Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 Nisan 2018, 15:41   Mesaj No:2

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

8:ÜNİTE : TOPLUMSAL AHLAK

TOPLUMSAL VARLIK OLARAK İNSAN

İNSANIN VARLIK YAPISI VE AHLAKİ BOYUTU

-Felsefi antropoloji insanı “biyopsişik” bir varlık olarak niteler.

-Ahlakı başta Kant olmak üzere bir çok ahlakçı gibi bir “görevler ilmi” olarak tanımlarsak, ahlak bizim kime ya da kimlere karşı görevimiz varsa, işte bütün o alanlar da ortaya çıkar ve ortaya çıktığı alana göre farklı adlar alır.

-İlişkiler örgüsünde insanın önce Allah’a karşı görevleri vardır; Ona ibadet etmek, şükretmek, tövbe etmek,

-Sonra insanın kendisine karşı birtakım görevleri vardır; Allah’ın emanet verdiği bedeni ve bedeni yeteneklerini doğru kullanmak, sağlığını korumak, insanlık şerefine leke getirecek kötü davranışlardan uzak durmak, dinini, canını, malını, namusunu ve şerefini korumak, iyi insan olmak. Buna “BİREYSEL AHLAK” denir. Bireysel ahlakta insanı insan yapan faziletler ve onun insanlığına leke getiren reziletler üzerinde durulur.

-İnsanın ailesine ve aile bireylerine karşı görev ve sorumlulukları AİLE AHLAKI, topluma karşı görev ve sorumlulukları TOPLUMSAL AHLAKI, çevreye karşı sorumlulukları da ÇEVRE AHLAKI olarak adlandırılır.

İNSANIN TOPLUMSAL BOYUTU

-Felsefi antropolojinin insana ilişkin bir nitelemesi de onun toplumsal bir varlık oluşudur.

-İnsan kavram olarak bile “üns” kökünden türemiştir. Üns ; ünsiyet etmek, başkalarıyla ilişki kurmak, insanlarla beraber yaşamak demektir.

-Aristo’ya göre, insan iyi geçinmeye yetenekli, yani yaratılıştan medeni bir varlıktır. Kınalizade Ali Efendi’ye göre de insan doğası gereği toplumsal bir varlıktır.

-Temeddün : Çeşitli mesleklere sahip insanların, ihtiyaçlarını yardımlaşarak karşılamak suretiyle bir arada yaşadıkları yer anlamındadır.

-Toplumsal hayat; Bizim içinde doğup büyüdüğümüz, içinde yaşadığımız, karşılıklı ilişkiler kurduğumuz, bizden önce var olan, bizden sonra da var olacak olan, dinamik ve zamanla değişen bir hayattır.

-Toplumsal hayatta değişmeyen şey; Hangi dönemde yaşarsa yaşasın, insanın bazı görev ve sorumluluklarının olduğudur. Bu görev sorumlulukların tamamını TOPLUMSAL AHLAK olarak adlandırmak mümkündür.

TOPLUMSAL AHLAK İLKELERİ

1)DOĞRULUK

-İslam ahlak ilkelerinin en kapsayıcısıdır. İslam’ın bir özel anlamı da “sırat-ı müstakim (doğru yol)”dir. Yani İslam dini insanı Allah’a götüren doğru yoldur.

-Kant ahlaki emirleri “şartlı (hipotetik) ve şartsız (kategorik) emir” şeklinde ikiye ayırırken, ahlakta şartsız emrin önemli olduğunu vurgulamıştır.

**NOT : Doğruluk insanın her bildiğini, her zaman, her yerde ve her durumda söylemesi demek değildir. Bazen bazı gerçeklerin gizlenmesi, ahlaki açıdan bir çelişki değil, aksine bir görev olarak olarak görülür. Bunlar;

a)Bir kimsenin sadece kendisine söylenmiş olan veya görevi gereği bildiği bir sırrı başkasına söylemesi doğru değildir.

b)Ülkeye veya millete zarar verecek bir bilginin, düşmanlara verilmesi doğru değildir.

c)İki kişinin arasını açacak, bir ailenin dağılmasına sebep olacak bir gerçeği söylemek doğru değildir.

2)YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

-İnsanlar ancak iyi olan işlerde ve kötülüklerden sakınmak için birbiriyle yardımlaşmalılardır. Kötülükler için değil.

-Kuran ışığında yardım edilecekler (önem sırasına göre) ; Anne baba ve yakınlar, fakirler, yetimler, yolda kalmış yolcular, esirler, köleler, borçlular, ihtiyaç sahibi muhacirler, kalbi İslam’a ısındırılmak istenen kimseler.

3)BAŞKALARIYLA İYİ GEÇİNMEK

4)BÜYÜKLERİ SAYMAK, KÜÇÜKLERİ SEVMEK

-Büyüklere gerektiğinde yer vermek, onların huzurunda kemal-i edeple oturmak, sohbetlerini dinleyip bilgilerinden ve hayat tecrübelerinden yararlanmak, onların olgun kişiliklerini ve güzel davranışlarını örnek almak İslami edep ve ahlakın gereğidir.

5)İYİLİĞİ TAVSİYE ETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK (EMR-İ Bİ’L-MA’RUF NEHY-İ ANİ’L MÜNKER)

-Hz. Osman, Ömer ve Ali’nin de bizzat şehir ve Pazar denetimlerine çıktıkları, toplumun ahlaki yapısını kontrol ettikleri, ayrıca bu işler için özel görevliler tayin ettikleri bilinmektedir. Bu uygulama daha sonra Emeviler, Abbasiler ve Osmanlılarda da devam etmiştir.

6)KARDEŞLİK

-İslam kardeşliği, Kuran’ın ve Hz. Peygamber’in daha özel vurgu yaptığı ve üzerinde ısrarla durduğu inanç kardeşliğidir. Bu kardeşliğin temeli Mekke’de atıldı, Medine’de gelişti ve kurumsallaştı.

7)AKRABA İLİŞKİLERİ

-Sıla-ı Rahim kısa akrabalık bağı demektir. Geniş anlamda ise akrabaya saygı göstermek, onları ziyaret ederek hallerini sormak, zaman zaman telefon etmek, gerekirse yardımlarına koşmak suretiyle aralarındaki bağın güçlenmesini sağlamaktır.

8)KOMŞULUK İLİŞKİLERİ

-Hastalanırsa ziyaretine gitmek.

-Ödünç bir şey isterse vermek.

-Darda kaldığında yardım etmek.

-Başına bir felaket geldiğinde teselli etmek.

-Bir nimete kavuştuğunda, sevindirici bir gelişme olduğunda tebrik etmek, sevincini paylaşmak.

-Vefat ederse cenazesine katılmak.

-Evinin çatısını onunkinden yüksek yapıp onun rüzgarını kesmemek. (Güneşini ve manzarasını engellememek)

9)DOSTLUK İLİŞKİLERİ

-Kindi ve İbn Miskeveyh dost kavramını ; “sen demek olan bir başkası” şeklinde tanımlarlar.

-Aristo ; “insan iyi durumda da, kötü durumda da dosta ihtiyaç hisseder.”

-Sokrates ; Dostluk konusunun küçük olduğunu zanneden kimsenin kendisi küçüktür. Bence dostluğun değeri ve önemi Karun’un altınlarından, kralların hazinelerinden, insanların elde etmek için yarıştıkları mücevherlerden daha büyüktür. Bunlar kesinlikle dostluğa denk olamaz.” Demiştir.



-İbn Miskeveyh ve Sokrates’e dayanarak dost edinmenin şartları ;

a)Bir dost edineceğimiz zaman onun çocukluk döneminde annesi babası, kardeşleri ve diğer yakınlarıyla ilişkinin nasıl olduğunu öğrenmek. İyi olan kimseden dostluk beklenir ama iyi geçinemeyen birinin, başkalarıyla da iyi geçinmesi zordur.

b)Onun senden önceki dostlarına karşı davranışlarını öğrenmek.

c)Onun teşekkür etmesi gereken kimselere teşekkür edip etmediğini veya nankörlük edip etmediğini araştırmak.

d)Rahatına düşkün olup olmadığını, maddi konuları aşırı derece de önemseyip önemsemediğini öğrenmek.

e)Onun başkanlığı ve üstünlüğü sevip sevmediğine dikkat etmek.

-İbn Miskevehy ; “Hiçbir şey nimeti inkat etmeyi gerektirecek kadar öç almayı gerektirmez. Bu konuda inkar kendisine hiçbir zarar vermediği halde, Allah’ın nimetlerini inkar edenler için ahrette hazırladığı cezayı düşünmek yeterlidir. Şükür kadar nimeti celbeden ve onu sağlamlaştıran bir şey yoktur. Öyleyse dostluk yapacağın kimseler de bu özelliğin bulunup bulunmadığına dikkat et” demiştir.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla