İsmail'i işe, çocukları okula gönderdikte sonra kendi iç âlemine çekilerek, içine düştüğü hali düşünmeye başladı. Çocukluk yılları düştü belleğine; Erzurum'un yaylaları, soğuk gözelerden içtiği suları, en çok sevdiği kınalı kuzusu ve meraları aklına geldi. Köy imamının davudi namelerle okuduğu ezan sesleri adeta kulağını çınlatıyordu. Her şey o kadar masumaneydi ki Rüveyda derinden iç çekerek toplamalıyım kendimi ve yeniden hayata merhaba demeliyim. Bu buhranlı yıllarım son bulmalı diye hayıflanmaya başladı. Evin ortamı kendini o kadar bunaltmıştı ki adeta tüm kanepeler üzerine geliyor, sarı renkli duvarlar ve duvardaki tablolar adeta başını döndürüyordu. Sürekli ikilem yaşıyor. Depremler ve volkanlar beyninde patlıyordu. Kapanmaktan bahs ediyordu İsmail'e ama kapanma eyleminin sosyal yaşantısında neleri etkileyeceğini ve nelerden soyutlanacağını düşündükçe iyice buhrana düşüyor ve
bu durumdan kurtulmak için kendisine kitapları veren komşusu Sabiha hanıma giderek yeter dayanamıyorum artık. Sürekli ikileme düşüyorum. Alın kitaplarınızı lütfen. Böyle giderse yuvamdan ve çevremden olacağım. Sizin anlattıklarınız ve verdiğiniz kitaplar bütün fikri ve eylemci kimliğimi karıştırdı. Zaten uzun zamandır buhran içindeydim. Kapanma kararımın bedelini maalesef eşim ödetti bize. Yeter bu ızdıraplar.
.
Sabiha Hanım ise sakin bir ses tonuyla muhatabını oturmaya davet ederek;
Kardeşim öncelikle geçmiş olsun. Çekilen çile ve eza yeter ki onun yolunda olsun. Sakinleşin. Size bir kahve yapayım. Hem kahvemizi yudumlar birazda haktan gelenleri konuşuruz.
Rüveyda kalkmak ve daha konuşmamak ister ama vicdanının sesi onu bırakmaz. Konuşmalıyım. İçimdeki tüm soruları sormalı, sorularımın cevabını almalıyım. Bu kadar basit olmamalısın. Sonuçta kaybedecek bir şeyin yok. Zira bugüne kadar sosyalist düşünceyi sorgulamadan o kadar eyleme karıştın ki; nice meselelere karşı kayıtsız kaldın.der.
Sabiha Hanım kahveleri getirirken, Rüveyda aklındaki soruları sıralıyordu. Kahveler geldiğinde Rüveyda vakit kaybetmeden beynini çatlatan soruları Sabiha hanıma sormaya..
|