlıklar.
enâniyet: benlik, gurur.
enbiyâ: nebîler, peygamberler.
encam: son.
encümen: meclis, komisyon.
endad: benzerler, misiller.
endâm: beden, boy.
endaz: "atan, atıcı" mânâsında son ek.
ender: içinde.
ender: pek az bulunan.
endîşe: kaygı.
Endülüs: bir islâm devleti.
ene: ben, benlik.
enerji: güç.
enfâ: daha faydalı.
enfâs: nefesler.
enfes: pek nefis, çok hoş.
enfûs: nefisler, ruhlar.
enfüsî: nefisle ilgili, insanlarının kendi iç âlemlerine ait.
engiz: "koparan, veren" mânâsında son ek.
engizisyon: kiliselerin işkenceci mahkemeleri.
enhâr: nehirler, ırmaklar.
enîn: inilti.
enîndâr: inleyen.
enîs: dost, arkadaş.
enkaz: yıkıntı.
enmûzec: nümune, örnek, model.
ensâb: soylar, nesepler.
ensac: dokumalar.
ensâf: yarımlar.
ensâl: nesiller, kuşaklar.
ensâr: yardımcılar, Medineli sahabeler.
enseb: en uygun.
ente: sen.
entrika: hile, düzen.
envâ: neviler, türler.
envâen: türler olarak.
envâr: nurlar.
enver: pek nurlu.
enzâr: nazarlar, bakışlar.
erâcif: uydurma sözler.
erakk: pek ince.
erbaa: dört.
erbâb: sahipler, becerikliler, terbiyeciler.
erbâin: kırk.
erbâiyyet: dört olmak.
Ercûze: Hazreti Alinin meşhur bir kasidesi.
erhâm: döl yatakları, rahimler.
erham: en merhametli.
Erhamürrahimîn: merhamet edenlerin en merhametlisi olan ALLAH .
erîke: koltuk, taht.
erkân: esaslar, rükünler.
ervâh: ruhlar, canlar.
erzâil: reziller, alçaklar.
erzâk: rızıklar, yiyecekler.
erzan: pek ucuz.
erzâl: reziller.
erzel: daha rezil.
esâbi: parmaklar.
esâd: daha mutlu.
esâdekümullah: ALLAH saadet versin.
esahh: daha doğru.
esâlib: üslûplar, tarzlar.
esamî: isimler.
esâret: esirlik, tutsaklık.
esas: temel, kök.
esasât: temeller, esaslar.
esâtir: uydurulmuş hikâyeler, mitoloji.
esbâb: sebepler, vasıtalar, vesileler, araçlar.
esbâbperest: sebepleri yaratıcı sanan.
esbak: daha önceki.
esbât: torunlar.
esdâf: sadefler, inci kabukları.
esdikâ: sadıklar.
esed: aslan.
Esedullah: ALLAH ın aslanı.
esef: tasa, üzüntü, gam.
esefâ: yazık!
eser: yapı, iz, kitap.
esfel: en aşağı.
esfelisâfilîn: aşağıların en aşağısı.
eshâb: sahipler.
esham: hisseler, paylar.
eshel: daha kolay.
esîle: sorular, sualler.
esîr: alemi kaplayan incecik madde.
esir: savaşta teslim alınan kimse.
Eski Said: Bediüzaman Hazretlerinin hayatında birinci dönem ismi.
eslâf: selefler, öncekiler.
eslâh: en iyi, en sâlih.
eslem: en sağlam, en emin.
esliha: silahlar.
esmâ: isimler.
esmaî: isimlerle ilgili.
Esmaülhüsnâ: ALLAH ın güzel isimleri.
esmar: meyveler.
esmer: rengi karaya çalan.
esnâ: ara, vakit, sıra.
esnâf: sınıflar, alım satımcı.
esnam: sanemler, putlar.
esrâ: pek çabuk.
esrâr: sırlar, gizli mânâlar.
esrârengiz: gizli ve sırlı olan.
esrarkeş: esrar çeken.
essebebükelfâil: sebep olan yapan gibidir.
estağfirullah: ALLAH kusurumu affetsin.
ester: katır.
esvâb: giyecekler.
esvât: sesler.
esved: siyah, kara.
eşâr: şiirler.
Eşârî: itikadî bir hak mezhep kuran âlimin namı.
eşbah: benzeyenler.
eşcâ: daha yiğit.
eşcâr: ağaçlar.
eşedd: pek şiddetli.
eşeff: en saydam.
eşekk: pek şüpheci.
eşfa: en çok şefaat eden.
eşfâ: pek şifalı.
eşfak: çok şefkatli.
eşgal: işler, meşguliyetler.
eşhas: şahıslar, kişiler.
eşhûr: aylar.
eşirrâ: şerliler, kötüler.
Eşîya: bir peygamber.
eşk: gözyaşı.
eşkâl: şekiller.
eşkıyâ: yol kesenler.
eşmel: çok kaplayıcı.
eşnê: en kötü.
eşrâf: şerefliler, ileri gelenler.
eşrâr: şerliler, kötüler.
eşrât: şartlar, belirtiler.
eşrâtısaat: kıyamet alâmetleri.
eşref: en şerefli.
eşrefimahlûkât: yaratılanların en şereflisi.
eşşehîr: meşhur, ünlü, tanınmış.
eşşükrülillah: şükür ALLAH adır.
eşvâk: şevkler, aşırı istekler.
eşya: nesneler, şeyler.
etbâ: tâbî olanlar, bağlılar.
etemm: en tam, noksansız.
etfâl: tıfıllar, çocuklar.
etıbbâ: tabipler, doktorlar.
etîme: yemekler.
etka: günah işlemekten çok çekinen.
etkıyâ: çok takvalılar.
etrâf: yanlar, taraflar.
Etrâk: Türkler.
etvâr: tavırlar, davranışlar.
evâhir: âhirler, sonlar.
evâil: başlangıçlar.
evâmir: emirler.
evânî: kaplar.
evâsıt: vasatlar, orta hâlli olanlar.
evc: doruk, yüce.
evfak: en uygun.
evhâm: vehimler, kuruntular.
evkaf: vakıflar.
evkat: vakitler.
evkemâkal: söylendiği gibi.
evlâ: daha iyi.
evlâd: veledler, çocuklar.
evleviyet: öncelik.
evliyâ: kalbi nurlu müminler, erenler, velîler.
evliyâullah: ALLAH ın velîleri, sevgili kulları.
evrâd: devamlı okunan dualar, zikirler.
evrak: yapraklar, kağıtlar, belgeler.
evride: toplardamar.
evsâf: vasıflar, özellikler.
evsat: orta, orta hâl.
evtâd: direkler, kazıklar.
evtâr: tek, eşsiz.
evvâbin: tevbe edip günahtan dönenler.
Evvel: herşeyden önce var olan ve yaratıkların önceki hâllerine de hükmeden ALLAH .
evvel: ilk, önce, birinci.
evvelâ: birincisi, önce.
evvelbaba: ilk baba, her türün bir anda yaratılan ilk ferdi.
evvelen: ilk olarak.
evvelîn: öncekiler.
evzâh: daha açık.
ey: hitap sözü.
eyâdi: eller.
eyne: nereye, nerede?
eynelmefer: nereye kaçmalı?
eynesserâminessüreyya: yer nerede, Süreyya nerede?
eytam: yetimler, babaları ölmüş çocuklar.
eyvALLAH : peki, öyle olsun.
eyvan: köşk, saray.
eyyâm: günler.
Eyyûb: hastalığına sabretmesiyle meşhur bir peygamber.
eyyü: "ya, ey" mânâsında hitap edatı.
eyyühelmünâfık: ey münafık, ey mümin görünen kâfir!
eyzan: önceki gibi.
ez: "den, dan" mânâsında ön ek.
ezâ: üzme, incitme.
ezahir: çiçekler.
ezan: namaza davet için edilen nida.
ezber: zihinde tutma.
ezcümle: meselâ, bunun gibi.
ezdâd: zıtlar.
ezel: başlangıcı olmama, öncesizlik.
ezelî: başlangıcı olmayan.
ezeliyet: varlığının başlangıcı olmama.
ezhân: zihinler.
ezhâr: çiçekler.
Ezher: Mısırda bulunan büyük bir üniversite.
ezher: pek parlak.
eziyet: büyük sıkıntı, incinme.
ezkâr: zikirler, ALLAH ı anmalar.
ezkaza: kaza olarak.
ezkiyâ: temiz ve iyi insanlar.
ezkiya: zekiler.
ezlem: en zâlim.
ezman: zamanlar.
ezmine: zamanlar.
ezost: ondan.
ezvâc: eşler.
ezvâcıtâhirât: Peygamberimizin iffetli hanımları.
ezvak: zevkler.
ezyâl: zeyiller, ekler.
Alıntı ile Cevapla