Konu Başlıkları: Davet ve davetçi olmak
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10Haziran 2018, 12:33   Mesaj No:2

Abdulkadir Seven

Medineweb Acemi Üyesi
Abdulkadir Seven - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Abdulkadir Seven isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 59513
Üyelik T.: 01 Mayıs 2018
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 44
Konular: 31
Beğenildi:55
Beğendi:1
Takdirleri:214
Takdir Et:
Standart

1) Tebliğ edeceğimiz şahsı tanıma;
Muhatabın seviye ve konumunu bilmeden tebliğ yapmak davetçinin tüm çabasını boşa çıkarabilir. Davamızı anlatacağımız adamları önceden tespit etmek, bizler için birçok faydayı da beraberinde getirecektir. Böylesi bir durumda kaliteli adamlar kazanmanın yanı sıra, vaktimizi de zayi etmemiş olacağız. Davamızı önceden tespit ettiğimiz insanlara anlattığımızda onların seviye ve bilgi düzeylerini bildiğimiz için usulüne uygun bir anlatım ortaya koymamız mümkündür.
Her insana konumuna göre muamele etmek nebevî bir sünnettir. Eğer muhatabımız bedevi birisi ise sade bir dille, basit örnek ve cümlelerle davetimizi sunmalıyız. Ama muhatabımız halk nezdinde değerli, önemli ve mütemayiz bir şahsiyet ise, böylesi birisine karşı daha dikkatli olmalı, cümle ve örneklerimizi daha itinalı seçmeliyiz. Eğer bu ayırıma dikkat etmez isek, o zaman okuma yazma bilmeyen insanlara üst düzey bir konuşma yapma veya üst düzey insanlara basit bir konuşma yapma gibi ciddi bir hatanın içerisine düşeriz ki, bunun sonu davetimiz açısından hiç de hayırlı olmaz. Tebliğ götüreceğimiz insanı öncelikle tanımalı; sonrada onu konumuna göre değerlendirmeliyiz.

2) Bıkkınlık Vermekten Sakınılmalı
İslam davetçisinin dikkat etmesi gereken diğer bir husus da budur. Yani insanları bıktırmamak, anlattığı şeyleri öz bir şekilde ifade etmek, meseleleri fazla dallandırıp budaklandırmamak… Davetçi bunlara dikkat edip muhatabını sıkmazsa, muhatabı onunla tekrar bir araya geldiğinde onu dinlemekten imtina etmez, bıkkınlık duymaz; ama buna dikkat etmediğinde, karşıdaki insan bir daha kendisi ile bir araya geldiğinde hemen oradan kaybolmanın ve en kısa zamanda o mekândan uzaklaşmanın yollarını arar. İşte bu nedenle davetçinin insanları sıkmaktan ve onlara kaldıramayacağı yük yüklemekten uzak durması gerekmektedir. Yine davetçi kendisi konuşurken, karşısındakinin sıkılma ihtimalini göz önünde bulundurmalı, kalbin derinliklerinden gelen bir dinleme yoksa konuşmasının faydası olmayacağını hatırından çıkarmamalıdır. Az ama öz konuşmalı, sözlerini itina ile seçmeli, kırıcı ve gereksiz tartışmalara yol açıcı ifadelerden kaçınmalıdır.

Ebû Vâil’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Abdullah İbn-i Mesud radıyallâhu anhinsanlara her Perşembe vaaz verirdi. Bir adam ona: “Keşke bize her gün vaaz versen†dedi. Bunun üzerine Abdullah İbn-i Mesud radıyallâhu anh şöyle dedi: “Sizi usandırma korkusundan dolayı bunu yapmıyorum. Hz. Pey*gamber sallallâhu aleyhi ve sellem bizi usandırmamak maksadıyla vaaz vermek için uy*gun zamanlarımızı kolladığı gibi, ben de sizin istekli olduğunuz zamanlan kolluyorum.â€[1]
Alıntı ile Cevapla