Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj:
9.475 Konular:
1144 Beğenildi:4423 Beğendi:3685 Takdirleri:11319 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! |
HIRİSTİYANLIK – II (9. ÜNİTE)
GİRİŞ: Hristiyanlıkta ibadet günlük, haftalık ve yıllık olmak üzere üçe ayrılır.
GÜNLÜK İBADET
Günde kaç defa ve tam olarak hangi vakitte yapılacağı belirlenmemiştir. Bununla birlikte genel olarak sabah, öğle ve akşam vakitlerinde ibadet yapılır.
HAFTALIK İBADET
Pazar günü sabah ve akşam olmak üzere iki vakitte yapılır. Hıristiyanlara göre pazar gününün önemi, Hz. İsa’nın çarmıhtan sonra dirilişinin (mezardan diriliş) gerçekleştiği gün olduğu içindir. Pazar ibadeti mutlaka kilisede ve papaz huzurunda yapılır. İbadette kutsal kitaptan parçalar okunur, dualar edilir, ilahiler söylenir.
YILLIK İBADET
NOEL: Hz. İsa’nın doğum gününe nispetle yapılan ayin ve kutlamaları ifade eder. Başlangıçta Romalı paganların yeni yılın başlangıcında yapılan şenliklerine ad olmuştur. Roma kültüründen Hıristiyanlığa geçmiştir. M.S. 354’ten itibaren Hz. İsa’nın doğum günü 24 aralığı 25 aralığa bağlayan gece olarak belirlenmiştir. Doğu Hıristiyanları ise 6 Ocak’ı Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutlamaya başlamışlardır. Hıristiyan dünyasında adına Noel kutlamaları yapılan pek çok dini şahsiyet vardır. En meşhuru Noel Baba Aziz Nikolas’tır.
PASKALYA: Hz. İsa’nın dirilişi anısına ilkbaharda değişik tarihlerde yapılan kutlamalara “Paskalya Yortusu” denir. Gregoryan takvimine göre 22 Mart ile 25 Nisan tarihleri arasındaki Pazar günlerinden birine denk gelir. Doğu Ortodoks Kiliseleri Julyen takvimini kullandıkları için genellikle Katolik ve Protestan kiliselerinden sonra gerçekleşir. En büyük Hıristiyan bayramlarından biridir.
HAÇ YORTUSU: Haç kelimesi dilimize Ermenice’den geçmiştir. Grekçesi stavros olup Türkçeye istavroz olarak geçmiştir. Stavros kelimesi başlangıçta Homeros’un da kullandığı şekliyle “direk, sivri uçlu kazık, sırık” anlamınja gelirken daha sonra Haç karşılığında kullanılmıştır. İsa’nın üzerinde öldüğüne inanılan Haç Hıristiyanlar için bir tapınma nesnesi ve inançlarının sembolüdür. Haç çıkarma adetinin ilk defa ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Hıristiyanlar gün boyunca çeşitli sebeplerle haç çıkarırlar. Katolikler sağ ellerini alından göğüse, sol omuzdan sağ omuza götürerek haç çıkarırlar. Ortodokslar ve öteki doğu kilisesi mensupları sağ omuzdan sol omuza götürürler. Protestanlar haç çıkarmazlar. Hıristiyan inancına göre haç taşımak, insanın nefsini inkar etmesi ve İsa mesihin peşine gitmesi anlamına gelir.
MERYEM ANA GÜNÜ: Meryemin kutsallığı –Tanrı doğuran kadın- 431’deki Efes Konsilinden sonraya dayanır. Adına kiliseler, katedraller tapınaklar yapılmıştır. Meryem’in günahsızlığı iffet ve ahlakını tanıtmak üzere anma törenleri düzenlenmektedir. Protestanlar dışında Katolik ve Ortodokslar İsa gibi Meryem’in de günahsız olduğunu kabul ederler. Meryem’in kutsallık nedenleri: Günahsız ve lekesiz doğması, hayatını üç yaşından itibaren mabette geçirmesi, Tanrı’nın ona meleği göndermesi, İsa mesihin annesi, yani Rabbin annesi olması.
DİĞER İBADETLER
Oruç: Çeşitli sebeplere bağlı olarak oruç tutulması ibadeti vardır. Esasında oruç gün doğumundan gün batımına kadar yeme ve içmeden uzak durmak şeklinde yapılır. Ancak çeşitli sebeplerle oruç tutamayanlar perhiz yapabilir, ya da gün boyunca sıvı şeyler alarak orucunu hafifletebilir. Et, tavuk, süt, yumurta gibi hayvansal gıdalar ve alkol kullanılmaz. Çeşitli zamanlarda oruç veya perhiz bir arada yapılarak oruç ibadeti gerçekleştirilir. Perhiz yaşı 14, oruç yaşı 21 olarak kabul edilir.
Hac: Hac uygulaması ilk defa Konstantin zamanında Azize Helene tarafından Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve büyük kiliselerin bulunduğu yerleri ziyaret şeklinde başlamıştır. Tarih içinde Kudüs, Roma, İspanya’daki Santiago de Compostela, İstanbul, Vatikan, Portekiz’de Fatima, Fransa’da Lourdes, Efes bu yerlerden bazılarıdır. Hac için kutsal bir zamanı tercih etmek ve o zamanda buralara gitmek gerekir. Noel günleri, Paskalya günü, Pentikost günleri bunlardan bazılarıdır.
Ascension: Hz. İsa’nın göğe yükselmesi anısına kutlanır.
Pentikost: Kutsal Ruhun havariler üzerine inişinin hatırasına kutlanır.
Annonciation: Melek Cebrail’in Meryem’e, İsa’nın doğumunu müjdelemesi anısına kutlanır.
Assomption: Katoliklerce kutlanır. Hz. Meryem’in bedeninin melekler tarafından göğe çıkarıldığı gün anısına kutlanır.
HIRİSTİYAN AYİNLERİ (SAKRAMENTLERİ)
Katolik ve Ortodoksalara göre sakrementlerin sayısı 7 dir.
VAFTİZ: Suya daldırmak demektir. Vaftizin, Yahudilerin yıkanma törenleri, Sabiilerin suya dalmaları ve Hz. İsa’nın Vaftizci Yahya tarafından Şeria nehrinde (su Hz. İsa’yı değil İsa suyu temizlemiştir diye inanılır)vaftiz edilmesiyle yakından ilgisi vardır. Hz. Adem ve Havva’dan naklolan ilk günah/asli günahtan kurtulmak amacıyla yapılır. Gayesi ile ilgili olarak: İman ve kurtuluşu gerçekleştirmek , asli günahı silmek, tevbe ve ihtidayı sağlamak, insanı aydınlatmak, kutsal ruha iştiraki sağlamak, mesihin acılar içinde ölümünü hatırlatmak, Kiliseye ve Tanrının toplumuna üye olmayı sağlamak, kıyametteki yargı gününü hatırlamak, yeniden doğuşu gerçekleştirmek.
Genellikle doğumun ilk haftasında yapılır. Ancak ileri ki yaşlarda da olur. Vücudun suya daldırılması, başa su dökülmesi veya üstüne su serpilmesi gibi değişik şekillerde uygulanır. Ortodokslarda genellikle suya girerek, Katoliklerde su serperek olur. Vaftiz adı, vaftiz anne ve babası, vaftiz teknesi, vaftizhane gibi kavramlar literatürde yer alır.
EVHARİSTİYA: Tanrıya şükür duasında bulunma anlamına gelir. Ekmek-şarap ayini olarak da bilinir.Katolik anlayışta ekmek ve şarap Hz. İsa’nın eti ve kanını sembolize eder bunları yiyen kişi bir anlamda Hz. İsa ile bir tür enkarne (hulul)olur. Yani onunla birleşir. Protestanlar Hz. İsa’nın havarileri ile yediği son yemek anısına kutlandığını kabul ederler.
KONFİRMASYON: Vaftizi Kuvvetlendirme, pekiştirme amacıyla yapılır.
HASTALARI YAĞLAMA: Hasta veya ölüm döşeğindekilere uygulanan bir işlemdir. Bu kimseler kutsal yağla yağlanarak çektiği eziyetlerin azaltılması, giderilmesi hedeflenir. Kilise’de cemaat huzurunda ve onların da katılımıyla yapılır.
TEVBE: İki tür günah vardır. Asli günah ve fiili günahlar. Asli günah malumdur. Fiili günahlar ise, kibir, cimrilik, haset, şehvet düşkünlüğü, oburluk, öfke ve tembellik gibi günahlardır. Para karşılığı günah bağışlama denilebilecek bir uygulama türü olan Endüljans da uygululanagelmiştir.
EVLİLİK: Kutsal bir faaliyettir.Bu yüzden kilisede yapılmayan nikah geçerli sayılmaz. Katoliklerde evlenenler boşanamaz. Ruhban sınıfı evlenemez. Ortodokslarda belli makamlardakiler evlenemez ancak genel itibariyle yasak yoktur. Boşanma da yasak değildir. Protestanlarda sakrament değildir.
RAHİP TAKDİSİ(Din Adamları Tayin Etme): Hıristiyanlıkta İsa Mesih’in vekilleri havariler, sonra kilise babaları ve ondan sonra da kilise hiyerarşisi içinde yer alan din adamlarıdır. Din adamlarının görevi, ibadeti idare etme, imanlıları takdis, tevbe ile tanrıya götürmedir. Bu yetki takdis sakramenti ile gerçekleşir. Katoliklerde kilise hiyerarşisi aşağıdan yukarı: diyakos, rahip (papaz), piskopos ve papa şeklindedir. Ortodokslarda: diyakos, papaz, keşiş, metropolit, patrik şeklindedir. Protestanlıkta kilise hiyerarşisi yoktur. Hiyerarşik sıralamanın en fazla olduğu kilise Gregoryen Ermeni Kilisesidir. Diyakos yardımcısı, diyakos, papaz, başpapaz, başrahip veya doktor, piskopos, patrik, katolikos şeklindedir.
HIRİSTİYAN KİLİSESİ VE MEZHEPLERİ
Kilise kavramı; Hristiyan cemaat (Katolik Kilisesi’nin inanç esasları), bu cemaatin ibadet yeri (Santa Maria Draperi Kilisesi Latin Cizvit papazların devam ettikleri bir kilisedir.) ve kurumsal yapıyı (Ortodoks Kilisesinin başı patriktir.) ifade etmek için kullanılır. Gahal, ekklesia, church, katakomp, chapel gibi isimler verilir. Kilisenin bir mabet anlamında kullanılışı Konstantin dönemine rastlar. Bu anlamda en eski kiliselerin Latran’da inşa edilen Aziz Yuhannes ve Aziz Sabin kiliseleri kabul edilir.
HIRİSTİYAN MEZHEPLERİ(KİLİSELERİ)
Hıristiyanlığın serbestleşmesi öncesinden başlayan cemat yapıları serbestlikle birlikte kurumsal yapılara dönüştü. Aralarında dini ve siyasi ayrılıklar ortaya çıktı. Monofizitlik, diofizitlik gibi. Roma imparatorluğu sınırları içinde yer alan bağımsız bir çok kiliseden özellikle Roma Kilisesi ve İstanbul kilisesi ön plana çıkmaya başladı. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması doğu ve batı kiliseleri ayrımını da beraberlerinde getirdi. 1054 yılında bu ayrılık zirveye çıktı ve Roma Kilisesi Katolik (evrensel anlamındadır), Bizans Kilisesi de Ortodoks (öze bağlı, doğru inanç) ismini aldı. 1517’de Katolik kilisesinin uygulamalarına karşı çıkan Martin Luther Protestan hareketin fitilini ateşledi. Calvin ve Zwingli ile protest hareket devam etti.
KATOLİKLİK KİLİSESİ, “Evrensel” anlamına gelir. Nüfus bakımından en fazla mensubu bulunan kilisedir. Yaklaşık 1 milyara yakın mensubu vardır. Merkezi Roma Katolik Kilisesidir. Merkeziyetçi, dogmatik ve geleneği ön plana çıkaran bir yapısı vardır. Kurucularının havari Petrus olduğunu kabul ederler. Katolik Kilisesinin başı olarak Papa aynı zamanda Vatikan site devletinin de başkanıdır. Başlıca özellikleri: Dini lider Papa’dır. Kararları tartışılmaz ve yanılmazdır. Roma Kilisesi diğer kiliselerden üstündür, Kutsal ruh bab ve oğuldan çıkmıştır, İsa’da ilahi ve insani iki tabiat vardır. Meryem ve Azizler kutsaldır, İnsan asli günahla doğar ve vaftizle bu günahtan temizlenebilir, Günah çıkarma vardır, Yedi sakrament vardır, yirmi bir konsili kabul ederler, cennet-cehennemi kabul ederler.
ORTODOKS KİLİSESİ, “Orthos –doğru-, doxa –düşünce, inanç” kelimelerinden oluşur. Genel anlamda bir dinin öğretisine, doktrin ve dogmasına; herhangi bir öğretinin ilkelerine, geleneksel olarak doğru kabul edilen düşüncelere ya da görüşlere uygun düşünce inanç ve bu inancı benimseyen kişi veya gruplara verilen isimdir. Bu anlamda zıddı Heterodoks’tur. Roma Kilisesi ile Bizans Kilisesi arasındaki rekabette bardağı taşıran tartışma, II. İznik (ikon tartışması) ve III. İstanbul Konsillerinde tartışılan Kutsal ruhun nereden çıktığı konuları oldu. Doğu kilisesi bu ayrılıktan sonra başka bir konsile katılmadı. 1054 yılında kesin olarak ayrılarak Ortodoksluk ismini aldı. Başlıca Özellikleri:Ortodoks kiliseler: otosefal (bağımsız) ve otonom (bir ana kiliseye bağlı olan) şeklinde ikiye ayrılır. Otosefal kiliseler 14 tanedir. İstanbul, İskenderiye, Antakya, Kudüs, Bulgar, Sırp, Moskova, Rumen Patrikleri, Gürcistan Katolikosluğu, Kıbrıs, Yunan, Polonya, Arnavutluk, Çekoslavakya kiliseleridir. Otonom kiliselerin sayısı 6 dır. Finlandiya Kilisesi, Japon Kilisesi, Çin Kilisesi, Estonya-Litvanya Kiliseleri, Macar Kilisesi, Makedonya Kilisesidir.
Ruhani lider patrik veya başpiskoposlardır. Papanın üstünlüğünü kabul etmezler. İlk 7 konsili kabul ederler. Kilise babalarının yazıları da ikinci dereceden saygınlığı olan metinlerdir. Kiliselerde hata yapmaz, yanılmaz bir otorite yoktur. İbadetler ruhsal ve mistik niteliklidir. Sır kilisesi olarak antik dinlerin mirasçısı görünümündedir. İkonlara değer verilir. Çocuklar vaftiz edilmekle şeytani güçlere karşı korunmuş olur. İbadetler, sabah, gündüz, akşam ve gece vakitlerinde yapılır. Papazlar evlenebilir. Keşişler, piskoposlar ve patrikler evlenemez.
PROTESTAN KİLİSESİ, İsim,ilk defa 1529’da yapılan politik içerikli Spire toplantısında kullanılmıştır. Bu toplantıda Alman prensler kral Şarlken’in Lutherci reformu desteklemesini istediler. Kralın ayak sürümesi üzerine bir deklerasyonla bu duruma tepkilerini koydular. Bu deklarasyonda protestolarını dile getirdikleri için bu kimselere “protestan prensler” adı verildi. Bu olaydan itibaren Lutherci reformu benimseyenler Protestanlar olarak anıldı. Protestanlığın çıkışıyla birlikte Hıristiyan dünyada bir çok kilise ortaya çıktı: Lutherien Kiliseler, Anglikan Kilisesi, Evanjelik Kilise, Methodist Kilise, Babtist Kilisesi Prebiteryen Kilisesi… Başlıca özellikleri: Papa tek otorite değildir. Yanılmazlığı yoktur. Papanın dünyevi bir yetkisi yoktur ve imparatordan üstün değildir. Kilisede hiyerarşi yoktur. Ruhbanın ruhban olmayana üstünlüğü yoktur. Rahipler evlenebilir. Ayrı bir kilise hukuku yoktur. Papazları cemaat seçer. Ayini bu kişi yaptırır. Günahları ancak Tanrı bağışlar. Dünyevi iktidar Tanrı tarafından verilmiştir. Tek kaynak Kutsal kitaptır. Konsil kararları ve kilise dogmaları değildir. Kutsal kitabı yorumlamak kilisenin tekelinde değildir. Sakramentlerin ilk ikisini (vaftiz ve Evharistiya)kabul ederler. Günah itirafını kabul etmezler. Kiliselerde resim heykel bulunmaz. Anglikanlar hariç haç bulundurmazlar. Haç çıkarmazlar. İbadet ve ayinler ana dillerde yapılır. Ebedi cezaya inanmazlar. Meryem’e ve Azizlere kutsallık atfetmezler. Teslisi kabul ederler. Katolik ve Ortodokslar gibi ruhani bir liderleri yoktur. Tek tip kilise yerine farklı anlayışlara sahip kiliselerden oluşur. Protestan rahipler evlenebilir.
MONOFİZİT KİLİSELER, Hz. İsa’da ilahi ve beşeri iki tabiatın birleşerek tek tabiat olduğunu savunan anlayıştır. Bunlar Doğu Ortodoks kiliseleri içinde gösterilmelerine rağmen bağımsızdırlar. Bunlar: Süryani, Ermeni, Habeş ve Kıpti Kiliseleridir.
Süryani Kilisesi, Etnik olarak kendilerini ayrı bir millet olarak Hz. Nuh’un Sam adlı oğlundan torunu Aram neslinden gelen Sami bir grup olarak kabul ederler. Suriye merkezli oldukları için bu adı aldıkları söylenir. 38 yılında Hıristiyanlığı kabul ettikleri söylenir. Hıristiyanlığı Petrusun şakirtlerinden öğrendiklerini kabul ederler. Hıristiyan olduktan sonra Süryani adını almışlar putperestliğe devam edenler Arami şeklinde isimlendirilmeye devam etmişlerdir. Kendilerini ilk Hıristiyan cemaat olarak kabul ettikleri için kiliselerine “Kadim” ünvanını vermişlerdir. İlk merkezleri Antakya Bağımsız Süryani Ortodoks Patrikliği idi. Mardin’de Deyru’z-Zaferan (Zaferan Manastırı) 1932 yılına kadar patriklik merkezi oldu. Patrik İlyas’ın ölümü üzerine yapılan seçimler sonucu merkez Şam’a taşındı. Ülkemizde Doğu ve Güney Doğu ile İstanbul’da Süryani vatandaşlarımız yaşamaktadır. Başlıca özellikleri: Allah, melekler, peygamberler, kıyamet vb. haktır. Teslis üç sıfat olarak dile getirilir ve vahdaniyet bu unsurlardan oluşur. I. İznik, I. İstanbul ve Efes konsilleri dışındaki konsilleri kabul etmezler. Patrik Petrus’un halefidir. Kilisede hiyerarşik üç rütbe vardır: diyakosluk, keşişlik ve episkoposluk, Namaz, oruç, vaftiz, evlenme vb. ibadetleri vardır. Monofizittirler. Namaz ibadetleri ruku ve secdelidir. Namazda doğuya dönerler. Oruçları perhizle karışıktır. Günah itirafı rahiplere yapılır.
Ermeni Kilisesi, Ermeniler, Aziz Gregor’un faaliyetleri sonucu bu dini benimsemişlerdir. Hristiyanlığı toplu olarak benimseyen ilk milletlerden biri olduklarını iddia ederler. Gregoryan Kilisesi de denir. Aziz Gregor ilk kiliseyi Eçmiyazin’de kurmuştur. Burası bu nedenle önemli bir yere sahiptir. Ermeni Kilisesi etnik ve dini nitelikleri ile bir bütünlük arz eder. Ermeni milliyeçiliğinin korunması ve devamlılığında önemli konuma sahiptir. Başlıca Özellikleri: Milli bir kilisedir. Ruhani başkanı, milletin temsilcisi ve dini otorite katolikos’tur. Üç konsili kabul ederler. Monofizittirler. Kilisenin günahları bağışlaması anlayışını benimsemezler. Hasta yağlama sakrament olarak kabul edilmez. Alt rütbeli din adamları evlenebilir. İkonlar putperestlik alameti olarak reddedilir. Hayvan kurbanı uygulaması vardır.
HIRİSTİYANLIKTA YENİ DİNİ HAREKETLER
Yahova Şahitleri: Charles Taze Russel (1852-1916) tarafından kurulmuştur. Tanrının özel ismi olduğunu iddia ederek harekete Yahova adını vermişlerdir. Kıyametin kopuşuna ilişkin çeşitli tarihler vermişlerdir. Teslis, ruhun ölümsüzlüğü, Hz. İsa’nın bedensel dirilişi, cehennemi … inkar ederler. Askerliğe, siyasete, savaşa karşı çıkarlar.
Mormonlar: Joseph Smith (1805-1844) tarafından 1830’da kurulmuştur. Cemaati yönlendirmek için yazılan kitabın adı Mormon Kitabı’dır. Kitab-ı mukaddesle paralellik arz ettiğine inanılır. Diğer kiliseleri Hıristiyanlığı bozdukları iddiası ile eleştirirler. Tanrıyı insan suretinde bir varlık olarak tasavvur ederler. Onlara göre tanrının çok sayıda çocuğu vardır. En büyü İsa mesihtir. Teslisi reddederler.
Babtistler: 1682’de Peter William Screven tarafından Amerika’da kuruldu. Babtist, Tanrıya inananların mutlaka vaftiz edilmesi, vaftizin de suya daldırma şeklinde olması gerektiğini savunan hareket mensuplarına verilen addır.
Metodistler: John Wesley (1703-1791) tarafından İngiltere’de kurulmuştur. İbadet zamanlarına ve prensiplerine bağlılıkları sebebiyle Metodistler denilmiştir.
Adventistler: William Miller (1782-1849) tarafından Amerika’da kurulmuştur. Felsefesini Hz. İsa’nın yakında geleceği üzerine kurmuştur.
Üniteryenler: Michael Servetus (1511-1539) tarafından Allah’ın birliği, Hz. İsa’nın tanrılaştırılamayacağı inancını yerleştirmek üzere kurulmuş ancak engizisyon mahkemesince diri diri yakılarak öldürülmüştür.
Bunların dışında; İsa Mesih Havariliği, Afrika Mesihçi Hareketleri, Nazareth Babtist Kilisesi, İsa Mesih Kilisesi, Hür Protestanlar, Hür Kardeşler, Mennonitler, Kutsal Askerler, Kuveykırlar (Dostlar Cemaati), Hıristiyan Cemaati Birliği, Katolik Havariler,
HIRİSTİYANLIĞIN DİĞER DİNLERE BAKIŞI
1. Kilise Merkezli, Dışlayıcı Geleneksel Yaklaşım
Yegane kurtuluş İsa Mesih merkezli kilisedir. Diğer dinler insan uydurmasıdır. Hıristiyanlar arasında büyük çoğunluk bu şekilde inanmaktadır.
2. Çoğulcu yaklaşım
Bütün dinler Tanrıya götüren eşit vasıtalardır. Bu görüşte olanlar azınlıktadır.
3. Kapsayıcı ve Uzlaştırıcı Yaklaşım
Hıristiyanlık dışındaki dinlerde de Tanrıya götüren işaretler vardır. Ancak insanlığı kurtuluşa götürmekte yetersizdirler. İsa mesih bunları tamamlar. Bu görüşü benimseyenler de fazla değildir.
10.ÜNıTE (İSLAM)
Giriş
Miladi 7.yy.’ın başında Hz. Muhammed tarafından tebliğ
edilen dinin adı İslâm’dır. İslâm, daha ilk yıllarından
itibaren Hz. Muhammed’in gayretiyle Arap
Yarımadası’nda yayılmış ve kutsal kitabı olan Kur’an-ı
Kerim bizzat kendi gözetiminde kayda geçirilmiştir. Daha
sonra, Hz. Peygamber’in sözleri ve davranışları Hadis
kitaplarında derlenmiş ve dinin temel kaynakları ortaya
çıkmıştır. İslâm, çeşitli coğrafyalarda yayıldıkça temel
prensiplerden ayrılmadan yeni yorumlar kazanmış ve
bunun sonucunda hem inanç hem de uygulamada çeşitli
mezhepler ortaya çıkmıştır.
İslâm’ın Tarihsel Gelişimi
İslâm, Hz. İbrahim’in kurduğu Kâbe’nin de içinde yer
aldığı Mekke’de 610 yılında Hz. Muhammed’in tebliğ
faaliyeti ile ortaya çıkmıştır. Hz. Muhammed’in 23 yıllık
peygamberlik döneminde İslâm, Mekke’den Medine’ye
oradan Kuzey’e ve Güney’e doğru yayılmıştır. Hz.
Peygamber’in vefatından sonra, hayatta iken ona inanan
sahabiler, İslâm’ı çeşitli ülkelere yaymışlardır. Birkaç asır
içinde, İslâm’ın kutsal kitabı olan Kur’an çoğaltılıp farklı
coğrafyalara ulaştırılmıştır.
Hz. Muhammed
İslâm dinini tebliğ eden Hz. Muhammed, 571 yılında
Arabistan Yarımadası’nda Mekke şehrinde dünyaya geldi.
Babasının adı Abdullah, annesinin adı Amine’dir. Babası,
Hz. Muhammed’in doğumundan birkaç hafta önce ölmüş,
ailenin bakımını dedesi Abdülmuttalib üstlenmiştir. Yıllar
sonra, Mekke’ye döndüğünde, annesi dayılarını ve babası
Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için onu Medine’ye
götürür. Mekke’ye dönüş yolunda annesi vefat eder. Bu
defa onun bakımını amcası Ebu Talip üstlenir. Kalabalık
bir aileye sahip olan Ebu Talip’le birlikte yaşayan Hz.
Muhammed’in, aileye maddi katkıda bulunmak için
çalışması gerekiyordu. Önce komşularına ait sürülerin
çobanlığını yapar. On yaşından itibaren, ticaretle uğraşan
amcasının kervanıyla ona yardım etmek için Suriye’ye
gider. Ticaretle başlayan bu tanışması peygamber
olmasından bir kaç sene öncesine kadar devam eder. Bu
arada eşi Hatice’yle evlenir. Kaynaklar, Araplar arasında
putperestliğin yaygın olmasına rağmen, Hz.
Muhammed’in hiçbir zaman putlara tapmadığını
kaydetmektedir. Bununla birlikte, Hz. Muhammed’in 35
yaşına kadarki dini hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur.
Hz. Muhammed’e ilk vahiy 40 yaşında iken gelir. Beş
sene boyunca Ramazan aylarında Hira mağarasında
kendini ibadete vermekte olan Hz. Muhammed’e 40
yaşında ilk vahiy gelir, ilk vahiy Alak Suresinin ilk beş
ayetidir. Hz. Peygamber, kendisine gelen vahiyde
belirtilen mesajı öncelikle kendi yakın arkadaşlarına,
kendi kabilesine, daha sonra Mekkelilere ve civarda
oturanlara, nihayet Mekke’ye dışarıdan gelenlere tebliğ
etmeye başlar. Hz. Peygamber, gelen ayetleri okuma ve
yazma bilen sahabilere yani kendisine tabi olanlara
yazdırmakta idi. Kur’an ayetleri, bu şekilde daha
başlangıçtan itibaren son vahiy gelene kadar 23 yıllık
peygamberlik görevi boyunca Hz. Peygamber tarafından
bu iş ile görevlendirilmiş katiplere yazdırılmıştır. Hz.
Muhammed, 622 yılında Hz. Ebu Bekir ile birlikte
Medine’ye hicret eder. Hicretten sonra Hz. Muhammed 10
yıl peygamberlik yapacaktır.
Hicretin 2. yılında Mekkeli müşrikler, güçlü bir ordu ile
Bedir’de Müslümanlarla savaştılar. Bir yıl sonra Bedirin
intikamını almak için Mekkeli müşrikler Uhud’da tekrar
Müslümanlara saldırırlar. Bir sonraki savaş ise Medine
kuşatması yani hendek savaşıdır. Bu üç savaşta
Müslümanların başarısıyla sonuçlanmış ve sonunda
Hudeybiye barış anlaşması yapılmıştır. Bizans ordusuyla
Mute’de savaşılır, bu esnada Hudeybiye anlaşmasını
tanımadığını ilan eden Mekke’li kabilelerin savaş
hazırlıklarını öğrenen Hz. Muhammed onbin kişilik
orduyla Mekke’ye doğru yürür ve şehri kan dökmeden alır.
Mekke’den sonra Taiflilerde savaş ilan eder, Huneyn
vadisindeki savaşı Müslümanlar güçlükle de olsa kazanır,
Taif kuşatma altına alınır ve 1 yıl sonra müslüman olarak
teslim olur. Hicretten 10 yıl sonra, Arap Yarımadası’nın
tamamı İslâm’ı kabul etmiştir. Dinlerinde ısrar eden
Hristiyanlara, Yahudilere ve Zerdüştlere her türlü din
özgürlüğü tanınmıştır. Hicretin 10. yılında ‘Veda Haccı’
olarak da bilinen Hac ibadeti için Mekke’ye giden Hz.
Muhammed’i orada ona eşlik etmek isteyen 140 bin
Müslüman karşılar. Hz. Muhammed, ünlü Veda
Hutbesi’ni burada gerçekleştirir. Hz. Muhammed, hac
ibadetinden sonra Medine’ye döndüğünde hastalanır ve
birkaç hafta sonra 632 yılında vefat eder.
Kutsal Metinler
İslâm’ın iki temel kaynağı vardır. Bunlar Kur’an ve Hz.
Peygamber’in sözlerinin yer aldığı hadis kitaplarıdır.
Kur’an, Hz. Peygamber’e 23 yıllık peygamberliği süresi
boyunca parça parça vahyedilmiştir. Ayetler, Hz.
Peygamber tarafından görevlendirilmiş olan katipler
tarafından kaydedilmiştir. Kur’an’ın dili, Hz
Peygamber’in konuştuğu dil olan Arapça’dır. Hz.
Muhammed’in sağlığında tespit edilen Kur’an, birinci
halife Hz. Ebu Bekir zamanında vahiy katiplerinden Zeyd
b. Sabit başkanlığındaki bir komisyon tarafından
derlenmiş ve kitap haline getirilmiştir. Üçüncü halife olan
Hz. Osman zamanında ise, bu asli nüshanın kopyaları
çıkarılarak çoğaltılmış ve Müslümanların yaşadıkları belli
başlı şehirlere gönderilmiştir. Bugün Müslümanların
kullandıkları Kur’an metinleri, söz konusu asli nüshanın
kopyalarıdır. Böylece, mevcut Kur’an nüshalarının
hiçbirinde farklılık bulunmamaktadır. Kur’an’da 114
‘sûre’ bulunmaktadır.
Hz. Muhammed’in söz, fiil ve davranışlarını anlatan
ifadelere hadis denmektedir. Hadisler, İslâm’da
Kur’an’dan sonra en önemli dini kaynaktır. Hz.
Peygamber’in vefatından sonra, sahabiler tarafından
nakledilen hadisler küçük defterlerde toplanmıştır.
Zamanla bu metinler ve nakiller hadis uzmanları
tarafından derlenmiş ve başta Kütüb-i Sitte adıyla bilinen
6 kitap koleksiyonu ile birlikte birçok kitapta toplanmıştır.
Kütüb-i Sitte’de yer alan kitaplar; Sahih-i Buhari, Sahih-i
Müslim, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i Ebi
Davud ve Sünen-i İbn Mâce’dir.
İnanç Esasları
İslâm’da inanç esaslarına ‘iman esasları’ da denmektedir.
İman, kelime olarak inanmak ve itimat etmek anlamına
gelmektedir. İmanın terim anlamı ‘mutlak tasdik’tir.
Mutlak tasdikin üç mertebesi vardır. Bunlar: kalp, dil ve
fiil ile tasdiktir. İslâm’da iman edilecek temel hususlar 6
başlık altında toplanmaktadır. Bunlar: Allah’a iman,
meleklere iman, kitaplara iman, peygamberlere iman,
ahiret gününe iman ve kadere imandır.
İbadetler
İslâm’da ibadet, belirli zamanlarda, belirli şekil ve düzen
içerisinde yapılan uygulamaları ifade etmektedir. Belirli
şekil ve zamanlarda yerine getirilen ibadetler Namaz,
Oruç, Hac ve Zekat ibadetleridir. Bu ibadetler, ‘Kelime-i
Şehadet’i söylemekle birlikte İslâm’ın ‘beş temel şartı’nı
oluşturmaktadır. Bunlar, aklı başında olup belli bir yaşa
gelmiş ve gerekli şartları taşıyan her müslümanın yerine
getirmesi gereken ‘farz’ ibadetlerdir. Farz ibadetin dışında
yapılan ibadetlere ise, ‘nafile’ ibadetler denmektedir.
Namaz; Kur’an’da sıkça hatırlatılan ibadetlerin başında
namaz gelmektedir. Namaz, Mekke döneminde Hz.
Peygamber’in yaşadığı Miraç hadisesinde Müslümanlara
farz kılınmıştır. Namaz; sabah, öğlen, ikindi, akşam ve
yatsı olmak üzere günün belli zamanlarında 5 ayrı vakitte
kılınır. Müslümanlar, namazda Hz. Peygamber’in yaşamış
olduğu miracı sembolik olarak yeniden yaşamaktadırlar.
Günlük namazların dışında, haftada bir kez öğle namazı
vaktinde kılınan Cuma namazı vardır. Yılda iki defa yani
Ramazan ve Kurban bayramlarında kılınan Bayram
namazları vardır. Belli bir zamana bağlı olmayan bir de
Cenaze namazı vardır Namaza başlamadan önce yerine
getirilmesi gereken bazı şartlar vardır. Bunlar, abdest
almak (hadesten taharet), elbisenin ve namaz kılınacak
yerin temiz olması (necasetten taharet), erkek ve
kadınların uygun şekilde kapanması (setri avret), kıbleye
yönelmek, namaz vaktinin girmesi ve namaz için niyet
etmektir.
Oruç; Ramazan orucu, hicretin ikinci yılında farz kılındı.
Buna göre, hicri takvime göre Ramazan ayı boyunca akıl
sahibi belli yaşa gelmiş kadın ve erkek tüm yetişkin
Müslümanlar oruç tutarlar. Ramazan ayında Müslümanlar
toplu olarak manevi arınma gerçekleştirirler. Bir günlük
oruç, ‘İmsak vakti’ de denen sabah tan yerinin
ağarmasıyla başlar ve güneşin batışı ile ‘Akşam vakti’nde
sona erer. Bu zaman dilimi içerisinde oruç tutan kimse,
yemekten içmekten ve her türlü cinsel zevklerden ve
ilişkiden uzak durmak zorundadır.
Hac; İslâm’ın 5 şartından biri olan Hac ibadeti, maddi
imkanı olan ve sağlıklı olan her Müslümanın ömründe bir
defa Mekke’ye giderek Kâbe’yi tavaf etmesi ve belli bir
vakitte Arafat’ta durmasıdır. Hac, hem mali hem de
bedenle yapılan bir ibadettir. Ergenlik yaşına gelen ve
zengin olan her Müslüman kadın ve erkeğin ömründe bir
defa hac ibadetini yapması farzdır.
Zekat; İslâm’ın 5 temel ibadetinden biri de Zekat’tır.
Zekat ibadeti, Hicretin 2. yılında farz kılınmıştır.
Kur’an’da namaz ibadeti ile birlikte en çok zikredilen
ibadetlerden biri de zekat ibadetidir. Zekat, belli bir miktar
mala sahip olan Müslümanların yerine getirmekle
mükellef oldukları malî bir ibadetir.
Müslümanların yılda kutladıkları iki bayram vardır.
Bunlar, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı’dır.
Mezhepler
Müslümanlar, genel olarak iki farklı mezhebe veya akıma
mensupturlar. Bunlar, Sünnîlik ve Şiilik’tir. Bu iki ana
mezhebin altında itikadi ve fıkhi olmak üzere çeşitli alt
mezhepler yer almaktadır. Bu mezheplerden sunnilik dört
farklı fıkhi mezhebe ayrılmıştır. Bunlar: 1. Hanefi
Mezhebi, 2. Şafii Mezhebi, 3. Maliki Mezhebi ve 4.
Hanbeli Mezhebi’dir. Bu mezheplerin ortak özellikleri,
Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas’ı fıkhî konularda delil
kabul etmeleridir.
Şiilik; Hz. Ali ile Muaviye arasında cereyan eden
tartışmada Ali taraftarı olduklarını iddia edenlere Şiî
denmektedir. Şiîlik mezhebi içerisinde farklı mezhepler ve
ekoller yer almaktadır. Bunlardan Caferîlik ya da
İmamiyye ve Zeydiyye gibi akımlar, Ehl-i Sünnet
akımlarına en yakın mezheplerdir. Bunların dışında, Hz.
Ali’yi ve diğer bazı kimseleri tanrılaştıran mezhepler de
vardır. Onlar, bu yönleri ile İslâm’ın temel inançlarının
dışında yer almaktadırlar. Şiîlik içerisindeki bu tür
mezheplere genel olarak Gâliyye denmektedir. Şiiliği en
meşhur mezhepleri immaiye ve zeydiyye mezhepleridir.
İsna aşeriyye veya oniki imamcılar, ismailiyye ve zeydilik
diğer mezheplerdir.
İslâmın Diğer Dinlere Bakışı
İslâm kaynakları, diğer dinleri ve onların müntesiplerini
tanımlamak için çeşitli kavramlar kullanmaktadır. Bunlar:
ehl-i kitap (kitap sahibi), kafir, mütraf, fâsık, ehl-i zimmet
(korunmuş halk), ehl-i fetret gibi kavramlardır.
Başlangıçta sadece Yahudi ve Hıristiyanları kapsayan
‘ehl-i kitap’ kavramı, zamanla Zerdüştleri ve nihayet
Kur’an’da adı zikredilmeyen diğer din mensuplarını da
kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu nedenle İslâm,
Müslüman olmayanların dini inançlarına saygısızlık
yapmayı kesinlikle yasaklamaktadır. Kur’an, ‘her topluma
bir elçi gönderildiğini’ (Yunus, 10/47) belirtir. Aynı
şekilde Kur’an’da, ‘İnananlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve
Sabiîler’den Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ve
insanlara faydalı olanlar, Rablerinin katında yaptıklarının
karşılığını mutlaka göreceklerdir. Ve onlar için ne korku
ne de hüzün vardır’ (Bakara, 2/62) ifadesi yer almaktadır.
Sonuç itibariyle, ahirette insanlara yaptıklarının karşılığını
verecek olan Allah’tır.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |