8.ÜNİTE ÖZET
Kur’ân’ın Manalarına Dair İlimler
Kur’ân’ın muhkem ve müteşâbih kavramlarını tanımlayabilmek
Muhkem-müteşâbih, Kur’ân’ın harici bir delile ihtiyaç duymayacak derecede
açık, anlaşılır ve kat’i âyetleriyle anlamı açık olmayan âyetlerini tasnif eden
iki önemli teknik kavramdır. Müteşâbihlerin manası ve tefsîri konusunda
selef ve halef ekolleri olmak üzere iki temel yaklaşım ortaya çıkmıştır. Selef
ekolü âlimleri, müteşâbihleri bilinen sözlük manaları dışında tefsîr etmekten
kaçınmış, mana ve tefsîrlerini Allah’a havale etmişlerdir. Halef ekolüne
mensup âlimler ise müteşâbihleri Allah’ın zatına yakışır şekilde manalandırıp
tefsîr etmeye yönelmişlerdir.
Kur’ân’daki 29 sûrenin başında yer alan kesik harfler, müteşâbih
kısımdandır. Bu tür âyetlerin te’vîllerini Allah’tan başka kimsenin
bilmeyeceğini Âl-i İmran sûresinin 7. âyeti haber vermektedir. Bu harfler
üzerinde çeşitli âlimlerin birçok görüşü söz konusu olmuştur.
Kur’ân’da ihtilaf vehminin sebep ve problemlerini çözümleyebilmek
Bazen âyetler arasında, cehaletten ve bir meselenin farklı yönlerinin ifade
edilmiş olduğunu fark edememekten kaynaklanan çelişki vehmi
uyanabilmektedir. Âyetlerin gerçek anlamlarını izah ederek ortaya çıkan
çelişki vehimlerini kaldıran ilim, Müşkilü’l-Kur’ân’dır.
Kur’ân’ın siyakını örnekleriyle birlikte açıklayabilmek
Kur’ân âyetlerinin manalarıyla ilgili ilimlerden bir diğeri de siyak ilmidir. Bu
ilim her metnin doğru anlaşılmasına katkı sağladığı gibi Kur’ân metninin
doğru anlaşılıp tefsîr edilmesine de katkı sağlamaktadır. Kur’ân bazında
siyak ilkesinin gereğine riâyet edilmediğinde ise pek çok yanlış mana ve
tefsîre yol açılmış olmaktadır.
Kur’ân’ın mucize olduğu yönleri tespit edebilmek
Kur’ân, İslâm dininin en büyük mucizesidir. Kur’ân mucizesi mana üzerine
bina edilmiştir, bu yüzden de önceki peygamberlerin mucizelerinden farklı
olarak evrensel ve ebedîdir. Son derece sağlam bir nazma sahip olması, gaybî
haberler içermesi, indiği dönemin bilgi düzeyini çok ötelere taşıması gibi pek
çok yönüyle Kur’ân inkarcılara meydan okumuştur. Allah’tan geldiğinin en
büyük işareti, Kur’ân’ın taklit edilememesi, benzeri yapılamaması olmuştur.
Bazıları Kur’ân’ın i’câzı fikrini, sarfe teorisiyle açıklamıştır. Buna göre
Allah, muarızların Kur’ân’ın benzerini getirme yeteneklerini köreltmiştir, bu
yüzden de onlar Kur’ân’ın benzerini getirememişlerdir. Bu yaklaşım özellikle
de ehl-i sünnet uleması tarafından asırlardır tartışılmış ve reddedilmiştir.
Kur’ân’ın üslup özelliklerini özetleyebilmek
Şiir ve nesir tarzının ötesinde kendine has niteliğiyle ön plana çıkan bir diğer
husus da Kur’ân’ın üslubudur. Kur’ân’ın ifadey-i meram tarzı insaf ve vicdan
sahibi her insanı derinden etkilemiş, kendine hayran bırakmıştır. Mana ve
mesajı ileten üslubu; veciz olmak, harmoni, hazifler, belagat ve fesahat
şartlarını yerine getirme gibi pek çok nitelik ihtiva eder.
Kur’ân’ın gramer yapısını tanımanın önemini ve konuyla ilgili önemli
kaynakları listeleyebilmek
Âyetlerin manalarını en doğru şekilde tespit etmeye yönelik ilimlerden birisi
de onun gramer yapısını ortaya koyan İ’rabu’l-Kur’ân ilmidir. Bu ilim
sayesinde Kur’ân’ın kelime ve cümlelerinin anlamları, cümle çeşitleri ve
nitelikleri, cümle öğelerinin farklı harekelendirilmeleri durumunda ne tür
anlam ve yorum değişikliğine sebep olduğu en sağlıklı şekilde tespit
edilmektedir.
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |