insanlara ve toplumlara,şu 3 kaide ile hüküm verilir.
1.nass ile
2.delalet ile
3.tebaiyet ile
nass ile yani kişinin sözlerinin kuran ve sünnetteki karşılığı ne ise o kişi o hükmü alır.şirk ise müşrik,küfür ise kafir hak ise müslüman.
Delaletten kasıt, hal ve hareketlerinin kuran ve sünnetteki karşılığı ne ise o kişinin alacağı hüküm.
tebaiyetten kasıt ise eğer nass ve delaletle gibi zahirde bir durumu bilinmiyorsa,yaşadığı ülkenin şeriatinin hükmünü alır.darul islam sa aksi yani söz ve hareketleri bilininceye kadar alacağı isim müslüman,darul küfürse-harp ise alacağı isim,müsşrik-kafirdir.Tabiki bu 3.kaide zanni bir hükümdür.bu kişinin Allah katındaki durumunu değiştirmez.Burda bilinmeyen bilinenin hükmünü veya ağlabuzzan yani galip gelen zan ile hükme varılır.Bu usul ise bütün islam alimlerinin ortak usuludur.Fetih suresi 25 ayet buna delildir.
peki neden bu usul ile hareket edilmesi gereklidir.çünkü islam dini muamelat dinidir.eğer bu usullerle hareket edilmese islam diye yaşadığı din hak ve batılı birbirine karıştırılan bir batıl inancı hak zan edilerek yaşanmış olur.
bu zındık kafirin illaki bu açıklamayı yapması mı gerekirdiki diye sorulsa,tabiki hayır diyebilirim.çünkü bu kafirin kendine islam diyen ve kafirleri dost edinen bir yönetim ve yöneticilere karşı hakkı gizlemesi bile yeterli ve gerek nass gerek delalet usulune göre durumu ortadadır. |