Konu Başlıkları: Bir Sorum Var
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Nisan 2019, 20:07   Mesaj No:21

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Öncelikle Ankebut 48.ayete bakalım:
وَمَا كُنْتَ تَتْلُوا مِنْ قَبْلِه۪ مِنْ كِتَابٍ وَلَا تَخُطُّهُ بِيَم۪ينِكَ اِذاً لَارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ
Sen bundan önce ne bir kitap okuyabiliyor ne de onu kendi elinle yazabiliyordun; öyle olsaydı gerçeği çürütmeye çalışanlar /Batıl içinde olanlar kuşkuya düşerlerdi.

Bu ayet MEKKİ bir ayetti. Mekkeli müşriklerin ya da Ehli Kitabın ayetlere olan itirazlardan birisi de bu ayetlerin başkası tarafından yazdırıldığı iftirası idi.Hatta bu iftirayı günümüz Müşteşrikleri / Oryantalistleri de yapmakta ve Peygamberimizin risaletten önce Rahip Bahira ile karşılaştığında ondan aldığını söylerler.
Bu ayette müşriklerin Kurana olan itirazlarına /şüphelerine cevap veriliyor. Peygamberimizin “ümmi” olduğunu , okuma –yazma bilmediğini ve çocukluğundan beri onların arasında olduğunu , gizli-saklı işinin olmadığını ayetler ifade ediyor.
Bu ayetten önce Kur’an bütünlüğünde gerek Mekkeli Müşriklerin gerekse Ehli Kitabın peygamberimizin risaletine yönelik eleştirelere göz atmak gerekir.
1-Peygamberime mecnun dediler, TUTMADI
2- Kuran ayetlerine şiir dediler, TUTMADI
3-Peygamberime kahin dediler , TUTMADI
4-Allah peygamber olarak melek göndermeliydi dediler, TUTMADI
5-Vahy niye yetim birisine geldi dediler TUTMADI
6-Vahy , Mekkenin ileri gelenlerinden birine gelmeliydi dediler TUTMADI
7- Vahyi yazılı olarak bir yerden aldı dediler TUTMADI
Her ne kadar uğraştılar ve iftira attılar ise de vahyin nurunu söndüremediler.
Şimdi gelelim sorularınıza :
1-Kuranın Allah’ın vahyi olduğundan şüphe edebilirlerdi. Ama Mekkeli müşrikler bile Kuranın Allahın vahyi olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar. Şüphe etmeleri için bir çok nedenler ileri sürdüler ama ayetler bunları tek tek çürüttü. Eğer bu ayette belirtildiği gibi Peygamberimiz çocukluğundan itibaren okuma yazma biliyor olsaydı yani mürekkep yalamış olsaydı o zaman Mekkeli müşriklerin ileri sürdükleri ya da şüpheleri için ellerine koz geçmiş olacaktı. Bu ayet ,onların elindeki kozu da ellerinden almış oldu.
2-Şüpheye düşmediler ama yine de iman etmediler. Mekkeli müşrikler , iman ettikleri zaman toplumdaki statülerinin biteceğini , diğer Müslümanlarla aynı kategoriye gireceklerini ve hayatlarında neler değişeceğini çok iyi biliyorlardı. Günümüzde insanların “Ben Müslümanın” demekle hayatlarında bir değişim olmadığının zıddına onlar hayatlarının değişime uğrayacağının farkında yani bilincinde idiler. Darun Nedvenin statüsünü yitereceğini ve hayatlarındaki putlardan vazgeçeceklerini çok iyi bildikleri için İMAN etmekten yüz çevirdiler

ERTABE” kelimesiyle ilgili sorunuza gelince;
ERTABE şüphe duymak anlamındadır , ŞEKK kelimesi de şüphe duymak anlamındadır. Ama aralarında ince bir ayrıntı vardır. Bu da Arap dilinin inceliklerinden biridir ki Kuran da her bir kelime özellikle kullanılmış olup tesadüfi değildir.
ERTABE / şüphe duymada içinde gerçeklik olan şüphedir. Ama ŞEKK /şüphe duymada olumlu ya da olumsuz olarak şüphe söz konusudur. İspati zihindedir. Ama ERTABE de şüphe zihinden ziyade pratik olarak da ispat etmeye müsaittir. Bu ayette eğer Peygamberimiz okuma-yazma bilseydi o zaman Batıla dalanlar /müşrikler bahy konusnda şüpheye düşerlerdi. Şüphelerini destekleyen materyalleri de bulabilirlerdi

DİĞER SORUNUZ:

Ankebut 52.ayet:



قلْ كَفٰى بِاللّٰهِ بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْ شَه۪يدًاۚ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Batıla iman edip Allah'ı inkar edenler/örtenler var ya, işte onlar kaybedenlerdir/hasirûn”

Siz ayetin yorumunda “BATILDAN EMİN OLANLAR” demişsiniz. İMAN kelimesine yine “emin olmak” anlamı vermişsiniz. Eğer iman kelimesinden sonra “Lİ” harfi ceri değil de “MİN “ harfi ceri olsaydı o zaman sizin tercüme uyardı. Ama “emin olmak” diye tercüme burada da uygun düşmez. Bir kelime yanlış anlam ya da farklı anlam vermeye kalkarsak o zaman zincirleme hatalı sorulara zemin hazırlamış oluruz. Nasıl ki gömleğin en üsteki düğmesi yanlış iliklenirse sonraki düğmeler de yanlış iliklenir.
Bu kadar açıklamalar yeterlidir umarım.




__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla