Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ki bakan hanımların hepsi de sevdiğim ve desteklediğim kişilerdir, ne yazık ki hukuki evrak olarak BM’ye ve AB’ye bağımlı oldukları için bu sorunlu gidiş konusunda pasif kaldılar. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığımız da aynı handikapa evriliyor. Öğretmenler sınıfta çocuklara ‘kızım’, ‘oğlum’ diyemeyeceklermiş…
Bizim medeniyetimizde, farklılıkların bir arada ve uyum içinde yaşayabilmesi esastır. Erkek kadının düşmanı değildir mesela. Azınlıklar, çoğunluk tarafından boğulmaz, hakları korunur. Yaşlılar ile gençler çatışma mekaniğinde değil, merhamet ve tecrübe paylaşımında buluşurlar. Doğu toplumları rekabet ve kaos ile değil, kozmopolit bir dayanışma ve toplumsal kosmos dinamikleriyle yaşarlar.
Tamam geleneklere tam olarak teslim olmayalım. Ama bir şey imha ederken de düşünelim. Herkesin birbirinin aynı olduğu tüm farklılıkların kalktığı bir düzey, ancak fabrikasyon üretimle kurulur. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, farklılıkların kaldırıldığı bir toplum hayaliyle karşımıza çıkarken, beraberinde beden endüstrisinin kapkaranlık bir distopyası yattığını lütfen fark edelim.
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |