Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Aralık 2018, 11:21   Mesaj No:2

Allahın kulu_

Medineweb Emekdarı
Allahın kulu_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Allahın kulu_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 33478
Üyelik T.: 09 Kasım 2013
Arkadaşları:29
Cinsiyet:
Memleket:sıratı mustakım
Yaş:48
Mesaj: 2.632
Konular: 164
Beğenildi:1155
Beğendi:1570
Takdirleri:5244
Takdir Et:
Standart

=========DiN SOSYOLOJiSi 5-6 ünIte kodlamari==========
--Laiklik terimi ilk kez 16. yy. ingilterede kullanildi.
(16 yasimda Laiiiiiiik iiiiiiiiiingiltereye gittim.)

--Laiklik kavramı Yunancadaki "laikos" kelimesinden türetilmiş olup halktan olan yani ruhban sınıfına mensup olmayan anlamına gelir.
(YUv ANCA LAiK OSsana diye tutturdun, ben her türlü halktanim zaten)

--Sekülarizasyonun tek boyutlu olmadığını farklı alanları da kapsadığını savunan SHiNER...

(Sirinleri 6 boyutlu izleyince anladim onlarda da sekülerlesme baslamis smile ifade simgesi )

(Dini 6 boyuta ayiriyor ve en son noktasi dinsiz toplum diyor kendini bir de sirin zannediyor)

--Sekülerlesme teorisi kuramcilar: Freud,Comte,Marks,Spencer,Weber,Durkheim...
(Freunduma dedim ki Come(gel) sana Mark vereyim , sen de kendine bir Sapen al Weberaber Durmaksizin seküleye seküleye oynayalim)

--Rasyonalizm ve inanc kaybi öncüleri, Weber,David Martin,Wilson,Berger.
(Daglarda(berg) Marti(n)lar bile (w)beraber Allahi zikrederken, sen inancini kaybedince neler kaybettin bir (w)bilsen)

--İşlevsel Evrim ve Amaç Kaybı Yaklaşımı Durkheim'in görüşlerinden etkilenen "İşlevsel evrim ve amaç kaybı"
yaklaşımını savunan Steve Bruce, Thomas Luckmann ve Karel Dobbelaere gibi toplumbilimcilere göre sanayi toplumlarındaki işlevsel ayrışma, dinin toplumdaki merkezi rolünün ortadan kalmasına neden olmuştur.

(KARi ELine alip LUCKMA lokma yemege baslayan STEVE duple bir Evrim gecirerek BRU(c)K bir amac kaybi yasadi)

--Brian Wilson"sekürlerleşme dinin toplumsal öneminin azalmasını ifade eden" bir süreçtir.Ayrica sekülerleşmeyi, cemaat etkisinin çözülüşü ve cemaatten toplum olmaya geçiş olarak görür.

(SEKÜLEYEREK CEMAATTAN TOPLUMA dogru GECTI bu BiLinenSON du....)
--Luckmann, toplumsal alandaki sekülarizasyonu "geleneksel ve kutsal kozmozun çözülüşü olarak" tanımlar.(lucKKKman KKKutsal KKKozmoz)

--Peter L.Berger ve Grace Davie gibi sosyologlar, yaygın sekülerleşme kuramının Avrupa deneyimini yansıttığını,dünyanın diğer bölgelerindeki din-toplum ilişkilerini, dini ilişkilerini, dini davranışları ve dindarlık düzeylerini açıklayamadığını düşünmektedir.

(DAV(ie) gibi garajini(GRACE) seküleye seküleye taa BERGe(daga) tasiyayim da Avrpai deneyimleri yansitayim derken cok PETER hallere düstün davranislarin ve hatta dindarligin aciklanamayacak hallerde)

--P.Berger, 1967 yılında yayınladığı "the sacred canopy" isimli kitabında geleneksel sekülerleşme kuramını ve varsayımlarını savunduğu fikirlerinden vazgeçmiştir.
(yook arkadas gelmisim 67 yasina artik (berger)dagdaki evime cekilip canopyme(kanepeme ) oturup dinlenecegim , gelenekselmis, sekulermis,kurammis SACin bu varsayimlarla yanima varmayin REDdederim)

--Jeffry Hadden sekülarizasyon kuramının öne sürdüğü varsayımların iyi sınanmamış önermelerden/kuramdan çok bir doktrin veya ideolojik bir dogmaya dönüştüğünü savunur.
(Hey JEFFRY, HADDENi bil! benim kuramima nasil iyi sinanmamis dersin, o bir doktrin o bir ideolojik dogma... bunu unutma! )

--Rodney Stark ve Roger Finke ise Hadden'den bir adım daha giderek sekülarizasyon kuramının tarihe gömülmesi gerektiğini iddia eder.
(sen o STARKligina(guclulugune) güvenme had bilmezlikte bir adim daha öteye gittin, seni tutar ROGAR kuyusuna atarim da adin FiN(i)KEliler gibi sadece tarihte kalir.)

----Hervieu-Leger: dini bir hafıza zinciri olarak değerlendirir ve kolektif kimliğin önemli bir unsuru olduğunu savunur.
(Kollektif kimlikli hergele)(HHHHervieu-HHHHafiza)
(Her nivea kremi (L)eger alnina sürersen hafizan zincirleme kollektif kimligine bürünür)

--Bazı bilim adamları da ibadet yapılan kurumların insanlar arasındaki iletişimi artırdığı bunun da Robert Putnam'ın ifadesiyle "toplumsal sermaye"ye(social capital) katkıda bulunduğu görüşünü savunmaktadır.
(ibadet kurumlarinda insan iliskilerine dikkat edersen TOPLUMA dinsel anlamada büyük bir SERMAYE kazandirmis olursun PU (t) anlamda da büyük bir NAM da elde edersin.)

--Anayasada laiklik ilkesinin açıkca kabul edildiği modeli kabul eden ülkeler: Fransa,Türkiye, Portekiz...
(F(u)TPOL(aiklik anayasada)
--Anayasada laiklik ilkesi açıkça belirtilmeyen (laik) modeli kabul eden ülkeler: Almanya,Avusturya, ABD,Hollanda
(AAAH hicte acikca belli etmedi laik oldugunu)
--Anayasada bir devlet dininin benimsendiği ama uygulamada laik olan modeli kabul eden ülkeler: Danimarka,Ingiltere,Norvec,Yunanistan ,Finlandiya...
(Hem DDDDiiiiiiNNNNN benimseyelim hem de laik olalim YYYYUUUFFFFiiiii bu iyi fikir)

--Anayasada resmi devlet dini veya mezhebinin benimsendiği ve dinin kısmen veya tamamen yasama kaynağı olduğu modeli kabul eden ülkeler: Iran,Afganistan,Bahreyn,Misir,Pakistan,Israil,Vati kan...
--Din karsiti model benimseyen ülkeler: Cin,Vietnam,Küba,Kuzey Kore
--Steve Bruce´e göre: Modern dünyadaki din algisini köklü bicimde degistiren bireysellik ve rasyonel düsüncenin reformasyonla basladigini ve moderniteninde geleneksel dini hayati zayiflattigini söyler.O´na göre:
- bireysellik veya bireycilik dini inanç ve hayatın cemaat/grup temelini zedelemiş
- rasyonalite dinin kutsal amaç ve öğretilerine inanmayı ortadan kaldırmış
(Modernite dini hayati bru(k)c bir sekilde zayiflatir.)
(Bruce reformu)
--Müslüman kardeşler (ihavani müslimin) hareketinin lideri Hasan Benna...
(Müslüman kardeslerim BENNAm yanima....)

--Tunus da Habib Burgiba , Batı yanlısı ve laik bir modernleşme süreci başlatmıştır.Seri mahkemeleri kaldirmis,Kadinlarin basörtüsünü yasakmlamis, Kuzey Afrikanin meshur "Zeytune Medresesini" kapatmis, ulemanin gücünü zayiflatmistir.
(Adin HABiB ama laik olacam diye TUNUSa etmedigini birakmamisin adeta milleti BURGU gibi bükmüssün bir kenara atmissin oldu mu simdi?)

--Mısırda laik bir devletin inşası ve laik hukuk müesseselerinin kuruluşu Hidiv Ismail desteğiyle başlamıştır.
(Misirdan da HiDi(v)k oluyormus ilginc!)

(Bilmeyenler icin, bugdayin kaynatilarak yapildigi bir yiyecek, icanadolulular bilir genelde, hidivi görünce hedikten baska birsey gelmedi aklima)

---Diyanet işleri başkanlığı 1924 te kurulmuştur.
(Diyanet 24 saat hizmet verir.)

--Wallerstein: küreselleşme kavramını "modern dünya-sistemi"ile tanımlamakatadır.

(Tas devrini ne kadar ilkel taniyorduk meger modermis... Walla Stein öyle diyor. stein=tas(tas devri))

--Wallerstein:merkez ve çevre ülkeler olarak devletleri hiyerarşik bir sıralamaya tabi tutar.
(Yine stein dan yola cikarak tas devri-cilali tas devri vs...hiyerarsik siralama olarak dusunun , tamamen farkli ama o sekilde akilda kalsin.)

--Immanuel Wallerstein: Küreselleşmeyi bütün diğer süreçlerden daha çok ekonomi merkezli ele almistir.
(Aaaaaa TAS stein devrinde de mi ekonomi varmis)
--Bauman göre küreselleşme kavramından çıkan en derin anlam; dünya meselelerinin belirsiz, kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır.
(BBBBelirsiz fikirler icerisinde olan cocugum BBBBBBasina buyruk bir sekilde ille de BBBBBBauman olacagim tutturdu.)
(Düzensiz BAUMANN ondan ev falan alinmaz....)

--Robertson´a göre küreselleşme kavramı, küresel ve yerel olanın etkileşimidir(glokallesme) ayrica küreselleşmeyi dünya bilincinin gelişmesi olarak tanımlar.

(Gloooookallesme Rooooooland Roooooobertsoooon)
(Robinson adada yalniz kalirken yerel bolgesine ulastiginda glokallesmeyi hayal etti.)

--Robertson cemAAAAt yerine "UlusAAAAAl toplumları" , cemiyEEEEEt yerine "KüresEEEEEl toplumu"
koyarakküreselleşmenin ölçeklerini açıklamaktadır

--Giddens: küreselleşmeyi yeni süreç olarak görmez yeni döneme girmekten ziyade, modernliğin sonuçlarının eskisinden daha çok radikalleştiği bir başka döneme girildiğini söyler.

--Giddens´e göre: Mekanik saatin icadı ve yayılması,zamanın mekandan ayrılmasında çok önemli bir olaydı. Uzam ilişkisine de değinenir.

(Goluma saatimi takip gitmeden söyle bir UZAnaM daha sonra RADiKAL bir baska döneme dogru GiDENS....)
--D.Harvey: küreselleşmeyi 'zaman mekan sıkışması ' olarak tanımlar.

(Zaman acisindan HAR taraftan sIkIstIk VEY bizim halimize...)(Finallerde ögrenci psikolojisi)

(Davut a.s. in ölumu merak edip... Cennete gitme surecinde bir daha dunyaya donmek istememesi olayina istinaden, '' zaman- mekan arasinda sıkışmadan cennete giden David" seklinde aklima gelmisti.)(Yadigar hanim)

--Ulus-devlet yapısına sahip olmayan devlettirler: Japonya,Almanya,Finlandiya,Türkiye´dir.

(ulus-devlet yapilari JJJaponya, AAAAlmanya,FFFFFransa,TTTTTürkiye(JAFT), ulus devlet olmazsan saftin kayar)

--Tarihin sonu tezi Fukuyama´ya aittir.
--Fukuyama: Batıya ait liberal demokratik değerlerin ,insanlığa ulaşabileceği en son nokta olduğunu ifade eder.

(Uyuklamadan en son noktaya ulasip tarihe gectim.)
(FUKaraninYAMA si TARÌHÌN SON noktasi olan yuz karasi...)
--Kant: Aydinlanma kavramini,kendi suçu ile düşmüş olduğu ergin olmayış halinden, kendi imkan ve enstrümanlarıyla kurtulması ,diye aciklar.

(ERGEN cocugunuzla ilgilenip bazi konularda AYDINLATMAzsaniz ileride yapacagi kötü seylerde , siz de kendinizde suc arayin. Su andan itibaren kendi iMKANinizi kullanarak iyi bir ebeveyn oldugunuzu KANiTlayin....)

--Modernitenin dayandigi öncüller:
Bireysellesme, ilerleme, Sekülerlesme, Kentlesme, Modern ulus devlet

(Bu öncüllerin bas harflerinden nedense hani bir biküvi ismi var ya biskrem o aklima geliyor smile ifade simgesi Modernlik dediler elimize bir de biskrem verdiler toplumu böylelikle kandirdilar)

--Elektronik karşılıklı bağımlılık dünyayı küresel köy olarak yeniden oluşturmaktadır. Küresel Köy ifadesini kullanan Mc LUHAN´dir.
(Elektronik bagimliligi olan Küresel köyde mc LAHANA yetisir)
__________________

Vakit namazinizi kildiniz mi?
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:
Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz.
Alıntı ile Cevapla