Maksat delil ile ıspat değil, anlatma ve uyarma olmalı. Bazı insanlar kendilerini delil getirme konumunda görüp karşı çıkanlara çeşitli bilgiler sunarlar, ama bunuda tam yapamazlar ve sonuna varamazlar. Karşıdakilerde düşünür ki, onların anlattıklarıda bu anlatan gibi zayıf ve eksiktir.
Delil ile ıspat çok zor bir işdir ve tam anlaşılmadığında karşı çıkanları lüzumsuz yere cesâretlendirir. Bu da anlatanın hatası olup, gayet açık olan sağlam bilgileri bu davranışla karşı çıkanların nazarında küçültür. Esasen bize çok açık gelen bilgiler, karşıdakiler için delilde değildir. Onlar buna inanmıyor ki onlar için bir anlam ifade etsin.
Onlar, içinde bulundukları, inkâr psikolojisiyle, kendilerini öyle şartlandırmışlardır ki, kendilerine herhangi bir uyarıda bulunulduğu zaman, bu uyarı onların kulaklarına, zihinlerine, idrâklerine tesîr etmez. Gerçekleri idrâk edecek özellikler onlarda yoktur. Bu onların inatlarının ve bilinçli tercihlerinin doğal sonucudur.
002
|