Beĺi bir yaştan sonra öğrenmek çok zor oluyor.0dan öğrenmeniz sorun değil de yanlışı düzeltmek ah ah hepimizin sorunu belirli bir yaştan sonra ilim öğrenmeye çalışıyoruz.eksigimizi tamamlamaya çalışıyoruz.kurani kerim öğrenmeye çalışan okumak için heceleyen yaşlı teyzelerin şivelerini de katarsak daha bir aksiyon katmis olursunuz.
Sizin bu yazınızı okuyunca hz musa as kıssası aklıma geldi
Hz. Mûsâ bir gün bir çobana rastladı. Çoban şöyle seslenip duruyordu: Ey kerem sahibi Tanrı! Nerdesin ki sana kul, kurban olayım. Çarığını dikeyim, saçını tarayayım. Elbiseni yıkayayım, bitlerini kırayım. Ulu Tanrı, sana süt ikram edeyim. Elceğinizi öpeyim, ayacığını ovayım… Bütün keçilerim sana kurban olsun. Bütün nağmelerim, heyheylerim senin yâdınladır Tanrım!”
Çoban, işte bu çeşit saçma sapan şeyler söyleyip duruyordu. Musa, “Sen kiminle konuşuyorsun?” diye sordu. Çoban, “Bizi yaratan, işte bu yeri ve göğü halk eden Tanrı’yla…” diye cevap verince, Musa şöyle dedi: “Vah vah, sen sersemleşmişsin. Daha müslüman olmadan kâfir oldun. Bu ne saçma söz, bu ne küfür! Ağzına pamuk tıka… Küfrünün pis kokusu dünyayı sardı. Küfrün din kumaşını yıprattı. Çarık, dolak ancak sana yaraşır. Tanrı’nın her şeye kâdir, her hususta adil olduğunu biliyorsan, nasıl oluyor da bu tür hezeyanlar ve küstahlıklara cüret ediyorsun? Sen bu sözleri kime söylüyorsun? Amcana, dayına mı? İlâhî sıfatlarda cisim sahibi olmak ve ihtiyaç sahibi olmak gibi bir şey var mı?”
***
Çoban bunca kınama ve paylama üzerine, “Ya Musa, ağzımı bağladın, pişmanlıktan canımı yaktın” dedi, ardından elbisesini yırtıp yana yana bir ah çekti ve başını alıp çöle doğru çekip gitti. Derken, Tanrı katından Musa’ya şöyle bir vahiy geldi: “Kulumuzu bizden ayırdın. Sen kavuşturmaya mı geldin yoksa ayırmaya mı? Ben herkese bir huy, herkese bir çeşit ıstılah verdim. Ona özgü olan söz, sana yergidir. Yani ona göre bal, sana göre zehirdir… Hintlilere Hintlilerin sözleri medihtir, Sintlilere Sintlilerin. Onların tesbih ve tenzihleriyle ben münezzeh ve mukaddes olmam. Biz dile, söze bakmayız; kalbe ve hâle bakarız. Gönül huşu içindeyse o gönüle bakarız, isterse sözünde zül ve inkiyad olmasın
__________________
Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |